Fethullahçı Zaman Gazetesi’nin eski ortağı Fettah Tamince’nin Antalya’daki FETÖ soruşturmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı ile savcı arasında dönen rüşvet pazarlığı gündeme bomba gibi düştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davalarında en yetkili avukat olan Ahmet Özel’e rüşvet skandalını sorduk. 2017 yılından beri bu olaydan haberdar olduğunu belirten Özel, “Bazı deliller vardı. Ancak savcının hasta bir çocuğu varmış. Acıyıp HSK’ya vermedim. Pişmanım” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel bugüne kadar pek çok iddia ile gündeme geldi. Özel’in yargı içinde oluşturulduğu öne sürülen İstanbul Grubu içerisinde önemli bir yere sahip olduğu, kritik davalarda hakim ve savcıları baskı altına alarak yargıyı etkilediği, bazı dosyalardan ise para karşılığı istenilen kararı çıkarttığı öne sürüldü. Hakkında pek çok FETÖ soruşturması bulunan Fettah Tamince’nin de yine Ahmet Özel ve ortaklarının çabasıyla aklandığı iddia edildi. Özel’in yetki vererek Antalya’daki dosyalarının başına getirdiği avukat Ahmet Kürşat Köhle’nin 2017 yılında Tamince soruşturmasının savcısıyla yaptığı rüşvet pazarlığı ise ‘FETÖ Borsası’nın nasıl döndüğünü, zengin iş adamlarının ya da siyasetçilerin bu soruşturmalardan ve davalardan nasıl aklandığını bir kez daha gözler önüne serdi. Tüm Türkiye’nin yakından tanıdığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel’e bazı sorular yönelttik. İşte yanıtları.
'İstanbul Grubu ne bilmiyorum'
-İstanbul Grubu artık herkes tarafından biliniyor. Siz de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatısınız ve İstanbul Grubu’nun içerisinde olduğunuz söyleniyor. Siz bu yapılanmanın neresindesiniz?
İstanbul Grubu nedir, ben bilmiyorum. Siz sorduğunuza göre biliyor olmalısınız. Siz anlatın bakayım, bu nedir, ben ona göre yanıt vereyim.
-Yargıya müdahale ettiğiniz söyleniyor. Bulunduğunuz konumla istediğiniz kararları aldırıyor musunuz?
Vekaleten girdiğim davalarda tabii ki yargı bir karar veriyor. Bu kararı verecek olan merci hukuki bilgisine, görgüsüne ve duyusuna göre veriyor. Ben ne dediğimi dilekçelerimde yazıp veriyorum. Gerisi hakime kalıyor. Sorduğunuz şey “Arka planda hakime şu kararı, bu kararı ver diye bir çaba içerisinde misiniz?” sorusu ise… Bakın beni seven kadar sevmeyen de var. Seven içimizde var, sevmeyen de içimizde var. Dışımızda olduğu gibi. Türkiye’de şu anda 20 bin hakim ve savcı vardır. Sol görüşlü, ülkücü, sosyal demokrat, ulusalcı hiç sevmeyenimiz yok mu? Çağlayan Adliyesi’nde bin tane savcı, hakim varsa yüzde 70-80’i sol görüşlüdür. Birisi çıkıp desin “Ahmet Özel ya da yetki verdiği herhangi birisi bu dosyada şu karar verilsin” diye baskı yaptı desin.
'İrfan Fidan kardeşimizdi, uğurlamaya gidemedim'
Az önce sohbet sırasında ortağınız avukat Mustafa Doğan İnal İstanbul Adliyesi’ndeki FETÖ borsası dosyasının açılması için dönemin başsavcı vekili Hasan Yılmaz’ı kişisel telefonundan aradığını söyledi. Bu kadar kolay mı bir avukatın başsavcıya ya da başsavcı vekiline ulaşması? Diğer avukatlar için hiç rahat değil… Hiç kimse için rahat değil. Ancak aynı zamanda rahat. Bir avukat gitsin Çağlayan’a başsavcının özel kaleminden randevu istesin görüşür mü, görüşemez mi ben bilemem. Ben adliyeye dahi gitmiyorum. Ben bu dedikodulardan dolayı İrfan Bey’i (Eski İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan) uğurlamaya bile gidemedim. İrfan Bey bizim dostumuzdu, kardeşimizdi. Sırf dedikodu olmasın diye. Şu an başsavcı olan Şaban Yılmaz’ın (İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı) bir kez odasına gitmişliğim yok.
‘Pelikan bir çete’
-Şaban Yılmaz'ı İstanbul Grubu’nda olmadığı için ziyaret etmemiş olabilirsiniz…
Nedir bu İstanbul Grubu anlatsanıza, içerisinde kimler var? Ona bakarsanız bir yerde okudum. Pelikan diye bir çete de varmış.
'Serhat Albayrak kardeşimdir'
-Pelikan’a çete diyorsunuz… Pelikancılar ve İstanbul Grubu’nun bağlantısı ortada değil mi zaten?
Bugüne kadar Pelikan Grubu’ndan birisiyle daha yan yana, el ele, göz göze görüşmüş değilim. Eğer Serhat Albayrak Pelikan Grubu’ndaysa onu tanırım, onla görüşmüşümdür. Kendisi kardeşimdir. Ama bir gazeteciden (Hilal Kaplan), onun eşinden (eski eşi Süheyb Öğüt) bahsediliyor. Bir villadan bahsediliyor. O villaya girip çıkan birisiyle de ömrü hayatımda görüşmedim.
-Başka bir konuya geçelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan adına açtığınız davaları kendisine danışarak mı açıyorsunuz?
Manşet olacak, tanınmış birisiyse mutlaka bilgi veriyorum. Ama tanınmamış birisiyse bilgi vermiyorum.
-Bugüne kadar ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçundan kaç dava açıldı?
Bizim ofisimizin takip ettiği davaların yüzde 80’i kamu hukuku adına re’sen açılan davalardır. Birisi bu davalardan milyon dolarlar kazanıldığını söyledi. Hepsi yalan. Son bir aydır ancak 10 dava açılmıştır. Net bir rakam veremiyorum. Ancak açılan toplam dava sayısı bini geçmez. UYAP’ta daha fazla dava olabilir. Ancak bizim ofisin baktığı bu kadar.
'Geçim derdi var'
-Sahibi olduğunuz avukatlık bürosu, Türkiye'de faaliyet yürüten yabancı büyük şirketlerin de avukatlığını yapıyor mu? Yapıyorsa sizce bu doğru mu?
Şimdi şunu diyebilmem lazım size. Hepimizin geçim derdi var. Ben kendi adıma Cumhurbaşkanımızın onay vermediği hiçbir dosyaya bakmıyorum. Eski dosyalarım hariç. Yeni bir iş almıyorum. Ancak bir şekilde geçinmemiz lazım. Ortaklarımız görev dağılımı çerçevesinde böyle davalarda alıyoruz. Uluslararası bir konu değilse bakıyoruz.
Osman Kavala sorusu yanıtsız
-Türkiye sizi konuşuyor. Zaman zaman FETÖ borsasında para pazarlığı yapmakla, kimi zaman Osman Kavala’nın yargılanma sürecine müdahale etmekle itham ediliyorsunuz. Sizce neden başka avukatları değil de neden hep sizin adınız konuşuluyor?
Bu konuda hiçbir şey söylemem. Şeytan taşlayanlarla uğraşmak istemiyorum. İşimiz var, işimizi yapmak istiyorum.
'2 yıldır Erdoğan'a bilgi vermedim'
,-Türkiye’deki yargı sisteminin hali içler acısı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı olarak siz nasıl görüyorsunuz yargının durumunu?
Hepimizin içine sinmeyen şeyler elbette var. Üniversiteden 1995 yılında İstanbul mezun oldum. 1997’de 28 Şubat sürecinde MÜSİAD’ın avukatlığını yaptım. 1999’da Büyükşehir operasyonlarının olduğu dönemde Albayraklar’ın avukatlığını yaptım. Emin olun 1996’da aldığım ruhsattan bugüne yargı azımsanamayacak yol katetti. AK Parti sorunları çözebildiği kadar çözmüştür. Zaman zaman Cumhurbaşkanımıza sıkıntılar hakkında bilgi veririm. Ancak iki yıldır veremiyorum.
-Gelelim son ve en önemli sorumuza. Antalya’daki Fettah Tamince dosyasında sizinle birlikte çalışan avukat Ahmet Kürşat Köhle soruşturma savcısıyla rüşvet pazarlığı yapıyor. Konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da gitmiş durumda. Siz bu sürecin neresindesiniz?
Beni Kürşat ile Fettah Tamince tanıştırdı. Kürşat’ı zaman içinde kontrol ettim, güvendim. Güvendiğim için yetki belgesi verdim. Söz konusu olaya ilişkin bilgi daha önce 2017 yılında bana da geldi. Ancak savcı, Kürşat’a rüşvet teklif etmiş diye biliyorum. Bazı deliller vardı. Ancak savcının hasta bir çocuğu varmış. Acıyıp HSK’ya vermedim. Pişmanım.
Rüşvete konu olan Tamince dosyasının detayları
Tamince'nin “Kamu Kurum ve Kuruluşları Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık”, “Zimmet”, “Güveni Kötüye Kullanma” ve “FETÖ Terör Örgütüne Üye Olmak” iddialarıyla ilgili soruşturmayı kapsıyordu.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada 10 Mayıs 2018 tarihinde takipsizlik kararı verildi. Yapılan itiraz üzerine, Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliği 14 Ağustos 2018'de kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırdı. Ancak bu karara da itiraz edildi. Aynı hakimlik 5 Eylül 2018 ve 14 Ağustos 2018'de verdiği kendi kararını kaldırdı.
Konu Adalet Bakanlığı’na taşındı. Adalet Bakanlığı, bu iki mahkeme kararının da usul eksiklikleri bulunduğu gerekçesiyle kanun yararına bozulmasını istedi. Talep üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebini kabul etti. Tamince hakkında bu dosyada verilen takipsizlik kararında yargı kulislerinde rüşveti reddettiğini söyleyen ve ilerleyen süreçte tayini çıkan savcı S.B.’nin imzası bulunmuyor.
5 yıllık sessizlik
2017'deki bu pazarlık iddiasının ardından Fettah Tamince hakkındaki birçok iddiadan yargıda kurtuldu. Bu kararlar Tamince'nin vekaletini alan cumhurbaşkanlığı avukatları üzerinden kamuoyunda tartışma konusu oldu. Cumhurbaşkanlığı çevreleri ise tartışmayı duymazdan geldi. Tamince'nin 'FETÖ borsası' diye tabir edilen 'rüşvet pazarlıkları' sonucu aklandığı iddiaları da böylece yanıtsız kaldı. Bu sessizliği ilk olarak Cumhurbaşkanı'nın avukatlarından Mustafa Doğan İnal, 29 Temmuz günü halktv.com.tr'ye yaptığı açıklamada "Tamince konusunda stratejik hata yapılmış olabiliriz" diyerek bozmuştu.
Avukat Köhle'nin alınması ise soruşturulmayan Tamince iddiaları ile ilgili Beştepe kaynaklı ilk işlem.