Halk TV'de hafta içi her gün yayınlanan, İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programının bugünkü konuğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ydu. Yaklaşan seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, "Bu saatten sonra bu seçimi iktidar kazanamaz. Muhalefet kaybeder. Bizim de asla kaybetmeye niyetimiz yok. Bu saatten sonra bu seçimi iktidar kazanamaz" dedi. Kazanmak zorunda olduklarının altını çizen İmamoğlu, "Ben diyorum ki Allah'ıma şükürler olsun sağlıklıyım inançlıyım ve kararlıyım ki bu omuzlar her yükü taşır. Onun için altılı masadan çıkacak kararın en önde koşan en çalışkan neferi ben oluyorum. Memleketi ayağa kaldıracak iddia bu olmalı" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"İlk dini eğitimimi Kuran kursunda aldım. Trabzon'da. İyi bir eğitim aldım örneğin. Rahmetli dedem de iyi eğitim verdiği için gıdasına, şusuna busuna destek olurdu. 5-6 yaşında başladık gitmeye. Bu işin kuralları var. Dini eğitim veren kurumların olması kadar doğal bir şey olamaz. Yasak diye bir şey olamaz. Bunun kuralları, kaideleri, sahaları ve burada başka bir şey, yapılanma... Devlet içinde yapılanmanın FETÖ'yü doğurduğunu bilmiyor muyuz. Acaba buna namzet başka kurumlar var mı?
Şu anda bu cesareti bulan, bunu yapıp 'Ben bunu yargıda hallederim' diyen bir akıl var ise onun güvendiği bir saha var. Bunu kim halleder biliyor musunuz? Kuralı uygulayan bir yönetim bunu halleder.
Bazı binaları ellerinden aldık. Bakanlığın el koyduğu dosyalar arasında bu tür kuruluşlar da var. Geçenlerde altı binayla ilgili, KİPTAŞ döneminde, soruşturmasını başlattığımız, tespitlerimiz oldu. Kolay değil. KİPTAŞ bir bina yapıyor. Size tahsis ediyor. X tarikat, Y vakıf. İsim isim sıralamayayım. Bu vakıflara ne için veriyorsun 49 yıllığına. Sorgusuz sualsiz. Rapora giren rakamı söyleyeyim. 2 milyon lira. Kira alınması gereken yapılardan alınan kira 100 bin civarında.
Peki bu dernekler, vakıflar, kurumlar ne yapıyor. Eğitim mi veriyor. Hayır. Orada başka oluşumların temelini atma gayretindeler. Çocukların yetiştirildiği bir müfredat yok. Köşeye sıkıştırma var.
Bir belediyenin işi midir terörle iltisaklı biri... Teröristi bulmak, yargılamak belediyenin görevlerinin içinde midir? İçişleri Bakanı'nın ortaya koyduğu o dil aslında bizim 1000 yıla yakın devlet geleneğimizi ne yazık ki eziyor. Diyor ki Emniyet sen işini yapmıyorsun. MİT sen de işini yapmıyorsun.
Bir açıklama yapıyorsunuz ayakkabı numarasına kadar biliyorsunuz diyorsunuz aynı hafta sayı veriyorsunuz. Aradan bir iki hafta geçiyor Meclis’in kürsüsünde yere ura vura 557 terörist var İBB'de diyorsunuz. iBB’de 88 bin civarında kişi çalışıyor. 88 bin insanı zan altında bırakıyorsunuz. İBB’de çalışan nedir Ekrem İmamoğlu’nu lekelemek. Bu bakan TC tarihinin yüz karası bir süreci yürütüyor.
(YSK Başkanı'na hakaretten yargılandığı davaya ilişkin) Sakince anlatmak istiyorum. Hangi iddialar olursa olsun hangi duyumlar gelirse gelsin ben bu mahkemenin hakimine Türk yargısının hakimlerine savcılarına güvenmek istiyorum. Adalet hava ve su gibidir bugün yaşıyorsak bizi ayakta tutan şey adalettir. Bir önceki hakimin yaşadıklarını konuşarak başlamamız lazım. Bu mahkemede bu davaya bakmak üzere görevlendiriliyor. Bu kişi ile ilgili bizim aldığımız bilgiler iddialara baktığınızda, içinde her şey var kumpas var tehdit var, tüm bu şaibeli sürecini aydınlatmak lazım. 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hakimi atanalı bir yıl olmuşken tahammüllere göre iki yıl daha burada kalması gerekirken 1 yıl daha kalarak bu görevinden uzaklaştırıldı? Üstelik eşinin de özel durumu var. Bu atamaya da karşı çıkıyor. İkinci soru; bu mahkemenin olduğu adliyedeki yüksek rütbeli başsavcı görevinde olan kişi gönderilen hakime ‘iki yıldan fazla ceza ver siyasi yasaklı olsun seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım’ demiş midir, dememiş midir? Bir başka mahkeme başkanının da sürgününü örnek göstererek hakim tehdit edilmiş midir? Denileni yaparsan ödüllendirileceksin teklifinde bulunmuş mudur? Bu şikâyetler yapıldı, avukatlar başvurdu, HSK tenezzül edip bu yaşananlarla ilgili soruşturma açmadı. Çok enteresan!
Şimdi az önce size anlattığım sayın bakanın sandık başında 700 terörist var iddiası ile, biliyorsunuz o dönem çaldılar diye kampanya yaptılar. Nerede onlar? Mahkeme sonuçlandı sıfır. Kimse yok! Kimseden lafımı esirgemem. Dönüyorum YSK üyelerine o dönemde 6 Mayıs'ta seçimi iptal eden YSK üyelerine diyorum ki ‘hiç mi vicdanınız sızlamıyor?’ Bu milletin parasını çar çur ettiniz. Sadece o iddialara dönük bir seçimi iptal ederek demokrasimize kapkara bir leke sürdünüz. Bu cümleleri YSK üyelerine söylüyorum. Lafımı esirgiyor muyum? Seçimi haziranda kazandım. Peki bu ahmak cümlesi ne zaman söylendi ta Kasım 2019’da. 7 ay sonra keyfim yerindeyken döneceğim ben YSK üyelerine hakaret edeceğim! Y a arkadaşlar ben lafa bakarım laf mı diye adama bakarım adam mı diye diye cümleme başlayıp bana ahmak diyenin hakaretini iade ediyorum. İçişleri Bakanı bana ahmak dedi. Ben de İçişleri Bakanı’na söyledim. Bunu defalarca dile getirdim. Ben ifade de bunu söyledim. O dönemde savcının tutumunu bana avukatım söylüyor ‘Bu işten bir şey çıkmaz’ falan diye. Daha acı bir şey söyleyeceğim; ben 4 Kasım’da bu sözü bakana iade ediyorum, dava ne zaman açılıyor biliyor musunuz? Tam 20 ay sonra! O gün de davayı iptal ettirenlerin kim olduğu belli. Siyasi irade. O hüngür hüngür ağladım diye anlatan bakan ve onun amiri, siyasi irade, bu davayı açtıran da siyasi irade. (Sizi siyaseten yasaklı hale getirebilirler mi bu dava ile?) Zaten kazanacağız ama milyonlarca fark atarız. Ben meselesi değil. Biz biriz. Millet İttifakı bir. Bugün Ekrem İmamoğlu'na bir ceza verilmesi ile bir başkasına ceza verilmesini bir farkı yok. yargının siyasetin aleti olduğuna inanan halk bunu gören halk öyle bir tokat atar ki bir daha yerden kalkamazlar. Aynısı olur misli misli olur. Ama istemiyorum. O oy oranı vesaire aynı 13 bin oyda söylediğim gibi böyle bir siyasi kazanımı tarafımca zerre istemiyorum.
(Taksi sorunu) Gerçekten kamuoyunun ve sizlerin bize büyük katkısı oluyor. Zira bu 1803 minibüsün 320’nin üzerindeki dolmuş taksinin taksiye çevrilmesinin tek sebebi kamuoyu baskısı. Onun anlamı ne biliyor musunuz? Kesinlikle ölçtürmüşlerdir, oylarına etkisi vardır ondan dolayı buna evet demişlerdir. Baktıkları tek pencere oy meselesi ve kamuoyu baskısı. Her şey oy mu? Oy için her yol mübah mı? Bu şehrin nüfusuna göre dünyadaki örneklerine göre, taksi sayısına baktığınızda 20 yıl önceki taksi sayısı ile aynı ama o günün nüfusuna göre iki katına çıkmış bir İstanbul var. Ve diyorsunuz ki taksiye ihtiyaç yok. Olacak iş değil. Sırf bu süreci yönetmek için UKOME’nin ayarlarıyla oynadılar. Zaten bunu sayın Cumhurbaşkanı da itiraf etti; ‘UKOME’yi iyi ki değiştirdik. Değiştirmeseydik UKOME üzerinden Allah bilir İstanbul’a ne kötülükler yapacaklardı.’ Hayır, yapacağımız bütün iyi hamleleri engellemek için. Peki kaybeden kim? İstanbul halkı. (İsmail Küçükkaya: Ben eziyet çekiyorum) Cinnet geçiriyor artık insanlar, ben artık dinlemekten yoruldum. Buradaki en kötü durum, benim masum taksici esnafımın karalanması. Takside esnaf olmak şerefli bir meslektir. Siz bir süreliğine bir odayı paylaşır gibisiniz. Orada bütün ahlakıyla sizi bir yerden bir yere götüren esnaftır. İnanın 50 yöntem deniyoruz.
Biz çözdük dedi sayın cumhurbaşkanı. Minibüsçüler de gitti ona çiçek miçek. Bu taksi meselesinde bağırıp çağıran karşı çıkan taksiciler odası başkanının cumhurbaşkanının söyleminden sonra cümlesini duydunuz mu? Cümlesi yok. Niye biliyor musunuz? Siyasi işbirliği! Taksiciler Odası Başkanı, taksici esnafını temsil etmiyor. Bizim taksi sahibi vatandaşlarımızla taksi esnafıyla ne alıp veremediğimiz olabilir!
Bu saatten sonra bu seçimi iktidar kazanamaz. Muhalefet kaybeder. Bizim de asla kaybetmeye niyetimiz yok. Bu saatten sonra bu seçimi iktidar kazanamaz.
(Erdoğan, “2023'te milletten kendi adımıza son kez istediğimiz destekten alacağımız güçle Türkiye Yüzyılı inşasını başlatıp bu kutlu bayrağı gençlere teslim edeceğiz" demişti) Çok ilginç bir akıl. Tevazu dediniz ya. Tevazu kişiliği devredeceğim lafını söyler mi? Neyi devrediyorsun? Biz monarşi ile değil cumhuriyetle yönetiliyorum. Devredeceğim sözü bile o tevazu ile örtüşmeyen bir tarif. Yetkiyi 86 milyon insan verir ve alır. Yoruldu gitmek istediğini ifade ediyor. Kadirşinas milletimiz de yollayacak onu. Güle güle hadi git dinlen sen diyecek. Yoruldu. Yorulduğunu fiziksel olarak da belli ediyor. Milletimiz onun bu duygusunu dikkate alacak ve onu 4 yıl daha yormayacak merak etmesin. Allah’ın izniyle hadi sen dinlen, yoruldun diyecek. Koşacak enerjisi yüksek bir dönemi, milletine hizmet edilmesi gerekeni yarattıkları açıkları kapatması gereken, bu ülkenin gerçek konularına eğilen, 6 yaşındaki çocuklarımızı düşünen, geleceğe gençleri hazırlayan, bu süreyi de yani dünyanın birçok anını kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti bu sefer kaybetmesin diye her yönüyle kabiliyetlerini en üst seviyeye taşıyacak sürece hazırlayacak.
Meclis'te çıkan her bakan düşman ilan ediliyor. Özgür Özel güzel bir şey söyledi Togg’la ilgili. Siz Togg’u bu milletin neredeyse yüzde 60’ını karşına alarak milli ve yerli ilan etme çabasını nasıl gösterirsiniz ya. Bir ürün hepimizindir yapmayın yanlış yapıyorsunuz dedi. O kadar güzel bir tarif yaptı ki. Çıkan her bakan aynı dili kullanıyor. Çıkan bakan trolün önde gideni sanki. Bunlardan kurtulmak için kazanmak zorundayız. Ben diyorum ki Allah'ıma şükürler olsun sağlıklıyım inançlıyım ve kararlıyım ki bu omuzlar her yükü taşır. Onun için altılı masadan çıkacak kararın en önde koşan en çalışkan neferi ben oluyorum. Memleketi ayağa kaldıracak iddia bu olmalı."