CHP İzmir İl Başkanlığı, ‘9. Yargı Paketi’ taslağında yer alan “etki ajanlığı” düzenlemesiyle ilgili açıklama yaptı. İl Hukuk Komisyonu Başkanı Murat Aydın, Türk Ceza Kanunu'na eklenmesi öngörülen maddenin hukuki güvencelerden yoksun, muğlak, siyasi iktidarın istediği gibi eğip bükebileceği ifadeler taşıdığını belirterek, düzenlemenin tek amacının toplumu baskı altına almak olduğunu vurguladı.
CHP İzmir Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Ahmet Doğukan Gül ve İl Hukuk Komisyonu Başkanı Murat Aydın, ‘9. Yargı Paketi’ taslağında yer alan “etki ajanlığı” maddesiyle ilgili il başkanlığı binasında basın açıklaması yaptı. Murat Aydın, şunları söyledi:
“Gündemin içerisinde kaynamakta olan bir konuya dikkat çekmek istedik. Çünkü bu konu önümüzdeki süreçte özellikle basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü bakımından ve toplumsal siyasal muhalefetin baskı altına alınması bakımından önem arz edecektir. O yüzden en baştan tavrımızı göstermemiz gerekiyor. 9. Yargı Paketi olarak tartışılan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülmesi istenen yasa değişiklikleri arasında bir suç düzenlemesi var. Yeni bir suç oluşturuluyor; etki ajanlığı suçu. Bu girişim ifade özgürlüğü, demokratik muhalefeti bastırmak için yapılmış bir suç uydurma girişimidir. Yapılan açıkça bir suç uydurmadır. Hukuk eliyle yargıya araç kılarak toplumu ve basını baskı altına alma girişimidir. Cumhuriyet Halk Partisi her kademesiyle bu girişime karşı çıkacak ve bu düzenlemeden vazgeçilmesi talebini toplumla birlikte yükseltecektir. Türk Ceza Kanunu'na eklenmesi ön görülen madde hukuki güvencelerden yoksun, muğlak, siyasi iktidarın istediği gibi eğip bükebileceği ifadeler taşıyor. Meclis’te kabul edilmesi istenen bu madde ceza hukukunun en temel ilkelerinden olan suç ve cezada kanunilik ilkesiyle ceza hükmü içeren hükümlerin açık ve belirli olması ilkesine de aykırı. Bu düzenlemenin tek amacı toplumu baskı altına almaktır.
"SİYASİ İKTİDAR BU AMACINA ULAŞAMAYACAK"
İktidarın hoşuna gitmeyen her çalışmayı, her araştırmayı, her sözü ajanlıkla suçlamaya açık bir hükümle karşı karşıyayız. Basit bir kamuoyu araştırması dahi yabancı ülkelerin çıkarına araştırma olarak tanımlanabilecek ve suç sayılabilecektir. Yapılacak seçimlerde iktidar partisinin geride olduğunu gösteren kamuoyu araştırmaları, anketler bile bu madde kapsamında soruşturma konusu yapılabilecektir. Devletin güvenliği iç ve dış yararı gibi muğlak, tümüyle iktidarın bakış açısına göre bükülebilecek kavramlar üzerinden her türlü söz ve düşünce açıklamaları, araştırma, kitap, makaleleri suç olarak görülebilecektir. Basın ve ifade özgürlüğünün elde kalan son kırıntılarını da yok etmek isteyen siyasi iktidar, iktidarını kaybetme korkusu arttıkça baskıyı arttırmaya ve bu yolda iktidarda kalmaya çalışıyor. Kişilerin ve kurumların araştırma yapması, bu araştırmaların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşması ve fikirlerini dile getirmesi suç sayılamaz. Toplumun hiçbir temel ihtiyacına cevap veremeyen ülkeyi yoksullaştıran Avrupa'nın istikrarı için ülkeyi mülteci deposu haline getiren siyasi iktidar bu tür düzenlemelerle toplumu baskı altına almayı ve gidişini yavaşlatmayı amaçlıyor. Siyasi iktidar bu amacına ulaşamayacak. Geldiği gibi gidecektir. Tüm siyasi ve toplumsal muhalefeti, bilim insanlarını basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularını bu düzenlemeye demokratik yollardan karşı çıkmaya ve demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz."
GÜL: "İKTİDAR YARGI ERKİNİ BİR NEVİ SOPA OLARAK KULLANMAYI HEDEFLEMEKTEDİR"
İl Seçim İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahmet Doğukan Gül ise “Önümüzdeki süreçte TBMM Başkanlığı’ 9. Yargı Paketi sunulacaktır. Hazırlanan yargı paketi içerisinde kamuoyunda 'etki ajanlığı' olarak da tabir edilen bir düzenlemeye yer verilmiştir. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan taslak metinde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye'de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapmak veya yaptıranların hapis cezasıyla cezalandırılacağı ifade edilmektedir. Teklifin yasalaşması halinde başta basın mensupları olmak üzere STK ve akademisyenler bir nevi düşmanlaştırılacak ve ajanlık olarak değerlendirilme riskiyle karşı karşıya kalacaklardır. Bu durum aynı zamanda insanların araştırma yapma ve bilgi toplama hakkını kısıtlamaktadır. Ceza Kanunun amacı temel hak ve özgürlükleri korumaktır, kısıtlamak değildir. Yapılacak bu düzenleme toplumu baskı altına almak ve basın özgürlüğüne darbe vurmak amacıyla kabul edilebilir bir yönü olmayan bir düzenlemedir. İktidar önceki süreçlerde nasıl yargı erkini toplumu ve kamuoyunu sindirme olarak kullandıysa aynı şekilde bu düzenlemeyi hayata geçirerek yargı erkini bir nevi sopa olarak kullanmayı hedeflemektedir. Hukuki dayanaktan yoksun olan ve ceza hukukuna da aykırılık teşkil eden bu düzenlemeye karşı il hukuk komisyonumuzla birlikte hem toplumsal farkındalık oluşturmak hem de kamuoyunu bilgilendirmek bu açıklamayı yapma zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Bundan önceki yasa dışı uygulamalara, hukuki anlamda sıkıntı teşkil eden uygulamalara nasıl karşı durduysak bundan sonra da karşı durmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz" dedi.