Karadeniz Bölgesi, yıllardır hidroelektrik santraller (HES), taş ocakları ve maden arama faaliyetleri kıskacında büyük bir ekolojik yıkımla yüz yüze. Doğanın metalaştırılmasına karşı bölge halkının ve yaşam savunucularının verdiği hukuk ve sokak mücadelesi ise hız kesmeden devam ediyor. Bu mücadelenin simge noktalarından biri olan Rize'nin Fındıklı ilçesinde, Arılı Deresi Vadisi'nde tutulan "dere nöbeti" kararlılıkla sürdürülüyor.
7'DEN 70'E VADİ NÖBETİ: GEÇİT YOK
"Dereler özgürdür, özgür akacak" sloganıyla başlatılan direniş, sadece belirli bir grubun değil; kadını, çocuğu, yaşlısı ve genciyle tüm vadi halkının ortak mücadelesine dönüşmüş durumda. Şirketlerin ve yetkili kurumların "projeler" adı altında vadiye girmesine izin vermeyen yurttaşların talebi net: Dere yatağının doğal yapısı bozulmasın, ekosistem zarar görmesin. Arılı Deresi çevresinde yıllardır örülen dayanışmanın temelinde bu hassasiyet yatıyor.
'BİLİMSEL ÇALIŞMA' KILIFINA RET
Fındıklı halkı, hafızasını diri tutuyor. Geçmiş yıllarda "bilimsel çalışma" adı altında bölgeye gelen ekiplerin, aslında HES ve taş ocağı projelerine zemin hazırladığını tespit eden yurttaşlar, bu tür faaliyetleri durdurmuştu. Vadi halkı, bugün de benzer girişimlere karşı tetikte. Özellikle "derelerin kanala alınması" gibi süslü ifadelerle sunulan betonlaştırma projelerine karşı çıkan halk, bu müdahalelerin doğal yaşamı bitireceğini vurgulayarak yetkililere tepki gösteriyor.
İZİNSİZ KEPÇEYE SUÇÜSTÜ: 'AĞAÇLARI KESTİRMEYİZ'
Vadi halkının haklılığı, önceki gün yaşanan bir olayla bir kez daha kanıtlandı. Arılı Deresi Vadisi'ne çalışma yapmak üzere giren bir ekip, karşısında yine yöre halkını buldu. Kepçe ve iş makinelerinin ağaçları kesmeye hazırlandığını gören yurttaşlar, duruma anında müdahale ederek çalışmayı durdurdu. Olay yerindeki yurttaşlar, yapılmak istenen işlemin ne kendilerine ne de köy muhtarlığına bildirildiğini, tam anlamıyla bir "oldubitti"ye getirilmek istendiğini ifade etti.
"SÖZDE DUVAR ÖRÜLECEKTİ AĞAÇLARA YÖNELDİLER"
Yaşanan gerginliği ve müdahaleyi anlatan yaşam savunucusu Avni Ertaş, plansızlığa ve doğa katliamına dikkat çekti. Operatöre bizzat müdahale ettiğini belirten Ertaş, yaşananları şöyle aktardı:
"Bize, '50–60 santimetre yüksekliğinde, dereyi yoldan geçenlerin görebileceği, ağaçlara zarar vermeden bir çalışma yapılacağı' söylenmişti. Biz ağaçlar kalsın istedik. 'Sadece bir duvar uzatılacak' denildi ama sahada gördük ki durum öyle değil. Ağaçları sökmeye başladılar. Bu ağacın sökülmesinden muhtarın da haberi yoktu, herhangi bir izin alınmamıştı."
MUHTARIN BİLE HABERİ YOK
Olay, Fındıklı'ya bağlı Meyvalı Köyü Aşağı Meyvalı Mahallesi Malivat mevkisinde patlak verdi. Makine sesleri üzerine bölgeye giden Avni Ertaş, bir ağacın çoktan yıkıldığını, diğerlerinin ise sırada olduğunu gördü.
Skandalın boyutu, gazeteci Ali Osman Ertaş'ın muhtarla yaptığı görüşmeyle ortaya çıktı. Köy muhtarı, çalışmadan kesinlikle haberdar olmadığını, Kaymakamlığa böyle bir talepte bulunmadığını ve başvuru yapmadığını belirtti. Bürokrasinin ve yerel yönetimin by-pass edildiği bu girişim, halkın tepkisini daha da artırdı. Bölgeye koşan mahalle sakinlerinden Demet Ertaş, "Ben hiçbir şekilde burada bir çalışma yapılmasını istemiyorum" diyerek isyanını dile getirdi.
"HES TEHDİDİ" AĞIZDAN KAÇTI
Yurttaşların kararlı duruşu sonrası, yapılacak herhangi bir çalışmanın ağaçlara dokunulmadan, ağaçların önünden duvar örülerek yapılması konusunda zoraki bir mutabakata varıldı. Ancak Avni Ertaş, çalışma ekibinden bir kişinin sarf ettiği sözlerin, asıl niyeti ifşa ettiğini belirtti.
Ertaş, endişelerini şu sözlerle paylaştı:
"Yıllardır derelerimizi koruyoruz. Bu dereye, hatta Fındıklı'ya bir tane bile HES yaptırmadık. Ama çalışanlardan biri 'Bir sene sonra görürsün' diyerek bizi tehdit etti. Aslında 'Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, buraya HES yapılacak' demek istedi. Bu sözler bizi daha da dikkatli olmaya itti."