Oldukça ünlü olduğu ifade edilen General D.A.'nın, emrinde çalışan Binbaşı E.Ş.'nin bazı iç yazışmalarda kendisinin kastedildiğini ifade ederek hakkında disiplin soruşturması açtırıp, "amir ve üstü tehdit ve hakaret" suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu.
Gazeteci Müyesser Yıldız'ın köşesinde yazdığı yazıya göre General D.A. "Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Hakkındaki Kanun" dayanıp binbaşı E.Ş. hakkında "konutuna, iş yerine, yakınlarına ve çocuklarına yaklaşmaması, iletişim araçları veya başka şekilde rahatsız etmemesi" yönünde karar da aldırdı.
O BİNBAŞI TSK'DAN İHRAÇ EDİLDİ
Generalin suçlaması üzerine hazırlanan iddianamede binbaşı E.D. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından TSK'dan ihraç edildi.
General D.A. ile binbaşı E.Ş. arasındaki ceza davasının ilk duruşması 26 haziran tarihindeydi. General yoğun mesaisi nedeni ile duruşmaya katılamayacağını ve özel celsede ifade vermek istediğini bildirdi.
Binbaşının avukatları bu talebe itiraz etti. General ile binbaşı arasında yaşananlara tanık olan Yarbay S.T. kendisinin de dinlenmesini talep etti. Mahkeme Yarbay S.T.'nin bu talebini reddetti.
İlk celsede mahkeme "davaya katılma talebinin General D.A. dinlendikten sonra karara bağlanmasını" ve "yeni duruşma günü/saatinin kendisine bildirilmesini" kararlaştırıp duruşmayı 11 Kasım’a erteledi.
Binbaşı E.Ş.'nin avukatları, 11 Kasım tarihindeki duruşmanın olduğu gün General'in emrinde çalışan Albay S.M., Yarbay'ı arayıp "S… Yarbayım, sen bugün mahkemeye mi gittin? Hayırdır bir şey mi diyecektin?" diye sorduğunu öne sürdüğü Albay S.M'nin tanık olarak dinlenmesi ile beraber General ve Albay hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsten" suç duyurusunda bulundu.
11 Kasım tarihindeki duruşmaya General katılmadı. Hakim, "Bir önceki ara karar gereğince müşteki D.A.’ya duruşma gün ve saatinin tebliği için Kara Kuvvetleri Komutanlığı ….. …… …. ve ….. ….. Komutanlığı’na yazılan müzekkereye cevap verildiği, tebliğ-tebellüğ belgesinin gönderildiği anlaşıldı” şeklinde bilgi verdi.
Duruşma sonunda ise D.A.’nın davaya katılma talebinin, kendisi dinlenmeden kabul edilmesine karar verilirken tarafların tanık dinlenmesi talepleri reddedildi. Savcı da esas hakkında mütalaayı hazırlamak üzere dosyanın Savcılığa tevdi edilmesini istedi.
Cumhuriyet Başsavcılığı, Yarbay S.T.’nin ifadesini alma gereği duymadan doğrudan General D.A. ve Albay S.M.’nin ifadesini aldı. Generak de avukatı aracılığı ile gönderdiği dilekçesinde hakkındaki bu iddianın 'itibar suikası yapma' olduğunu savunarak hakkında 'kovuşturmaya yer yok kararı' verilmesini istedi.
Yine General gibi ifadesi alınan Albay da hakkında takipsizlik kararı verilmesini şu şekilde talep etti:
“26 Haziran 2025’te görevde olduğum sırada D.A. Paşamız beni ve okul komutanımız olan S. Albayı yanına çağırdı. Biz paşamızın yanına gittiğimizde bize S. Yarbayın Adliye’ye gittiğini söyleyerek, bu konuda bilgimiz olup olmadığını sordu. Ben de izinde olduğunu, Adliye’ye gidip gitmediğini bilmediğimi söyledim. Bunun üzerine D.A. Paşamız, ‘Bilginiz olsun S. Yarbay adliyede’ şeklinde cevap verdi. Bu sırada saat 16.20 civarıydı. Yarım saat kadar sonra ben S.T.’yi telefonla arayarak, ‘Neredesin?’ diye sordum. Kendisi, ‘Yoldayım, İzmir’e gidiyorum’ diye cevap verince ben de ‘Adliyedeymişsin’ dedim. Bunu üzerine S.T. sözümü keserek, ‘E.’nin davası vardı. Avukatı aradı; mahkeme ifadenize başvurabilir, bu nedenle mahkemeye gelmeniz gerekebilir, eğer gelmezseniz sonrasında yazılı çağrılırsınız deyince, ifade vermek için Adliyeye gittim’ dedi. Ben de, ‘Tamam o zaman, hayırlı yolculuklar’ diyerek telefonu kapattım. Bu görüşme sırasında Okul Komutanı S.Ö. albayımız da yanımızdaydı. Konuşmamıza o da şahittir. Yarbay S.T. benim personelimdir. İzinde geçireceği adresi bize resmi bildirmesi gerekir. S.T. 23 Haziran’da izne ayrılırken İzmir’e gideceğini bildirmişti. Bu bildirimde bir hata olup olmadığını kontrol etmek için bu konuşmayı yapma ihtiyacı duydum. Benim E.Ş. ile D.A. Paşamız arasındaki yargılamada tanık olduğu iddia edilen S.T.’yi etkilemem veya ona tehditte bulunmam söz konusu değildir. Kaldı ki, sonradan öğrendiğim kadarıyla S.T. tanıklık yapmamıştır.”
ERDOĞAN'A HAKARET İDDİALARI NEREDEN GELİYOR?
Savcılığın bu ifadelerin ardından iki isim hakkında da takipsizlik kararı verdiği öğrenildi. TSK'dan ihraç edilen binbaşı E.Ş.'nin avukatı İbrahim Yılmaz bir kez daha Yarbay S.T.’yi duruşma salonu dışında hazır edip dinlenmesini isterken, S.T.’nin, General D.A.’nın Cumhurbaşkanı ve ailesi, Kara Kuvvetleri Komutanı ve EDOK Komutanına yönelik hakaretlerinin tanığı olduğunu, E.Ş.’nin de suçlama konusu paylaşımları bu hakaretler yüzünden yaptığını, o yüzden bu konuların S.T.’ye sorulması gerektiğini söyledi.
Generalin avukatı bu davada yargılananın müvekkili değil E.Ş. olduğunu ifade edip, "Tanık dinletme talebinin reddine karar verilsin" dedi. Mahkeme de sadece ihraç binbaşı E.Ş'nin yaptığı paylaşımların tarihleri ve muhatapları sınırlı kalmak üzere tanık dinletme talebini kabul etti.
Yarbay S.T., ihraç binbaşının yaptığı paylaşımların tarihlerini bilmediğini ve kime söylediğini de bilmediğini aktardı. İhraç binbaşı E.Ş.'nin avukatı ise Yarbay S.T.'ye şunları sordu:
- "Sanığın atmış olduğu mesajda Cumhurbaşkanımız ve ailesi ile ilgili katılanın söylediğini dile getirdiği birtakım sözler vardır. Tanık bunları duymuş mu, sorulsun… Yine iddianamede bahsedilen ve Selçuk Bayraktar, EDOK Komutanı ve Kuvvet Komutanı ile ilgili birtakım sözler ile ilgili şahitliği vardır. Bu hususta sorularımızın sorulmasını isteriz."
Hakim ise avukatın bu soruları sormasının dosyanın esası ile olmadığı gerekçesi ile Yarbay'ın bu sorulara yanıt vermesine izin vermedi. Yine ihraç binbaşının avukatı olan İbrahim Yılmaz tarafından Yarbay'a, 26 Haziran'da arayanın kendisi olup olmadığı soruldu.
Yarbay S.T. de yanıt olarak şu ifadeleri kullandı:
“S.M. beni aradı, ‘Sen niye oradasın, niye mahkemedesin, hayırdır bir şey mi söyleyeceksin?’ dedi. Kanaatimce, bana aba altında sopa göstermeye çalışıyordu. Kendisine izinde olduğum için serbestiyet içerisinde hareket ettiğimi, daha sonra İzmir’e gideceğimi, yolda olduğumu izah ettim.”
Yarbay'ın bu sözlerinin ardından General D.A.'nın avukatı öz konusu suçlamayla ilgili olarak D.A. ve S.M. hakkında takipsizlik kararı verildiğini bildirdikten sonra, “S.M. beyanında, kendisinin görülmekte olan bu dosya sebebi ile tanığı aramasının söz konusu olmadığını dile getirmiştir.” dedi.
Av. İbrahim Yılmaz da bu sözlere şöyle itiraz etti:
- "Katılan vekilinin beyanları gerçekdışıdır. İfade tutanağına göre, adı geçen S.M. D.A.’nın kendisine, 'Haberiniz olsun, S. Adliyedeymiş.' şeklinde haber vermesi sonrasında tanık S.T.’yi aradığını söylemiştir."
Duruşmanın sonunda savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Savcı ihraç edilen binbaşının “zincirleme şekilde amir veya üstünü tehdit”ten beraatına karar verilip sadece hakaretten cezalandırılmasını istedi.
Sanık E.Ş., tüm suçlardan beraatına karar verilmesini, General D.A.’nın avukatı ise E.Ş.’nin iki suçtan da ve hiçbir indirim uygulanmaksızın üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti.
Duruşma esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalar için 24 Şubat’a ertelenirken, bir başka dikkat çeken gelişme yaşandı.
CİMER'E ŞİKAYET SONRASI ERDOĞAN'A HAKARET SORUŞTURMASININ AÇILMASI
İhraç Binbaşı E.Ş.’nin son görev yaptığı ilin Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla General D.A.’nın Erdoğan ve ailesine hakaret ettiği iddialarıyla ilgili olarak E.Ş.’nin bilgisine başvurdu.
E.Ş. de özetle şunları anlattı:
“Ekim 2023’te D.A.’nın odasında yanımda Yarbay S.T.’nin bulunduğu sırada televizyondan Gazze saldırılarını izliyorduk. Ben, ‘Komutanım Sayın Cumhurbaşkanımız bu konulara duyarsız kalmaz, muhakkak bir girişimi olacaktır’ dediğim anda General D.A. bize hitaben, ‘Oğlum adamın umurunda mı, kibirden hiçbir şey görmüyor. Yerel seçimlede oyumu Fatih Erbakan’ın partisine vereceğim. Adamların yedi sülalesine yetecek paraları var. Zaten gaziler de kendisine kırgın, haklarını helâl etmiyorlar. Beni eğer emekli ederse, AK Partisi’nin bütün foyasını millete anlatacağım. Kızının ayağındaki ayakkabı, kolundaki çanta kaç para bilmiyorsunuz. Kaç tane maaşınızı verseniz alamazsınız. Karısı da aynı lüks içinde yaşıyor. Selçuk Bayraktar ‘devletten bir kuruş yardım almadım’ diyor. Samandra’daki arsa babasının malıymış. Oğlum işler sizin bildiğiniz gibi değil. Hulusi Akar’ın ne olduğu belli mi? O gece hâlâ şaibeli.’ dedi. Bu olaya Yarbay S.T. direkt olarak tanıktır, onun da ifadesinin alınmasını talep ediyorum. Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu şekilde isminin olaylara dahil edilmesinden rahatsız olduğum için konuyu CİMER üzerinden dile getirdim. Müracaatımı Temmuz’da yapmamın nedeni ise; gerek bu hususları General D.A.’ya mesaj olarak iletmemden sonra hakkımda başlatılan disiplin soruşturmaları, gerekse bu konuda sıralı amirlerime yaptığım müracaatların dikkate alınmaması ve Cumhuriyet Başsavcılıklarının da daha önceki CİMER müracaatlarıma hassasiyet gösterip araştırmamasıdır. General D.A., söylediklerinin kamuoyunda duyulma ihtimaline karşı, bulunduğu makamın kendisine sağladığı konfor ile hakkımda çok sayıda disiplin soruşturması ve adli işlem başlatarak, ifadelerime itibar edilmemesi yönünde bir algı oluşturmaya çalışmaktadır.”
E.Ş.nin CİMER'e yaptığı bu şikayetin ardından General D.A' hakkında Cumhurbaşkanı'na hakaret soruşturması başlatıldı.
Edinilen son bilgilere göre soruşturmayı açan ilin Cumhuriyet Başsavcılığı, “görevsizlik” kararı verip dosyayı General D.A.’nın görev yaptığı ilin Başsavcılığı’na gönderdi.