Esila Ayık Halk TV'ye konuştu: Cezaevinde ne yaşadı? Tahliyenin ardından neler oldu?

İmamoğlu'na yapılan operasyonlarla başlayan eylemlerde tutuklanan Esila Ayık, Halk TV'ye konuştu. Cezaevinde ne yaşadı? Tahliyenin ardından neler oldu? Tek tek anlattı.

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına yönelik protestolarda tutuklanan üniversite öğrencisi Esila Ayık 36 gün sonra tahliye edildi.

Böbrek ve kalp rahatsızlığı bulunan Esila Ayık'ın sağlık sorunlarına rağmen tutukluluk süreci tepkilere neden oldu.

ESİLA AYIK TAHLİYENİN ARDINDAN EVİNDE KONUŞTU

Tahliyesinin ardından 24 saat geçen Esila Ayık, evinde, Halk TV'den Dilan Alp'e konuştu. Hala kendini tutuklu gibi hissetmeye devam ettiğini ifade eden Esila şunları söyledi:

"Evime gelince gerçek değil gibi hissettim. Rüyaymış gibi hissettim. 24 saat geçti hala tahliye olmuş gibi hissedemiyorum. Hala ister istemez tutukluymuş gibi hissediyorum."

"Arkadaşlarım orada olmama benden daha çok üzüldü. Tutukluluğum boyunca durmadan çalıştılar. Gerçekten canla başla çalıştılar. Onlar olmasa sosyal medyadan sesimizi duyuramayacaktık."

TAHLİYENİN ARDINDAN NELER OLDU?

Cezaevinde en çok yaprak sarmasını özlediğini söyleyen Esila’ya tutuklu bulunan başka bir gencin annesi yaprak sarması yaparak getirmiş cezaevi çıkışında kendisini karşılayanlarla birlikte yaprak sarması yemişti.

"Türkiye'de en çok özlediğim şey yaprak sarmasıydı. Bir kez yiyebilmiştim. Çıktığında ne yapmak istiyorsun diyorlardı. Yaprak sarması istiyorum dedim. Başka bir tutuklunun annesinin o sarmaları sararken hissettiklerini düşünüp duygusallaştım. Umarım bir an önce onun çocuğu da bütün tutuklu olan arkadaşlarımızda tahliye olurlar."

"Hiç tanımadığım, hiç görmediğim insanlar oraya gelmişlerdi. Hepsine sarıldım, hepsine çok teşekkür ettim ama aslında bu süreç sadece benim ailem ve yakın çevremle alakalı da değildi. Genel olarak insanların çok büyük bir desteği vardı ve mutlu etti."

"BU GÜZEL HABERE İHTİYACIMIZ VARDI" DİYENLERE YANIT VERDİ

"Biz çok samimi bir toplumuz. O yüzden böyle bir şeyi bekliyordum. Orada ben değil de bir başkası olsaydı eminim benim ailem de o insanları kendi çocukları gibi görürlerdi. Şeyin farkındaydım; öğrenciyiz, bir suçumuz yok. Suçumuz olmadığı halde tutuklu olduğumuz için insanlar büyük ihtimal şöyle düşündüler: 'Ya aslında bu gençler ya da Esila bizim çocuklarımız da olabilirlerdi.' ya da 'Esila yerine biz de olabilirdik' ya da 'Diğer tutuklu gençler yerine biz de olabilirdik'.

Böyle bir empati kurdukları için bence toplum bizi daha çok bağrına bastı ve sahiplendi. Bir de hiç kimsenin kötü bir amacı yok. Onun farkında oldukları için ve bizim herhangi bir kötü emel içerisinde olmadıklarımızı bildikleri için toplum bağrına bastı diye düşünüyorum."

"Arkadaşlarıma sarıldım. Herkese sarıldım, gelen herkese sarıldım. Sonra hep beraber bir yere gittik, bir şey içtik, sohbet ettik. Belçika'dan da öğretmenim gelmişti. Onunla da sohbet ettim. Herkesle konuşmayı çok özlemiştim. Çünkü 36 gündür tutukluyum da ben zaten iki senedir de Türkiye'ye gelmiyordum. O yüzden iki senedir aslında görmediğim arkadaşlarım da gelmişlerdi. İki haftadan beri ben Türkiye'deydim. Bir kısmıyla tutuklanmadan önce görüştüm, bir kısmıyla da bir sonraki hafta görüşecektim. O görüşemediklerimle görüşmüş oldum."

CEZAEVİNDE NE YAŞADI?

"Ya ben cezaevindeyken hep dedim ki; keşke elimde bir fotoğraf makinesi olsaydı. O zaman hiç cezaevindeymişim gibi hissetmeyecektim büyük ihtimalle. Çünkü o kadar çok şeyden ilham aldım ki orada.

Kötü bir süreçti tabi ki. Farkındasın, haklı olduğunu biliyorsun, daha doğrusu suçsuz olduğunu biliyorsun ve vicdanen rahat hissetmiyorsun. 'Beni niye burada tutuyorlar' diye düşünüyorsun. O insana bir üzüntü duygusu getiriyor. Bir de ben kendim için üzülüyorum tabi bir de dışarıdaki insanları düşünüyordum. Ailemi düşünüyordum. Onların da harap olduğu düşüncesiyle ben de birazcık yıkılıyordum.

İlk hafta dediğim gibi böyle gözlem yaparak geçti: Cezaevi de böyle miymiş?"

Sağlık sıkıntılarımdan, maalesef, sürekli bir endişe ve telaş içerisindeydim. Çünkü 52 kişilik koğuşlar, hijyenik ortamlar değil. İdrar yolu enfeksiyonu geçirebilirim. Bu arada şeyi de söylemek istiyorum. Birçok insan böbrek naklini sormuşlar. Eğer böyle bir şey, böyle bir şeye ihtiyaç varsa böbrek verebilirlermiş. Öyle söylemişler. Bu beni çok mutlu etti ama hastalığım şu an o seviyede değil. Zaten nefritik sendrom hastasıyım. 10 senedir takipliyim. Düzenli ilaçlarımı kullanıyorum. Hastalığın, seyrinin kötüye gitmesi durumunda böyle bir ihtimal var ama şu anlık böyle bir ihtimal söz konusu değil.

İlk başta hani sağlıkla ilgili bayağı bir tedirgindim çünkü birazcık salgın hastalıklar, uyuz da vardı koğuşta. O yüzden tedirgin olmuştum. Sonrasında yavaş yavaş alışmaya başladım. Düzenli de ilaçlarımı kullanmaya başladım. Sürekli tetikteydim çünkü kronik rahatsızlıklarım için elverişli bir ortam değildi. Maalesef.

Onun dışında çok fazla yazı yazdım, çok fazla not aldım. Deneme yazmasını, yazı yazmasını çok seven bir insan olduğum için orada gördüğüm insanların hayatlarının notunu aldım. Şöyle bir ortam var: Giden insanların hiçbirisi "ben suçluyum" demiyor. Zaten yüzde 90'ı suçsuzum diyor. Onların psikolojisini gözlemledim, kendi duygularımı yazdım."

NE ZAMAN DÖNECEK?

"Bana diyorlar ki hemen gel. Daha doğrusu oradaki arkadaşlarım hemen gel diyor. Beni özledikleri için. Ama ben aileme ve arkadaşlarıma doyamadım tutuklandığım için. Birazcık burada onlarla vakit harcamak istiyorum. Bir de maalesef mental olarak da şu an kendimi pek iyi hissetmediğim için bir ara almam gerekiyor gibi hissediyorum. Bir iki haftalık.

Hocam da buraya geldi. O da bu konuda acele etmemem gerektiğini söyledi. 'İstersen beraber de gidebiliriz' dedi ama ben bir hafta 10 gün bir aralık almak istersem anlayışlı karşılayacaklarını söylediler."

Türkiye Haberleri