Türkiye Barolar Birliği; 17 Şubat Cuma günü, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nca yapılan, ancak tepkiler üzerine internet sitesinden kaldırılan; “Deprem Bölgesinden Sıkça Sorulan Sorular” başlıklı açıklamaya tepki gösterdi. Birliğin açıklaması şöyle:
“17 Şubat Cuma günü, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nca yapılan, gelen tepkiler üzerine internet sitesinden kaldırılan; ‘Deprem Bölgesinden Sıkça Sorulan Sorular’ başlıklı açıklamada, depremzede çocukların kendisini evlat edinen kişilerle evlenebileceğine ve bu çocukların evlat edinenin nüfusuna kaydının mümkün olmadığına dair açıklamalar yapıldığı görülmüştür.
'Evlat edinen ile evlatlık ve onun çocukları arasında evlenme yasaktır'
Açıklamanın Türk Medeni Kanunu’nun kabulünün yıl dönümde yapılmasını ayrıca talihsiz buluyor, demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükteki kanunlarını tüm ilgililere bir kez daha hatırlatmayı görev addediyoruz.
Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca evlat edinme yoluyla soybağı kurulur; yani evlatlık, evlat edinenin nüfusuna kaydolur.
Türk Medeni Kanunu’nun 500. maddesi uyarınca evlatlık, tıpkı öz çocukları gibi, evlat edinenin mirasçısı olur. Ayrıca evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlat edinen ve akrabaları evlatlığa mirasçı olamazlar.
Türk Medeni Kanunu’nun 129. maddesi uyarınca evlat edinen ile evlatlık ve onun çocukları arasında evlenme yasaktır.
Ayrıca yine bir süredir çeşitli medya mecralarına yansıyan, depremzede çocukların Çocuk Koruma Kanunu ve ilgili mevzuata aykırı olarak bir takım kurum ve kuruluşlara teslim edildiğine yönelik haberler de Birliğimiz tarafından kaygıyla takip edilmektedir.
'Refakatsiz kalan çocuğun korunmasına ilişkin hizmetler devlet tarafından ve yargı kararına dayalı olarak yapılabilir'
Gerek ulusal gerekse uluslararası hukuk çerçevesinde, bilhassa refakatsiz kalan ya da ailesinden ayrı düşmüş çocuklarla ilgili tüm iş ve işlemlerde çocukların üstün yararlarının gözetilmesi ve en yüksek koruma hizmetlerinden yararlandırılmaları devletin temel görevleri arasındadır. Refakatsiz kalan çocuğun korunmasına ilişkin hizmetler devlet tarafından ve yargı kararına dayalı olarak yapılabilir. Bu hizmetin protokol adı altında yapılan düzenlemeler ile özel kişilere, vakıf ya da derneklere verilmesi mümkün değildir. Bu durumdaki çocukların sosyal hizmet kuruluşları dışında tutulması ilgililerin hukuki ve cezai sorumluluğunu doğuracaktır.
Konuya yönelik olarak bazı barolarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının hassasiyeti ve suç duyuruları çerçevesinde soruşturma başlatıldığı bilgisi de tarafımıza iletilmiş olup, bu konunun da takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.”