HDP’nin İzmir’de düzenlediği 'Vicdan ve Adalet Nöbeti' sona erdi. Nöbetin son gününde konuşan HDP Grup Başkanvekili ve Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, "Bu nöbetler 4 Kasım 2017’ye kadar devam edecek olan planlanmış alan ve sokak etkinliklerimizin ilk periyoduydu" dedi.
HDP, son ayağını İzmir'de gerçekleştirdiği ve 6 gün süren Vicdan ve Adalet Nöbeti'ni dün tamamladı. Nöbetin son gününde DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, HDP'lileri ziyaret etti. Ziyarete DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, TMMOB Yönetim Kurul Başkanı Emin Koramaz, TTB Başkanı Raşit Tükel ve Konak Belediye Başkanı Sema Pektaş katıldı. Ziyaret sırasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, “Türkiye sınıf, emek, demokrasi mücadelesinin en önemli aktörleri, bugüne kadar gerçekleşmiş kazanımlarda büyük emekleri olan TTB, TMMOB, KESK ve DİSK aramızda. Burada olduğunuz için, nöbetimize güç kattığınız için teşekkürler. Türkiye’nin ne kadar kritik bir dönemden geçtiğini hepimiz görüyoruz. AKP-Saray iktidarı faşizm yolunda ilerliyor. Epey bir yol aldığını hepimiz görüyoruz ve bunu kaygıyla izliyoruz. Ancak elbette izlemekle kalmıyoruz. Bu ülkenin demokrasi güçleri olarak bir araya gelerek faşizmi birlikte durduralım istiyoruz. Bunun için mücadeleyi yükseltiyoruz. Bu mücadele hepimizin omuzlarında önemli bir görev. Bir demokrasi sınavı ile karşı karşıyayız bu sınavı hep birlikte kazanacağı diye düşünüyoruz" dedi.
'BİRLİKTE MÜCADELE ETMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK'
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, ise “Hırsızların ve katillerin yönettiği ülkede, onurlu ve şerefli insanlar ya cezaevinde ya da mezarda oldu. Demokrasi tarihinde şunu gördük. Mazlum ve mağdurların faşist diktatörlere karşı ayağa kalkmasından başka çaresi yok. Birlikte mücadele etmekten başka çaremiz yok. Yarın çok geç olabilir. Taş çok sert. Bu taş gelir bizi kanlar içerisinde bırakırsa hepimiz geç kalmış olacağız" dedi.
'BURASI İZMİR’İN ÖZGÜRLÜK ALANI'
Konak Belediye Başkanı CHP'li Sema Pekdaş ise Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin çok önemli olduğunu belirterek, “Keşke bu şekilde bariyerlerle soyutlanmamış olsa. Bu bölge İzmir'in özgürlük alanı. Gençler burada otururlar, şarkılarını söylerler. Bu özgürlük alanına bu bariyerler yakışmıyor. Bu büyük bir utanç vee bunu yapanlar 'Bu ülkede demokrasiyi geliştireceğiz. Bu ülkede özgürlükleri çoğaltacağız' diye 15 yıl önce siyaset hayatına başlayan bir partinin mensupları. O partinin uygulaması. Özgürlükler değil yasaklar çoğaldı. Demokratikleşme değil, demokrasi olmayan bir yaşam hüküm sürdü" dedi.
'ŞİMDİ HİÇBİR HDP’Lİ BELEDİYE BAŞKANI KOLTUĞUNDA DEĞİL'
Mardin Artuklu’nun kardeş belediye olduğunu söyleyen Pektaş, şöyle dedi:
"Geçen yıl Artuklu’ya gittik. O dönem orada çok fazla kayyum lafları söyleniyordu. ‘Kayyum gelir mi' diye sordular. Kayyum bu mevzuatta mümkün değil dedim. Ama arkasından OHAL, darbe girişimi, KHK'la ve şimdi sanıyorum HDP'den seçilmiş hiçbir belediye başkanı koltuğunda değil. Görev yapmıyor onun yerine kayyumlar belediye başkanlığı yapıyor. Siz yerel demokrasileri öldürürseniz ülkedeki demokrasiyi de öldürürsünüz. Belediyelere kayyum atamak halka kayyum atamaktır. Bu yasaklar arta arta devam etti çünkü ahlaksızlığı ilke haline getirmiş bir hükümet var. Hukuk fakültesine başladığımızda öğretilen ilk şey her hukuk kuralının mutlaka ahlaki olması gerektiğidir. Ama bizim hukuk kurallarımız ve bizim yöneticilerimiz ahlaka uygun davranmıyor. Bizim Cumhurbaşkanımız, yemin ederek tarafsız bir cumhurbaşkanı olacağına dair yemin ederek göreve başladı. Ama yeminine uymayan bir Cumhurbaşkanı var. Bunun ahlaki olduğunu söylemek mümkün değil. Böyle bir dönemde bize vicdan ve adalet lazım."
'SOKAK EYLEMLERİMİZİN İLK PERİYODUYDU'
HDP Grup Başkan Vekili ve Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, sokaklarda olmaya devam edeceklerini belirterek şunları söyledi:
“Adalet nöbetimizin 4. haftasının sonuna geldik. İzmir’deki 6. günümüzde İzmir’in yerel yöneticileri, sivil toplum örgütleri, kent dinamikleri, meslek odaları, bütün bu bariyerlere utanç duvarlarına rağmen bizleri yalnız bırakmadılar. Bütün İzmir halkına bir kez daha teşekkür ediyorum. Biz özellikle daha önce de ifade ettiğim gibi acıyla tecrübe ettiğimiz ve bedelini ödeyerek bugünlere geldiğimiz mücadelemizi 80 milyon insanın aynı bedeli ödeyerek acılı tecrübeyi yaşayarak bir şeylerin farkına varmasını istemiyoruz. 4 güzide ketimizdeki nöbetlerimizde halkımızın bize ‘siyasi hassasiyetlerinizi bir kenara bırakarak toplumsal muhalefet örgüsü içinde asgari müştereklerde bir araya gelin ve bu ülkeye düzlüğe çıkarın, 2 yıldır bir araya gelmeyen yakamızı bir araya getirin, tarihsel kökleri olan kardeşliğimizi güçlendirerek bize yarınlara taşıyın’ görevini bütün muhalif çevrelere vermişlerdir. Kesinlikle bu nöbetler 4 Kasım 2017’ye kadar devam edecek olan planlanmış alan ve sokak etkinliklerimizin ilk periyoduydu. Bundan sonra da biz OHAL kalkıncaya kadar, KHK’larla ihraç edilenler görevlerine dönünceye kadar, eş genel başkanlarımız, parti gözetmeksizin tutuklanmış milletvekili, belediye başkanı, siyasetçiler ve özgür basın emekçileri rehine olmaktan kurtuluncaya kadar, bu ülkede bize dayatılan öğrenilmiş çaresizlik gerçekliği ortadan kaldırılıncaya kadar, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının 80 milyonun ötesinde insanı doyurabilme, barış ve özgürlük içinde yaşanacak bir ülkeye düşünceye kadar sokaktan çekilmeyeceğimizi söylüyoruz."