Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, bugünkü "Hastanelerde skandal" başlıklı yazısında, İstanbul'da bir hastanede yoğun bakımda çalışan bir hemşire ile biyomedikal teknikeri Fatih K.'nın kalem tartışmasında yaşanan inatlaşmanın ardından Fatih K.'nın yoğun bakımdaki oksijen vanalarını kapatmasını ve bir vatandaşın hayatını kaybetmesini hatırlatarak, benzer bir olayın Konya'da yaşandığını aktardı.
Konya'daki olayın tanık ifadesine ulaşan Ağırel'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
Meram Hastanesinin COVID yoğun bakımında 14 yatak var ve bu yatakların 12'si dolu. Nefes almakta zorluk çeken hastalar yatıyor. Gece 05.00 sularında bir anda hastanenin oksijen tüpleri ile ilgili sistem alarm veriyor.
Tüm hastane çalışanları ventilatöre bağlı olan hastalara elle müdahale ediyorlar. Bu işleme de "Ambu yapmak" deniyor. Filmlerde dizilerde gördüğünüz ambulanslarda ve ameliyatlarda sıkça yapılan elle vakumlu bir alet yardımıyla oksijen takviyesi... Bu süreç 20-25 dakika sürüyor. Durum sakinleştikten sonra tutanak tutuluyor ve durum hastane yönetimine bildiriliyor.
İşte asıl skandal bölüm de burada başlıyor.
Oksijen sisteminde oksijen tükenmiş ve buna bağlı ölümler gerçekleşmiş. Olay nöbetçi memur defterine yazılmamış. Soruşturma açılmamış. Olaya tanık olan bazı personel basına bilgi vereceğini belirtince önce emniyete ardında Konya Cumhuriyet Savcılığına şikâyette bulunuluyor.
Savcılık olayı görevi ihmal gibi değerlendiriyor ve ön inceleme yaptırıyor. Olayın bütün delilleri ortada dururken kamu hastaneleri hizmet yetkilisi inceleme yapılmadığı iddia edildi. O raporda bile hemşirelerin ambu yaptığı yazıldı. Olay sebebi olarak ise oksijeni Ankara'dan getiren TIR'ın yolda kalması gösterildi.
Ön inceleme raporunda açıkça hastanede oksijenin tükendiği ama 8 saat boyunca başka hastanelerden getirilen tüplerle idare edildiği, oksijen eksikliği yüzünden vefat olmadığı, sadece 2 kişinin vefat ettiğini onlarında ağır COVID yüzünden öldüğü belirtiliyor.
Buna karar verenler ise Adli Tıp hekimleri değil, ölenlerin ve hastanenin kendi doktorları bu arada. Ancak raporda olay gecesi hemşirelerin ifadelerinde ventilatörlerin alarm verdiği ve hastalara elle oksijen verildiği yani ambu yapıldığı açıkça görülüyor.
İlginç bir iddia var. Bunu da dile getirmemiz lazım. Olayın gerçekleştiği yerdeki İl Sağlık Müdürü'nün yargı üzerinde bir etkisinin olduğu iddia ediliyor. Kardeşinin HSK'da görevli olduğu mevcut dosyaya bakan savcının da eski AKP İstanbul ilçe kurucu başkanı olduğu ısrarla belirtiliyor.
Hastanedeki suç bildirme yükümlülüğünü yerine getiren konuştuğum yetkililer, "Olay günü ısrarla 2 kişi vefat etti onlarda COVID'den" deseler de aslında Ankara'dan oksijen getiren TIR gelene kadar 4, toplamda 6 vefat olduğunu dile getiriyorlar.
Konya 15. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davadaki ifadeleri okudum.
Tanık beyanlarında geçen bir ifadede şunlar aktarılıyor:
"Konya Şehir Hastanesinde hemşire olarak çalışıyorum. 2020 yılı temmuz ayında COVID yoğun bakımda çalışırdım. Yaklaşık 20-25 dakika kadar saat 05.00 sıralarında oksijen kesintisi oldu. Ventilatör alarm verdi. Biz hastalara ambu yaptık. Bize kesinti olacağı öncesinde haber verilmişti. Biz ambu yaparken diğer yoğun bakımdan nöbetçi doktorumuz geldi. Hastalarda sıkıntı var mı diye söyledi. Diğer yoğun bakımda hastalarda alest durumu olduğunu söyledi. Bizim hastalarımızda sıkıntı yoktu. Daha sonra oksijen geri verildi."