HDP: Üçüncü yol çizgimiz, egemen iki bloka karşı ezilenlerin tarihsel ittifakıdır

HDP sözcüsü Günay Kubilay düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

31 Mart ve 23 Haziran’ın siyasi faturası Kürt halkına ve HDP’ye çıkarılmaktadır

"Bu her şeyden önce insanlık dışı bir uygulamadır, bütünüyle bir zulümdür. Anlaşılan o ki siyasi iktidar ve Erdoğan ile onun içişleri bakanı 31 Mart’ta ve 23 Haziran’da İstanbul’da kaybettikleri seçimin faturasını başta Kürt halkı olmak üzere HDP’lilere çıkarmaktadır. Oysa aslında iktidarın kaybettiği seçimin ve İstanbul’daki dramatik oy kaybının sorumlusu HDP’liler değil bizatihi kendileri, uyguladıkları politikalardır. Israrla uyguladığı emek, kadın, Kürt, barış ve demokrasi karşıtı politikalardır. İşsizliği, yoksulluğu körükleyen ekonomik krizdir, kendisi gibi düşünmeyenlere uyguladığı ayrımcılıktır. Bunu kınıyoruz ve gözaltına alınan herkesin serbest bırakılması çağrısı yapıyoruz. "

Üçüncü yol çizgimiz, egemen iki bloka karşı ezilenlerin tarihsel ittifakıdır

"Diğer bir başlık bizim 24 Haziran sonrası İstanbul seçimleri sonrasında dile getirdiğimiz üçüncü yol çizgimiz ve demokrasi ittifakı önerimize ilişkin dile getirilen görüşler ve spekülasyonlara ilişkindir. Bir başka konu başlığı HDP’nin kuruluşundan beri yer alan programatik bazı görüşlerinin altını çizerek, HDP’nin başından beri izlemeye çalıştığı üçüncü yol çizgisinin ne anlama geldiği, hangi sosyo-politik güçlerden oluştuğu ve bunun içinde yer alacak bileşenlerin kimler olacağına ilişkin bazı belirlemeler yapmak istiyorum. "

Üçüncü yol yeni bir yaşam idealidir

"Türkiye kapitalist bir ülke ve sermayenin egemenliğine dayalı tekçi ulus devlet anlayışına sahiptir. HDP’nin üçüncü yol çizgisi, egemenlerin iki tarihsel blokunun dışında ezilenlerin tarihsel ittifakını ve egemen güçlerden bağımsız bir yürüyüş çizgisini ifade ediyor. Üçüncü yol çizgisinin temel stratejik hedefi bütün eşitsizlik ve sömürü biçimlerine, bütün egemenlik ilişkilerine son veren  yeni bir yaşam idealini benimseyen bir çizgidir. Bütün diğer güncel ve konjonktürel gelişmeler, taktik adımlar bu stratejik hedefin prizmasında kırılarak belirleniyor HDP’de. Örneğin 31 Mart’ta da 23 Haziran’da da HDP’nin izlediği seçim politikalara bu stratejik hedef yön vermiştir. Yerel seçimlerde emek, barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önünü açacak, bir manivela işlevi görecek, pek çok taktik adımın devrede olduğu bir seçim politikasını hayata geçirmiştir. O yüzden bizim önerdiğimiz üçüncü yol çizgisi güncel gelişmeler ekseninde değil, ezilenlerin tarihsel yürüyüşünün prizmasında kırılarak belirlenmiştir. 

Üçüncü yol çizgisinin sosyo-politik güçleri, ezilen sınıflar, ezilen cinsler, ezilen inançlar, dışlananlar, haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe uğrayan herkestir. Bu bağlamda önerdiğimiz ittifak politikası ise bütün bu sosyo-politik güçlerle demokratik bir ittifak zemininde buluşmayı, demokratik halk iktidarı hedefine yönelmeyi, parlamento dahil mahalleler, fabrikalar, şantiyeler ve hayatın her alanında meşru mücadeleyi ifade ediyor. HDP, bugüne kadar kendisine karşı yapılan kara propagandaya, gayri meşru yöntemlere rağmen demokratik siyasetten, özgür siyaset yapmaktan, sorunları demokratik müzakere iradesiyle çözme yöntemlerinden geri adım atmayan bir parti olmuştur. 31 Mart’ta da, 23 Haziran’da da kanıtlandığı gibi HDP’nin fikriyatının mimarlarına ve HDP’nin kurucu güçlerine yön veren pusula demokratik gelecek olmuştur. "

HDP’nin halkların demokratik geleceğinden bağımsız bir politikası asla olmayacaktır

"HDP egemenlerin herhangi bir blokunun tarafında olmayacağı gibi HDP'nin Türkiye halklarının demokratik geleceğinden bağımsız bir hedefi ve politikası da asla olmayacaktır. Nitekim 31 Mart ve 23 Haziran’da da görüldüğü gibi HDP kendi adayını göstererek, kendi örgütsel çıkarlarını gözeten bir politika yerine Türkiye’de emek, barış, demokrasi ve insanca yaşam özlemi içinde olan Türkiye halklarının çıkarlarını amaç edinmiş, demokratik bir seçeneği bütün topluma sunmuştur. HDP Parlamento’ya çok önem veren, onu işletmeye çalışan, ancak sadece kendisini Parlamento ile sınırlamayan, bütün yaşam alanlarıyla bağ kuran, süren mücadeleleri politik eksende birleştiren bir partidir. "

İstanbul seçimleri Türkiye’nin demokratikleştirilmesi ve yeni bir inşa sürecinin mesajını vermiştir

"31 Mart ve 23 Haziran sonrasında eş genel başkanlarımızın, grup başkanvekillerimizin ve zaman zaman benim yaptığım açıklamalar da biz siyasi iktidarı önümüzdeki dönemlerde izlediği politikalardan vazgeçmeye ve demokratik dönüşüm süreci içine girmeye davet etmiştik. Çünkü 31 Mart seçimleri Türkiye’de yeni bir siyasi bir dönüşüm sürecinin önünü açmış, toplumun özlemle beklediği demokratik değişime kapı aralamıştır. İstanbul seçimlerinde ise yüzde 10’luk bir oy farkı ile bu siyasi dönüşümün derinleştirilmesi ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesi yolunda hızla yeni bir sürecin inşasının başlatılması mesajını vermiştir. Ancak Ceylanpınar’da da olduğu gibi gerek AKP Genel Başkanı Erdoğan ve AKP sözcüleri, gerekse iktidar ortağından anlıyoruz ki iktidar savaş ve şiddet politikalarından, üstenci ve kibirli dilden, çatışmacı ve kutuplaştırıcı siyasetten ve siyasi zora dayalı kanırtma siyasetinden vazgeçmeyecek. Aynı zamanda bölgedeki yayılmacı ve saldırgan politikaların da devam edeceği emarelerini görüyoruz. "

Demirtaş tahliye edilmeliyken, yedekte tutulan bir dava istinafa götürülerek ceza verildi

"Son olarak yargının işleyişi konusudur. Uzun yıllar hepimiz bu mahkemelerin kapılarında süründürülmüş ve mücadele etmiş insanlar olarak gecikmiş adaletin adalet olmadığını bilen insanlarız. Bunu bilen siyasi gelenekler içinden süzülüp geliyoruz. Yargının hızlı işleyişi tek başına demokratik işleyiş anlamına gelmeyecektir. En son, geçen dönem eş genel başkanımız Sayın Demirtaş ile ilgili AİHM kararının engelleyen uygulama çok çarpıcı bir örnektir. AİHM Sayın Demirtaş’ın bir an önce tahliye edilmesi gerektiği kararını verirken, apar topar yedekte tuttukları bir davayı İstinaf Mahkemesine göndererek Sayın Demirtaş’ı cezalandırdılar ve AİHM’i boşa düşürdüler. O dönem hepimiz Erdoğan’ın ne söylediğini iyi biliyoruz.

İstinaf mahkemeleri muhalifleri sindirmek için iktidarın noteri iş"levi görüyor

"Ama görüldü ki bu istinaf mahkemeleri muhalifleri sindirmek ve tasfiye etmek için iktidarın noteri olmak dışında bir işlevinin olmadığı görülmüştür. Biz üçlü bir saç ayağı üzerine oturacak bütünlüklü bir demokratikleşme perspektifi ile şekillenecek yargı reformu istediğimizi belirtmek isteriz. Yargı; iktidarı, muhalefeti ve bütün toplumu ilgilendiren bir konudur. Sadece hükümetin bir çalışma yaparak Meclis’e getirerek onaylayacağı bir konu başlığı olamaz. Meclis'teki komisyona gitmesi ve bütün partilerin ortaklaşması, uzlaşması demokratik müzakere ile Genel Kurul’a taşınmasının önemli olduğunu düşünüyoruz."

Dün yoksulluk sınırında yaşayan insanlar bugün açlık sınırında yaşıyor

"Son olarak Türk-İş bildiğiniz gibi Haziran ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını açıkladı. 2018’den itibaren Türkiye’deki ekonomik krizin, işçileri, ekmekçileri, yoksulları sürüklediği açmazı çok çarpıcı ve utanç verici bir tablonun göstergesidir. Açlık sınırı bugün 2067 TL’dir. Asgari ücret kaç lira? 2020 TL’dir. Asgari ücret bile bugün açlık sınırının altındadır. Yoksulluk sınırı 6733 TL’dir. Artık dün yoksulluk sınırında yaşayan insanlar, bugün açlık sınırının altındadır. İşsizliğinin hızla büyümesinden, yoksulluğun açlık noktasına sürüklendiği bir durum söz konusudur. Artık ekonomik krizin giderek yapısal bir krize dönüştüğü bu evrede liranın döviz karşısında sürekli değer kaybettiği, kaynakların 3-5 sermaye grubuna peşkeş çekildiği iktisadi politikalardan hızla dönüşe ihtiyacı vardır. Bizim anladığımız kadarıyla hükümet 23 Haziran’da yaşadığı dramatik düşüşten de gereken dersi almamıştır. Buna karşın bütün ülkenin işçilerini, emekçilerini, Alevilerini, Sünnilerini, kadınlarını, erkeklerini, gençlerini, Kürtlerini, Türklerini, herkesi bir demokratik ittifakta buluşmaya çağırıyoruz. Parlamento’daki demokrasi arayışında olan bütün partileri etkin bir şekilde demokrasi, barış ve özgürlüklere sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bütün bunları demokratik bir anayasada bağıtlayacak, cumhuriyeti demokratikleştirecek adımları hep birlikte atabiliriz diye düşünüyoruz."

Türkiye Haberleri