CHP Parti Meclisi (PM) üyesi ve eski İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in eşi Nuray Erdem, pasaport engelinin kaldırılmasının ardından 8 ay sonra dün ilk kez oğlu Ali ile birlikte eşini Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Eşi ile ilk karşılaştıklarında sessizce bakakaldıklarını söyleyen Nuray Erdem, “İkimizde Ali Eren için gülümseyerek gerçek duygularımızı saklamaya çalıştık” dedi. Oğlu ile Almanya’ya dönmek zorunda olduklarını anlatan Erdem, “Yaşadığımız kesinlikle normal bir süreç değil. Eşimin özgürlük hakkının gasp edildiğini düşünüyorum” diye konuştu. Eşi ile görüşmesinin ardından cezaevi önünde Cumhuriyet'ten Leyla Kılıç'ın sorularını yanıtlayan Nuray Erdem şunları söyledi:
Yaklaşık bir yıldır hem siz hem 4 yaşındaki oğlunuz pasaport yasağı nedeniyle Türkiye’ye gelemediniz. Bunun için neler söyleyeceksiniz?
İlk günden beri konulan engeli kaldırmaya uğraşıyorduk. Özellikle Levent Gök ve Onur Cingil’in çabalarıyla bu süreci yürüttük. Pasaport engelinin kaldırıldığı haberini alır almaz da ilk yaptığımız şey ülkemize dönmek oldu. Bugün de (dün) eşimin yanına geldim. Eren’in yanı sıra ailemi de göremedim. Annem geçen hafta beyin kanaması geçirdiği için hastaneye kaldırıldı. Şu an durumu ciddi. Şuuru kapalı. Bugün annemi görmek için Adana’ya gideceğim. Bizim için çok zor bir dönem. Yoğun bakımda olan annemin sıcak elini tutmak için zamanla yarışıyorum.
Eşinizi ilk gördüğünüzde ne hissettiniz? Ali Eren neler yaptı?
İlk karşılaştığımızda bir süre sessizce bakakaldık. Bazen susmak çok şey anlatır. Ayrı kaldığımız bunca zaman için nereden başlayacağımızı bilemedik. Daha sonra oğlum babasına koşup boynuna sarıldı. Uzun uzun sarılıp koklaştılar. Açık görüşe denk gelmesi bizim için büyük bir şanstı. Çok mutlu olduk. Normalde görüş bir saat ancak 20 dakikamızı güvenlik aramasında kaybettik. Saate hiç bakmamaya çalıştık. Ama çok çabuk geçti zaman. İkimizde Ali Eren için gülümseyerek gerçek duygularımızı saklamaya çalıştık. Biraz şakalaştık. Babasıyla tatil planları yaptı oğlum. Ayrı kaldığımız 8 ayda sesini bile duyamamanın inanılmaz bir ağır yükü vardı. Şaşkınlığımız geçtiğinde ise yaşadıklarımızı değerlendirdik.
Ali Eren’e babasının durumunu nasıl açıklıyorsunuz?
Tatlı yalanlarla avutmaya çalışıyorum. Oğlum oranın cezaevi olduğunu bilmiyor. Tabii bazı farklılıklar olduğunu anlıyor. Görüşe geldiğimizde güvenlikleri ve gözetleme kulelerini görünce burayı havaalanı zannetti. Biz de havaalanı olduğunu söyledik. Babasının havaalanında çalıştığını sanıyor. Babasının da bizimle gelmesi için çok ısrar etti. Babası ‘işim bitince geleceğim’ dedi. Eğer onun işi uzarsa tekrardan biz geleceğiz diye konuştuk. En çok korktuğum şey babasının yokluğunun ruhuna yansıması. Babasının ona, onun babasına düşkünlüğü çoktur.
Eşinizin bulunduğu durumu değerlendirir misiniz? Bu süreçte kimler yanınızda oldu?
Eşim tabii ki çok üzgün. Biraz psikolojisi bozulmuş durumda. İnanılmaz zor şartlarda kalıyor. Eren yeterince gündeme gelmediğini düşünüyor. Ben de partimizin eşime yeterince destek vermediğine inanıyorum. Kimseyi yargılamak ve suçlamak istemiyorum ama eşim görev yaptığı süre içinde her zaman fedakâr oldu. Bizim özel hayatımız bile ikinci plandaydı. Her zaman görevi için canla başla çalıştı. Bekliyordu ki partisi de onun yaptığı gibi onun için canla başla bir şeyler yapsın. Dava arkadaşlarından böyle bir destek beklerdik ama maalesef öyle olmadı. Eren’in yokluğunda kendimi yalnız hissettiğim çok zamanlar oldu. Kemal Kılıçdaroğlu, beni hiç aramadı. Berlin’e geldiğinde benim talebimle görüşme şansımız oldu. Kemal Bey’in eşimi ziyaret etmesini çok isterdim. Eren’e de moral olurdu. Eren’in sesini duyurabilmesi için bedenini mi ortaya koyması gerekiyor? Benim eşim haksızlığa uğrayan herkesin yanında oldu. Aynı şeyi şimdi eşim için istiyorum. Onun hakkını partimizle birlikte savunalım.
Almanya’da ne zorluklar yaşadınız? Geri dönecek misiniz?
Eşimin medyada olumsuz gösterilmesi sonucu Almanya’da yaşayan Türk yurttaşlardan önyargıyla beraber tepki gördüm. Bundan dolayı sorunlar yaşadım. Daha sonra düzenimi oturttum. İş buldum. Oğlumu yuvaya verdim. Oğlumun tedavisi için tek başıma mücadele ettim. Maddi manevi her türlü desteği kendi ailem bana sağladı. Almanya’da kurulu bir düzenimiz var. Ben orada çalıştığım için dönmek zorundayım. Oğlumuzun da okulu orada ve genetik bir rahatsızlığından dolayı tedavisi orada yürütülüyor. Mümkün olursa her görüşe geleceğiz.
Eşinizin ‘Adalet Orucu’ eylemi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ben Eren’in açlık grevine başladığını bir gün sonra öğrendim. O an o şoku atlatamadım. Canına tak etti ki böyle bir şeye kalkıştı. Özellikle özgürlüğünün gasp edilmesi, mahkemenin tahliye kararı vermesine karşın yeniden tutuklanması eşimde büyük bir yıkıma neden oldu. Görüşte ‘Adalet Orucu’na başlamasına çok üzüldüğümü dile getirdim. Eyleme yeniden başlamasını istemediğimi de söyledim. Ben eşimi tanıyorum. Umarım başlamaz ama başlama ihtimalini görebildim gözlerinde. Mahkemenin verdiği kararın en kısa zamanda uygulanmasını ve hakkı olan özgürlüğünü istiyoruz.