Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, dün İstanbul'da basınla buluştu. Bu etkinlik bitiminde gündeme ilişkin sorularımı yanıtlayan Davutoğlu, Soçi'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rus lider Putin arasındaki görüşmenin Türkiye açısından diplomatik bir skandal olduğunu düşünüyor. Davutoğlu, Rusya'nın tercihinden ötürü ziyarete bakanlar ve diplomatların katılmadığını savunuyor. S-400'lerin Suriye'ye karşı kullanılmasının zor olduğunu ileri süren Davutoğlu, "S-400'ler Türkiye'ye katkı sağlamadığı gibi F-35'i devreden çıkardı" diyor. Cumhur İttifakı ile işbirliği zeminlerinin bulunmadığını anlatan Davutoğlu, cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışmasının iktidara yaradığını söylüyor.
İşte, Davutoğlu'nun yanıtları:
Erdoğan'ın Putin ile görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu görüşme yöntem ve muhteva olarak diplomatik skandaldır. Kritik görüşmelerin ön hazırlığı iyi yapılır. Rastgele akışa bırakılmaz. Bir lider ve diplomatın yapmaması gereken şey, bir görüşmeye öncekinin zaafı altında oturmaktır. Karşı taraf sizin güçlü olduğunuz intibasıyla masaya oturmalı. Erdoğan'ın New York'tan ayrılırken verdiği mesaj, Türkiye'nin ABD ile köprüleri attığı yönündeydi.
Başarılı olabilmek için Dışişleri ve Savunma bakanlarının önden gidip ön görüşmeler yapması lazımdı. Bırakın önden gitmeyi, yanında götürmedi. Dışişleri Bakanı yok, Savunma Bakanı yok. Suriye konuşulacak. M4 karayolunun üstünde ne olacağını, bizim üslerin lokasyonunu cumhurbaşkanı bilemez. Bunu askerler masaya koyar. İlk defa bir yurtdışı seyahate bakan ve teknik kadro olmadan gidiliyor.
Bu bir tercih mi?
Edindiğim intiba, duyum da var, Rusya'nın böyle istemiş olma ihtimali. Ruslar her an adamını görüşmeye çağırabilir. Esas bizim ne götüreceğimiz önemli. Çok büyük hüzün ve hicap duydum. Görüşme baş başa, iki tercüman var. Tercümanlar diplomat değildir. Teknik bir tabirin doğuracağı komplikasyonları bilemezler. Usul şudur: Toplantıdan gelirsiniz, heyetin önünde "İçeride şunları konuştuk" dersiniz. Heyet not alır, sonraki adımı planlar. Kayda geçmesi gerekir.
İki lider görüşüyor, basın toplantısı yok. Genellikle bir kriz esnasında basın toplantısı olmaz algısı vardır. Görüşmenin sonuçlarını tespit etme şansımız yok.
Ne sonuç elde edildi?
Erdoğan tarafından elde edilen tek sonuç, Biden'ın randevu vermemesine misilleme olarak Putin ile verdiği fotoğraftır.
Erdoğan, S-400'den geri adım atılmayacağını söyledi. Acaba S-400'ler Suriye'de kullanılabilir mi?
S-400'ün Suriye'ye karşı kullanılması zor. Şu an nerede olduğu bile belli değil. Ayrıca Suriye'deki hava sistemi Rusya merkezli. O yüzden Türkiye'nin stratejik hesabını yapması lazım.
Evet, 'Patriot' sürecinde taleplerimiz yerine gelmedi. Çin'e gidildi. S-400 o zaman çok pahalıydı. Fransız-İtalyan yapımı sistem vardı. En doğrusu oydu. (S-400 almak) Rusya ile ilişkileri iyileştirmek için maddi şey gibi oldu, yanlış oldu. F-35 projesi S-400'den çok daha elzem ve önemlidir. Şu anki haliyle S-400'ler Türkiye'ye katkı sağlamadığı gibi F35'i de devreden çıkardı. Türkiye'nin savunmasına katkısı yok S-400'ün.
Millet İttifakı'nda olmak istiyor musunuz?
Üçe ayırıyorum ilişki türünü. İlki, diyalog. Her parti ile konuşursun, istisnası yok.
HDP dahil mi?
Tabi. HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, parti kapatma davasının açıldığı gün geldi. Hatta "Ertelesek mi?" dedi. "Esas bugün konuşacağım, herkes bilsin" dedim.
İkincisi işbirliği. Belli konularda anlaşır ve birlikte çalışma kararı alırsınız. Mesela parlementer sistem konusundaki altılı toplantı bir işbirliğidir.
Üçüncüsü ittifak. Onun için şartlar oluşmuş değil. Neden? Önce partinizi inşa edeceksiniz. Görüşmeler ortak zemini güçlendirir ama Millet İttifakı'nı mutlak kabul etmek, Cumhur'u mutlak kabul etmeyi de gerektirir. Cumhur'u mutlak kabul etmiyorum. Cumhur'da ciddi çelişkiler ve iç mücadeleler var.
İki ittifaka da eşit mesafede misiniz?
Hayır. Cumhur ile esasta farklılıklarımız var. Siyasal sisteme ve yolsuzluklara farklı bakıyoruz. Millet ile parlementer sistemde anlaşıyor ve sürekli görüşebiliyoruz. Cumhur ile ittifak zemini yok. Millet ile olup olmayacağını göreceğiz.
Muhalefet ortak aday mı göstermeli? Meral Akşener'in "Cumhurbaşkanı adayı değilim" açıklamasını nasıl yorumluyorsunuz?
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışması iktidara yarıyor. Çelişkileri arttırıyor. Şu an muhalefetin odaklanması gereken husus, demokrasinin yeniden nasıl inşa edileceğinin ilkelerini ve sistematiğini koymak. Ve gündemi iktidar sahasında tutmak. Halkın esas sorusu; iktidarın ekonomiyi düşürdüğü durum, adaletsizlik ve hukuksuzlukların nasıl çözüleceğidir.
Barajın yüzde 7'ye düşürülmesi fikri Millet İttifakı'nı bölmek için mi?
Yüzde 10 ile 7'nin farkı yok. İkisini de aşacağız. Yüzde 3 marjı ile siyaset yapacaksak girmeyelim siyasete. Seçimde nasıl bir deprem yaşanacağını görüyorum. Ne AK Parti'nin oyu yüzde 30-25 felan... Çok daha aşağılarda. Ne de kararsızlar eşit dağıtılarak anket sonucu çıkarılabilir. Kararsızların büyük çoğunluğu bizimle benzer sebeplerden AK Parti'den kopmuş ve bizi anlayacak insanlar. Yüzde 7'nin temel sebebi, MHP'deki ciddi erime.
"Ömrüm CHP ile mücadele ile geçti" demiştiniz. Bugünkü CHP'yi de kastediyor musunuz? Yoksa ikisi farklı mı?
Farklı. Farkı şu: CHP bugün başörtüsü dahil özgürlüklerde net tavır takınıyor. Benim karşı çıktığım CHP, laikliği despot şekilde yorumlayıp kıyafete karışan, kamusal alanda dini görünürlülüğe karşı çıkan, Türkiye'yi 18. yüzyıl kalıplarına götüren anlayış. Buna karşı mücadele ettim. Ama şu an CHP kendi içinde muhasebe yapıyorsa, Kılıçdaroğlu tavır sergilemişse bunu teşvik etmekten daha ne olabilir? Birisi "Değiştim" diyor. "Yok, sen değişmedin, aynısın" demenin alemi yok. Bu, İslam'a da aykırı. Onların jakoben laiklik anlayışını özgürlükçü laikliğe dönüştürme hızı ile bizim otoriter muhafazakarlık anlayışını demokratik muhafazarlığa dönüştürme hızımız bir yerde buluştuğunda Türkiye huzur bulacak. Ve buluşacak bu. En çok ümitvar olduğum şu: Hepimiz sınırlarımızı öğrendik. Şimdi o sınırlarda yeni bir Türkiye inşa etme görevimiz var.