Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Erdoğan, seçim atmosferinin sorulması üzerine meydanların şu anda gayet iyi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
— Meydanlar gayet iyi ama tabii bütün bu meydanların dilinin yanında, halkın özellikle şu anda seçimi hazmetmesi hangi konumda bunu da bir geneli itibarıyla masaya yatırmak lazım. Şimdi gün geçtikçe bu kızışıyor. Gün geçtikçe tabii ki vatandaşın özellikle verilen mesajları alması, verilen mesajlar üzerinden istikametini belirlemesi bir bunlar var, bir de ideolojik bir formatlamayla siyasi partileri değerlendiren kesim var. Tabii burada acaba marifet iltifata tabiidir anlayışıyla yapılan yatırımlar, eserler üzerinden değerlendirenlerin durumu mu, yoksa ideolojik formatlamayla bakanların durumu mu önemli?
— Beklentimiz şu, benim aziz milletim diyoruz ki bu ülkeye en ufak bir yatırımı olmayan, herhangi bir kazanım sağlamayanların ideolojik formatlamasına, benim halkım bu tezgaha, bu tuzağa düşmemeli. Benim halkım burada bize kim ne kazandırır veya bugüne kadar bize hangi iktidar, hangi yerel yönetim ne kazandırdı buna bakması gerekir diye düşünüyorum. Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, Kayseri'de, Konya'da, Diyarbakır'da, Antalya'da, Adana'da, Mersin'de kimler ne kazandırdı? Trabzon'da, Samsun'da kimler ne kazandırdı. Velhasıl bu yerel yönetimin bu bakımdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. Onun için biz bu süreç içerisinde milletimizle çok ciddi kararlı bir kucaklaşma şansını bulduk.
Erdoğan, yol haritalarının, çalışmalarının hatırlatılması üzerine de "Aslında sizin bu sorunuzdan ben şunu anlıyorum. Aslında bizim manifestodaki başlıkları anlıyorum. Ama bunların tekrarında tabii çok büyük faydalar var." diyerek, şöyle devam etti:
'Ne tür sıkıntılar çekiyorsak plansızlıktan çekiyoruz'
— Birinci sırada özellikle şehir planları büyük önem arz ediyor. Ne tür sıkıntılar çekiyorsak bakıyorsunuz plansızlıktan çekiyoruz. Tabii plansızlık, kaçak yapılaşma vesaire bütün bunlar uzun vadeli ve hakkaniyete uygun şekilde hazırlanmadığı için çok bedel ödedik. Ama bundan böyle bizim yerel yönetim anlayışımızda bunlar uzun vadeli ve kesinlikle de hakkaniyete uygun şekilde bu planlar hazırlanacak.
— İkincisine gelince alt yapı ve ulaşım sorunları. Bizde bir anlayış var. Her evde bir tane otomobil olsun. Şimdi iki otomobil olsun, yetmez üç otomobil olsun, böyle bir anlayış var. Böyle bir fazla otomobil sayısı olunca da bu neyi getiriyor? Aracını park edecek yer bulmada sıkıntılar yaşıyorlar. Tabii apartmanların altında otopark olması lazım. Ancak yeni dikey mimarinin getirdiği bir anlayışla onların altında otoparklar falan oluyor. Ama daha önceki yapılaşmada maalesef mecburiyet olmasına rağmen apartmanların altında otopark yok. Ne yapıyor? Sokakta, kaldırımın üstüne aracını çekiyor. Bunlar tabii Allah göstermesin en ufak bir yangında, vesairede oraya da itfaiyenin girmesini engelleyen durumlar.
'Sadece Kartal değil...'
Kartal'da son yaşananlara da değinen Erdoğan, "En son bir felaket yaşadık, Kartal… Kartal'da yaşadığımız felaketteki sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Buraya 3 kat izin almış, 3 kat izni, 8-10 kata çıkarmış. Bu tabii tamamen bir kaçak yapılaşma. Ama sadece o değil ki İstanbul'un da Türkiye'nin de değişik yerlerinde, her yerde İzmir, Ankara, aklınıza ne gelirse hepsinde buna benzer kaçak yapılaşmalar var ve bu kaçak yapılaşma bizi tehdit ediyor. Hele hele deprem bölgelerinde İstanbul'u, bütün bu deprem bölgelerinde bu sıkıntılar var. İzmir'de şu anda Karabağlar olsun, Bornova olsun buralar deprem bölgesi. Buralarda bu sıkıntılar var. Bu tehdit bir büyük depremde yani faturası bunun ne olur belli değil. Ama ben bundan endişeliyim, korkuyorum. Onun için de sürekli bu uyarılarımızı yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
'Kentsel dönüşüm şehirlerimizin güzelliğini de getirecek'
Erdoğan, kentsel dönüşüm diye çalışma başlattıklarını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
— Şimdi kentsel dönüşümle ilgili olarak biz bu çalışmamızı başlatırken dedik ki bak kentsel dönüşümde biz burada oturanlara kiralarını verelim, kendileri hemen kiraya geçsinler ondan sonra da biz burayı gönüllük esasına dayalı olarak bu bölgeleri yıkalım. TOKİ ile olmazsa müteahhitlerle ama TOKİ'nin koordinesinde buralarda konutlar yapalım ve bu yaptığımız konutlara kendilerini tekrar çekelim oturtalım. Yok başka yerde TOKİ'nin konutları var, buyursunlar oralarda otursunlar. Ama bu kaçak ve her an tehdit altında olduğumuz binalara yerleşmesinler. Çünkü bu kentsel dönüşüm aynı zamanda şehirlerimizin güzelliğini de getirecek.
'Şehirlerimizi kültüre uygun inşa edelim'
Seçim Manifestosu'nda yer alan "Benzersiz Şehirler" anlayışına ilişkin konuşan Erdoğan, "Şehirlerimizi biz, tarihten gelen kendi hikayeleri var ya kültür noktasında da, ona uygun şekilde bunları imar edelim, inşa edelim. Eğer bunu da yaparsak bu bir başka güzellik katacak. İşte ülkemizin değişik yerlerinde buna uygun olarak yapılan bütün şehirleşmede bakıyorsunuz özellikle buralar turistler için bir çekim alanı oluyor. Çok da ilginç olanı ben belediye başkanlığım döneminde de bunu yaşadım. Bu dönemde de bir çok yerde biz bunun adımlarını atıyoruz. Bu adımlara uyanlar ve bu mimariye uyanlar bir defa hem oraya kazandırıyor, hem kendisi kazanıyor ve böylece de böyle bir deprem riskinden endişe duymuyor" değerlendirmesini yaptı.
'Apartmanda komşular birbirini tanımıyor, çocuklar çocukluklarını yaşayamıyor'
Bir başka önemli adımın da çevreye saygılı şehirler olduğunu anlatan Erdoğan, "Millet bahçeleriydi, millet kıraathaneleriydi bütün bunlar da… Bir defa şu anda düşünün siteleri. Sitelerde aynı dikey mimari. Apartmanda komşular birbirini tanıyor mu? Tanımıyor. Fakat geçmişe bakalım çocukluğumuza. Biz bırakın apartmanı falan. O zaman tabii dikey mimari falan yok. Biz mahallede, sokaklarda çocuklar, arkadaşlarımız hep beraber oynardık. O zamanın kendine has oyunları vardı. Bu oyunları aramızda oynar ve çocukluğumuzu yaşardık. Ama şimdi çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor. Artık bunlar yok. Sitenin ortasında şöyle bir oyun parkı varsa, o onlar için en büyük zenginlik. Bu adımları da tabii atmamız gerekiyor diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
'Millet bahçeleri tuttu, geleni gideni çok fazla'
Erdoğan, şöyle devam etti: "Millet bahçeleri tuttu. Şu anda AK Partili belediyeler hemen zaten buna başladılar. Büyüklüğüne göre, bir de bahçenin bir köşesinde 250 metrekare, 500 metrekare 1.000 metrekare büyüklükte millet kıraathaneleri yapılıyor. Belediye bu millet kıraathanelerinde gerek oralardaki kitaplarıyla ki Üsküdar'ın yaptığı eser, Nevmekan muhteşem bir eser oldu. Şu anda geleni gideni çok çok fazla. 24 saat anlayışıyla çalışıyor. Burada tabii simidiydi, kekiydi, çayıydı, kahvesiydi vesaire bütün bunları da belediye oraya gelen giden gençlere ikram ediyor. İkram ederken tabii bütün bunların hepsiyle milletin kendi imkanlarının kendine dönüşümü. Bu tabii kaynaşmayı da sağlıyor. Orada gençler birbirleriyle kaynaşıyorlar, tanışıyorlar, derslerini çalışıyorlar vesaire. Zaman zaman orada seminerler, sohbetler bunlar yapılıyor. Bunlarla beraber Üsküdar için gençliğin en büyük kazanımlarından bir tanesi oldu."
Sosyal belediyecilik...
Bir diğer konunun da sosyal belediyecilik olduğunu ve bunu çok önemsediğini anlatan Erdoğan, "AK Parti belediyeciliği zaten tanımında bir sosyal belediyeciliktir. Yani fakiri, fukarayı, garibi, gurebayı bulan bir anlayış ve doğrudan insana dokunan, insana saygılı olan bir belediyecilik anlayışıdır." dedi.
'Bütün o tarihi eserler vesaire, oralar şu anda Katar-Türkiye işbirliğiyle yıkılıp aslına uygun olarak inşa edilecek'
Erdoğan, dikey mimariden bir an önce sıyrılarak, yatay şehirleşmeye öncelik vermek istediklerini anlatarak, "Zaten bizim medeniyetimizde, bizim kültürümüzde yatay şehirleşmeyi görürsünüz. Bakın şimdi Süleymaniye'nin etrafı şu anda yenileniyor. Bütün o tarihi eserler vesaire, oralar şu anda Katar-Türkiye-Kiptaş işbirliğiyle yıkılıp, aslına uygun olarak inşa edilecek. Orası mesela çok ciddi bir çekim haline gelecek. Ama bitince bambaşka olacak." ifadelerini kullandı.
'Rüşvetle suistimalle değil'
Bir diğer adımın da "halkla birlikte yönetim" olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Burada tüm muhtarlarla, vatandaşla herhangi bir karar mı alınacak. Onlarla beraber alınacak. Bir diğer yönü tasarruf, şeffaflık. Yani israftan çok çok uzak, tasarruflu bir belediyecilik. Bir diğer adım da değer üreten şehirler. Yani rüşvetle, suistimalle değil. Kültür ve ekonomi başta olmak üzere her alanda, hayat kalitesini yükseltmek suretiyle oraya bir değer kazandıran bir belediyecilik anlayışını biz bu seçimlerde Türkiye'nin her yerinde getirelim." dedi.
'Yüzde 100 başarılı olamadık'
Erdoğan, "AK Parti'nin bugüne kadar elindeki belediyeleri niye böyle yönetmedi" şeklinde eleştiriler yapıldığının sorulması üzerine, bu eleştirilerin geneli itibariyle doğru olmadığını ifade ederek, şunları söyledi: "Bu saydığım manifestodaki 11 başlık içerisinde uyguladıklarımız var, maalesef uygulayamadıklarımız var. Tabii bu konuyla ilgili olarak da biz sürekli olarak belediyelerimize bu ikazları hep yapmışızdır. İşte bu ikazları yaptığımız içindir ki bir Nevmekan çıkmıştır. Bu ikazları yaptığımız içindir ki örneğin Başakşehir'de muhteşem bir millet bahçesi vesaire ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde yerel yönetim değil, gerçi bizim gayretimizle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak Ataköy'de sahilde biz bir yere ruhsat vermedik ve orayı mesela tarihi bir eserdir. O tarihi eserin olduğu bölgeyi biz bir millet bahçesine dönüştürdük. Yani buna benzer bir çok adımları attık. Ama yüzde 100 bu konuda başarılı oldunuz mu derseniz. Yüzde 100 başarılı olamadık. Eksikler var. İşte bu dönem bu tespit ettiğimiz eksikleri de gidermek suretiyle bu adımları atalım diyorum."
Erdoğan'ın ifadelerinden diğer satır başları şöyle:
Ben o zaman dedim ki 'İstanbul'a gelene soralım, niye geliyorsun, paran var mı, evin var mı, işin var mı?' Hemen dediler ki, 'Belediye başkanı pasaport soruyor'. Bunu yapabilseydik bugün bu sıkıntıları çekmezdik. Toplu taşıma kültürü bile bizde henüz gelişmedi.
1994'te İstanbul'da bu üç şeyden geçilmiyordu: Çöp, çukur, çamur. Çizme botla Bağcılar'da kampanya yaptım.
TOKİ'yi para kazansın diye kurmadık. Şehirleşmede güveni, emniyeti yakalayalım, vatandaşım huzur içinde yaşasın diye kurduk.
İstanbul'da İcarus diye otobüsler vardı. İçerisinde air condition yoktu, mazot kokusundan geçilmezdi. Halkıma Mercedes alacağız dedim, ve Mercedes otobüslerle hizmete başladık. Şu anda İETT'nin 6 bini aşkın otobüsleri var.
Bu kaçak yapılaşmayla devam edersek depremin faturası çok çok ağır olur. 3 kat olması gereken yer 10 kat olursa bedel önümüze ağır olarak gelir.
Çok açık, net bir şey söyleyeyim. Benim artık bu anketlere güvenim kalmadı. Geçtiğimiz seçimlerde gördük, yaşadık. Doğru dürüst bir tanesi tutturdu. Ankara'da tecrübe ve dürüstlük önem arz ediyor. Ankara'da çok çok önemli bir ismi aday olarak gösterdik.
Milletin parasını teröre hatcatmayız. Oralarda yaşayan halkımızı zulme mahkum edemeyiz. Kayyum atamalarında geç bile kaldık. Daha zamanlı bu atamaları yapsaydık, Güneydoğu bugün çok daha farklı bir yerde olurdu.
Kontrollü darbeyse Yenikapı'da ne işin vardı? Niye geldin?
S&P'nin Türkiye'ye karşı kasıtlı bir şekilde politik bir davranışı söz konusu. Zaten bizim artık S&P ile bir ilişkimiz kalmadığı için bu da onları tabii çıldırtıyor.
(Mansur Yavaş) Geçmişinde bu MHP'liymiş. Artık kimse onun geçmişine bakmıyor, bugününe bakıyor. Bugününe bakarak değerlendirmesini yaptığı anda benim MHP'li kardeşlerim de ona kesinlikle oyunu vermeyecektir.
Patriotlar meselesi ne yazık ki Obama döneminin getirdiği bir neticedir. Biz o zaman talep ettik. Obama bu işi Kongre'de halledebilseydi o zaman bu işi çözmüş olacaktık. Trump da bana bu konuda hak verdi, "Sizi bu noktaya hangi gerekçelerin getirdiğini biliyorum" dedi. Kendisinin bir daveti oldu, önce ben sizi bekliyorum dedim. 31 Mart'tan sonra belki bir Washington ziyareti yapma durumum olabilir, belki kendisi (Trump) Türkiye'ye bir ziyarette bulunabilir.
Rusya ile olan ilişkilerimizdeki yoğunluk gayet olumlu bir şekilde devam ediyor. Dünya artık liderlerin uluslararası ilişkilerdeki samimiyetiyle ayrı bir zenginlik katıyor. Bu aranızdaki dili dahi yumuşatabiliyor. Görüşmeleriniz ne kadar sık olursa, belirlediğiniz isimlerin de görüşmeleri çok önemli. Trump ile de Putin'le de, bizim dışımızda belirlediğimiz isimlerin de görüşmelerini aktive ediyoruz. Netice almamız kolaylaşıyor. Trump ile görüşmelerimizde bu neticeyi alabiliyoruz.
Eğer bizim sınırımızda bir güvenli bölge olacaksa, o güvenli bölge benim kontrolümde olmalı. Burada ben tedbirimi karşı ülkede alacağım. Yoksa benim ülkeme füze düştükten sonra bunun tedbiri alınmaz. Onun için de güvenli bölge diyoruz zaten. Onu bu şekilde biz sağlayacağız. Göçmenlerden korkan Avrupa'nın Suriye'de varlık göstermesini beklemiyoruz.
Esed'e hak etmediği bir meşruiyeti biz veremeyiz. Adana Mutabakat'ında dikkat ederseniz, biz teröristleri sonuna kadar kovalama hakkına sahibiz. Esed'le olumlu ilişkilere sahip olduğumuz zamanlar da dahil, tek taraflı olarak mutabakatın iptal edilmesi gündeme gelmedi. Reyhanlı nasıl oldu ortada. Biz bunları yok sayamayız. Rejim sizi çağırmadı diyorlar ya, mutabakat bunu ortaya koyuyor. Bu BM şartına da uygundur. Biz her türlü adımı ülkemizin güvenliği için atarız.
(YPG-PKK bağlantısına dair hazırlanan video) Trump'a izlettim. Şaşırdı. 'Bunu bizimkilere ulaştıralım' dedi.
İdlib hayati bir yer. 300 bin kişi gelebilir. İdlib rahatsızlık vermemeli. Rusya'yı rahatsız edecek bir konuma ulaştırmamak gerekiyor. Aynı şekilde bizim için de öyle.
AP'nin aldığı bu kararın kıymeti harbiyesi yoktur. Avrupa Birliği'nin şu anda Avrupa'ya bile faydası yok. AB, 'Dünya 5'ten büyüktür' anlayışını yakalayamadı. Dünya bir kere AB'den büyüktür. 'Türkiye'yi neden almıyorsunuz' dediğinizde sizin 82 milyon nüfusunuz var diyorlar. Siz dilinizin altındaki lokmayı çıkarın. Fransa'nın eski dışişleri bakanından dinledim. 'Siz müslümansınız, sizi AB'ye almazlar' dedi. O günden bu güne sürekli bir oyalama. Bizim de bir B planımızın olması lazım. Türkiye AB'ye her şeyiyle bağlı bir ülke değildir. Burası kabile devleti değil, burası Türkiye ya. Şu anda AB üyesiyiz diyen ülkelerde hala bizim izimiz var.
Ne projesi ya? Biz 32 milyar dolar yatırdık. Gezin görün, yaptıklarımızdan bedel ödeyin.
Veliaht Prens bilmeyecek de kim bilecek? Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Bu konuda kendinden şüphen yoksa açıkça çık ortaya neyse konuş. Bu sağa sola oraya buraya dolar petrol dağıtmaya benzemez. Ortada bir can var. Bu olay benim ülkemde oldu, bunun açığa çıkması lazım.
Ne kadar insanın cebinden sigarasını aldık, onları bu illetten kurtardık, bu da bizim için bir kıvanç meselesidir.
Tayyip Erdoğan niçin Sisi ile görüşmüyor?' diyenlere cevap veriyorum, aracı olanlar oluyor… Ben böyle bir kişiyle asla görüşmem.