Mısır’da hakkında idam kararı olan rejim muhalifi Muhammed Abdulhafız Hüseyin’in ‘istenen suçlular’ arasında olduğu gerekçesiyle Türkiye’nin tanımadığı Sisi rejimine iade edilmesi tartışmaya yol açtı. Anlaşılması zor kararla ilgili resmi kurumlar sessiz kaldı. İnsan hakları kuruluşları ve hukukçular tepki gösterdi: İdam cezası olan bir ülkeye iade hukuka aykırı.
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi kanlı bir darbeyle devirerek Mısır’da iktidarı ele geçiren Sisi yönetimi, başta İhvan mensupları olmak üzere binlerce muhalifi idamla yargılıyor. ‘Torba dava dosyaları’na dahil edilenler yıllarca tutuklu kalırken, darbeci yargı yüzlerce kişi için idam kararı verdi. Bunlar arasında yer alan İhvan üyesi Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin çareyi, Sisi yönetiminden kaçmakta buldu.
Sisi’nin kanlı darbe girişiminden sonra yüzlerce muhalifin sığındığı Türkiye’ye elektronik vize alarak Somali üzerinden gelen Hüseyin, 16 Ocak’ta indiği İstanbul Atatürk Havalimanı’nda hakkında idam kararı olduğunu söyleyerek yetkililerden siyasi iltica talebinde bulundu. 17 Ocak sabahı işlemlerini yaptırırken Mısır tarafından iadesi istenilen suçlular arasında olduğu anlaşılan Hüseyin gözaltına alındı. Hüseyin için 18 Ocak’ta iade kararı alındı. Elleri kelepçelenen Mısırlı genç, uçakla Kahire’ye gönderildi. 19 gündür akıbeti bilinmeyen Hüseyin’in hayatından endişe ediliyor.
Darbeyle devrilen Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’nin İstanbul’da yaşayan eski müsteşarı Seyfeddin Abdulfettah, yetkilileri önlem almaya çağırdı. Abdulfettah, Türkiye hükümetinden bu gibi sorunlarla karşılaşılmaması için havalimanındaki güvenlik güçlerinin, siyasi ilticada bulunan ve hayati tehlikesi bulunanların durumlarının tam anlamıyla ortaya çıkarılana kadar mühlet vermesini istedi.
Abdulfettah, haklarında suç işlediği yönünde iddia olanların, bu durumunun ispatlanması, kendilerine kefil olacaklar vasıtasıyla kefaletle serbest bırakılma hakkı tanınmasının insani ve hukuki olduğunu belirtti. Abdulfettah, siyasi sığınma talep edenlere, ülkeye kabul edilmeleri durumunda, hayatlarını devam ettirebilecekleri güvenli bir ülkeye yönlendirilme hakkı sağlanmasını da talep etti. Abdulfettah, bu gibi acı verici olayların tekrarlanmaması için yetkilileri önlem almaya çağırdı.
İdam kararına rağmen iade işlemiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
Karar Gazetesi'nin konuyla ilgili görüştüğü STK temsilcileri, Mısır’daki darbenin ardından çok sayıda muhalifin elektronik vize ya da sadece pasaportla Türkiye’ye geldiğini ve hiçbirinin iade edilmediğine, Hüseyin’in ilk olduğuna dikkat çektiler. Hakkında idam kararı olan bir Mısır vatandaşının ilk kez iade edildiğini belirttiler.
İstanbul Valiliği ise dün akşam saatlerinde, Mısır uyruklu Hüseyin’in ülkesine gönderilmesine ilişkin, işlemin incelenmesi ve soruşturulması için komisyon oluşturulduğunu ve 8 polis memurunun da görevden uzaklaştırıldığını açıkladı. Açıklamada, görevden uzaklaştırılan polislerin Atatürk Havalimanı Emniyet Şube Müdürlüğü Pasaport Kontrol Büro Amirliği’nde görevli olduğu belirtildi.
PROF. SÖZÜER: ANLAŞMALARA AYKIRI
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Adem Sözüer ise iadenin Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırı olduğunu söyledi. Sözüer “Darbeye direnenin katledildiği, rejimi karşıtına ölüm cezasının verildiği, işkence ve kötü muamelenin yapıldığı bir ülkeye kişi iade edilemez! Bu iade hukukumuza ve tarafı olduğumuz uluslararası antlaşmalara aykırıdır. İade reddedilmeli, koşulu varsa kişi Türkiye’de yargılanmalıydı” dedi.
ÖZGÜR DER: BÜROKRATİK VURDUMDUYMAZLIK
Konuyla ilgili açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, hukuksuz iadeyi, “Bürokratik vurdumduymazlığın sebep olduğu yeni ve son derece vahim bir hukuksuzluk” olarak yorumladı. Kaya “Mısır, Sisi darbesinden bu yana binlerce insanın sokakta, gözaltında, cezaevinde katledildiği, on binlerce insanın insanlık dışı koşullarda zindanlara tıkıldığı, işkence ve kötü muamelenin sistematik biçimde icra edildiği bir ülke. Başta İhvan hareketi olmak üzere, darbeci diktatörlüğe karşı çıkan, itiraz eden herkesin terörist yaftasıyla ezilmeye, imha edilmeye çalışıldığı biliniyor. Sicili böylesine kirli, karanlık bir cunta yönetiminin hazırladığı ‘suçlu listesi’ni esas alarak işlem yapmanın ise kan dökücü diktatörlüğe taze kan sunmaktan başka bir anlam taşımayacağının görülmemesi imkansızdır” diye konuştu. Kaya, başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere, yetkililerin konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğini belirterek “İnsanlık dışı muamelenin sorumlularından mutlaka hesap sorulmalı” dedi.
IŞİD'İN ÜSTLENDİĞİ SALDIRIDAN İDAM KARARI VERİLDİ
Türkiye tarafından iade edilen Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin’in idama mahkum edildiği dava da dikkat çekti. Hüseyin, darbenin mimarlarından Mısır Başsavcısı Hişam Bereket’e suikastın baş sorumlusu olarak yargılandı. Bereket’e suikastın yapıldığı 29 Haziran 2015’ten 1 gün öncesi ve 2 sonrasındaki blok saldırıların tamamı IŞİD’in Sina kolu tarafından üstlenildiği halde savcı suikastı diğer saldırılardan ayrı tutularak İhvan-ı Müslimin’e maletti. Suikastın baş sorumlusu ise Türkiye’den iade edilen Hüseyin olarak gösterildi. Bereket, “Rabia Meydanı’ndan geçene bile idam cezası isteyen” bir savcı olarak biliniyor ve darağıcına gönderilmesini istediği muhalif sayısı 300’ü geçti.