Diplomatlar büyükelçi krizini değerlendirdi: Türk büyükelçiler istenmeyen kişi ilan edilecek mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın on büyükelçi için "İstenmeyen kişi ilan edilmeleri için talimat verdim" açıklamaları ardından "persona non grata" süreci ve Türk dış politikasının gidişatı merakla izleniyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İş insanı Osman Kavala için "serbest kalmalı" çağrısı yapan on büyükelçi ile ilgili olarak "10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesi için talimat verdim" açıklamasını yaptı.

Söz konusu açıklamayı halktv.com.tr’den gazeteci Berrak Güngör’e değerlendiren CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz ve emekli büyükelçiler Osman Korutürk ve Oğuz Demiralp, Türkiye dış politikasının gidişatını "endişe verici" bulduklarını dile getirdiler.

'Sonuçları Türkiye için ağır olur'

Yaşanan büyükelçi krizine yönelik değerlendirmelerini dile getiren Ünal Çeviköz, "Bunun sonucu Türkiye için ağır olur. O ülkelerdeki büyükelçilerimiz de persona non grata ilan edilirler. Söz konusu ülkelerin hepsi büyük ülkeler, İsveç, Canada, Almanya, Fransa gibi. Bu atılacak adımların mütekabiliyeti (karşılık) olur tabii ki. Mütekabiliyet uygulandığı zamanda da Türkiye’yi çok ciddi bir şekilde negatif etkileyen gelişmelere yol açacaktır" ifadelerini kullandı.

'Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması zaten yolda'

Gündemdeki büyükelçiler krizi ile Avrupa Konseyi üyeliği iptalinin ayrı konular olduğunu belirten Çeviköz, "Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması zaten yolda olan bir süreç. Osman Kavala ile ilgili olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bir Türkiye’ye bir süre verdi. Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının uygulanmaması halinde üyeliğiyle ilgili bir takım ileri tedbirlerin alınabileceği süreç başlatıldı. Bu süreç için de zaten Kasım sonuna kadar bir süre verilmişti. Yani Avrupa Konseyi ve büyükelçiler konusu farklı olsa da Konsey üyesi olan ülkeler tabii ki Bakanlar Komitesi’nde bunu bir şekilde gündeme getireceklerdir" diye konuştu.

'Yalnızlaştık'

Türkiye’nin her alanda çok yalnızlaştığını ve büyükelçiler kriziyle daha da yalnızlaşacağını belirten emekli Büyükelçi Osman Korutürk, "Bunlar çok ciddiye alınması gereken kararlar. Böyle tek kişinin iradesine kalınca maalesef Türkiye dış ilişkilerde güç duruma düşüyor" dedi.

Büyükelçilerin "istenmeyen kişi" (Persona non grata) ilan edilmesinin resmiyet kazanması durumunda durumun çok ciddileşeceğini belirten Korutürk, "Siz bir büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan ettiğiniz zaman genellikle uygulama, o büyükelçinin ülkesinin de sizin oradaki büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan etmesiyle sonuçlanır. On ülkeyle ilişkilerin büyükelçilik düzeyinde bu yönde ilerlemesi çok ciddi bir durum. Biz şikayet ediyorduk Mısır’da büyükelçimiz yok Suriye’de büyükelçimiz yok diye bunları derken şimdi çok değişik ilişkiler içinde bulunduğumuz hem ittifak ilişkileri içinde bulunduğumuz hem Avrupa kurumları içerisinde ilişkide bulunduğumuz hem ticaretimizin çok büyük bir kısmını gerçekleştirdiğimiz ülkelerle büyükelçilik düzeyinde ilişkileri kesmeye yönelik bir adım atılmak isteniyor. Bu da Türkiye açısından çok ciddi sonuçlar doğurabilir" ifadelerini kullandı.

'Anlamak mümkün değil'

Kavala konusunun çıkmaza girdiğini belirten Korutürk, "Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin bu konuda kararı var. Türkiye’deki mahkemeler de bu konuda karar vermiş. Bütün bunlara inatla yaklaşmak anlaşılır bir şey değil. Tepkisel bir kararla on ülkeyle ilişkiyi kesme adımı atmak ne kadar doğrudur bunu anlamak mümkün değil" dedi.

Türkiye’yi dünyadan izole eden bir siyasete adım atılıyor vurgusu yapan Korutürk, "Türkiye zaten çok yalnız. Türkiye dünyada birçok anlamda ciddi bir yalnızlık yaşıyor. Bu yalnızlık da Türkiye’nin bütün alanlardaki ilişkilerini etkiliyor. Söz konusu yalnızlığımızı güçlendirecek adımlar izlemek doğru bir politika değil" diye konuştu.

'Neresinden baksak yanlış'

Korutürk, "Avrupa konseyinin biz kurucularından biriyiz. Avrupa Konseyi’nin önemli organlarından biri de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Biz kendi kurucusu olduğumuz bir uluslararası kuruluşun kararlarını kabul etmiyoruz. Bunu da anlamak mümkün değil. Neresinden baksanız yanlış bir politika olduğunu düşünüyorum. Büyükelçilerin istenmeyen kişi ilan edilme durumu eğer gerçekleşirse çok vahim ama diğer yandan da böyle büyük sözler sarf edilip de arkası gelmezse bu da diplomasi açısından garip bir durum oluşmasına neden olur. Yani neresinden bakarsanız bu beyan yanlıştır" ifadelerini kullandı.

'Türkiye’ye yönelik karşılığı olacak'

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Talimat verdim" açıklamalarına yönelik değerlendirmelerde bulunan emekli Büyükelçi Oğuz Demiralp, "Kendi sözünün arkasında durmak için böyle bir karar verdi ve tabii ki söz konusu talimatın sonrasında Türkiye’ye yönelik karşılığı olacak. Diğer on ülkenin nasıl cevap vereceğini göreceğiz. Olumlu sonuçları olacağını tabii düşünmüyorum. Diplomaside büyük laflar edince arkasında durmak gerekiyor yoksa zaaf içinde görünebilirsiniz. Bizim politikalarımızda bu zamana kadar gördüğümüz en önemli şey hep bir kuvvet mücadelesi, bilek güreşi. Dolayısıyla böyle bir yöne gidilmesi beni şaşırtmadı" ifadelerini kullandı.

'Türkiye’ye yönelik hoşgörü payı azalacak'

Demiralp, "Bu kararın Türkiye açısından hayırlı sonuçları olmayacağı belli. Avrupa Konseyi’nde kasım toplantısından sonra Türkiye’ye yönelik hoşgörü payı iyice azalır. Sert önlemlere doğru yönelme olacaktır. Bu söz konusu on ülke arasında büyük ülkeler var; Fransa, Almanya gibi dolayısıyla batı dünyasındaki izolasyonumuzun dozu artacaktır ve bu ekonomimizi de etkileyecek" yorumunu yaptı.

Ne olmuştu?

AİHM’in verdiği hak ihlali kararına rağmen 4 yıldır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması için içinde ABD'nin de bulunduğu 10 ülkenin büyükelçisi ortak çağrı yapmıştı.

Kavala’nın serbest bırakılması için 10 büyükelçilikten yapılan ortak çağrıya; Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri ortak olmuştu.

Açıklamada, "Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir" ifadeleri yer almıştı.

Söz konusu açıklamanın ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan da tepki gelmişti. Soylu, "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, hukuk devletidir. Büyükelçilerin yürüyen bir davada yargıya tavsiye ve telkinde bulunması kabul edilemez. Tavsiye ve telkininiz, hukuk ve demokrasi anlayışınıza gölge düşürmektedir" ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye Haberleri