Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle;
Bugün size yeni bir müjdem var. Ülkemizin her yerinde ihtiyaç duyulan yerlerde muhtarlık binası yapılması kararı aldık. Kaymakamlar toplantısının ardından bunu görüştük ve kararını aldık. Hazine arazileri valiliklere ve kaymakamlıklara verilecek. Onlar da bunu inşa edecekler. Bakanlığımız tip projeler üretecek, binalar süratle yapılacak. Şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Bütün bunlar karşılığında sizlerden tek bir beklentimiz var o da mahallenize en güzel hizmeti yapmanızdır. Sizler mahalle halkının meseleleri ile ne kadar yakından ilgilenirseniz milletimiz de ülkesine o derece güçlü şekilde sahip çıkacaktır. 25-30 bin nüfuslu mahalledeki bir muhtarın herkese ulaşması elbette mümkün olmaz. 2019’da yeni yönetim sistemine geçerken muhtarlıkların nüfus ve alan olarak büyüklükleri konusunda bir alt ve üst sınır getirilmesi düşünülebilir. Muhtarlarımızdan beklediğimiz verimi alabilmemiz ancak bu şekilde mümkün olabilecektir.
Muhtarlıklardaki bilgisayar sistemlerinin, kaymakamlıklarımızdaki ilgili birimlerle entegrasyonu sayesinde kamu kurumlarından bir kısmının bilgi toplaması muhtarlıklar üzerinden düşünülebilir. Türkiye bir çadır devleti hiç değil. Biz güçlü bir ülkeyiz. Bizim çok büyük hedeflerimiz var. Attığımız her adımda çok büyük mücadeleler veriyoruz. Muhtarlarımızın katkı sağlamaları bize güç verecektir. Biz muhtarlarla buluşmalarımızda aynı zamanda ülkemizin, bölgemizin üzerinde değerlendirmeler yapıyor, mesajlarımızı milletimizle paylaşıyoruz.
1950 yılı seçimleri Demokrat Parti’nin değil, asıl milletin zaferi ile sonuçlanmıştır. Tüm baskılara rağmen sandıktan çıkan irade üstün gelmiştir. Buna rağmen bizim vesayet diye ifade ettiğimiz seçilmiş iradeye karşı ülkeyi yönetme anlayışı varlığını devam ettirmiştir. Darbeler, cuntalar devreye girmiştir. Rahmetli Menderes ve arkadaşlarını gerçekten uydurma delillerle idama götürenlere bu millet hakkını hiçbir zaman helal etmeyecektir. Benzer bir kaos dönemini 1990’larda da yaşadık. Tuzakları milletimizle birlikte birer birer bozduk. Sosyal ve ekonomik anaforların maliyeti de çok ağır oldu.
Eğer MİT Müsteşarı tutuklansaydı arkasından hedefin kim olduğunu gayet iyi biliyorduk. Kendisine kesinlikle gitmeyeceksin dedim. Polis gelir seni almak isterlerse, güvenlikçilerine talimat ver, polisi de içeri sokmayacaklar dedim. O günün FETÖ yargısı ile verdik bu mücadeleyi. Emniyet’in içinde FETÖ’nün de kendi temsilcileri var, onlarla temsil almaya gidiyor. Müsteşarı teslim alacak, ardından sıra, hedefleri büyük ya oraya gelecekti. Onlar şunu bilmiyordu, İspanya’nın Endülüs Sarayı’na bir gitme imkanı olursa, İçişleri Bakanı burada, peyderpey bir seferberlik yapsa da muhtarlarımızın içinden grup grup buralara muhtarlarımızı da götürmekte fayda var. Kubbede bir ayet yazar; Allah’tan başka galip yoktur.
Muhtarlarımızın bir dünya turu gibi, bu batıda olacak, bunu başarmış olacaklar. Milletimiz de bütün bu olanları gördük, her türlü desteği verdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi milletimizin tüm saldırılara bir meydan okumasıydı. Siz Kudüs’e giderseniz birileri ürker. Bütün planları, görevi İçişleri Bakanımıza verdik, Kudüs de bunun içinde olabilir. Paket tur gerçekleştirilebilir.
Millletimizi ve bizi sandıktan yenemeyeceklerini görenler bu kez terörü sahaya indirdi. Terör cephesini tahkim ettiler.
ERDOĞAN: “YA BU ÜLKEYİ TERK EDİP GİDECEKLER YA BU İŞİ BİTİRECEĞİZ”
Şu anda bizim askerimiz, polisimiz, jandarmamız bütün bölgelerde var mı? Var. Nerede tehdit varsa, inlerine kadar gireriz ve giriyoruz. Yaptıkları şeyler geçti artık. Haftada 50-100 gidiyorlar. Artık bunlar gidici. Ya bu ülkeyi tamamen terk edip gidecekler, ya da bu işi bitireceğiz.
Bunların arkasında Pensilvanya var, onun arkasında Amerika var. Bundan sonra sen bizden herhangi bir teröristi istediğin zaman bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın. Müslüman, bir yılan deliğinden bir kere sokulur. Bir taraftan stratejik ortağız diyeceksin, Suriye’nin kuzeyinde 4 bini aşkın silahla görevlendirme yapacaksın. Bunlar PKK’nın yan kuruluşları, terör örgütü. Yeni istiklal harbimizi savunmadan taarruza dönüştürdük. Güvenlik güçlerimiz teröristleri açtıkları çukurlara gömdü. Eylemlerin önü büyük ölçüde kilitlendi.,
ERDOĞAN: “BENİM KURMAY SUBAYIM AYRI BİR CAMBAZ”
Benim kurmay subayım da ayrı bir cambaz. Psikiyatrik bir vaka olduğuna dair raporlar oluşturmuş. Bunlar her şeyi yapar. Biz kuyumcu hassasiyeti ile bunları da birer birer ayrıştırarak suçluları hak ettikleri cezalara çarptırmak suretiyle mücadeleyi başarı ile sonuçlandıracağız.
Birilerinin terör koridoru oluşturma çabalarına sabrımız azalıyor. Suriye’de ve Irak’ta yaşanan hadiselerin, kurulan düzenin amacı her geçen gün daha net anlaşılıyor. Yalan söylenmesine daha fazla tahammül etmek zorunda değiliz. Fırat Kalkanı Harekatı ile attığımız adımını genişletecek güce sahibiz.
MİT MÜSTEŞARINA VERDİĞİ TALİMATI AÇIKLADI
Hep bana şunu söylediler: “Biz buralara selam veremezdik.” Türkiye tarihinin en büyük yatırım hamlesine girmişken, bir anda kendimizi yoğun bir saldırı dalgasının içinde bulunduk. MİT müsteşarının ifadeye çağırılması, eğer ifadeyi verseydi, tutuklansaydı, arkasından hedefin kim olduğunu gayet iyi biliyorum. Ama kendisine söylediğim, “Kesinlikle gitmeyeceksin” dedim. “Yardımcılarını da göndermeyeceksin” dedim. Polis gelir de seni almak isterse, “güvenlikçilere talimat var, içeri almayacaklar” dedim. Kiminle verdik bu mücadeleyi? İşte o günün FETÖ yargısıyla verdik. Zira bakıyorsunuz emniyetin içinde FETÖ’nün de kendi temsilcileri vardı. Onlarla teslim almaya gitmek istiyordu. Müsteşarı teslim alacak, arkasından sıra hedefleri büyük ya… Oraya gelecekti.
İspanya’nın El Hamra Sarayı’na gitme durumunuz olursa, içişleri bakanımız da burada bir seferberlik yapsa da grup grup buralara muhtarlarımızı götürmekte fayda var. Orada şöyle yazar: “Allah’tan başka galip yoktur” Bakı ne eseler yapılmış. Muhtarlarımızı bence buralara götürmekte fayda var.
Gezi olaylarını yaşadık. 17-25 Aralık yargı polis darbe girişimi. Adana’daki MİT TIR’ları kumpası. Seçimlerde oynanan oyunlar. Ülkemizin tarihinin en büyük tehditleri altında olduğunu gördüğümüz için bu saldırıların hiç birine eyvallah etmedik, aslanlar gibi mücadele verdik. Milletimiz de hamd olsun bütün bu olanları gördü ve oyunu bozdu. Cumhurbaşkanlığı seçimi, milletimizin tüm saldırılara ve arkasındaki güçlere karşı meydan okumasıydı.
MUHTARLARDAN BİRİ: KUDÜS’E DE GİDELİM CUMHURBAŞKANIM
Siz Kudüs’e giderseniz birileri ürker ya. Bütün planları, görevi içişleri bakanımıza verdik, kültür bakanımızla birlikte Kudüs de bunun içinde olabilir. Böyle bir paket tur içinde inşallah gerçekleştirebilir.
Şu anda bizim askerlerimiz, korucularımız her yerde var mı? Tendürek’te var mı? Var. Kato’da var mı? Var. Kandil’de var mı? Var. Ve oralarda da olacak, olacağız. Nereden en ufak bir yanlışlık oluyor da bir tehdit geliyorsa, F-16 oluruz, tanklarımızla, toplarımızla inlerine kadar gireriz ve giriyoruz. O geçti artık yaptıkları şeyler filan. Bakın son 1-2 yılı takip ediyorsunuz değil mi? Haftada 50-100 gidiyorlar. Artık bunlar gidici, başka çıkışı yok. Ya bu ülkeyi terk edip gidecekler, ya bu işi bitireceğiz. Tek terörist kalmayacak inşallah bu ülkede.
Çünkü bizim milletimizin huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yok. Aynı şey FETÖ’cüler için geçerli.
Bazen anneler geliyor. “Benim evladım suçsuz, günahsız” Kusura bakma, suçsuz günahsızsa bırakıyoruz. Bunlarda takiye var, her numara var. İşte bakın dün evvelsi akşam, tuvaletin arkasından bölme yapmışlar, orada özel görüşmelerini yapıyorlar.
ABD TERÖRİSTLERİ ALAMAZ
Amerika teröristi vermiyor, bahaneler uyduruyor. O zaman sen de bizden hiçbir teröristi alamazsın. Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamazsın. Çünkü Müslüman bir delikten, yılan deliğinden bir defa sokulur. İkinci defa hayır. Böyle stratejik ortaklık olmaz. 4 bin TIR ile silahlandırma yapacaksınız. PKK’nın yan kuruluşları. Biz sana bunları anlatıyoruz dinlemiyorsun, seninle biz nasıl stratejik ortağız ya? Biz yeni istiklal harbimizi savunmadan taarruza dönüştürdük.
15 Temmuz’da bir grup darbe girişimi başlattı. Mahkemeler yavaş yavaş sonuçlanıyor. FETÖ’cü alçaklar, masum ile suçluyu birbirine karıştırarak, yürütülen operasyonun itibarını sarsmak için akla hayale gelmeyecek yollara başvurdular. İşte benim kurmay subayım da o da ayrı bir cambaz. Şu anda psikiyatrik vaka olduğuna dair raporlar uydurmuş. Cezaevinden çıkabilmek için bu yollara da başvuruyorlar. Tabi tekrar bu noktada avukatlarımız sürece müdahil oldular. Böyle bir şey söz konusu değil. Ama biz kuyumcu hassasiyetiyle bunları da ayrıştırarak, masumların haklarını iade etmek, suçluları cezaya çarptırmak suretiyle bu mücadeleyi başarıyla sonuçlandıracağız.
Bizim bu hassasiyetlerimiz ortadayken, birilerinin burnumuzun dibinde terör koridoru oluşturma çabasına karşı sabrımız tükenmek üzere. Bunca zaman beklemiş olmamızın nedeni, bu meseleyi karşılıklı anlayışla çözme noktasında ümidimizi koruyor olmamızdı. Ama bu yolların giderek daha çok kapandığını, geriye tek bir çarenin kaldığını görüyoruz. Bize verilen sözlerin tutulmamasına, gözümüzün içine bakıla bakıla yalan söylenmesine tahammül etmek zorunda değiliz. Fırat Kalkanı ile attığımız adımı tüm sınırlarımız boyunca genişletme imkanına sahibiz, hiç endişe etmeyin.
Türkiye’nin hiç kimsenin kendi ülkesindeki iktidar oyununa meze olacak bir devlet değildir. Türkiye, Amerika’nın tutarsız politikalarının makasına getirilecek bir ülke hiç değildir. Türkiye, AB’nin sergilediği kifayetsizliğin bedelini ödemek zorunda olan bir ülke de değildir. Karşınızda ne osmanlı’nın hasta adamı, ne cumhuriyetin çömez devleti, ne 70’lerin 90’ların güçsüz devleti var. Artık 2071 vizyonuna inanmış bir millet var. Büyük ve güçlü Türkiye var. Artık karşınızda yüzlerce milyon kardeşinin kalbini ve duasını arkasına almış bir Türkiye var.
Artık karşınızda ‘ya olacağız, ya öleceğiz’ diyen bir millet var. Sadece şu külliyenin etrafında 29 evladımız şehit oldu, 36 gazimiz var. Bir davet ve o davete icabet ettiler. Çıktılar o F-16’lara helikopterlere tanklara toplara karşı fedai can ettiler. Bize bedel ödetmekten söz edenlere diyoruz ki hodri meydan. Bu coğrafya nice büyük medeniyetlerin, nice büyük milletlerin doğuşuna şahitlik ettiği gibi kimi kibir abidesinin çöküşünü de görmüştür.
Neler çektik be. Daha bakın Sarıkamış’ın 103’ncü yıl dönümünü kutladık. Benim dedem de orada şehit oldu ve onlar o bedeli ödediler ama Ruslar orada daha farklı bir bedel ödedi. En büyük bedel can değil midir? Milletimiz istiklali için girdiği her imtihandan kanını akıtma pahasına çıkmıştır. Bize bedel ödetmekten söz edenlere tavsiyemiz; açın İstiklal Marşı’nı okuyun.
Gazi ne diyordu? Misakı Milli hudutları. Neresi misakı milli? Şu anda terör koridoru oluşturmak isteyenler var ya işte oralar hep içinde olan yerlerdi. Bu hassasiyetlerimizi unutmayın. Onun için oralarda devlet kurmaya tevessül edenler avucunu yalarlar avucunu. Gereğini görecekler, kimse orada yeni bir devlet kurma gayreti içine girmesin, kararlılığımız tamdır.
Kendini fiziki sınırlara hapsedenler, gönül pınarlarını kuruturlarsa ondan da mahrum kalırlar.