Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu coronavirüs salgını konusunda hükümetin vahim hatalar yaptığını belirterek, “Krizi öngöremedi. İran ve İtalya’da ölümler zirvedeyken tedbir almadılar. Fevri ayaküstü alınmış kararlarla yol alınmaya çalışıldı” eleştirisinde bulundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kabul etmemesi üzerine geri çektiği istifasını da ‘şov’ olarak niteledi bu sayede sokağa çıkma yasağı öncesi yaşanan izdihamın üzerinin örtüldüğünü söyledi.
Canlı yayında soruları yanıtlayan Davutoğlu şunları söyledi:
Herkes mal varlığının hesabını versin
(Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şehir Üniversitesi üzerinden kendisine ‘dolandırıcı’ imasında bulunmasına ilişkin): Başbakanlığım dönemim ortada… ‘Herkes mal varlığının hesabını versin’ dedim, birinci, ikinci derece yakınlarının da mal varlıkları araştırılsın.
Suriye
Suriye konusunda bütün suçlamalar bana yapılıyor. Ben ‘Emevi camiinde Cuma namazı kılacağız’ diye birşey demedim. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi. Pelikan çetesinin algı operasyonu. Suriye konusunda tek yetkili ben olsaydım durum buraya gelmezdi. Sınırlardan sorunlu Genelkurmay Başkanlığı idi. Kararları veren Başbakandı, ben Dışişleri Bakanıydım.
Geçtiğimiz yıl tam bugün manifesto yayınlamıştık. Şunlar şunlar yanlış, bu yanlışlardan dolayı 31 Mart Seçimleri kaybedildi demiştim. O yanlışlar düzeltilseydi bugün böyle olmazdı. Artık yeni bir dünyada yaşıyoruz. AK Parti’nin 2002’de kurulduğu dönemdeki şartlar yok, 3 ay öncesi bile çok farklı.
Kimse nefret dili kullanamaz
Birilerinin otoriterliği değil, insan hak ve özgürlüklerini savunması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti tüm yurttaşları ortak mülküdür. Bu aidiyet bilincini topluma yaymak lazım. Kimse nefret dili kullanamaz.
Meclis en zayıf döneminde
Adalet fikri yerleşik şekilde toplumun bütün kesimlerine yayılmadıkça devletin bekası tehlikeye düşer. Meclis en zayıf dönemlerini yaşamaktadır. TBMM hiçbir zaman bu kadar etkisizleştirilmemişti. Türkiye kutuplaştırılmış, 2’ye bölünmüştür.
Ekonomi yönetimi çok kötü
Ekonomik açıdan Türkiye çok kırılgan ve çok kötü bir yönetim sergilemektedir.
Hükümet salgın krizini öngöremedi
Coronavirüs ocak ayında çıkmıştı. Mart ayında tespit edilmişti. Hiçkimse konuşmadan 16 Mart’ta seri tedbir paketleri açıkladım. Ocak ayında ilk virüs ve ölüm vakası olduğunda Türkiye’nin yönetiminde olsaydım 5 paketlik tedbirleri uygulamaya başlardım. Hükümet vahim hatalar yaptı. Krizi öngöremedi. İran ve İtalya’da ölümler zirvedeyken tedbir almadılar. Fevri ayaküstü alınmış kararlarla yol alınmaya çalışıldı.
Salgına yakalananlar milyonları buldu
Bir Cumhurbaşkanı’nın 17 gün ortaya çıkmaması doğru değildir. Fırsatçı politikalar izlemeyeceksiniz. Sokağa çıkma acil şekilde uygulanmalıdır demiştim ben 16 Mart’ta. Ben her şeyi brifing alarak söylüyorum. Gölge kabinemiz var bizim Gelecek Partisi olarak. Türkiye’nin dışarı açılan İstanbul, Ankara ve sınır illerinde sokağa çıkma yasağı uygulanmalıdır. Ligleri erteleyin dedim, neredeyse Fatih Terim hasta olana kadar kimse oralı olmadı. Sokağa çıkma yasağında herkes dışarı çıktı; 250 bin diyorlar ama bu milyonları buldu. Sonra Türkiye’de istifa şovu yaşandı. Maske dağıtımını neden, nasıl beceremezseniz. Ticaret Bakanı maske satacağız dedi, ben halka maske halka satılamaz temin edilmeli dedim. Akşam Cumhurbaşkanı temin edilek dedi. Sonra PTT’ler dağıtacak dediler, sonra da eczaneler dediler. Sağlık Bakanı pike ulaşıldığını söylediği gün Cumhurbaşkanı 45 günde 2 sahra hastanesi yapılacağını söyledi. Bu hastaneye ne gerek var? Ya Sağlık Bakanı yanlış bilgi veriyor ya Cumhurbaşkanı. Bilim insanlarının bu kadar uzun süre sokağa çıkma yasağı önermemesi mümkün değildir.
İstifa doğruydu
Devlet yönetimi ciddiyet gerektirir. Ben Başbakanlıktan istifa ettim. Devlet adamları istifayı uluorta konuşmaz. Bana partide darbe gibi imza topladılar, istifa edeceğim dedim ve gittim Cumhurbaşkanı ile konuştum. Sokağa çıkma olayının üstünü örten bir istifa… Cumhurbaşkanı’na sorulmadan istifa etmişse istifası kabul edilir. İçişleri Bakanı doğru yapmıştı istifa etmekle, erdemlilik göstermiştir.
Varlık fonu facia
100 milyarlık pakete (salgına karşı ekonomi paketi) konut kredileri konulmamalı. Varlık Fonu’nun şirketleri satın alması konusu vahimdir. Varlık Fonu’nun kurulması baştan faciadır. Halka verilmek için ayırdığınız kaynağı, size yakın şirketleri kamulaştıracaksınız demektir.
Rüşvetçiler mafya babaları hırsızlar serbest kaldı
Kriz dönemleri seferberlik halidir, hem de puslu havalar vardır. Dernek yasası çıkardılar, üyelerin bildirilmesi istendi. Korona virüsle ne ilgisi var. İnfaz Yasası örtülü affa dönüştürüldü. Devletin malına göz dikmiş rüşvetçiler, mafya liderleri, hırsızlar serbest kaldı. 6 yıla kadar cezası olanlar. Bu konuyu Bahçeli gündeme getirmişti. Noktasal bir yasa çıkarılması yanlıştır. Korona virüsü salgınında hapishaneler için düzenleme yapacaksınız, kronik rahatsızlığı olanlar, belli bir yaşın üzerindekiler ve tutuklu yargılananlar serbest bırakılsın. Öbür türlü fırsatçılıktır. Kendi dışında olan herkesi cezalandırıyorlar. Benim Başbakanlığım dönemim ortada… Herkes malvarlığının hesabını versin dedim, birinci, ikinci derece yakınlarının da malvarlıkları araştırılsın. Rüşvet, zimmet suçlarını işleyenler, kamu malına göz dikenler hapis yatmayacak diyorlar. 31 Mart’a kadar işlenmiş ancak soruşturma açılmamış suçlar için de geçerli bu çıkardıkları yasalar. Bu örtülü af. Anayasa bypass edilerek örtülü af çıkarılmıştır, Anayasaya aykırıdır. Af çıkarmak için 360 vekilin oyu gerekir.
Bütçe açığı 117 milyara çıktı
Bütçe açığı 117 milyar, sadece Mart ayında 43 milyar açık var. Ben bıraktığımda 7 milyardı. İmar yasası ile, bedelli askerlikten gelen paralar nerelere gitti? Şeffaflık yok, ekonomi çok kötü yönetiliyor.
Kaynaklar faize gidiyor
Merkez Bakankası’nı uyarıyorum; bir süre sonra kullanacak kaynak kalmaz. Merkez Bankası’nın görevi enflasyonu indirmektir. Cumhurbaşkanlığı’nın talimatı ile ya ya şirin görünmek için 100 milyon bağış yapmakla bu iş olmaz. Türkiye’nin kaynakları faize gidiyor. Merkez Bankası hem enflasyonu hem de faizi düşürmelidir. Türkiye’nin risk primi 630 CDS, ben bıraktığım ayda 230’du. Yunanistan’ın risk primi 270, Brezilya’nınki 312.
İşsizlik daha da artacak
2008 krizi bize çok şey öğretti; inşaatta başladı, finansa yayıldı. Türkiye’nin genç işsizliği yüzde 24. Önümüzde dönem işsizlik daha da artacak. Mart ayında 223 bin insan işinden ayrıldı. İşten çıkarmaları yasakladık dediler. Yalan; şark kurnazlığı… Günde 39 lira vererek insanlara geçinin diyor. Hükümeti, Cumhurbaşkanını uyarıyorum; kafanızı kumdan çıkarın. Acil eylem planlarını hazırlayın. Türkiye doğru yönetilse bu bir fırsattır. Biz yönetsek yaparız.
Belediyelere paralel yapı diyemezsiniz
Siz yerel yönetimlerle çekişmeye girerseniz enerjinizi boşa harcarsınız. Paralel yapı ünvanı bir çeteye verildi. Halkın oyları ile seçilmiş bir belediye başkanı hakkında böyle konuşamazsınız. Hata bile yapsalar böyle denilemez.
Anketler fasa füso
Seçime girdiğimiz zaman Gelecek Partisi’ni göreceksiniz. Erbakan Hocamızın dediği gibi bu anketler filan fasa fiso. Bize televizyonlar tarafından ambargo uygulanıyor. Talimatla yönetilen bir basın var.
Pelikancılar kripto FETÖcüler
Pelikan denilen çete bana saldırdığında herkes sustu. Şimdi kabine içine sıçradılar. Pelikancılara bakın hepsi kripto FETÖ’cülerdir, dışarıyla bağlantısı olanlardır. Pelikancı çetecilerden biri 2016 Eylül ayında Katar’da Akın İpek ile görüştüğümü iddia etti. Ben o ay yurtdışına çıkmadım. Avukatıma söyledim, gereğini yapacak.
Erdoğan artık eski Türkiye demiyor
Türkiye siyasette yozlaştı, ekseninden kaydı. AK Parti’yi 2002’de iktidara getiren siyasi yozlaşmaydı. Bugün de bir yozlaşma var. Toplumsal gerginlikten uzak durmak lazım. Kutuplaşmanın tedavisi muhabbet ve nezakettir. 22 Mayıs’ta Başbakanlık’tan ayrıldığımda Türkiye’nin hiçbir ilinde, ilçesinde, kasabasında, köyünde tek bir barikat, hendek kalmamıştır. Eski Türkiye’nin bütün aktörleri AK Parti’yi kullanmaya çalışıyor. Sayın Erdoğan eskisi gibi ‘Eski Türkiye’ demiyor. Türkiye 90’lı yıllara geri döndü.
4 bakana yüce divan çağrısı
17-25 Aralık darbe teşebbüsü idi. Erdoğan ile omuz omuza verdik. Şebi Arus’ta gün boyu yanındaydım. FETÖ o gün 3 ismi hedefe almıştı, Erdoğan’ı beni ve Hakan Fidan’ı. Ama birşey de varsa hukuk içerisinde üzerine gidilmeliydi. 4 Bakanı çağırdım, Yüce Divan’a gidip aklanın, bu sizin üzerinize yapışır. Cumhurbaşkanı ile de konuşmuştuk. Arkadaşlar kendileri Yüce Divan’a gitmek isteyeceklerini söyleyeceklerdi. Ama Cumhurbaşkanı ile görüşmüşler, o gece ne oldu bilmiyorum. Kardeşim olsa aynı tavsiyede bulunurum.