Güngören, Abdurrahman Nafiz Gürman Mahallesi'nde 1970 yılında inşası tamamlanan 10 katlı binanın 1'inci katına kaçak balkon yapıldı. Binadaki diğer dairelerin balkonlarının tahrip olduğu noktadan ise metal boru ile desteklendiği görüldü.
Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Akca, "Binaya kaçak çıkma gibi, kolon kesme gibi veya döşeme kesme gibi daha ileri seviyede binaya zarar verebilecek müdahaleler yapılabiliyor. Bunlar aslında daha basit görünebilir ama yapıldığı yere göre değişir. Sonuçta bir yere eklenmesi lazım, binanın döşemesiyle mi birleştirildi, kiriş mi birleştirildi, kolon elemanı mı birleştirildi? Kolon elemanı birleştirirken kolon eleman parçalandı mı? Demire kaynak mı yapıldı? Demir kesildi mi? Yani bunlar lokal de olsa binaya bir miktar zarar verebilir" dedi.
Diğer yandan, kaçak balkonun Güngören Belediyesi'ne şikayet edilmesi üzerine, Belediye, "Sosyal medya üzerinden lanse edilen kaçak balkon yapıldığı ve diğer balkonları destekleyen boru olduğu, bu haliyle binanın 9 şiddetindeki depreme dayanıklı olmayacağı yazıldı. Ancak söz konusu imalatların yakın zamanda yapılmadığı tespit edildi. Bu doğrultuda binaya ilişkin statik tahkikat yapılmış, binanın yapım yılı dikkate alınarak yapılan incelemeler sonucunda 6306 kanun kapsamında gerekli işlemlerin yapılması hususunda mülkiye sahiplerine bildirim yapılmıştır. Akabinde gelecek rapor sonucunda gerekli iş ve işlemler yürütülecektir" açıklamasında bulundu.
"ÇOK BASİT BİR ŞEY İÇİN ALINAN BÜYÜK BİR RİSK"
İnşaat Mühendisi Abdullah Akca, bu gibi durumlarda oluşacak lokal zararın daha büyük sonuçlar doğuracağına vurgu yaparak, "Bu zararı vatandaş şöyle düşünüyor olabilir; koca bir bina, yüzlerce ton ağırlığı var, bu balkon hepi topu ne olacak, duvara asar gibi asarız bunu, 2 ton malzemedir diye düşünebilir. Ama lokal elemanda baktığımız zaman, o bağlandığı elemanda, kolonda, kirişte bir zarara sebep olduysa; yarın öbür gün deprem olduğu zaman binaya komple bir yük uygulanmayacak evet ama o elemandan dolayı bir zarar görürse belki daha fazla hasar alacak veya belki yıkılmaya kadar gidebilecek. Buna aslında vatandaşın şöyle bakması lazım; benim depremden sonra eğer ki güzel bir binam varsa, yıkılmadıysa, hasar almadıysa, hani risk azaldıkça insanlar binalarına yerleşiyor değil mi sonuçta sokaklarda yatmayacağız ama binamızda bir kolonda, sadece bir kolonda bir çatlak varsa; yani taşıyıcı da ciddi bir çatlak varsa o zaman ne diyorlar? Ağır hasarlı diyorlar, giremiyorsunuz o binaya ve sokaklarda kalmak zorunda kalıyorsunuz. Başkalarının yanına sığınıyorsunuz, çadırlarda kalıyorsunuz ve aylarca yani deprem bölgelerinde bunu gördük zaten. İnsanlar evlerine giremedi, bize geldiler 'hocam sadece bir tane kolonumuz çatlaktı, binamızı yıktılar, biz sokaklarda perişan olduk' dediler. Bu çok basit bir şey için alınan büyük bir risk. Belki de o bina gerçekten güzel bir performans gösterecek, iyi yapılmış bir bina olabilir. Ama basit bir müdahale yüzünden sadece bir tane kolon hasar alırsa, ağır hasarlı diyecekler, orta hasarlı diyecekler, hasara göre ama insanlar bu sefer riskli olduğu için gelemeyecek, kullanamayacak depremden sonra o sıkıntılı süreçte" ifadelerini kullandı.
"BALKONLARI PLASTİK DOĞRAMA İLE KAPAMAK İMAR KANUNUNA AYKIRI'
Akca, balkondaki çökmeyi engellemek amacıyla kullanılan borunun binaya ekstra yük olacağını vurgulayarak, "Bir balkonun altını, kapatmışlar o balkonu da aslında o balkonları kapatmak bile hani pimapenle kapatıyoruz, plastik doğrama ile kapatıyoruz, onlar aslında imar hukukuna aykırı. Yani insanların bunlar için izin alması lazım ama artık o kadar normalleşmiş ki herkes yapıyor. Biz onu artık balkondan ayıramıyoruz orası da balkon, normal bir balkon. Balkonda zamanla beton muhtemelen sehim yapmış olabilir, onu desteklemek için kendilerince böyle bir çözüm yapmışlar. Tabii ki binayı destekleyen bir şey değil bu, sadece o balkonu, o katın balkon döşemesini, işte sarkmasını engellemek için bir uygulama yapmışlar. Ve bunları yapanlar yine profesyoneller mi onu da düşünmek lazım. Sonuçta o boruyu, zirkonyum boru falan demişler, çelikten işin aslı çok da mucizevi malzeme değil bunlar, çelikten çok kuvvetli malzemeler değiller. Onun da bir ağırlığı var, taşıyıcılığı var. Hesap edilmediyse ekstra oraya yük bile olabilir bu kocaman boru, 10 metresi var. O devrilebilir, bir arabanın üstüne devrilebilir, bahçede oynayan bir çocuğun üstüne devredilebilir. Sonuçta bunlar direk zemine basamaz, yani toprağa. Onun da bir temeli olması gerekir, binaları biz direkt toprağın üstüne zemin üstüne koyuyor muyuz? Oraya bir temel yapıyoruz veya zemin iyileştirmesi yapıyoruz. Dikkat edildi mi acaba o borunun sonuçta bir ağırlığı var" şeklinde konuştu.
"MİMARİ DÜZENLEMESİ YAPILMASI GEREKİR"
Vatandaşlara uyarıda bulunan Akca, "Bizim imar hukukumuz var, bir değişiklik yapılacaksa, yönetimden, kat maliklerinden bir çoğunluk sağlanması gerekir. Bunun mimari düzenlemesi yapılması gerekir. Belediyeden gerekli izinlerin alınması gerekir. Gerekirse mimari proje değişir, statik yapı proje yenilenir ve ondan sonra yapılır. Tabi bunlar masraf, külfet. İnsanları ikna etmeniz lazım. Binada derseniz ki, biz kendimize balkon yapacağız, kaç kişi onay verir acaba? Ne yapıyorlar, paldır küldür yapılıyor. Burada aslında yapan dikkat etmeyebilir sonuçta bir kendi faydasını düşünüyor ama orada oturan kat malikleri veya işte kiracılar da olabilir, 'ya siz bunu yapıyorsunuz ama bu yarın öbür gün bana büyük bir sıkıntı çıkarabilir' demesi lazım. O ilk başta anlattığım sebeplerden dolayı, belki bu bina ayakta kalacaktı, sırf siz oraya kolona bir müdahale yaptınız, kolon patladığı için deprem sonrası ben evime giremiyorum, sokaklarda yaşamak zorundayım, binam yıkılacak. Bunlar büyük riskler. Vatandaşın gidip bu işler yapılmadan şikayet etmesi veya yapıldıktan sonra da benim imar durumum iyi mi diye belki sorması gerekir" diye konuştu.