Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da “Bismil Ovası Tarımsal Sulama Tesisleri, Diyarbakır Tekstil OSB 30 Fabrika, 4. Otosanayi Sitesi ve Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Açılış Töreni”nde konuştu. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Çözüm sürecini biz sonlandırmadık, HDP'nin gizli gündemi sonlandırdı" dedi.
'Çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz'
Konuşmasının büyük bölümünü çözüm sürecine ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecini anneler ağlamasın, akan kan dursun diye başlattıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başlattığımız çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz. Biz çözüm sürecini niye başlattık? Yeter ki artık anneler ağlamasın, akan kan dursun, yeter ki milletimizin her inançtan insanıyla kardeş olsun dedik. Bu bölgenin insanı demokrasiden, ekonomiden büyümeden nasibini alsın diye 'baldıran zehri de olsa bu meydanda söyledim içeriz' dedik. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar zehirlediler, istismar ettiler. Ve sonunda tamamen yıktılar. Çukur eylemleriyle bölgede yaşayan vatandaşlarımıza tuzak kurdular. Dirayetinizle bu tuzağa düşmediğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Üstelik bunlar ülkemizdeki ve Suriye'deki kardeşlerimizle kalmadılar Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin de başına bela kaldılar. Artık ülkemizde işleyemedikleri cinayetlerine orada başladılar. Bunlar Kürt düşmanı, insanlık düşmanı, coğrafyamızın düşmanı. Bunların olduğu yerde hak, hukuk adalet, fikir özgürlüğü kalmaz. Bunlar 1940'larda Türkiye'nin başına bir kabus gibi çöken tek parti CHP zihniyetinin günümüzdeki versiyonudur. Kürt kardeşime yapılan zulüm başta olmak üzere bu ülkedeki tüm büyük günahların anası olan CHP ile yol yürümek de ancak bunlara yakışırdı. CHP, HDP, İYİ Parti beraber yürüyorlar mı? Al birini vur öbürüne. Birbirinden farkları yok. Ama biz diyoruz ki, şu karşımdaki topluluğu görünce bugün bir başka heyecanlıyım. HDP'nin İstanbul'da CHP'ye verdiği desteğin nedeni ideolojik akrabalıktır" dedi.
'Çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık'
Çözüm sürecini sonlandıran kendileri olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaşık 1,5 asırdır kaşıdığı yarayı kapatmak için evet, çözüm sürecini biz başlattık. Ama çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık. Çünkü çözüm süreci bunların kötü niyeti, art niyeti, gizli degünmleri sonucu sonlandırıldı. Güya siyasetçi kimliğiyle ortada gezenler de hiçbir zaman şiddetle, terörle aralarına mesafe koymadılar. Hiçbir zaman meşru demokratik, hukuk düzeni içinde siyaset yapmayı düşünmediler. Diyarbakır'ın surunu, Silopi'yi köstebekler gibi kazıp, siz ne yapıyorsunuz demediler, diyemediler. Yurtdışındaki karanlık mahfirlerle, içerideki hain FETÖ'cularla gizli pazarlıklar yaparak ülkemizi emperyalistlerin oyun sahnesine çevirmek için harekete geçenlere tavır koymadılar. Allah için söyler misiniz? Dünyada hangi devlet buna müsaade eder. Hangi hukuk, adalet, vicdan buna göz yumar. Utanmadan sıkılmadan hala barış, kardeşlik, hukuk, demokrasi diyorlar. Siz bu kavramları en son ağıza alacak kişilersiniz ey HDP. Siz bu ülkede ve bu bölgede kendinizden olmayan kimseye hayat hakkı tanımadınız. Çünkü şiddet, dayatma, terör bunların ruhuna işlemiş. Kardeşlerim ne diyorlar, hadi sıkıysa söylesinler. Bizim PKK ile ilişkimiz yok diyorlar. Öyle demiyorlar mı? Bunların işi gücü yalan. Yanındaki ortağı CHP, onun da işi gücü yalan. Sürekli yalandan mağduriyet sizlerin hak ve hakkaniyet duygularını istismar etmeye çalışıyorlar."
'Diyarbakır annelerinin bedduası bunları vuracak'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde 688 gündür terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocukları için oturma eylemi yapan aileleri ziyaret etti. Ailelere destek mesajını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malum 25 kadar evladımız, anne ve babalarıyla buluştu. İstiyoruz ki diğerleri de anneleriyle babalarıyla buluşsun. Kolay değil, bugüne kadar Hacire Akar ile başlayan bu süreç devam ediyor. Daha da bunun artacağına inanıyorum. Şu anda Diyarbakır anneleri ile Şırnak anneleri bütünleşti mi? Bütünleşti. Van anneleri bütünleşti mi? Bütünleşti. Tüm bunlar sürekli olarak artarak devam ediyor. Bu PKK'nın, bu HDP'nin, tüm bunların 'evlat' diye bir derdi yok. Kandil'de taciz bunlar için bir sorun değil. Oradaki 13- 14- 15- 16 yaşındaki kızın taciz edilmesi, bunlar için, daha ileri gidiyorum, oranın yönetici konumundaki kişilerin 'evlat' diye bir sorunu yok. Onların 'taciz' diye bir dertleri yok çünkü onlar, taciz terörünün üzerinden bugünlere geldiler" diye konuştu.
Hiçbir zaman takibi bırakmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben inanıyorum ki kesinlikle Diyarbakır annelerinin bedduası bunları vuracaktır. Hiç endişeniz olmasın, biz bu işin takibindeyiz. Gerek İçişleri Bakanlığı'mız, Silahlı Kuvvetler'imiz bütün bunların üzerine gidiyor. Hiçbir zaman bu takibi bırakmayacağız. Sonuna kadar bu işi kovalayacağız çünkü bulunduğumuz görev, bulunduğumuz makam; 'Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adli ilahi sorar Ömer'den' bunu. Öyleyse Dicle kenarında aşırlanan kuzunun hesabını da biz vermek durumundayız. Şu anda parlamentoda yoğun bir şekilde bunun takibindeyiz. Bu takibi devam ettireceğiz. Neredeyse 700 güne kadardır gösterdikleri sabrı, inanıyorum ki bundan sonra da gösterecekler ama şunu kesinlikle bilsinler ki biz bu işi asla bırakmadık, bırakmayacağız. Bizim de evlatlarımız var, torunlarımız var. Bu acı neyse aynı şekilde sizlerin acısı da bizim acımızdır" dedi.
Evlat nöbetindeki aileler de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek ziyaretinden dolayı teşekkür etti.
'Teröre, zorbalığa asla teslim olmadık'
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Sevgili gençler, kardeşlerim, burada öncelikle bir hususu açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum. Bugün biz Diyarbakır'a sadece açılış ve ziyaret yapmak için gelmedik. Biz bugün buraya aynı zamanda Diyarbakır'ı dinlemek, Diyarbakırlılarla istişare etmek, Diyarbakırlı olan kavlimizi yenilemek için geldik. Sizlerin görüşlerine, sizlerin değerlendirmelerine büyük önem veriyorum. Şehre geldiğimiz andan itibaren bize büyük bir teveccüh gösteren tüm Diyarbakırlı vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Artık 20 yılı bulan bu zorlu yolculuğumuzda, dava arkadaşlarımızdan vefat edenler olduğu gibi bölücü terör örgütü tarafından kalleşçe şehit edilenler de var. Diyarbakır eski gençlik kolları başkanımız Yunus Koca iş yerinde, Dicle ilçe başkanımız Derya Aktent 10 Ekim 2016 tarihinde iş yerinde, Lice başkan yardımcımız Orhan Mercan 30 Haziran 2017 tarihinde evinin ve evlatlarının gözü önünde hainler tarafından alçakça şehit edildi. Gerek terörle mücadele sırasında gerek millet ve memleket yolunda şehit düşen tüm kahramanları rahmetle yad ediyorum. Biz onların samimiyetine, gayretine, yiğitliğine şahidiz. Bu kardeşlerimiz Allah yolunda öldüler ve şehit oldular. Biz onların millet ve ümmet için çarpan yüreklerinin büyüklüğüne şahidiz. Şehitlerimizin kanları pahasına bize emanet ettiği sancağı namusumuz bilip biz de canımız pahasına koruyacak daha da yücelteceğiz. Ne 40 yıllık siyasi hayatımızın herhangi bir safhasında ne de 20 yıla varan AK Parti döneminde teröre, şiddete, zorbalığa asla teslim olmadık."
'Hangi demokraside seçilmiş milletvekili, örgüt milatanlarına hesap verir'
Terör örgütü PKK'nın bölgeye yaptığı zulme değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son 40 yılda öldürdükleri, dağa çıkarttıkları, teröre bulaştırdıkları, hayatını kararttıkları 50 bin Kürt kardeşimin kanına giren bunlar değil mi? Bu ülkede Kürt kanını en çok PKK dökmedi mi? Köylerin boşalmasına, yakılıp, yıkılmasına, kentlerin çökmesine, sanayi ve ticaretin bitmesine, işindeki gücündeki insanların sefalete sürüklenmesine neden olan bunlar değil mi? Kurdukları partilerde demokrasi kelimesini hiç eksik etmediler. Peki soruyorum size, hangi demokraside seçilmiş milletvekili, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri, örgüt militanlarına hesap verir. Hangi demokraside devletin yatırım, hizmet için gönderdiği ödenekler yollara mayın döşemek için kullanılır? Hangi demokraside merkezi yönetimin verdiği araçlar şehirlerin içinde hendek, çukur kazmak için kullanılır? Hangi demokraside ülke aleyhine her girişime destek veren bir siyaset anlayışı olur. Bunlar demokrasi savunucuları değil, demokrasi düşmanıdır, istismarcısıdır. Yakın dönemde biz demokrasi ve özgürlükler konusunda pek çok mücadeleye girdik. Gezi olaylarını hatırlayın, 17/25 Aralık, emniyet yargı darbe girişimini hatırlayın. Terör örgütlerinin ülkemizin üzerine salınmasını hatırlayın. Ülkeyi istikrarsızlık batağına sürüklemek için yapılanları hatırlayın. 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın. Ekonomimize kurulan tuzakları hatırlayın. Biz bu mücadelenin hepsini de sizlerle birlikte yürüttük. Hamdolsun sizlerle birlikte zafere ulaştırdık. Bunlar o dönemlerde ne yapıyorlardı? Türkiye'nin karşısında, sizlerin karşısında kim varsa onlarla birlikte yol yürüyorlardı. Biz şimdi de hukuk, ekonomi reformlarımızda aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz" dedi.
Diyarbakır Cezaevi Kültür Merkezi oluyor
Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin kültür merkezi olacağının müjdesini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün sizlere müjde vermek istiyorum. Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muameleyle anılan Diyarbakır Cezaevi'ni yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmete sunuyoruz. Adalet Bakanlığı'mız gerekli hazırlığı yapıyor. Böylece Diyarbakır'ın hafızasındaki bir kötü anı ortadan kaldırmış oluyoruz. HDP'si, PKK'sı, sivil toplum örgütlü görünümlü tüm yapılar örgüt tarafından hazırlanan bir metne göre hareket eder. Ellerine fırsat geçerse ne yapacaklarını bu metinde açıkça söylüyorlar. İnsanların iradelerini ve düşüncelerini sınırlayan böyle ilkel bir anlayışın bu devirde geçerliliği olabilir mi? Aynı metinde uzun vadede aileyi ve mülkiyeti de ortadan kaldıracaklarını söylüyorlar. Bunlar size tanıdık geliyor mu? Evet, bunlar 1980 öncesi marjinal ideolojilerin söylemidir. Peki, dünyada bu yaklaşım kaldı mı diye baktığımızda sadece Kuzey Kore, Kandil ve Kobani'de kaldığını görüyoruz. Bu istismarcılar sürekli Kobani diyor ya, gidin bakın Kürt kardeşlerimize neler çektiriyorlar. 21'inci yüzyılın tüm yüz kızartıcı suçlarını orada işliyorlar. 13 yaşındaki Kürt kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? Bunlar hangi edepten bahsediyorlar, hangi namustan bahsediyorlar. Bunlarda ne edep var ne namus var. Bunlar kirli. Kobani'den kaçan kardeşlerimizden önemli bir kısmı ülkemizde yaşıyor. Biz bunların ciğerini biliyoruz. Neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz" ifadelerini kullandı.