Mustafa Kemal (Atatürk), 15 Mayıs 1919 tarihinde kendisi için hazırlanan ve onu Samsun'a götürecek olan Bandırma Vapurunun kaptanı İsmail Hakkı Bey'i makamına çağırtarak yolculuk hakkında bilgi almış ve ertesi gün öğle üzeri hareket edeceklerini bildirmiştir. Yolculuk günü vapur, Sirkeci Garı açıklarında İngilizler tarafından aramaya ve kontrole tabi tutulmuş ve Mustafa Kemal, Beşiktaş İskelesinden motor ile Kız Kulesi açıklarında vapura binmiştir. Vapur hareket etmeden önce Rauf Bey, Mustafa Kemal'e "yola çıkmamasını, işgal kuvvetlerine mensup bir torpido tarafından takip edileceğini ve vapurun batırılacağını" haber aldığını belirtmiş fakat o, yolculuğun plânlandığı gibi süreceğini söylemiştir.
Vapur Mustafa Kemal ve 18 askerle beraber 16 Mayıs 1919 tarihinde öğle saatleri üzeri İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıkmıştır. Rauf Bey'in belirttiği İngiliz torpidosu, Bandırma Vapurunu izlemeye başlamış ancak Karadeniz'e açıldıktan sonra fırtınalı havada izlerini kaybetmiştir. Mustafa Kemal, İsmail Hakkı Bey'e karaya yakın bir rota izlemesini ve düşman saldırısı halinde gemiyi en yakın sahile oturtmasını emretmiştir. Sert havada, dalgalı bir denizde yol alan gemi, 17 Mayıs günü gece saat 23.00 civarında İnebolu Limanı'na girmiş, 18 Mayıs 1919 tarihinde öğle üzeri 12.00'de de Sinop Limanı'na yanaşmıştır. Üsteğmen Hikmet Bey sandal ile kıyıya çıkmış ve yolda olduklarını Samsun Tümen Komutanlığına telgraf ile bildirmiştir. Bandırma Vapuru, bu telgraftan bir gün sonra da 19 Mayıs 1919'da Samsun'a varmıştır.
Samsun'a 19 Mayıs'ta Tütün İskelesinden çıkan Mustafa Kemal Atatürk görevinin gereklerini yerine getirmeye koyulmuş ve bazı incelemelerde bulunmuştur. Bu incelemeler sonucunda Rum çetelerinin Müslüman halka saldırdığı, yerel yöneticilerinse dış devletlerin de duruma karışmasıyla bu olaylara müdahale edemediği kanısına varmıştır. Bunun üzerine Canik mutasarrıfını görevden alarak yenisini atamış ve bölgede oluşan karışıklıklara yabancı askerlere aldırmaksızın doğrudan müdahale etmesini emretmiştir.
Erzurum ve Ankara'da bulunan kolordular ile iletişim kuran Mustafa Kemal, müfettişlik görevleri arasında yer alan "bölgede yer aldığı iddia edilen Türk direniş topluluklarının dağıtılması"nı yerine getirmek bir kenara, kendi eliyle ulusal direniş örgütleri kurulmasına ön ayak olmuştur.
Mustafa Kemal, tümüyle İngiliz denetiminde bulunan şehirde Ulusal Hareket'in yönetilemeyeceğine kanaat getirmiş ve 25 Mayıs günü Havza'ya hareket etmiştir.
Bir hafta Samsun'da, on yedi gün de Havza'da kalan Mustafa Kemal, bu süreçte Anadolu'nun ve halkın genel durumu hakkında bilgi alarak Ulusal Hareket'in fikirsel temellerini atmıştır. Bunun yanında, 28 Mayıs 1919 günü Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerine gönderdiği bir genelgeyle İzmir'in işgalinin protesto edilmesini istemiş ve bunun sonucunda tüm Anadolu'da 96 miting gerçekleştirilmiştir. Bu, İstanbul hükûmetince hoş karşılanmamış ve kendisinin İstanbul'a dönmesi emredilmiştir. Harbiye Nezaretine oyalayıcı bir telgraf gönderen Mustafa Kemal, 12 Haziran 1919 günü Amasya'ya hareket etmiş ve burada bir genelge ilan ederek açıktan açığa Kurtuluş Savaşı'nın başladığını duyurmuştur.
AMASYA GENELGESİ
- Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
- İstanbul hükümeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yol olmuş gösteriyor.
- Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
- Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve hakların gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
- Anadolu'nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas'ta hemen milli bir kongre toplanması kararlaştırılmıştır.
- Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkılması gerekmektedir.
- Her ihtimalle karşı bu mesele milli bir sır olarak tutulmalı ve temsilciler gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar.
- Doğu illeri adına 10 Temmuz'da Erzurum'da bir kongre toplanacaktır. O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sivas'a gelebilirlerse Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket ederler.
VE ERZURUM KONGRESİ...
Anadolu'da milli mücadele birliğinin kurulmasının ikinci adımı Erzurum Kongresi ile atıldı. Erzurum Kongresi, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum'da toplandı.
Kongreye çoğunluğu işgal altındaki 5 Doğu ili olan Trabzon, Erzurum, Sivas, Bitlis ve Van'dan gelen 62 delege katılmış; 2 hafta süren kongrede alınan kararlar Kurtuluş Mücadelesinde izlenen çizgide önemli ölçüde belirleyici olmuştur.
Kongreyi geçici başkan olarak Erzurum delegelerinden Hoca Raif Efendi açmış; yoklamanın ardından yapılan oylamada Mustafa Kemal Paşa kongre başkanlığına getirilmiştir.
Aslında Kongre görüşmelerinin 10 Temmuz'da başlaması öngörülmüş, delegelerin bir bölümünün anılan tarihte Erzurum'a gelememesinden dolayı ertelenerek, 23 Temmuz'da görüşmelere başlanılmıştır.
23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında merkezi İstanbul’da bulunan Vilâyât-ı Şarkiyye Müdâfaa-i Hukûk-ı Milliye Cemiyetinin Erzurum şubesiyle Trabzon Muhâfaza-i Hukûk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum’da birlikte düzenledikleri mahalli kongreye Maçka temsilcisi olarak İzzet Eyüboğlu katıldı. Bu kongrede Mustafa Kemal Paşa oy çokluğu ile başkanlığa, Maçka temsilcisi İzzet Bey ve Erzurumlu Hoca Raif Efendi başkan vekilliğine seçildi.
Millî bir hal alan kongrede, genel değerlendirmeler yapıldı ve Doğu illerinin durumu görüşüldü.
Erzurum Kongresi'ne katılanlar, 17 çiftçi ve tüccar, 5 emekli subay, 4 emekli memur, 5 öğretmen, 4 gazeteci, 5 hukukçu, 2 mühendis, 1 doktor, 6 din adamı, 3 eski milletvekili, 1 general ve 1 eski bakan olmak üzere 54 delegeden oluşmuştu.
ERZURUM KONGRESİ'NDE ALINAN KARARLAR
1. Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür; parçalanamaz.
2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet top yekün kendisini savunacak ve direnecektir.
3. Vatanı korumayı ve istiklali elde etmeyi İstanbul Hükümeti sağlayamadığı takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa, bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır.
4. Kuva-yı Milliyeyi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak temel esastır.
5. Hıristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.
6. Manda ve himaye kabul edilemez.
7. Milli Meclisin derhal toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır.
8. Milli irade padişahı ve halifeyi kurtaracaktır.
KONGRE BİNASI
Kongre, 1881 yılında Mıgırdıç Sanasaryan tarafından kurulan ve Ermeni Tehcirinden sonra eğitime kapanan eski İdadi Mektebi'nin (Sanasaryan Mektebi, Sanasaryan Ermeni Kolejı, Sanarasyan Ermeni Lisesi olarak da anılır) binasının birinci katındaki bir salonda yapıldı.
SİVAS KONGRESİ
Sivas Kongresi, Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya Genelgesi’ni açıklamasının ardından I. Dünya Savaşı’ndan sonra ağır yara alan ve işgale uğrayan Türk topraklarını kurtarmak, Türk milletinin tam bağımsızlığını sağlamak amacıyla çareler aramak için seçilmiş ulus temsilcilerinin Sivas’ta bir araya geldiği kongredir. Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında gerçekleşen ulusal bir kongredir. Kongre, Amasya Genelgesi’nde de milli bir kongre olarak öngörülmüştü.
Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar Sivas Kongresi’nde genişletilmiş ve tüm ulusu kapsar bir hale getirilmiştir. Sivas Kongresi, yeni bir Türk devletinin kuruluşunda temeli oluşturduğu için Türk tarihi açısından önemi büyüktür. Erzurum Kongresi’nde vatanın bölünmez bütünlüğü ve tam bağımsızlığıyla ilgili alınan kararlar Sivas Kongresi’nde de aynen kabul edilmiştir.
Sivas Kongresi’nde doğu illeri adına delege olarak Erzurum Kongresi’nde seçilmiş olan Temsil Kurulu (Heyet-i Temsiliye) üyeleri bulunuyordu. Batı ve Orta Anadolu’dan gelen delegelerin de katılımıyla Sivas Kongresi ulusal bir boyut kazanmıştır.
Tüm baskı ve engellemelere rağmen Kongre 4 Eylül 1919’da saat 15:00’te bir binada toplanmıştır. Baskılar ve engellemeler nedeniyle kongreye katılım sınırlı sayıda olmuştur. Net bir sayı olmamakla birlikte, sonradan katılanlarla, Sivas Kongresi’nde bulunan delege sayısı 41’dir. Bölgesel bir kongre olan Erzurum Kongresi’nde bile bu sayı daha fazladır.
Ulusal bir kongre olan Sivas Kongresi’nde alınan kararlar tüm ulusu ilgilendirmektedir.
SOSYAL MEDYADA BİRİNCİ GÜNDEM "ERZURUM KONGRESİ"
Sosyal medyada ise #ErzurumKongresi başlığı gündemini birinci sırasına yükseldi.
Mesajlarda “Milli mücadele döneminin ilk adımlarının atıldığı, #ErzurumKongresi Vatanın bütünlüğü ve bölünmezliği ilk defa bugün vurgulandı” ifadeleri dikkat çekti.