Edip Akbayram son yolculuğuna uğurlandı

75 yaşında hayatını kaybeden usta sanatçı Edip Akbayram için Harbiye'deki Cemal Reşit Rey Konsere Salonu'nda veda töreni düzenlendi.

Türk müziğinin usta ismi Edip Akbayram, 2 Mart'ta tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

75 yaşında hayatını kaybeden Edip Akbayram için Harbiye'deki Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda veda töreni düzenlendi.

Usta sanatçıyı son yolcuğunda yalnız bırakmayan sevenleri Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nu doldurdu.

Akbayram'ın kızı Türkü Akbayram ve torunu Lavin gözyaşlarına hakim olamadı.

Edip Akbayram'ın eşi Ayten Akbayram, Çok üzüntülüyüm. Türkiye çok değerli bir evladını kaybetti. Canımın yarısını kaybettim." dedi.

"DİRENİŞ VE MÜCADELEYLE GEÇEN BİR ÖMÜR"

Veda töreninde kürsüye çıkarak konuşma yapan Edip Akbayram'ın kızı Türkü Akbayram, şöyle konuştu:

"Çoğunuzun Edip abisi ama benim babam. Canıma can katan, yoluma inanılmaz bir ışık tutan… Ne söylesem onun bu ülkeye kattığı değerden anlamlı olmayacak, eksik kalacak. Onun zarafeti, yüreğini anlatmaya yetmeyecek. Doğduğu andan itibaren hayatı direniş ve mücadeleyle geçen bir ömür... İlkeleri, dimdik duruşu, sarsılmaz devrimci Atatürkçü kimliğiyle bu ülkeye bir Edip Akbayram geldi, ama asla geçmeyecek. Babam birimizin memleket hasretinde, birimizin sevdasında, birimizin kavgasında, birimizin umudunda hep yaşayacak. Seni saklayacağım baba, önce kendim için, sonra herkes için seni sesimde yaşatacağım. Bir evlat olarak ömrüm boyunca seninle gurur duydum, seninle gurur duymaya devam edeceğim. Hoşça kal babacığım."

"YAŞADIĞI ÖMÜR BOYUNCA ÖRNEK OLMUŞTUR"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da anma töreninde yer aldı. Edip Akbayram'ın örnek bir sanatçı olduğunu söyleyen İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Hayatın gerçeği, bizim sözümüzün ve gücümüzün yeteceği bir şey değil. Ama Edip Akbayram'ın sözleri bizim hala dilimizde, kulağımızda, dimağımızda ve sözlerimizden hiçbir zaman eksik olmayacak. Bence tabii sanatçı kimliği olan insanlarımız var ama sanatçı artı ötesi insanlar vardır. Duygularıyla tavırlarıyla duruşlarıyla bizi de o yönleriyle çok etkilerler. Edip Akbayram da öyle bir sanatçımızdı. Hem toplumsal olaylara duyarlılığı, sözünü esirgemeyen duruşunu göstermekten geri durmayan güçlü karakteriyle her nesle yaşadığı ömür boyunca örnek olmuştur. Açıkçası ben de kendisini öyle hissederek büyüdüm, tanıdım. Değerli bir büyüğümüzdü, aynı zamanda ağabeyimizdi. Elbette ürettikleriyle, tavırlarıyla, sözleriyle, şarkılarıyla her zaman yaşayacak, ismi de yaşayacak. O bizim sorumluluğumuz. Mekanı cennet olsun, ruhu şad olsun. Allah rahmet etsin. Başımız sağ olsun."

"ONURLU DURUŞUNDAN TAVİZ VERMEDİ"

Daha sonra kürsüye çıkarak konuşma yapan İmamoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hayatın her evresinde, heyecan duymak istediğinde, sevdasını hissetmek istediğinde ya da bir haksızlığa karşı kendini güçlü hissetmek istediğinde, ya da hak mücadelesi veren insanların onurlu duruşunda, mücadelesinde öyle güçlü bir ses çıkardı ki insanların tüylerini diken diken ederdi. Bu ülkenin onurlu, vicdanlı ve ülkesini çok seven bir insan olması, aynı zamanda bu halkın istekleri, duyguları, düşünceleri, türkü olup, hepimizin ruhuna işleyen o sesinden, milyonların hayatına dokundu. Açıkçası, sesi gibi yüreği de güzel bir insandı. Tanımaktan da onur duyduğum ve her zaman insandan, sevgiden, eşitlikten yana, onurlu duruşundan da taviz vermedi Edip Akbayram.

"BORCUMUZU ÖDEYECEĞİZ"

Edip Akbayram'ın ismini yaşatmak elbette boynumuzun borcudur ve bunu mutlaka en güzel şekilde var edeceğiz. Zaten duygularımızda yaşayacak olan Edip Akbayram'a, borcumuzu ödeyeceğiz, ödemek için uğraşacağız.

"ONUN SESİYLE AYAĞA DİKİLİRLER"

Tabii, zamansız sanatçılar vardır. Zamanı geçmez hiçbir zaman. Edip Akbayram öyle bir insan. Zamansız sanatçılar, ama aynı zamanda bir de cesaretiyle var olan sanatçılar vardır. Cesurdurlar. Her koşulda konuşurlar, her koşulda sesini çıkartırlar ve insanlar sessiz, sükun içinde kaldıkları bir ortamda onun sesiyle ayağa dikilirler ve aslında var olan ama göstermekten çekindikleri cesaretini daha yürekli bir biçimde gösterirler.

Ne yazık ki ülkemizin cesur duruşa, cesarete, kendi içindeki savunmalara ya da kötülüklere karşı bu tür duruşlara sıklıkla ihtiyaç duyulmakta. O bakımdan ihtiyaç duyulduğu anda sesini duyduğumuzda bize hissettirdiği cesaret bakımından çok az sanatçılardan birisiydi Edip Akbayram.

"CESARETİ VE SESİ HER DAİM YAŞAYACAKTIR"

Eminim toplumda cesur sanatçılar, cesur duruşlu insanlar hep var olacaktır. Ama Edip Akbayram'ın o zamansız ve her zaman yanımızda olacak olan cesareti ve sesi her daim yaşayacaktır. Bu toprakların en güzel türküleri, onun sesiyle nesilden nesile aktarılmaya devam edecektir."

"EDİP AKBAYRAM'IN DİRENİŞİ BURADA BİTMEDİ"

Zülfü Livaneli ise yakın dostu Edip Akbayram için şu ifadeleri kullandı:

"Sizler gibi iyi, onlarca güzel insana rağmen bir de bir karanlık var. Bu karanlık neden yıllardan beri devam eder gelir diye bu ülke kendi evladına, kendi sanatçısına TRT'sini, radyosunu, televizyonunu yasaklar? Bu ülkenin polisi niye türküleri dinleyip coşacağı yahut da içinden gelen bir aşk şarkısını söyleyeceği sanatçıların sesiyle ve kendisiyle meşgul olmak yerine onu dövmeye, linç etmeye gider. Bunu anlamak mümkün değil. Niye? Sivas'ta bu kadar canımız yakılır? Niye onlara bu kadar büyük bir nefret duyulur? Yunan mitolojisinde Cronos vardır, kendi çocuklarını yiyen. Cronos gibi olduğu bu ülke, herhalde kendi çocuklarını yiyor. Ama hiçbir zaman Edip'in de bir zamanlar söylediği gibi, sanatçılar bütün bunlara karşı fiziken direniyorlar ama daha sonra da sanatlarıyla direniyorlar. Bu bakımdan Edip Akbayram'ın direnişi burada bitmedi. Kendisi fiziken artık burada olmasa bile direnişi, türküleri, hikayeleri ve sesiyle daha uzun yıllar yaşamaya devam edecek. Türkiye'nin varlığında yaşamaya devam edecek.

"TÜRKİYE'DE ÇOK ZOR DİK DURABİLMEK"

Hepimiz biliyoruz ki dik durdu. Dimdik durdu hayatı boyunca. Fakat dik durmak Türkiye'de kolay bir şey değil. Dik durmak dediğiniz bir yer bulmuşsunuz, orada da dimdik duruyorsunuz. Sürekli değiştirmiyorsunuz pozisyonunuzu. Bu değil. Türkiye'de çok zor dik durabilmek. Çünkü fırtınaya tutulmuş bir gemi gibi, oradan oraya savrulurken sizin dik durmanız demek, o gelen dalgalarla mücadele etmeniz demek. Kimileri savrulurken, kimileri denize uçarken her sefer yeni bir tavırla tekrar var olmamız demek. Hayat sizi devamlı sınıyor Türkiye'de. Bakıyorsunuz darbe oluyor. O darbeye, askeri darbeye karşı durmanız gerekiyor. Her şeyi göze alarak, hapsi, ölümü, dayağı, hepsini göze alarak. Sivil darbe oluyor. Sivil darbeye karşı duruluyor. Oradaki duruşunuzun net olması gerekiyor. Ve her seferinde tekrar sınava giriyorsunuz. Şimdi artık internet çağı. Geçmişe dönüp de şu son 30-40 yılda insanlar neler, gazeteciler, kamuoyunun önünde olanlar, sanatçılar nasıl tavırlar takınmışlar? Linçle beraber mi olmuşlar yoksa her şeye rağmen linçe karşı mı çıkmışlar? Genel geçer akımların karşısında mı durmuşlar diye baktığınız zaman bu ayrım çok daha belirgin olarak ortaya çıkıyor. O fırtınalı gemide kendini bir vicdan direğine, iradesine bağlayıp oradan ayrılmamak demek. Her sefer yeniden mücadeleye girmek demek. Edip hayatının her günü mücadele etti. Her gün o yüreğindeki dürüst tavrı hem sanatıyla, hem yaşamıyla, hem de sözünü hiç esirgemeden söyledi. Bunun sonu ne olur diye düşünmedi. Belki ailesine çok büyük servetler bırakmadı. Halkın sanatçıları zaten bırakamaz. Ama halkın gönlünde öyle bir sevgi bıraktı ki bu sevgide hiçbir hazine ile ölçülemez herhalde.

"SANATÇI MÜSVEDDELERİ DİYEN BİRİSİ VARDI"

Ve bir ara Edip'e sanatçı müsveddeleri diyen birisi vardı, şimdi adını hatırlamıyorum ama ona verdiği cevabı hatırlıyorum. O demişti ki "Ben bugüne kadar 10-15 başbakan gördüm, şu kadar bakan, bu kadar milletvekili, hiçbirinin adını hatırlamıyorum ama bizim türkülerimiz ayakta." demişti. "

Edip Akbayram için düzenlenen anma törenine birçok ünlü isim de katıldı. Usta sanatçı için şu ifadeler kullanıldı:

Sinan Özen: Duruşuyla, tavrıyla örnek bir insandı. Duruşu ve omurgası olan, halkın içinde göz hizasından bakan bir insandı. Gerçekten emekçinin yanındaydı.

Fırat Tanış: Söylenecek pek bir şey yok. Hepimiz çok üzgünüz.

Kubat: Edip abi hepimiz için çok kıymetliydi. Yeri doldurulamayacak.

EDİP AKBAYRAM KİMDİR?

"Güzel Günler Göreceğiz", "Hasretinle Yandı Gönlüm" ve "Aldırma Gönül" gibi şarkılarıyla sevenlerinin gönlünde taht kuran Edip Akbayram, 29 Aralık 1950'de Gaziantep'te doğdu.

Dokuz aylıkken çocuk felcine yakalanan ve çocukluğu hastalıkla geçen Akbayram'ın müzikle ilişkisi küçük yaşlarda bir orkestra kurmasıyla başladı.

Amatör olarak evlerinin yakınındaki bir düğün salonunda çalışan Akbayram, lise döneminde ise arkadaşlarıyla beraber kurdukları orkestrada, Karacaoğlan ve Pir Sultan'ın deyişleri üzerine besteler yaparak müzikle bağlarını sağlamlaştırdı.

İlk plağında yer alan "Kendim ettim kendim buldum" şarkısını lise yıllarında hayata geçiren Akbayram'ın grubunun adı ''Siyah Örümcekler''di.

Müzik kariyerine Gaziantep'te başlayan ve bir süre orada devam eden Akbayram'ın ikinci durağı ve sahneye çıktığı şehir ise Adana oldu.

Akbayram, 1968 yılında liseyi bitirmesinin ardından İstanbul'a giderek, doktor olma hayali için sınavlara girdi ve diş hekimliği bölümünü kazandı.

Diş hekimliği bölümü ile müzik arasında seçim yapmak zorunda kalan Akbayram, müziği seçerek 1971 yılında Altın Mikrofon Yarışması'na katıldı. Usta sanatçı, yarışmada, Aşık Veysel'in şiirinden esinlenerek hayata geçirdiği ilk bestesi olan "Kükredi Çimenler" ile birinci oldu.

Dostlar Orkestrası'nı 1974 yılında kuran Akbayram, Anadolu pop müziğinin önde gelen isimlerinden biri oldu.

"Kara Kuzu", "Deniz Üstü Köpürür" ve "Garip" adlı eserleri hafızalara kazınan, "Aldırma Gönül" ve "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" adlı parçalarıyla satış rekorları kıran Akbayram, geniş bir hayran kitlesi kazandı.

Aldığı ödüllerin arasına Altın Plak'ı da yazdıran sanatçının 250'ye yakın ödülü bulunuyor.

Türkiye Haberleri