Fatil Altaylı'nın sosyal medyada geniş yer bulan ve tartışma yaratan yazısının giriş bölümünü paylaşıyoruz:
"Genç bir kadın sanatçının Yılmaz Güney hakkındaki sözlerinin ardından “bir kez daha” bir Yılmaz Güney tartışması başladı.
Bir kez daha diyorum, çünkü bu tartışma, biraz daha derinlikli bir biçimde ve tartışmanın daha mümkün olduğu bir dönemde bir kez daha yapılmış, bir kez daha sonuçsuz kalmıştı.
Hemen hemen çeyrek asır önce yapılan bu tartışmanın fitilini ateşleyen ya da kuyuya taşı atan ise bendenizdim.
Yeni milenyumun ilk yılıydı.
Yılmaz Güney’in hayatı film haline getirilecekti. Ki, getirilmeliydi. İlginç, tartışmalı bir kişilikti. Hikaye olmaya değer bir yaşamı vardı.
Senaryoyu değerli sanatçı İnci Aral yazmıştı ve Hürriyet’in Pazar ilavesine bir röportaj vermişti.
Bu röportaj üzerine o zaman yazdığım Hürriyet gazetesinde bir yazı kaleme aldım.
Ve 23 yıl önce şöyle yazdım:
“Pazar günü Hürriyet Pazar’da bir röportaj. Konu Yılmaz Güney.
Yılmaz Güney’in ülkesinde sinema yapma olanakları elinden alındığı için yurtdışına kaçmak zorunda kaldığı, büyük bir sinemacı ve düşünce adamı olduğu, bu yüzden Türkiye’yi terk etmek durumunda bırakıldığı anlatılıyor sayfalarda.
Güney’in hayatı film olacakmış. İnci Aral da senaryoyu yazıyormuş. Filme bir itirazım yok da, İnci Aral’ın söylediklerine itirazım var. Yılmaz Güney’in ne olduğunu yeni nesiller bilmediği için bu yutturmacaları yazıp duruyorlar.
Yılmaz Güney kadın döven, entelektüel yönü zayıf, maço bir adam aslında.
İlk eşi Nebahat Çehre’yi dayaktan geçiren, Çehre’nin kaçıp kurtulduğu bir adam.
Hapisten kaçıp yurtdışına gitmesinin ise fikirle mikirle alakası yok.
Adam katil. Bayağı bir katil.
İçki masasında Yumurtalık Hákimi’ni vurmuş.
Siyasi yön falan yok olayda.
Adi bir katil. Sonra hapisten kaçıp yurtdışında tutunmak için kendine siyasi bir hava yaratmış.
Sanki düşünce suçlusu gibi.
Senaryoyu yazan İnci Aral, röportajda bu cinayetten hiç söz etmiyor. Üzerinden, ‘‘Yumurtalık olayı!’’ diye geçiyor. Yumurtalık olayı denen mesele, Yılmaz Güney’in basit bir katil olduğunu ortaya çıkaracağı için atlanıyor.
Kadın döven bir katilden, bir mit yaratmak için gerçekler saptırılıyor.
Benim için Yılmaz Güney, Türkiye’nin Avrupa’daki imajını yerle bir eden, bunu da kendi menfaatleri için yapan bir katildir.
Bugün hâlâ Avrupa’da Yılmaz Güney’in mirasıdır başımıza bela olan…
Gerisi palavra”