Hrant Dink'siz 15 yıl: Geç gelen adalet, adalet değildir

Ermeni asıllı Türkiyeli gazeteci Hrant Dink, 15 yıl önce, Şişli’de yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinden çıktıktan hemen sonra Ogün Samast tarafından öldürüldü. halktv.com.tr, 14 yıl süren yargılamayı ve sürecin detaylarını derledi.

İstanbul ve Trabzon’daki iki dava, 14 yıl sürdü. Mart 2021’de karar çıkan davada 2 sanığa müebbet, 2 sanığa ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere 26 kişiye ceza verildi.

Ceza alanların arasında Eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, gazeteci Ercan Gün vardı.

Fetullah Gülen, Savcı Zekeriya Öz ve Zaman Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın bulunduğu 13 sanığın dosyası ise ayrıldı.

Yargılanan, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve Eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ise ceza almadı.

131 duruşma beklenen adalet

Hrant Dink’in katili, azmettiricileri ve cinayetten sorumlu olan kişilerin yargılaması tam 131 duruşma sürdü. Cinayetin adım adım geldiği, istihbarat raporlarıyla ortaya çıkarken yetkililerin ihmalleri, 131 duruşma sonra ispatlandı.

Muhbirlerin ihbarına, Dink’e gelen tehdit mektuplarına ve hedef göstermelerine rağmen başta İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Dink’in korunmasına dair herhangi bir adım atmadı.

19 Ocak 2007’de tetiği çeken Ogün Samast’ın, cinayet işleyeceği 11 ay önce istihbarat tarafından biliniyordu.

Dahası aynı aileden biri Jandarma biri Emniyet’e çalışan iki muhbir, farklı tarihlerde, Yasin Hayal ve çevresindeki grubun bir cinayet işleyeceğini rapor etmişti.

Hrant Dink nasıl hedef gösterildi?

Hrant Dink, Sabiha Gökçen’in aslında Ermeni asıllı olduğunu dair akrabalarıyla yaptığı görüşmeyi, haberleştirdi. Haber, o dönem Hürriyet’in manşetine de yansıdı.

Ülkü Ocakları ise haberi hedef gösteren açıklama yaparak Agos gazetesi önünde basın açıklaması yaptı.

Daha sonraki tarihlerde ise Dink’in İstanbul Valiliği’nde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu iki kişi tarafından uyarıldığı ortaya çıktı.

Genelkurmay, Dink’in haberi hakkında yaptığı açıklamada, “Türk milletinin birlik ve beraberliğine, layık olduğu toplumsal barışa, Atatürk’ün manevi varlığına ve düşünce sistemine, Türk milletine yakışır sağduyu içerisinde sahip çıkmanın ve savunmanın, TSK yanında, her Türk vatandaşına ve bütün kurumlarına düşen açık ve seçik bir görev olduğu ortadadır” diyerek tepki gösterdi.

Ardından Dink hakkında ‘Türklüğe hakaret ettiği’ gerekçesiyle yapılan şikayet dikkate alınarak TCK’nin 301’inci maddesinden dava açıldı ardından ceza verildi.

Katil, Türk bayrağıyla karşılandı

Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından katil Ogün Samast, Samsun Otogarı’nda tutuklandı. Cinayeti işlemek için Trabzon’dan İstanbul’a gelen Samast, Samsun Emniyeti’nde eline verilen Türk bayrağıyla karşılandı. Bazı polis memurlarının katilin sırtını sıvazlayarak ‘Aslanım Ogün’ dediği görüntüler, yıllar sonra ortaya çıktı.

Cerrah’tan acele açıklama

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah, basına yaptığı açıklamada, ‘‘Cinayetle alakası olan 7 kişinin sorgusu sürüyor’’ derken, cinayette örgüt bağlantısı olmadığını, Ogün Samast’ın cinayeti ‘‘milliyetçi duyguların etkisinde kalarak’’ işlediğini söyledi.

Samast: Grup olarak talim yapıyorduk

Davanın ilerleyen aşamalarında Ogün Samast, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah’ın aksine, bir grupla beraber atış talimi yaptıklarını anlatıyordu. Samast, Trabzon yaylalarında, kendiyle yaşıt kişilerle yapılan talimlerde, Yasin Hayal’in de olduğunu söylüyor, kendisinin seçilme nedeni olarak hızlı koşması ve iyi atış yapması olduğunu belirtiyordu.

Nitekim yargı da Cerrah ile aynı görüşteydi. İddianamede yer alan sanıkların terör örgütü üyesi olarak yargılanması talebi ‘terör örgütü delili yetersiz’ iddiasıyla geri çevrildi. İstanbul 14’ncü Ağır Ceza Mahkemesi, ‘delil yetersizliği’ olarak, ‘terör örgütü’ denmesine karşı terör örgütünün isminin belirtilmemiş olması gösterdi.

O dönem soruşturulmayan kişiler müebbet aldı

Dink ailesi ve avukatları, cinayette rolü olduğunu söylediği devlet memurları, talep edilmesine rağmen yıllarca yargılanmadı. Fakat sonrasında sanık sandalyesine oturdular.

Dava süreci boyunca ortaya çıkan deliller, cinayetin planlanma aşamasından işleniş aşamasına kadar emniyetin bilgi sahibi olduğunu ortaya koydu.

  • TÜBİTAK, incelemesi gereken görüntüleri aylarca incelemedi. Mahkeme, olay yerine ait görüntülerin silinecek olduğunu bildiği halde tedbir kararı uygulamadı.
  • Dönemin İstanbul İstihbarat Daire Başkanlığı müdürlerinden olan Ali Fuat Yılmazer cinayetten 8 yıl sonra, 2015’te tutuklandı.
  • Cinayetin ana davası ve kamu görevlilerinin ihmal davası, 2016 yılında birleşti.
  • 2017’de savcı, yargılanan çoğu kamu görevlisinin 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni yapan Fethullahçı Terör Örgütü’yle (FETÖ) bağlantılı olduğunu belirten yeni bir iddianame yazdı.
  • Davada yargılanan 85 sanığın, 18’inin ByLock kullandığı tespit edildi.

14 yıl sonra gelen adalet

Hrant Dink cinayeti davasında Eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay beraat etti. Eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’e ağırlaştırılmış müebbet hapis verildi. Eski İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah’ın davası zaman aşımından düştü.

Mahkemede hapis kararı çıkan diğer kişiler şöyle; dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz 28 yıl, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Okan Şimşek, Trabzon İl Jandarma Komutanlığında görevli Veysel Şahin ve Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’nda rütbeli olan Gazi Günay 25 yıl, gazeteci Ercan Gün’e 10 yıl, Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Volkan Şahin, Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurları Mehmet Ayhan, Hasan Durmuşoğlu, Onur Karakaya 12 yıl 6 ay, Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi eski Müdürü Faruk Sarı 12 yıl 6 ay, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı görevlisi Osman Gülbel 16 yıl 8 ay, dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Astsubay Bekir Yokuş 10 yıl, dönemin İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılıç 7 yıl 6 ay, dönemin Samsun Güvenlik Şube Müdürü Yakup Kurtaran 7 yıl 6 ay, İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Abdullah Dinç 6 yıl 3 ay, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli Ahmet Faruk Aydoğdu 6 yıl 3 ay, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli Önder Araz 3 yıl 9 ay, Mülkiye Başmüfettişi Şükrü Yıldız 3 yıl 9 ay, Samsun Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Metin Balta 6 yıl 8 ay, Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi polis memuru Mehmet Uçar 3 yıl 9 ay, Trabzon İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız 3 yıl 4 ay, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Özkan Mumcu 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 13 sanık ise beraat etti.

Yani, yargılama sürecinin başında, katilin Ergenekon olduğu söylenirken yargılamanın sonunda katilin FETÖ olduğu söyleniyordu. Dink ailesi de, yaptığı değerlendirmede bu noktaya dikkat çekip, "Eğer bu doğruysa, başından beri olması için gayret gösterdiğimiz, talep ettiğimiz etkili soruşturma zamanında yapılsaydı, neredeyse 10 yıl sonra bu kadar canımızı yitirmeyecektik" diyor.

Dahası, cinayeti işlediği iddia edilen yapıların da katil gibi 'çocuk' olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Bu dava bu haliyle kapatılıp, yılların derin devlet mekanizmasına FETÖ deyip geçilir ve etkili bir soruşturma yürütülmezse, bundan sonraki yıllarda kaybedilecek başka canların sorumluluğu kimin olacaktır? Mekanizma ise çok daha yaşlı. Bu mekanizmanın başka canlar almaya devam etmesine müsaade edilmemeli" denildi.

Dink ailesi, 14 yıldır, 131 kere önünde açıklama yaptıkları Adalet Sarayı'nda, son olarak şu cümleyi kurdu: Biz ailesi olarak, arkadaşları ve avukatlarıyla, Hrant Dink’in tabutuna omuz vermiş dostlarımızın da gücüyle; anlama, anlatma çabamızı ve hukuk mücadelemizi asla bırakmayacağız. Ta ki tüm mekanizma açığa çıkarılıp bir daha kullanılmayacak hale getirilene kadar.

Türkiye Haberleri