Edirne F tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, G20 zirvesi sonrası düzenlediği basın toplantısında hakkında terörist ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine manevi istelişye dava açtı. Demirtaş'ın avukatları Sertaç Buluttekin ve Aygül Demirtaş Gökalp Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava dilekçesini verdi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde Demirtaş'ın Eş Genel Başkanı olduğu HDP'nin 6 milyon 58 bin 489 oy alarak TBMM'de temsil edilen 3'üncü parti olduğu belirtilen dilekçede, Demirtaş'ın, Türkiye'nin en etkili muhalefet liderlerinden biri olduğu kaydedildi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Demirtaş ile ilgili yargı ve yargı bağımsızlığına müdahale niteliğinde açıklamalar yaptığı iddia edilen dilekçede, şöyle denildi:
Son olarak, hem müvekkilin kişilik haklarına saldırı, hem yürütme erkinin, yargı erki ve yargı bağımsızlığına müdahale niteliğinde bir açıklama; Almanya'nın Hamburg kentinde düzenlenen G 20 zirvesine Türkiye Cumhuriyeti devletini temsilen Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılan davalı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilmiştir. Anayasa'ya göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar hiç kimse kimsenin suçlu sayılamaz. Davalı Recep Tayyip Erdoğan, mevcut durumda 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla Türkiye'nin en etkili ve yetkili kişisi konumundadır. Son Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı makamına verilen 'Devlet Başkanlığı' sıfatıyla, Cumhurbaşkanlığı görevini ifa eden davalı Recep Tayyip Erdoğan'ın devlet organları üzerindeki etki ve yetkisi daha da artmıştır. Yüksek yargı mensuplarını belirlemek için verilen atama/seçme yetkileri adalet sistemi üzerinde Cumhurbaşkanının etkisi ve yetkisi çok ciddi oranda artmıştır. Davalının herhangi bir söylemi, devletin organlarında görevli birçok yetkili tarafından emir telakki edilmekteyken; müvekkil için kullandığı beyanların müvekkilin yargılandığı mahkemeleri, müvekkil aleyhine etkileyeceği güçlü bir olasılıktır. Davalının bu açıklamaları ile müvekkilin, hukuk güvenliği ve sahip olduğu adil yargılanma hakkı da davalı tarafından kabul edilemez şekilde, ihlal edilmeye çalışılmaktadır."
60 bin liralık dava
Dilekçede Türkiye'de bir kişinin terör suçlusu tanımlanabilmesi için, o kişi hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olması gerektiği belirtilirken Demirtaş ile ilgili terör suçundan kesinleşmiş hiçbir mahkumiyet kararı olmadığı kaydedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın buna rağmen kullandığı 'terörist' ifadesi ile masumiyet karinesini yok sayarak Demirtaş'ın manevi varlığına saldırıda bulunduğu belirtilen dilekçede, şöyle devam edildi:
"Davalı, Cumhurbaşkanlığı görevini ifa eden biri olarak, vatandaşlarının tamamının haklarını korumakla mükelleftir. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan tüm bireylerin hukuk güvenliğini sağlamak ve korumak birinci derecede Cumhurbaşkanı'nın görevidir. Davalının Cumhurbaşkanlığı görevinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi müvekkilin hukuk güvenliğini tehlikeye düşürdüğü ve anayasa ile koruma altında olan birçok hakkını ihlal etme gayreti içinde olduğu görülmektedir. Davalının ifadeleri, siyasi rekabet içinde olduğu müvekkil Selahattin Demirtaş hakkında kullanması, müvekkilin siyasi faaliyetlerine yargı eliyle engel olmak istendiğine dair kuvvetli şüpheler uyandırmaktadır.
Hakkında yasal faiziyle birlikte, 60 bin 584 lira 89 kuruş manevi tazminat kararı verilmesi istenen dilekçede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının Demirtaş'ın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu öne sürüldü. Dilekçede, "Müvekkil tarafından söylendiği davalıca iddia edilen sözlerin hiçbiri, müvekkil tarafından söylenmemiştir. Örneğin müvekkil hiçbir yer ve zamanda 'Bizim arkamızda PKK, PYD, YPG var' dememişr ve bu söylem üzerinden hiç kimse ve kuruma meydan okumamıştır. Davalı, bu gerçek dışı söylemi ile müvekkili illegal bir yapılanma içinde gösterme gayreti içindedir. Toplumda ciddi bir etki ve sempatisi olan müvekkilin, anayasa göre bütün milleti temsil etmektedir. Bu konumu nedeniyle yapılan saldırılar, başta Eş Genel Başkanlığını yürüttüğü partisine oy veren 6 milyon 58 bin 489 kişi olmak üzere bütün millete yapılan saldırılardır" ifadeleri yer aldı.