Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İdam konusundaki hassasiyetimi biliyorsunuz parlamentoya geldiği zaman onaylamamak diye bir şey yok onaylarım. Bu tür katillerin konumunun ne olduğunu biliyoruz. Bu yaptıkları katliam ile bununun bedelini aynen ödemek durumundalar. Bununla ilgili de inşallah atacağımız adımlar yakındı" dedi.
Hakkari Yüksekova'da PKK'lı teröristlerin hain saldırısında ölen asker eşi Nurcan Karakaya ve 11 aylık bebeği Mustafa Bedirhan Karakaya'nın cenazesinde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamaları yaptı:
“Şu anda huzurunda bulunduğumuz Nurcan kardeşimize öbür taraftan Bedirhan Mustafa yavrumuza bu iki şehidimize öncelikle Allah'tan rahmet diliyoruz.
Bu bölücü terör örgütünün ne kadar alçak ne kadar müptezel olduğunu işte bu çocuk katilleri ve hanım kardeşlerimizin katilleri olarak görmüş bulunuyoruz. Bunların inine girdik girmeye devam ediyoruz. Bunların peşini bırakmak yok.
Kardeşlerim idam konusundaki hassasiyetimi biliyorsunuz. Bütün mesele parlamentoya geldiği zaman parlamentodan geçtiği anda benim için onaylamamak diye bir şey yoktur, onaylarım. Çünkü biz bu tür katillerin konumunun ne olduğunu biliyoruz. Ve biz biliyoruz ki, bunlar bu yaptıkları katliamla bedelini aynen ödemek durumundadırlar. Ve bununla ilgili de inşallah atacağımız adımlar yakındır.
Şunu bilmenizi istiyorum, Hans ne der, Corç ne der biz buna bakmayız. Allah ne der biz buna bakarız. Biz şehide ve yavrusunu uğurluyoruz. Ama Serkan yavrumuza da sabırlar diliyorum. Biliyorum ki sizler oradaki bu görüşmeyle birlikte belki sizin o çağrınıza karşı farklı bir sada ile gelmenin o da huzuru içinde oldu. Ama bundan dolayı da hiç rahatsız olmayacağız. Çünkü bu yolculuk farklı bir yolculuk. Bunlar birer vesileydi.”
İDAM CEZASININ GERİ GELMESİ MÜMKÜN MÜ?
BBC Türkçe'nin Temmuz başlarında yaptığı bir haber idam cezasının geri gelip gelemeyeceği, gelirse ne gibi şartlarda gelebileceği ve ne gibi sonuçları olabileceğini açıklıyor.
İdam tartışmaları 24 Haziran öncesinden beri sürerken, daha önce idamın geri gelmesini referanduma götürmek için mecliste yeterli sandalyeye sahip olan AKP ve MHP, 24 Haziran Genel Seçimlerinden sonra bu çoğunluğu kaybetmiş durumdalar. Bunun için başka bir partinin desteğini almaları gerekiyor. CHP ve HDP uzun süredir idamın geri gelmesine karşı çıkan partiler. Öte yandan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 24 Haziran seçimleri öncesi "İdam çözüm değil. İdam meselesi gündem değiştirmek için ortaya atılıyor. Kalıcı caydırıcılık olmalı" ifadelerini kullanmıştı.
Bugüne kadar dünyada, idam cezasını kaldırdıktan sonra geri getiren 6 ülke var. Bu ülkelerden 3'ü cunta döneminde, 3'üyse sivil yönetimler altında geri getirdi. İdam, şu an dünyada 63 ülkede uygulanıyor.
Türkiye'de idam cezası en son 1984 yılında infaz edildi. Ardından önce barış döneminde, daha sonraysa savaş döneminde de uygulama tamamıyla terk edildi.
Türkiye idamı yasaklamaya yönelik 2 farklı uluslararası sözleşmeye imza atmış durumda. Bunlardan biri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13 numaralı protokolü. Bugüne kadar bu sözleşmeye imza atan hiçbir ülke imzasını geri çekmedi.
Bir diğeri ise, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerden 86'sının imzaladığı Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 2 numaralı protokolü. Bu protokolü imzalayan ülkelerin imzasını geri çekmesine yönelik bir mekanizma yok.
Hiçbir çekilme mekanizması bulunmayan Birleşmiş Milletler protokolüne imzacı olan herhangi bir devlet, şayet idam cezasını geri getirirse uluslararası anlaşmaları ihlal etmiş oluyor. Bugüne kadar bu anlaşmadan çekilmeye çalışan tek ülke Kuzey Kore. Kuzey Kore, 1981 yılında imzaladığı bu protokolden 1997 yılında çekilmek istediğini bildirmiş ve Birleşmiş Milletler böyle bir haklarının bulunmadığı gerekçesiyle isteklerini reddetmişti.
'ULUSLARARASI TOPLUMUN VE BM'NİN NASIL BİR TEPKİ VERECEĞİNİ KESTİRMEK ZOR'
Uluslararası Af Örgütü Danışmanı Chiara Sangiorgio, bu anlaşmada herhangi bir çekilme mekanizması bulunmadığını ve bugüne kadar hiçbir devletin çekilmediğini belirtti ve ekledi "Bu yüzden uluslararası toplumun ve BM'nin nasıl bir tepki vereceğini kestirmek zor."
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Hukuk ve İnsan Hakları Direktörü Cem Duran Uzun ise, uluslararası alanda idamı getirmenin yaratacağı sonuçlara rağmen Türkiye'nin iç hukuk açısından bir Anayasa değişikliğiyle idamı getirmesinin olası olduğunu fakat bu durumun Türkiye'nin kurucu üyelerinden olduğu Avrupa Konsey'inden ayrılmasına kadar varan çeşitli sonuçları olabileceğini ifade etti.
İDAM SUÇLU İADESİ KONUSUNDA BİR BAHANE OLUŞTURABİLİR
Cem Duran Uzun, FETÖ'cülerin ve diğer teröristlerin iadesiyle ilgili olarak Türkiye'nin imzaladığı uluslararası anlaşmaların suçlu iadesini mümkün kıldığını ve ekliyor "Ancak suçluların iadesi süreçlerinde yalnızca hukuki değerlendirmeler değil bir takım siyasi gerekçeler ve uluslararası ilişkilerdeki dengeler de göz önünde bulunduruluyor. Bu bakımdan idam bu ülkeler nezdinde bir bahane oluşturabilir"
'YAŞAM HAKKI SÖZ KONUSUYKEN NORMLAR HİYERARŞİSİ TARTIŞILMAMALI'
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden KHK'yla ihraç edilen ve CHP Milletvekili seçilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise idam tartışmaları konusunda şu açıklamalarda bulundu:
90. maddenin yorumlanması özgürlükler lehine bir yorumu beraberinde getiriyor: Haklar ve özgürlükler lehine daha güçlü bir düzenleme varsa o uygulanmalı anlamında. Hele ki böyle bir yaşam hakkı söz konusu olduğu zaman yaşam hakkını değil de normlar hiyerarşisinin en tartışmalı yönünü öne çıkarmak, insan haklarına dayanan rejim anlayışına yabancı olmak anlamına geliyor.