Kemal Akoğlu Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi. Kendisi Hataylı ve uzun yıllardır İstanbul’da yaşıyor. Ancak tüm yakınları Hatay’da. Bazıları vefat etti, bir kısmı ise enkaz altında. Deprem olduğu sırada göğsünde bir sızı ile uyandığını söyleyen Akoğlu, “Dün sabaha karşı 5 gibi İstanbul'daki evimde uyandım. Bir göğüs sızısıyla uyandım. Gerçekten göğsümde sızı vardı. Kalkar kalkmaz Tarsus'ta yaşayan ablam aradı. ‘Deprem olduğunu’ söyledi. Hatay'ın deprem bölgesi olduğunu biliyordum elbette. Önce temkinli şekilde durumu anlamaya çalıştım. Ardından kuzenim doğup büyüdüğüm evin yıkık fotoğrafını paylaştı” diyor.
Sosyal medyadan gördüğü manzaraya inanamadığını aktaran Akoğlu, “Sonrası tabii, şu ana kadar gelen korkunç haberler ile dolu. Hemen Hatay’a gitmenin bir yolunu bulmaya çalıştım. Ama bulamadım. Twitter üzerinden gitmenin bir yolunu bulmak için çağrıda bulundum. İBB ve Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) organizasyon ekibindeki insanlar aradı. Arapçam da olduğunu söyleyince beni Hatay’a gidecek ekibe eklediler” diye konuşuyor.
‘Yolculuk yaptığım arkadaşlarımı dün geceye kadar tanımıyordum’
Dün akşam saat 21.00 sıralarında 50 kişilik bir gönüllü ekibi ve yüzlerce yardım kolisiyle yola çıktıklarını aktaran Akoğlu, “Yolculuk yaptığım gönüllü arkadaşlarımın hiçbirini dün akşama kadar tanımıyordum. Antakyalı değiller. Ulaşım zordu. Halen Hatay’a varamadık. Pozantı’da mola verip tıbbi yardım malzemesi aldık” ifadelerini kullanıyor.
‘Tek amacım oraya gidip işe yaramak’
Hatay’a vardığında karşılaşacağı tablonun kendisini korkuttuğunu aktaran Akoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Otobüse bindiğimden beri, karşılaşacağım tablonun çok korkunç olacağını ve buna hazırlıklı olmam gerektiğini kendime tembihliyorum. Bu korkunçluğun eşiği ise, kuzen ve arkadaşlarımdan aldığım haberlerle sürekli yükseliyor... Benim dışarıdan, yardıma giden biri olarak güçlü olmam lazım. Duyduğum acı kayıp haberlerini de, oradaki durumun korkunçluğunu da bilincimin arkasına itelemeye çalışıyorum. Şu anda tek düşündüğüm, oraya gidip bir işe yaramak.”