Taksim Dayanışması çağrısıyla Gezi Parkı eylemlerinin 9’uncu yıldönümünde 31 Mayıs’ta Taksim'de toplanan kitle polis engeliyle karşılaşmıştı.
Polis, haber takibi için bölgede bulunan Halk TV’den Erdinç Yılmaz ve Ozan Demiriz, Tele 1 TV muhabiri Engin Açar ve kameraman Umutcan Yitük, Gazete Fersude muhabiri Hayri Tunç, Dokuz8 Haber muhabiri Fatoş Erdoğan, Karşı Mahalle muhabiri Sezgin Kartal’ın da aralarında bulunduğu gazetecileri darbetmişti.
halktv.com.tr editörü Ozan Demiriz, Evrensel Gazetesi muhabiri Meltem Akyol, BirGün Gazetesi-muhabiri Gökay Başcan, Flash Haber TV muhabiri Dilan Polat, Nil Derin Aydoğdu ve Sevda Doğan ise gözaltına alınarak, saatlerce ters kelepçeli halde bekletilmişti.
Gazeteciler suç duyurusunda bulunmuştu
Daha sonra serbest bırakılan gazeteciler, 3 Haziran’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Gazeteciler şikayet dilekçelerinde “polisin görevini kötüye kullanması", “işkence”, “eziyet”, “tehdit", “hakaret” ve “kasten yaralama”nın yanı sıra “iş ve çalışma hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarının işlendiğini vurgulamıştı. Şikayetin ardından savcılık, polislerin tespiti ve haklarında soruşturma izni verilmesi talebiyle İstanbul Valiliği’ne yazı yazmıştı.
Dosya kapatıldı
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya imzasıyla gönderilen yazıyla görevlilerin tespit edilemediği, soruşturma izni verilmesine ve disiplin soruşturması açılmasına gerek olmadığı ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği açıklanmıştı.
Karara tepki gösteren TGS, açıklamada "İstanbul Valiliğinin bu kararı gazetecilere yönelik saldırıları cesaretlendirici niteliktedir ve asla kabul edilemez. Halkın haber alma hakkının güvencesi gazetecilerin özgürce haber yapması için 70 yıldır olduğu gibi bu hukuksuz kararın takipçisi olacağımızı, gerekli yargısal yollara başvuracağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz" ifadelerini kullanmıştı.
Yargıdan döndü
Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) açıklamasına göre, kararın hukuka aykırı olduğu, gerekli incelemelerin yapılmadığı ve verilen kararın kolluğun basına yönelik orantısız güç kullanımını teşvik ettiği gerekçesiyle yapılan itiraz mahkeme tarafından kabul edildi.
İtiraz üzerine dosyayı inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 4483 sayılı Yasanın yukarıda anılan 2. maddesi hükmü gereği ceza soruşturması yapılmasının idari izne bağlanmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle soruşturma izni verilmemesi yönündeki kararı kaldırdı.
Oybirliği ile kesin olarak verilen kararın gerekçesinde şöyle denildi:
“Dosyanın incelenmesinden; 4483 sayılı Yasa uyarınca; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında; müştekilerin, 31/05/2022 tarihinde, gezi parkı olaylarının yıl dönümü sebebiyle basın açıklamasını gözleyen ve haber almaya çalışan bir kısım basın mensubunun, basın mensubu oldukları bilinmesine ve gazeteci olduklarını defalarca izah etmelerine rağmen kasten darp ettikleri, kendilerine bilinçli bir şekilde hedef gözetilerek yüzlerine biber gazı sıkıldığı, hakarete ve tehdite maruz kaldıkları, ters kelepçe ile işkence edilerek gözaltına aldıkları, ters kelepçeli bir şekilde adli muayeneye sokulmak istendikleri ve saatlerce bekletildikleri iddiaları üzerine yapılan ön inceleme sonucu üstüne atılan “darp, işkence, küfür, hakaret ve kötü muamele” fiillerinin göreviyle bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ilgiliye isnat edilen darp, işkence, küfür, hakaret ve kötü muamele fiillerinin görev sırasında olmakla birlikte görevden kaynaklanmadığı, yani görev sebebiyle işlenmediği açık olduğundan, 4483 sayılı Yasanın yukarıda anılan 2. maddesi hükmü karşısında ilgililer hakkında bu Yasanın öngördüğü özel soruşturma usulünün uygulanması ve soruşturma izni verilmesi/verilmemesi yolunda karar tesis edilmesi mümkün değildir.”