Hereke'nin dünyaca ünlü halılarıyla henüz çocuk yaşta tanışan, ilkokulu bitirmesinin ardından 12 yaşında gittiği kursla dokumacılık öğrenen Kıvanç, tutkusu haline gelen Hereke ipek halı dokumasını, evlendikten sonra da sürdürerek ev ekonomisine katkıda bulundu.
Tezgah başındaki çalışmalarını, saç telinden ince ipek iple dokunan halıyı 5 senede tamamlamasıyla 2002 yılında taçlandıran Kıvanç, o tarihten sonra ise halı tüccarlarının elinde bulunan yarım kalan halıları tamamlayarak kültürün yaşatılmasına katkı sundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca "Yaşayan İnsan Hazinesi" ünvanına layık görülen Kıvanç ilkokulu bitirdikten sonra eğitim imkanının olmadığını, mahallelerinde açılan kursa giderek Hereke halısı dokumayı öğrendiğini anlattı.
Kursa 7 yıl devam ettiğini, halı dokumayı çok sevdiği için evlendikten sonra da uğraşını evinde sürdürdüğünü anlatan Kıvanç, komşularının çocuklarına ve mahalle arkadaşlarına dokuma öğreterek Hereke halı dokumacılığının yaşatılmasına katkı sağlamaya çalıştığını ifade etti.
En özel çalışmasını 5 yıllık emekle tamamladığını, saç telinden ince ipliklerle dokuduğu "otuz ikili halı"nın benzersiz deneyim olduğunu dile getiren Kıvanç, şöyle devam etti:
"Günde 12 saat çalışmayla tamamladım çünkü çürüme ihtimali olduğu için mecbur uzun uzun çalışmam gerekiyordu. Bu şekilde dokundu. Ne kadar uzarsa o kadar kopuyordu. Saç teli kadar ince olduğu için elime aldığım an her an kopuyordu. O yüzden çabuk bitirmem gerektiği için büyük mücadele sonucu ortaya çıktı. Otuz ikili, gördüğümüz pek çok ipek halıdan dört kat daha ince. Şimdi dönüp baktığımda, o halıyı nasıl dokuduğuma ben bile şaşırıyorum."
EMEĞİN KARŞILIĞI OLDUĞUNU FARK ETTİĞİM İÇİN ÇOK MUTLU OLDUM
"Halıcı bana 'Şu rengi şuraya koy.' diyordu, model getiriyordu ama ben o renkleri beğenmediğim için değiştiriyordum. Soluk geliyordu, daha güzel renkleri canlı olarak koyuyordum. Kendi kafama göre. O çiçeklerle sanki konuşur gibi ortaya çıktıkça, baktıkça içim açılıyordu." diyen Kıvanç, dokuduğu halıyı arkadaş gibi görerek işini yaptığını söyledi.
Halı dokumacılığını evlerde kadınların yaptığına ve bu sayede aile bütçelerine katkıda bulunabildiklerine değinen Kıvanç, fabrikasyon üretimin artması ve meraklısının azalması nedeniyle satışların düştüğünü, ipek maliyetinden dolayı üretimin yok denecek kadar azaldığını dile getirdi.
Kıvanç, "Bir şey öğrenmek isteyip, evde yapmak isteyen çok ama arkası gelmedikten sonra halıcılık öldü, ne yapabiliriz ki? En az 15 patrona dokurdum. Daha halım bitmeden öbürü geliyordu. O kadar çok rağbet vardı ama şu an onlarda satış olmadığı için hepsi geride kaldı. Gelip halı vereyim diye kendileri teklif ediyordu. Çok güzeldi o zamanki günler. Şu an yok, kendileri de satamıyorlar. Arkası, devamı gelmiyor." diye konuştu.
Kıvanç, doğum günü 24 Kasım'da "Yaşayan İnsan Hazineleri" ödülüyle ilgili Bakanlıktan arandığını belirterek, "Hiç haberim yoktu. Bir sabah telefon çaldı açtım. Davet geldi, Ankara'dan, Bakanlıktan. Çok mutlu oldum ama çok da şaşırdım. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz başvurmuş. Yıllarımı verdiğim, 35 yıllık emeğimin karşılığı. Emeğin karşılığının olduğunu fark ettiğim için çok mutlu oldum." değerlendirmesinde bulundu.