Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye ve dünya gündemine dair açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
- Birkaç saat önce sayın Sarraj misafirimdi. Savunma Bakanımız üçlü olarak görüşme gerçekleştirdik. Her ikisi de Doha'dan gelmişlerdi. Libya'daki mevcut gelişmeler nedir, ne değildir diye. Sarac oranın meşru başbakanı. Hafter denilen zat kesinlikle böyle meşru başkan veya başbakan değil. Sadece illegal bir kişi. Uluslararası bu noktada mutabakat karşılığı olan kişi Sarraj'ın kendisidir. Özellikle Libya'ya yönelik uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların kullanılmasıyla ilgili olarak kısa bir zaman önce mutabakat muhtırası imzalamıştık.
- Bunlardan biri deniz yetki alanların sınırlandırılması ve askeri işbirliğiyle ilgiliydi. Şimdi de güvenlik ve işbirliği anlaşması Meclisimize sunuldu. Bu anlaşmalarla Akdeniz'de hem Libya'nın hem Türkiye'nin hakkı korunmuş olacak. Bunu son NATO zirvesinde Miçotakis ve heyetiyle yaptığımız görüşmede kendilerine söyledik. Onlar hala belli beklentiler içerisinde. Dayatılmaya çalışılan planlar var burada. Daha da ileri gideceğim, burada Sevr'in tersyüz edilmesi var. Libya'ya asker gönderimi konusunda ise böyle bir davet ve talep gelecek olursa nasıl bir inisiyatif üstleneceğimize dair ülkemiz bunun kararını verecektir. Uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli adımları atarız.
- Şimdi iki sismik iki de sondaj çalışması yapacak ileri teknolojiye sahip gemilerimiz var. Bunları Hazine ve Maliye Bakanımızın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu zaman Berat Bey, bunları almıştık. Burada hem Türkiye hem Libya kazanacak. Şimdi bu sularda Libya ve Türkiye'nin hakları var. Bu hakkın korunması gerekir diyoruz. Talihsizliğe bakın ki, ülkemizin içinden ve dışından birileri bu konuda çok rahatsız oluyor. Siz kimden yanasınız, çıkıp açık söyleyin. Biz burada öyle de olsa böyle de olsa buradaki çalışmalarımızı milletimizin ali menfaatleri için sürdüreceğiz.
- Doğu Akdeniz havzası hidrokarbon rezervlerine sahip. Son zamanlarda bazı şirketlerin keşif haberlerini duyuyoruz. Olur ki belki yanımıza uluslararası camiada güçlü olan şirketleri yanımıza alma durumu olabilir. Kısa zamanda sismik araştırma ve sondaj çalışması başlatılacak. Doğalgaz ticaretinin ihraç güzergahı ve satış anlaşmaları yapıldıktan sonra üretim safhasına geçebilen projeler olduğu unutulmamalıdır. İşin dayandığı tabanı sıkı tutmakta fayda var. Son yaptığımız Libya anlaşması bu konuda hukuken elimizi güçlendirmiştir.
Aldığınız kararların kıymeti harbiyesi yok
- ABD iç siyasetindeki kamplaşmanın aleyhimize sonuçlar doğurduğunu, bazı çevrelerin Trump'u sıkıştırmak amacıyla bazı konuları istismar ettiklerinin farkındayız. Benim Trump'la olan hukukum bazı şeyleri değiştirmiyor. Bu eylemler müttefiklik ilişkilerimizin ruhuyla bağdaşmadığı gibi Suriye konusunda varılan mutabakata da aykırıdır. Sayın Trump'a aktardığım gibi Türkiye-ABD ilişkilerinin ABD'nin kendi iç siyaseti için harcanamacak ölçüde değerli olduğunu söyledim. ABD Kongresi'nin ilişkilerimizin özüyle ilgili olmayan şeyleri yapmaya son vermeye davet ediyoruz. İlişkilerimize daha fazla zarar verecek zararların önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmasıdır. Ulusal güvenliğimize tehdit oluşturan terör örgütüyle mücadele kararlılığımız tamdır.
- Ermeni meselesiyle alakalı, sözde Ermeni soykırımı konusunda bunları oradaki yetkililere anlattığım zaman bazılarına bakıyorum, konulara hakim değiller. Biz şu anda silahlı kuvvetlerimizin elinde olan 1 milyonun üzerindeki belgeyi açıyoruz. Gelsin tarihçiler, hukukçular incelesin. ABD'de sadece Harvard'da bir miktar olduğu söyleniyor. Fransa'da olduğu söyleniyor, onlar da açsın. Ermenistan'da var mı, yok! Bütün herkes açsın arşivi. Tarihçilerden oluşan heyetler ve hukukçular, arkeologlar tarafından incelensin. Ondan sonra gerekirse siyasetçiler devreye girelim. Bu karar siyasetçilerin değil her şeyden önce tarihçilerin yapacağı inceleme araştırma, hukukçuların, arkeologların yapacağı inceleme ve araştırmalar neticesinde siyasiler bunun kararını versinler. Burada hiçbir belge ortaya koyamayanların söyleyecek sözü yoktur. Çıkıp karar almışlar, alsanız ne yazar. Aldığınız kararların kıymeti harbiyesi yok. Bu kararlar siyasidir. Hukuka uygun hiçbir yanı yok. Bunları bizim kabul etmemiz mümkün değil. Şu anda kendileri söylüyorlar. Diyorlar ki bu alınan kararın kıymeti harbiyesi yok. İsimlerini vermeye gerek yok. Biz kararlı yürüyoruz. Onlar da birilerini tatmine çalışıyoruz. 100 yıldan fazla süre geçmişken bugün neden ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosunda bu tür kararların neden alındığı açıktır.
Gerekirse İncirlik'i de Kürecik'i de kapatırız
- Bizim de bazı kararlar almamız gerekebilir. Çok açık net rahatlıkla söyleyeyim, Amerika'da Kızılderililerle ilgili söylememek, konuşmamak mümkün mü? Bu Amerika'nın yüz karasıdır. Ruanda'da Fransızların yaptığı katliamları, Cezayir'de yaptıkları katliamları bir kenara koymak mümkün mü? Senagal'de köle ticareti yaptı bunlar. Biz de bütün bunların hepsini dünya kamuoyuna açıklayacağız. Bunların elimizde belgeleri var, arşivlerde belgeleri var. Bunlarla beraber savunmada değil, taarruzda olacağız. Batının ırkçılık ve sömürgecilik tarihi olduğunu ortaya koyacağız.
- Böyle bir kararı vermemiz gerektiği anda bu kararı alma yetkisi bize aittir. Yeri geldiğinde otururuz kapatılması gerekiyorsa İncirlik'i de kapatırız, Kürecik'i de kapatırız. Biz de bunlara mütekabiliyet çerçevesinde gerekli kararı veririz. Türkiye bir kabile devleti değildir. 780 bin kilometre karelik ve 2 bin yılı aşkın tarihe sahip olan bu tür yaklaşımları reva görmek karşılıksız kalacak şey değildir. Ne gerekiyorsa mütekabiliyet esasına uygun olarak gerekli adımları atarız. Kaldı ki biz stratejik ortak değil miyiz? NATO'da beraber değil miyiz? Yapılanlar ne? Nasıl böyle bir şey olabilir stratejik ortaklıkta. Bunlar böyle devam ederse bizim de tabii vereceğimiz karşılık var.
Petrolü satıp güvenli bölge yapalım
- Gerçekten Barış Pınarı Harekatı'nda Resulayn ve Tel Abyad önemlidir. Bu alanda bizim kontrolümüz var. Fakat Irak sınırı batı ucuna kadar 444 kilometre. Bütün bu alanda bir kısmında Rusya, bir kısmında Amerika ile yaptığımız anlaşma var. Bunlar 150 saat 120 saat şeklinde anlaşma yaptık. Maalesef ne Amerika ne Rusya buralardan YPG/PYD'yi buralardan çıkaramadılar. O zaman iş başa düşüyor, o zaman ne yapıyoruz göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik. 90 günde bütün teröristleri çıkartacağız dediler, çıkartamadılar. Hala o terör örgütleri. Oradaki aşiretler bizden sürekli yardım istiyorlar. Deyli Zor'da petrol kuyuları var. Ama bu Deyli Zor'un petrol kuyularını PYD-YPG terör örgütleri buranın petrolünü alıp, alıp rejime sattılar. Bu petrolün kalitesi de yok. Çok daha ilginci, Kamışlı'da da petrol var. Oranın petrolünü de Rusya ile rejim. Deyli Zor'u Amerika ile YPG-PYD beraber şu anda.
- Biz dedik ki, buradaki petrolü satalım, buradan elde edeceğimiz gelirle güvenli bölgeyi yapalım. Biz bu işin müteahhitliğini yaparız. Plan, proje çalışmalarını yaptık. Hepsi hazır. Biz buraları sıfırdan inşa edelim ve şu anda mültecileri bu güvenli bölgeye yerleştirelim. Buranın güvenlik noktasında da daha önce sayın Trump, ondan önce sayın Obama 'biz bunların güvenliğini sağlarız' diyorlardı. Şu anda aynı görevi biz de üstlenebiliriz. Bu güvenliği hallettikten sonra bizde toplamda 4 milyon insan var. Bu insanların 350 bini Kürt. 3,5 milyonu Arap. Arada 150 civarında da Arami, Keldani, Ezidi var. Bunların hepsini kendi topraklarına, evlerine yerleştirelim. İnanın hiçbir şey çıkmıyor. 'Petrolü çok severim' tamam da bu insanları niye sevmiyorsunuz.
- Bir gece ansızın gelebiliriz sözünü her zaman duyacaksınız. Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığı tamdır. 4 milyon insana bakıyorsunuz, okutuyorsunuz, sağlığıyla ilgileniyorsunuz. Oralarda gözeler varmış. Sınır bölgelerinde. Aynel Arab, Rasulayn'da. Bundan dolayı bunun adını Barış Pınarı koyalım dedik. İnşallah bu Barış Pınarı noktasında kararlılıkla mücadelemizi sürdürürüz. Çok uzun süre olmasa dahi burada eninde sonunda neticeye varırız.
"Kürtlere saygısızlık yapıyorlar"
- Kendileri ne söylediklerinin farkında değil. Bunlar özellikle Kürt kardeşlerimize saygısızlık yapıyorlar. Çünkü YPG/PYD bunların Kürt olarak ifade edilmesi bana göre Kürtlere saygısızlıktır. Bu ne demek, Kürtler teröristtir. Biz gerekse vatandaşlarımız olan Kürt kardeşlerimizi gerekse Suriye'nin kuzeyinde olan Kürt kardeşlerimizi terörist olarak addetmiyoruz ki. Ha onların içinden de çıkabilir. Dini gruplar içinden de terörist çıkabiliyor. Bunlar yatıp kalkıyor PYD-YPG diyemiyorlar. En sonunda SDG dediler. Kalkın da samimi söyleyin. Bugüne kadar var mıydı SDG diye bir şey. Son zamanlarda bir kamuflaj SDG bunu uydurdular. Biz diyoruz ki YPG-PYD, PKK'nın yan kuruluşlarıdır. Abdi Şahin denilen kişi bölücübaşının manevi oğlu, beslemesi diyebilirsin. Bununla Amerika'nın en üst kademesi görüşme yapıyor. Aynı şekilde Rusya görüşme yapıyor. Böyle olunca da netice alınamaz ki. Kaldı ki, biri de kırmızı bültenle aranıyor. Eğer ortaksak, NATO'da berabersek, terörizme karşı mücadele vereceksek, siz nasıl oluyor da bu tür terörist başlarıyla bir terör sevici konumuna düşüyorsunuz. Bunları düzeltmemiz lazım. İnanın hiç umurlarında değil.
- Kandil'e sürekli harekatlar yapılıyor. Kandil'e harekat yapılmıyor diye bir şey yok. Çok kararlı hava harekatları yapılıyor. Son dönemde Gabar, Cudi, Tendürek, Besler deresinde PKK'ya çok ciddi darbeler indirdik. Örgüt eleman devşirme ve ülkemize sızma konusunda ciddi tükeniş yaşıyor. Kaçıralan genç kızların orada nasıl muamele gördüğünü sizler de izlediniz televizyonlardan. Ahlaksız adam 60-65 belki de 70 yaşında genç kızlara nasıl tacizde bulunduğunu ekranlarda izledik. Ne yazık ki bu kızların onların elinden kurtulma şeyi çok çok zor. Genç çocuklara, delikanlılara aynı muameleyi yapmıyorlar, kızlara yapıyorlar. Bu terör örgütü ve terör örgütünün şu anda dışarıdaki sevicileri bu tabloları değerlendirmeye almıyor. Parlamentodaki temsilcileri bu tablolar karşısında 'bunlar ne yapıyor' dediklerini duyduk mu? Hala utanmadan sıkılmadan bunları savunmaya kalkıyorlar.
- Çok kararlı bir gidişimiz var. Bunu devam ettireceğiz. Sadece yurt içinde değil. Kuzey Irak'da dahi bunları adım atamaz hale getirdik. Irak tarafının zamanında gerekli önlemleri almamış olması maalesef, özellikle Kuzey Irak, Sincar, Mahmur, Kerkük'te faaliyetlerini yoğunlaştırdı ama başarılı olamayacaklar. Sincar ikinci Kandil olma yolundadır. Ezidiler Sincar'da PKK nedeniyle evlerine dönememektedir. Erbil şehrinin ortasında diplomatımızı şehit eden teröristlerin Mahmur'la bağlantısı tespit edildi. Bugün terör örgütleri arasında ayrım yapanlar gelecekteki felaketlerin de tohumlarını ekmektedirler. Gerek merkezi Irak hükümeti gerek Kuzey Irak, komşuluk hukukumuz gereği olarak bizim topraklara saldıran teröristleri tasfiye etmeleri gerektiğini söyledik. Gerekli önlemleri almaları gerektiğini söyledik. Kendilerine askeri ve güvenlik işbirliği anlaşması imzalamayı önerdik. Arkadaşımız taslağı ilettiler, şimdi Irak tarafının yanıtını bekliyoruz.
"Hepsi yalan"
- 32-33 bin TIR silah, mühimmat geldi. Bunların hepsi tespitli. Kargo uçağıyla gelen silahlar var. Bütün bunlardan bir kısmı hani çekilme talimatı geldiğinde bununla beraber Irak tarafına gitti. Zaten giriş güzergahı Irak. Çıkışta da yine o taraftan çıkıyorlar. Söyledikler ineydi, DEAŞ'ı yok ettik. Bir taraftan DEAŞ'ı yok ettik diyorsunuz, öbür taraftan bölgede PYD-YPG'ye bu imkanları veriyorsunuz. Hepsi yalan. Bunları sayın Trump'a söylediğimiz için rahat rahat konuşuyorum. Onlar kaçacak biz kovalayacağız diyoruz. Allah'ın izniyle biz sonunda muzaffer olacağız. Onlar da 'Bunlar bizim DEAŞ'a karşı yanımızda mücadele veren dostlarımızdır' diyorlar. Ben de diyorum ki, biz sizin neyiniz? DEAŞ'a karşı mücadeleyi niye bizimle vermediniz? Biz sizden parayla silah istiyoruz vermiyorsunuz, terör örgütlerine ücretsiz olarak veriyorsunuz. Biz sizin samimiyetinize nasıl inanacağız. Bunu hep konuştuk, tartıştık. Gel gör ki samimi değiller, dürüst davranmıyorlar. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütünün yok etmenin planlarını yapıyorlar. Yok edemezsiniz, yanlış yol seçtiniz. Onun için biz kendimize güveneceğiz, dik duracağız. 250 bin Suriyeli kardeşimiz herhalde gezmek için evini terk etmedi. Varil bombalarından kaçarak ülkemize sığındılar.
- Şu anda sayısal olarak az bir yekün değil bunlar. Çok çok sayısal olarak fazla bir rakam. Yurt dışına kaçtıkları yerler başta Amerika olmak üzere Almanya, Fransa, Belçika bütün bu ülkelerde bunlara çok ciddi barınma imkanı veriyorlar, bir de Yunanistan. Eğer siz bu adamları bize teslim ederseniz, karşılığını görürseniz. Etmezseniz karşılığını bulamazsınız. Yarın saat 16.00 gibi Şansölye Merkel'le telefonla görüşme imkanım olacak. Bu konuları tekrar görüşeceğiz. Yarınki görüşmenin önemli ağırlık noktasını Libya ile ilgili şu anda Berlin Zirvesi oluşturacak diye düşünüyorum ama bu konuyu gündeme getireceğim. Almanya şu anda başka sıkıntıyı yaşıyor. Hükümet noktasında ciddi sıkıntılar var. Ne yazık ki Almanya ile farklı ekonomik, ticari, sınai ilişkilerde sıkıntımız var. Kalkıp koalisyona havale ediyorlar. Biz de bu noktada oralardan bize yasal olarak sözleşmemiz olduğu halde verilmesi gereken birçok araç gereci, makine, motoru üretmeye başlattık. Bugün değilse yarın. İHA, SİHA, Akıncı'yı ürettiğimiz gibi. Şu anda biz Leopark tanklarının devamlı Kemal efendinin konuşup bulduğu Arifiye'deki tank palet fabrikası olayında, orası tamir bakım atölyesiydi, bitmiş tükenmiş bir konumda. Üç firma ihalesine girdi. Sözleşmesinde oraya 50 milyon dolar yatırım yapılacak. Ortak kim BMC'nin yüzde 50 ortağı olan Katar'la. Sattınız diyor, ne satması! Yalan söyleme dürüst ol, doğru konuş. Buranın işletme noktasında 25 yıllığına BMC'ye kiralandı. Satış yok ama adamda yalan bol. Şu anda orada Leopar tanklarının tamir, bakımı yapıldığı gibi kendimize ait yine aynı şeyler var. Mesela fırtına obüsleri burada üretiliyor, yine yalan.
Tank Palet Fabrikası
- Oranın alan olarak satılmaya kalksa 20 milyar dolar değeri var diyor. Öyle bir müşteri bulsa da gereğini yapalım. Herhalde emlakçılar falan buna yardım yapmadılar. Buradaki alan sadece kiralamadır ve bu kiralamayla da BMC üç firma arasından çıkıp kiralamıştır.
- Bu tür hedefler matematik bir olay değildir. Burada da sapmalar olmak. Mesele bu sapmayı asgari orana indirmektir. Az önce Kılıçdaroğlu'nu dinliyorsunuz. Adam bizim yaptığımız barajları inkar ediyor. Biraz vicdanın olsa bu barajların adı var, şunları gideyim göreyim dersin. Bu denizin altında olduğu için Avrasya Tüneli'yle ilgili bir şey konuşamıyor. Marmaray'la ilgili bir şey söyle. Çünkü milyonlarca insan Marmaray'dan geçiyor. Belli bir parti mensubuna yapılmadı bunlar. Tüm vatandaşlarımıza yapılmış olan esaslar. Yavuz Sultan Selim Köprüsü aynen o şekilde. Filistinlilerle ilgili benim BM'de hiçbir kelam etmediğimden bahsediyor. Nitekim ayrı bir karede oradaki konuşmamdan görüntüler var. Türkiye'de Filistin meselesini bizim kadar mücadelesini kavgasını veren bir başka siyasi parti yoktur. Sadece işin söz boyutunda değil her türlü Filistin meselesinde kardeşlerimizin yanında yerimizi aldık almaya devam edeceğim. Dün İsmail Heniye yanımıza geldi, ondan 15 gün önce Halid Meşal'le oturduk konuştuk.
- Sen ötelenen, itiklenen insanları kapıları açmak değil kapatılmasından yana oldun. Lider kendi ufkunu, kendi projesini kendisi belirler. Yanında danışmanları varsa dinler ve danışmanlarını dinledikten sonra da onların doğru dürüst olanlarını adeta imbikten suyu sızdırdığı gibi sızdırır. Kılıçdaroğlu siyasetini yalan üzerine bina eden, hakikat üzerinden yapan bir insandır. Bunu da bilerek yapıyor. Tüm bu yalanları bilerek yapıyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ortada. Marmaray ortada. Avrasya Tüneli ortada, Osmangazi Köprüsü, İstanbul-İzmir otoyolu ortada. Böyle bir eseri meydana gelen iktidara bu adamın ağzından bir teşekkür duydunuz. Vereceği cevap, görevinizi 2a yaptı. Bizim yaptıklarımızın açılış törenlerini yapıyorsunuz.
'Saray giden CHP'li
- Otoyollar, otabanlar hepsi ortada. Siyaset itibarlı bir iştir. Ama sayın Kılıçdaroğlu böyle bir şeyin içinde hiçbir zaman olmadı. Bunu öğrenmesi lazım. Muhalefet iktidara aslında istikamet vermeli. Ne yapması gerekiyor, bunu anlatmalı. Muhalefetin yapıcılığı belki olmayabilir, istikamet ver. De ki, 'şu şöyle yapılırsa daha iyi olurdu' ne yazık ki bunu yapmıyorlar. Hakaret üstüne hakaret. Bir Cumhurbaşkanının kendisinden başlıyor, ailesine varıncaya kadar her şeyinde. Açtığım davaların hepsini kazanıyorum, niye. Yalan siyaseti yapıyor, hakaretler yapıyor. Eleştiri başka, hakaret başka. Türkiye'de muhalefet çok ciddi yaralar alıyor.
- Sayın Kılıçdaroğlu 'ben bu saraya gitmem' dedi. Ve bir kere sayın Bahçeli, Kılıçdaroğlu böyle bir grup olarak ikili-üçlü gelme durumu olmuştu geldiler. Bazı meseleleri orada görüşme fırsatımız olmuştu. Tabii onun dışında kendisi sürekli zaten kimsenin saraya gitmemesi gerekir diyor, külliye diyemiyor. Hiçbir CHP'li kalkıp da külliyeye gelmiş değil. Sadece sayın İnce partimizin genel merkezine Cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman geldi. Benim yanımda arkadaşlarım, onun yanında arkadaşları vardı, nezaket ziyaretinde bulundu. O da saraya gelmiş değil, onların diliyle konuşuyorum, Külliyeye gelmiş değil. Bunun gizli saklısı yok. Peki külliyeye gelen CHP'li milletvekili olursa benim bunu gizlemekten kaçmak gibi derdim olmaz ki, rahat rahat söylerim. Benim karakterimde Kılıçdaroğlu karakteri yok, cibiliyeti ona müsaade etmez. Rahmi Turan'la ilgili söylenen ifadelerde kendini çok açık net gösteriyor. Böyle bir şey mümkün değil. Kaldı ki, Külliyey'le ilgili 'kaçaksaray' ifadesini defaetle kullandı. Buna yönelik olarak Danıştay'ın açık kararlarını ortaya koyduk. Böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ortaya koyduk. Burada ben kendime mi yaptım. Bu Külliye milletin. Burası bizim şanımız, şerefimiz.