Geçtiğimiz hafta Azerbaycan’a önemli bir ziyaretimiz oldu. Londra’dan Çin’e kadar kesintisiz demiryolu ulaşımını sağlayacak bu proje bölgemizde ticari ve insani ilişkileri iyileştirecek bir öneme sahiptir. Halen devam eden alt yapı çalışmalarının da tamamlanmasıyla Avrupa’dan Çin’e demiryolu ile 2 haftada ulaşım mümkün hale gelecektir. İlk etapta yılda 1 milyon yolcu ve 6,5 milyon yük taşıyacak bu hattın kapasitesi zamanla artacaktır. Bir kez daha ülkemiz, bölgemiz ve dünya için hayırlı olmasını diliyorum.
Salı günü de Azerbaycan Türkiye yüksek düzeyli iş birliği toplantısını gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanları nezaretinde adeta bir bakanlar kurulu toplantısını Azerbaycan’da yapmış olduk. Çarşamba günü 3. Turizm Şurası’na iştirak ettik. Türkiye turizmde geçen yıl yaşadığı sıkıntıları büyük oranda aşmaya başladığı bir dönemde.
YERLİ OTOMOBİL, AKM...
Türkiye’nin otomobili, bu projeyi hayata geçirecek projede 5 babayiğidi kamuoyumuza tanıttık. Türkiye’nin otomobili projesini 4. atılım döneminin sembolü olacak önemde görüyoruz. Düşük teknolojili üretimden yüksek teknolojili, markalaşmaya dayalı üretime geçmede çok önemli görüyoruz.
Dün de İstanbul’da yeni Atatürk Kültür Merkezi’nin tanıtım toplantısına katıldık. Taksim’deki mevcut yapının yıkılıp ülkemizin şanına uygun bir eser yapılması noktasında sona gelmiş bulunuyoruz. Yerli otomobil gibi cep telefonu gibi yüksek teknolojili ürünlere ait projeleri hayata geçirirken bunların tamamlayıcısı olan çalışmaları da ihmal etmiyoruz. Geçmişte çok kötü bir nama sahip olan gümrüklerimiz aldığımız yeni tedbirlerle daha şeffaf olacaktır. Çalışan, üreten, istihdam oluşturan herkesin yanında olmaya da devam edeceğiz.
"TÜRKİYE’DE ARTIK HİÇBİR ŞEY 3 KASIM’DAN ÖNCEKİ GİBİ OLMAYACAKTIR"
Geçtiğimiz Cuma günü 3 Kasım 2002 seçimlerinin yıl dönümüydü. Partimiz bu seçimlerde elde ettiği yüzde 34’lük oy oranıyla tek başına iktidar oldu. Bu oran ülkemizin son dönemde gördüğü en yüksek seçim başarısını ifade ediyordu. Milletimizin bize olan teveccühünü boşa çıkarmadık. Bu vesileyle bir kez daha kuruluşundan bu güne partimizin meclis grubunda ve parti organlarında görev almış tüm arkadaşlarımızı tebrik ediyor, kendilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 3 Kasım seçimleri ülkemizde yeni bir dönemin miladı olmuştur. Türkiye’de artık hiçbir şey 3 Kasım’dan önceki gibi olmamıştır, olmayacaktır. Krizlerin, kavgaların, vesayetin, yoklukların artık dönem itibariyle sona erdiği 1990’ları Allah’ın izniyle bir daha milletimize yaşatmayacağız.
Büyüyen, güçlenen, gelişen Türkiye’nin imkanları her bölgemizde, her şehrimizde, her haneye yatırım olarak yönlendirilmiştir. Şimdi önümüzde yeni bir imtihan var. Hizmet konusunda rüştünü ispat eden AK Parti, ülkemizin yönetim sistemini değiştirmek konusunda da aynı başarıyı göstermek zorundadır. Bu nedenle önümüzdeki süreç en az 3 Kasım seçimleri kadar önemli olacaktır. Ülkemizin yeni yönetim mimarisini oluşturmak için şimdiden çalışmaya başladık. İnşallah AK kadınlarımız 81 vilayette 3 Kasım 2019’da zaferini ilan ederek yeni bir değişim dönüşümü ortaya koyacaktır.
"ORTADOĞU’DAKİ GELİŞMELER RASTGELE GELİŞMELER DEĞİL"
Bölgemizdeki gelişmeler önümüzdeki süreci şekillendirecek adımlar atıldığını gösteriyor. Ortadoğu’daki gelişmeler rastgele gelişmeler değildir. Biz de tedbirlerimizi ona göre alıyoruz, alacağız. Türkiye Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana belki de ilk defa kendisine çizilmiş rolü kabul etmemiş, tercihini kendi gücüyle biçimlendireceği büyük ve güçlü Türkiye'den yana kullanmıştır. Son 3-4 yılda yaşadıklarımız bize dayatılmış bu senaryonun tezahürüdür. Terör örgütleri eliyle sürdürülen projeyi devlet millet el birliğiyle boşa çıkardık.
"BURADA KALANLAR TUZAĞA DÜŞTÜLER"
Biz meydanlarda çocuklarınızı bunların okullarından alın, paranızı bunların bankalarına yatırmayın diye haykırdığımız zaman bunları boşuna yapmadık. Şimdi bizim yanımıza gelip biz bunları bilerek yapmadık. Neyi bilerek yapmadınız? Arabanızı satıp oraya yatırdınız. Bak akıllı olanlar Türkiye’yi terk edip gitti, aklı yetmeyenler burada tuzağa düştü. Bütün bunları söylemiş olmanın da rahatlığı içindeyiz. Diyorlar ki yok bilmiyorduk, onun için gönderdik. Hepsi hikaye. Silahlı kuvvetlerde, polisimizde nasıl örgütlendikleri, devletimize nasıl sızdıkları hepsi ortada. Yargı ile birlikte hukukun kuralları neyi gerektiriyorsa bunu sonuna kadar yapıp yolumuza devam edeceğiz. Özellikle de bu devlet mekanizmasını bunlardan arındıracağız. Bu saldırılar diplomatik ayak oyunları ve kumpaslarla da desteklenmiştir.
Bizim bir şehidimizin kanı yüzlerce teröristin kanıyla ölçülemez bu böyle bilinsin. Elbette sıkıntılar yaşadık. Ufak tefek yaralar aldık ama Allah’ın yardımıyla bu saldırıları boşa çıkarmakla kalmadık hedeflerimize doğru ilerlemeyi de sürdürdük. Uygulanan gizli açık ambargolar, ayaklarımıza takılan çelmeler elbette bizi sıkıntıya sokmaktadır ama bu engellemeler sakalımızın traşı mesafesindedir. Ama biz bu oyunu bozarak onların kollarını buduyoruz. Atalarımız ne diyor, çok tatlı bir ifade. Allah nasip ederse bir kulun işini mermere geçirir dişini. Allah nasip etmezse işini muhallebi yerken kırar dişini.
Tarih bize göstermektedir ki büyüklük sadece topla, tüfekle, parayla olmuyor. Büyük olmak için önce koca bir yüreğe, sağlam bir iradeye sahip olacaksınız. Biz kendi bekasıyla birlikte tüm kardeşlerinin, mazlumların mirası olduğunu biliyoruz. Onun için yedi düvel de üzerimize gelse Rabiamızdan vazgeçmeyeceğiz. Tabii anamuhalefetin başındaki zat Rabiamızı anlayamıyor. Ben tek tek söyleyeyim yavaş yavaş anlayacak. Bize küfredenlere biz hukukun kapısını açıyoruz ama biz onlara sadece Rabia'yı hatırlatıyoruz. Tek millet, var mı itirazın. İki tek bayrak. Şehidimizin ta kendisi yıldızıyla bütünleşen bayrağımız. Var mı itirazın? 780 bin kilometreyle tek vatan. Var mı itirazın? Ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka oluşum tanımıyoruz. Var mı itirazın? Kılıçdaroğlu öğrendin mi? Kardeşlerim oyunları boza boza, senaryoları yırta yırta hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz. İnşallah bu süreci zaferle sonuçlandıracağız.
Siyasi rekabet bizi korkutmaz aksine şevkimizi artırır. Biz 15 yıldır kendi kifayetsizliğini bir kenara bırakıp AK Parti yönetimini dillerine dolamaları bu parti yönetiminin yolun sonuna yaklaştığını gösteriyor.
Anamuhalefetin başındaki zat önce başbakan olacağım diye vaatte bulundu. Olamadı. Sonra kabahati geçmişe attı değişim dedi. Bal bal diye ağız tatlanmaz. Bunu böyle öğren. Başbakan olacağım diye başbakan olunmaz. Ana muhalefef 20 yıl önce ne dediyse şimdi de aynısını söylüyor.
Ayrılan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kimse gücenmeyecek. AK Parti ailesi öyle büyük bir ailedir ki herkese her an her yerde ihtiyaç duyulabilir. Görevlerini devreden arkadaşlarımız bu büyük aile içinde çalışmaya, proje üretmeye devam edecekler.