Göç İdaresinin verdiği rakamlara göre İstanbul’daki toplam kayıtlı mülteci (geçici koruma ve uluslararası koruma) ve göçmen sayısı 1.2 milyon civarında. Ancak bu sayı başka illere kayıtlı olup iş, aile, sağlık gibi pek çok sebeple yaşamını İstanbul’da sürdürmek için kayıtsız olarak şehre gelen ve sayısının 350-400 bin civarında olduğu tahmin edilen kayıtlı olmayan kişileri kapsamıyor.
5 milyona yakın yabancı
Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler Göç Kuruluşu Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) yayınladığı son verilere göre Türkiye’de 4.8 milyondan fazla yabancı bulunmakta ve bunların yaklaşık 3.7 milyonunu uluslararası koruma talebinde bulunanlar ki çoğunu Suriyeli geçici koruma statüsünde olan kişiler oluşturuyor.
İstanbul’daki göçmen sayısına ilişkin İBB'nin elindeki en güncel veriyi sağlayan rapor, Göç İdaresi ile IOM’nün ortak mutabakatı kapsamında 2019 yılında İstanbul’un ilçelerinde yürüttüğü araştırmanın raporu. (Bu rapor 7 Şubat 2020 tarihinde yayınlandı)
Bu araştırmada yapılan saha çalışmasına göre ise İstanbul’da mevcut kayıtlı ve kayıtsız (başka illerde kayıtlı/hiç kaydı olmayan) göçmen sayısı 1,660,395 olarak belirlendi. Bu rakam 2019 yılın ortasında yapılan çalışmaya ait.
Suriyeliler başı çekiyor
İstanbul’da en fazla nüfusa sahip göçmen grupları sırasıyla Suriye, Afganistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Pakistan. Ayrıca vize muafiyetiyle ya da yasal zorunlulukları yerine getirmeden gelen ve İstanbul’da yaşayan düzensiz göçmenlerin de sayısının gün geçtikçe artıyor.
İstanbul’un değişen nüfus yapısını, göçmenler için yapılan hizmetleri İBB Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Yavuz Saltık'a sorduk. Göçmenler için yapılan hizmetleri anlatan Saltık, "Şehirde bir arada yaşadığımız herkesin, başta da dezavantajlı grupların kent hizmetlerinden yararlanma hakkına inanıyoruz" dedi. İBB tarihinde bir ilke imza atarak 4 yıllık bir “Göç ve Uyum Eylem Planı” hazırladıklarını belirten Saltık, göçmenlerle yürütülen tüm çalışmalarda yerel halkın eşit şekilde yararlanmasına özen gösterildiğini vurguladı. İktidarın göç politikasının şeffaf olmaması nedeniyle yabancı düşmanlığının körüklendiğini vurgulayan Saltık, İBB'nin göçmenlerle ilgili çalışmalarına ve ilçe belediyeleri ile olan koordinasyonuna dair detaylı bilgiler verdi. Afganistan'dan artarak devam eden göç dalgasından bağımsız olarak İstanbul'un 'hedef kent' olduğunu vurgulayan Saltık, İstanbul'un göç alan diğer kentlerde olduğu gibi demografik bir değişim yaşadığını söylüyor.
İBB'nin göçmenlere yönelik ne gibi çalışmaları var?
Bizim göçmenlere yönelik çalışmalarımızın temelinde İstanbul’un adil bir insan hakları kenti olması var. Şehirde bir arada yaşadığımız herkesin, başta da dezavantajlı grupların kent hizmetlerinden yararlanma hakkına inanıyoruz. Bu yaklaşımla, 2020-2024 yılları için hazırladığımız Stratejik Planımız’ın temel değerlerinden olan “insan odaklılık” ve “kapsayıcılık” çerçevesinde ve “Paylaşan İstanbul” amacına hizmet ederek kentin en önemli meselelerinden biri olarak gördüğümüz göç konusunda “veriye dayalı” politika üretebilmek için harekete geçtik. Göçmenlerle yürüttüğümüz tüm çalışmalarımızdan yerel halkın eşit şekilde yararlanmasına özen gösteriyoruz. Yerel yönetimlere tanımlanan vatandaş-bazlı bütçeler sonucunda bu alandaki faaliyetlerimizde büyük oranda dış kaynaklardan da yararlanıyoruz.
2019 yılında kent genelinde göç alanında çalışan pek çok paydaşla bir araya gelerek sahayı anlamaya yönelik çalışmalar yaptık. Sivil toplum kuruluşlarının, kamu kurumlarının, göçmen derneklerinin, ilçe belediyelerinin ve üniversitelerin çeşitli bölümlerinden temsilcilerinin katıldığı bir “Göç ve Uyum Çalıştayı” düzenledik. Bu çalıştayda alandaki paydaşlarımız bize İBB’nin kentteki göç yönetiminde nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği konusunda çok değerli katkılarda bulundular.
İBB tarihinde ilk
Çalıştaydan çıkan öneriler ile birlikte 4 yıllık bir “Göç ve Uyum Eylem Planı” hazırladık. Bu eylem planı İBB tarihinde bir ilktir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 öncesi dönemde göç alanında yapılan birkaç yardım dışında planlı bir faaliyeti olmadığını aktaran Saltık, "İBB’nin önceki dönemde göç alanında verdiği tek hizmet iç göç kapsamında İstanbul’a yerleşen ve ekonomik zorluklar sebebiyle tekrar memleketine taşınmak isteyen ailelere lojistik destek verilmesini kapsayan “tersine göç” hizmetidir. İlçe belediyelerinin daha aktif olduğu bu alanda İBB, kentteki 1 milyonu aşkın göçmen için bir politika ortaya koymamıştır" dedi.
İBB'nin eylem planındaki 4 temel öncelik şöyle:
1-) Kentteki belediye hizmetleri ve ilçe belediyeleri arasında koordinasyonun sağlanması
2-) Belediyelerin hizmet kapasitelerinin artırılması
3-) Göç alanında nitelikli ve analitik veri akışının sağlanması
4-) Sosyal uyumun desteklenmesi
İBB'nin Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde bir Göç Birimi bulunuyor. Bu birim kamu kurumları, uluslararası kurumlar (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uluslararası Çalışma Örgütü, IOM gibi), sivil toplum ve hükümet-dışı kurumlarla işbirliğinde çalışmalarını yürütüyor.
Göçmenlerle konuşuyor musunuz?
Sahayı anlayabilmek ve doğru analiz edebilmek amacıyla 'İstanbul Göç Araştırması'nı başlattık. Bu araştırma kapsamında 2 binin üzerinde vatandaşımız ve göçmenler ile görüşmeler gerçekleştirerek İstanbul genelinde yaşanan sorunlara ve çözüm yollarına yönelik önemli bulgulara eriştik.
Covid-19 Süreci Covid-19 döneminde yaptığımız çalışmaların tümünde kentteki göçmenleri de kapsamaya özen gösterdik, kimseyi geride bırakmadan salgınla mücadele yürüttük. Salgının başından itibaren 34bini aşkın göçmenden yardım başvurusu aldık. Bu başvurulara ilişkin yapılan sosyal inceleme eşliğinde çeşitli kalkınma kuruluşları ve BM kurumlarından gelen gıda ve hijyen kolilerinin ulaştırılmasını sağladık. HES kodu uygulaması, Covid’le mücadelede 14 kural gibi kritik konularda çok dilli olarak bilgilendirmeler yaptık.
Tercüme Çağrı Merkezi Araştırmalarımız gösterdi ki hem sosyal uyumun hem de haklara erişimin önündeki temel engellerden biri dil bariyeri. Bu nedenle ilk aşamada sahada göçmenlerle temas eden personelimizin, sonrasında ise ilçe belediyelerinin yararlanabileceği bir Tercüme Çağrı Hattı kurduk. Bu hattın kurulmasında yine Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK)’nin desteğini aldık. Çağrı hattımız 3 Arapça, 1 Arapça/Kürtçe, 1 Fransızca ve 1 Farsça tercüman ile hizmet vermektedir. Pilot uygulama dönemi sona ermiş olup, ilçe belediyelerinin kullanımına sunulmak üzere hazırlıklar sürmektedir.
İstihdam ve Dil Eğitimi Sosyal uyumun sağlanmasında en önemli adımlardan biri işgücü piyasasındaki koşulların yerel halk ve göçmenler arasındaki rekabeti azaltacak ve aynı zamanda insana yakışır çalışma şartlarını herkes için destekleyecek önlemlerin alınmasıdır. İBB olarak sosyal hizmet anlayışımız yardıma bağımlılığın giderilmesine, kendi kendine yeterliliğin desteklenmesine dayanıyor. Aynı şekilde göç yönetimini de yalnızca yardım odaklı görmüyoruz, uzun vadede sosyal uyumu destekleyici sosyo-ekonomik programlarla bu konunun ele alınması gerekiyor. Bu kapsamda Sosyal Hizmetler Müdürlüğü bünyesinde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) desteğiyle “İnsana Yakışır İşlerin Desteklenmesi” istihdam ve kooperatif destek projesi imzalanmıştır. Bu projeyle hem göçmenlere hem de yerel halka piyasada ihtiyaç duyulan alanlarda mesleki eğitim programları açtık, sertifika, çalışma izni çıkarılması gibi konularda da destek sağlıyoruz. Yine İSMEK’lerde sunduğumuz dil kurslarından göçmenler ücretsiz olarak yararlanabiliyorlar.
Göçmen kadın ve çocuklara yönelik özel olarak sunduğunuz hizmetler var m?
İBB bünyesindeki mevcut tüm hizmetlerin göçmenleri kapsayacak şekilde kapasitelerinin geliştirilmesinin yanı sıra ekonomik, kültürel, sanatsal ve sportif kaynaşma alanlarının yaratılması, yerel halktan ve göçmen ve yerel halktan çocuklar arasındaki uyumu geliştirecek faaliyetler yürütmesi gündemdeki çalışmalar arasındadır. Bu çerçevede Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri kapsamında açtığı kreşlerden göçmen çocuklar da yararlanabilmektedir. Buna ilişkin özel destekleyici çalışmalar da planlarımız arasında. Bölgesel İstihdam Ofislerimiz göçmen ve mültecilerin istihdamını da desteklemektedir. Kentsel hizmet sunumunda çok dilli bilgilendirici materyallerin üretilmesi yönünde çalışmalar devam etmektedir.
Hem göçmen hem de yerel halk için eşit haklara erişimde önemli bir engel olan toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da çalışmalarımızı kapsayıcılık temelinde yürütüyoruz. Bu kapsamda İBB Kadın Dayanışma Evi göçmen kadınlara hizmet vermekte ve Kadın Dayanışma Hattı çok dilli hizmet sunmaktadır. Geçtiğimiz 8 Mart’ta lanse ettiğimiz Yerel Eşitlik Eylem planında da aynı kapsayıcılık zemininde mülteci ve göçmenlere yönelik hedefler ve göstergeler koymaya özen gösterdik.
Göçmenler için ayrıca bütçe ayrıldı mı?
İBB'nin mültecilere yönelik bütçeleme hazırlıkları olduğunu aktaran Saltık, "Merkezi bütçeden herhangi bir pay olmadan, kentlerde birlikte yaşam adına çalışmalar yapan yerel yönetimlerin bu alanda gerekli yasal ve finansal düzenlemeler ile güçlendirilmesi gerekmektedir. İBB olarak göçmenlere doğrudan bir harcama için tanımlanmış bir bütçemiz bulunmamaktadır.
Ancak İBB göç biriminin kurulmasıyla bu alanda bütçeleme başlamış olup, önümüzdeki dönem için veriler ve projeksiyonlar kapsamında göçmen ve mültecileri dahil eden bütçeleme hazırlıklarımız sürmektedir.
Ayrıca BMMYK, ILO gibi çalışma ortaklarımız, yürüttüğümüz projeler kapsamında İBB’ye teknik destek vermektedirler. Mülteci ve göçmenlere yönelik başlattığımız projeleri dış kaynak geliştirerek ve ayni destekler alarak yürütüyoruz." dedi.
İstanbul'un demografisi değişiyor mu?
2020 ortası verilerine göre dünyada 280.6 milyon uluslararası göçmen olduğu tahmin ediliyor (Kaynak UNDESA). Bunun dünya nüfusuna oranı %3.6.
İstanbul'un demografik yapısının değiştiğini söyleyen Saltık," Demografik özellikler açısından bakıldığında İstanbul’a gelen göçmen nüfusu içerisinde yaş ve cinsiyet kırılımları (elimizde net veriler olmasa da) yapılan saha araştırmalarına bakıldığında İstanbul nüfusuna benzerlik gösteriyor. Ancak bu nüfusun yapısı ve kültürel arka planında farklar da bulunmaktadır. Bu durum İstanbul’da da, göç alan diğer kentlerde olduğu gibi bir demografik değişim yaşadığını gösteriyor" dedi.
Mülteciler İBB'nin sunduğu eğitimlerden faydalanabiliyor mu?
İBB’nin İSMEK’lerde sunduğu tüm kurslar, dil kursları ve mesleki eğitimler herkese açık ve ücretsiz. Buna kayıtlı (kimlik numarası olan) göçmenler de dahildir. İSMEK’lerin sunduğu Türkçe kurslarından yararlanan pek çok göçmen de bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Uluslararası Çalışma Örgütü desteği ile yürüyen istihdam odaklı projemiz kapsamında iki mesleki eğitim programı daha açılarak bu programlarda çok dilli eğitim olanağı sunulacak.
Yine aynı proje kapsamında (İnsana Yakışır İşler Projesi) başta kadın kooperatifleri olmak üzere İstanbul’daki tüm kooperatifleri hedefleyen eğitim programımız da başlıyor. Bu kooperatifler arasında göçmenlerin kurduğu ya da üyeleri arasında göçmenler bulunanlar da var.
Mülteci akınının olması İBB'nin hizmetlerini etkiliyor mu?
Suriyelilere yönelik 18 Mart Mutabakatı ile tanımlanan uluslararası bir fon havuzunu olduğunu aktaran Saltık, "İstanbul her daim iç ve dış göçün merkezinde olan bir şehir olsa da son dönemde yaşadığı göçün boyutu itibariyle kent hizmetlerine de yansıyor. Belediyelerin merkezi bütçeden aldıkları payın vatandaş temelli olması kentteki mevcut göçmene yönelik bir planlama yapılmasının önünde en büyük engellerden biri. Öte yandan İstanbul’un göçmen nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Suriyelilere yönelik 18 Mart Mutabakatı ile tanımlanan uluslararası bir fon havuzu var. Ancak bu fon havuzundan belediyelere bütçe ayrılmıyor, doğrudan yararlanabilen kurumlar bakanlıklar ve uluslararası STK'lar. Halbuki Dünya’da da olduğu gibi Türkiye’de de mülteciler artık kamplarda değil şehirlerde yaşıyor. Yerel yönetimlerin göç alanında aktif rol üstlenmesi, yetki ve bütçelerinin bu doğrultuda düzenlenmesi gerekiyor.
Göç idaresi verileri paylaşmıyor mu?
Veri temelli planlama ve politika oluşturmak şart ancak İstanbul’da mahalle bazlı göçmen verisi, uyruk, yaş dağılımları gibi bilgilerin erişiminde zorluklar var. Göç İdaresi tarafından paylaşılmıyor. İlçe bazlı veriyi ancak yapılan projeksiyonlar ile elde edebiliyoruz. Veri eksikliği ilçe belediyelerinin de bu alanda sıkıntı çektiklerini ifade ettikleri konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor"
En çok göçmenin bulunduğu ilçeler
En çok göçmenin bulunduğu ilçeleri aktaran Saltık, "İstanbul’da en yüksek göçmen nüfusuna sahip 11 ilçe Esenyurt, Bağcılar, Küçükçekmece, Sultangazi, Esenler, Fatih, Başakşehir, Avcılar, Sultanbeyli, Zeytinburnu. Son yıllarda İstanbul’daki ilçe belediyelerinin de göç alanında yaşanan sorunlara kayıtsız kalmadığını ve bu alanda çeşitli çalışmalar yaptıklarını görüyoruz. Ancak bu çalışmalar genellikle proje bazlı, kısa erimli, bütçe ve yetki engeline takılarak kurumsallaşamayan ve bir standardı olmayan çalışmalar olarak karşımıza çıkıyor. İlçe belediyelerinin sağladığı hizmetler arasında koordinasyon sağlanması ve hizmetlerin standardize edilmesi gerekiyor" dedi.
İlçe Belediyeleri ile ihtiyaç analizi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin göçmenlerin ihtiyaçlarının tanımlanabilmesi amacıyla 5 aylık bir saha araştırması yürüttüğünü aktaran Saltık, "İBB olarak ilçe belediyelerinin göç yönetişimi alanında kapasitelerinin ve ihtiyaçlarının tanımlanabilmesi amacıyla 5 aylık bir saha araştırması yürüttük. Bu araştırmayı yürüten ekibimiz toplam 32 ilçe belediyesinde çeşitli müdürlüklerle derinlemesine mülakatlar gerçekleştirdi. Ruhsatlandırma, engellilere yönelik hizmetler ve nikah işlemleri gibi göçmenlerin sıklıkla başvurduğu ancak ilçeden ilçeye farklı süreçler izlenen hizmet alanlarında sorumluları bir araya getirerek çalışma grupları oluşturduk. Araştırma raporumuzu ve politika önerilerimizi önümüzdeki aylarda araştırmaya katılan belediyeler ile paylaşıyor olacağız.
Tespit edilen sorunlar genel olarak göç alanında veri eksikliği, Göç İdaresi ile kurumsal iletişim kurmakta yaşanılan zorluklar, yetki ve bütçenin tanımlanmamış olması, insan kaynağı ve fiziki kapasite eksikliği olarak saptanmıştır" dedi.
İlçe belediyeleri ile koordinasyon nasıl sağlanıyor?
İBB olarak ilçe belediyelerinin bu alandaki çalışmalarında koordinasyon rolü üstleniyor ve ilçe belediyelerinin kapasitelerinin geliştirilmesi ve göç alanındaki çalışmalarına dış kaynak desteği bulmaları için proje yazım desteği, fon sağlayıcı kurumlar ile bir araya getirme gibi destekler veriyoruz. Covid 19 döneminde de göçmenler için bağışlanan kolilerin dağıtımında ilçe belediyeleri ile ortaklaşa operasyon yürüttük. Bunların yanı sıra İstanbul genelinde ilçe belediyelerinin de yararlanacağı bir entegre göç veri tabanı kurulması için çalışmalarımıza da başlamış bulunuyoruz.
'Göç politikası şeffaf değil, düşmanlık körükleniyor'
İktidarın göç politikasının şeffaf olmadığı için yabancı düşmanlığını körüklediğini aktaran Saltık, "Türkiye göç alanında reformlar yapmış, yasal, idari, kurumsal yapısını oluşturmuştur. Göç olgusu merkezi ve yerel yönetimlerin eşgüdümlü çalışmasını gerektirmektedir. Ancak bu alanda merkezi yönetimin desteğini gördüğümüzü söyleyemeyiz.
Merkezi otoritenin göç politikasının şeffaf ve izlenebilir olmaması, uzun vadeli planlamaların tüm aktörleri dahil ederek yapılmaması, göçün emek boyutunun plansızlığı, sosyal uyum boyutunun eksikliği gibi konular sosyal çatışmanın giderek körüklenmesine ve toplumsal hoşnutsuzluğun göçmenlere yöneltilen ayrımcılığa ve yabancı düşmanlığına dönüşmesine yol açıyor" dedi.
'İstanbul bir hedef kent haline geldi'
İstanbul çok farklı ülkelerden, çok sayıda göçmene ev sahipliği yapmaya devam ettiğini aktaran Saltık,"Günümüzde mülteci ve göçmenlerin büyük bir bölümü kentlerde yaşıyor. İstanbul dünyanın başlıca metropollerinden biri olup, doğu ve batı arasında bir köprü oluşturmaktadır. Düzenli ve düzensiz göçmenleri barındıran şehrimize daha fazla göçmen gelmesi olasıdır. Bunu Suriyeli ve son dönemde yaşanan Afgan göçünden bağımsız olarak söylüyorum. İstanbul bir hedef kent haline gelmiştir ve tarih boyunca olduğu gibi, gelecekte de İstanbul çok farklı ülkelerden, çok sayıda göçmene ev sahipliği yapmaya devam edecektir. Bu sebeple de göç yönetiminde uzun vadeli politikaların tüm aktörlerle birlikte geliştirilmesine ve şeffaflığa ihtiyaç vardır" dedi.
Resmi rakamlara göre Türkiye’de yaklaşık 4 milyon göçmen var
Türkiye’deki mülteci ve göçmen sayısını kayıt altına almakla yükümlü kurum İçişleri Bakanlığı’nın bağlı kuruluşu olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü. Göç İdaresi’nin kendi web-sitesinde yer alan güncel verilere göre Temmuz ayı itibariyle Türkiye’de;
İkamet izni ile kalan 1.168.737 göçmenin 604.638’i İstanbul’da ikamet etmekte.
- Geçici koruma yönetmeliği kapsamındaki 3.690.896 Suriye vatandaşlarından 528.285’i İstanbul’da ikamet etmekte.
- Uluslararası koruma başvurusu yapan ve çoğunluğunu Afganistan’dan gelen sığınmacıların oluşturduğu gruba ilişkin veriler en son 2020 yılında paylaşılmış olup toplam başvuran sayısı 31.334 olarak veriliyor. Bu sayının illere göre dağılımına ilişkin veri yer almamakta ancak büyük çoğunluğunun İstanbul’da olduğunu kendi çalışmalarımızdan da biliyoruz.
Yavuz Saltık kimdir?
Yavuz Saltık, 1972 yılında Trabzon’da doğdu. Mersin Üniversitesi Pazarlama Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünü bitirdi. Eğitiminin ardından iş hayatına 1996-2001 yılları arasında STRATEJİ|MORI Araştırma şirketinde Araştırma Uzmanı ve GfK Araştırma Şirketi’nde Saha Müdür Yardımcısı görevleriyle başladı. 2002-2010 yılları arasında belediyelere free-lance olarak danışmanlık hizmeti verdi. Bu süre zarfında birçok seçim kampanyasını yönetti. ARI Hareketi, KA-DER, International Republican Institute (IRI), National Democratic Institute (NDI) Konrad Adenauer Vakfı ve Toplum ve Demokrasi Derneğinin çalışmalarında eğitimci olarak yer aldı. 2004-2009 yılları arasında Infakto Research Workshop adlı araştırma şirketinde danışmanlık yaptı. MEF Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Programında Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Saltık, Bahçeşehir Üniversitesi, İzmir Ticaret Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, AREL Üniversitesi ve Plato MYO’da; Siyasal İletişim, Seçim Kampanyaları, Lider Yaratmak, Kampanya Yönetimi başlıklarında misafir akademisyen olarak dersler verdi. 2012-2015 yılları arasında Star Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptı. 2015 yılında Beylikdüzü Belediyesi Özel Kalem Müdürü olarak kamuda göreve başladı. 2019 yılında İBB Özel Kalem Müdürlüğü görevine atandı. Bu görevini yürütürken İBB Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı görevine de vekâlet etti. 10.07.2019 tarihi itibarıyla asaleten İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı olarak atanan Yavuz Saltık, evli ve 2 çocuk babasıdır. Trabzon Fikir Kulübünün kurucu üyeleri arasında yer alan Saltık’ın 2008 yılında Siyasal iletişime yönelik “Tanrım Beni Başkan Yarat” adlı bir de kitabı yayımlandı.