Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, İstanbul’da Sarıyer ilçe kongresinde bugün konuştu. Davutoğlu, pandemiye rağmen binlerce kişinin katıldığı AKP kongresi için "yatay çekim" açıklaması yapan AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan'a sert tepki gösterdi. Davutoğlu, "Bunlar artık öylesine yüzsüzleştiler ki bindirme kıtalarla salonları doldururken, hesap soranlara ‘göz yanılsaması, yatay çekim’ diye palavralar sıkmaktan da utanmıyorlar! Hayır endişemiz şu: Sizin göz boyaması dediğiniz şeye Cumhurbaşkanı lebalep diyor. Bakın uyaralım buradan. Sizin bu ‘endişeye mahal yok, kalabalıklar abartı’ imanız kulağına giderse makamınızdan olursunuz sonra. Gözünüzün yaşına da bakmaz, o birden fazla maaşlarınızın tümü elinizden uçup gider" diye konuştu.
Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Bildiğiniz üzere geçen hafta bugün bir gece yarısı depremiyle uyandı bütün Türkiye. Bir ekonomik deprem. Bir akıl dışı operasyon. Hiçbir üst aklın zorla yaptıramayacağı türden bir delilik! 2018’deki depremden sonra bir ikincisini daha yaşadık. Adını da ülkenin akil insanları ‘Kara Pazartesi’ olarak ilan ettiler. Ardından da hiçbir şey olmamış gibi; sanki büyük müjdeler açıklayacaklarmış gibi yapacakları kongreye kilitlediler ülkeyi."
Berat Albayrak reformu
"Bir manifesto beklentisi pompalamışlardı ülkeye. Sanki bir sihirli değnek inecekti AK Parti Kongresine. Genel Başkan da bunun için doldurmuştu lebalep salonu. Manifesto gerçekler dünyasında yazılır, hayaller değil. Nitekim çıka çıka henüz adı konmamış bir ‘Berat Albayrak Reformu’ çıktı karşımıza. Zaten Naci Ağbal’ın gidişinden de belliydi. Zaten uzun süredir işi gücü bırakıp bunun PR’ı için çalışıyorlardı medyasıyla Beştepe’si ile. Peki sormazlar mı adama; madem dönüp dolaşıp kümese geri dönecektiniz, madem Berat Albayrak'ı ‘reform’ diye pazarlayacaktınız; neden 4 ay boyunca ortalıkta ‘O reform bu reform’ diye dolandınız?
‘Yeni Anayasa’dan bahsediyorlar, ama metinlerinde bir tane somut madde yok. Ne madde var ne ruh! Madde de yok, ruh da yok! Önüne ‘Yeni Anayasa’yı koymuşlar ama ‘Anayasa Devlete karşı vatandaşın hak ve hürriyetlerini korumak için vardır’ sözünü yazmayı unutmuşlar. Metne ‘Yeni Anayasa’ diye yazmışlar; ama önüne arkasına ‘haklar’ kavramını koymayı unutmuşlar. Hem Partilere beton döküp hem milletvekilini sabah namazı için abdest alırken apar topar Meclis’ten atıp, hem de bu anti-demokratik ortamda nasıl anayasa yapılacağını anlatmamışlar kendisine. Hem düşünce suçları üretip hem atamalarda keyfi kararlar verip hem MB hem de TÜİK Başkanlarını 20 ayda 4 kez değiştirip hem de muhalif liderlere ‘terörist’ ithamında bulunulan bir ortamda nasıl anayasa yapılacağını izah etmemişler!"
AKP'li Cahit Özkan'a tepki
"Bunlar dünyaya ‘Lebalep’ kelimesiyle rezili rüsva olmakla kalmadı. Ülkedeki eşitsizlik ve adaletsizliğin de simgesi, makus talihi haline geldi o kelime. Bunlar artık öylesine yüzsüzleştiler ki; bindirme kıtalarla salonları doldururken, hesap soranlara ‘göz yanılsaması, yatay çekim’ diye palavralar sıkmaktan da utanmıyorlar! Hayır endişemiz şu: Sizin göz boyaması dediğiniz şeye Cumhurbaşkanı lebalep diyor. Bakın uyaralım buradan. Sizin bu ‘endişeye mahal yok, kalabalıklar abartı’ imanız kulağına giderse makamınızdan olursunuz sonra. Gözünüzün yaşına da bakmaz, o birden fazla maaşlarınızın tümü elinizden uçup gider. Sizin ne haddinize ‘lebalep’ salonları küçümsemek. Sizin ne haddinize reisin sözü üstüne söz söylemek. Erdoğan 'İnadına sürü bağışıklığı' demeye getiriyor; siz de yoksa haddinizi aşarak şerh mi düşüyorsunuz bu stratejiye! Onun önüne gelen anketler size ulaşmıyor mu yoksa?"
Geçen hafta Konya'da pandemi kısıtlamaları nedeniyle dükkanlarını açamadıkları için zor durumda kalan ve masa, sandalye yakan esnafı hatırlatan Davutoğlu, "Masasını sandalyesini yakan esnaf görüntüsünün 2001’de yazarkasasını fırlatan esnaf görüntüsünün farkı nedir?" dedi. Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Geçtiğimiz hafta Konya’da Hz. Mevlana’nın huzurunda piri ziyaret edenlere hizmet eden lokanta sahipleri gelen yasaklara dayanamayıp meydanda masalarını ve sandalyelerini yaktı. Kendisini hemen ertesi gün ziyaret ettiğimizde dili ile değil yüreğiyle haykırıyordu: ‘Onlar lebalep dolan salonlarda hiçbir lükslerinden fedakarlık etmezken bizim suçumuz nedir? İktidara yakın lüks tesislere ayrıcalık tanınırken bize uygulanan zulüm nedir?’ Arkadaşlar, biz de soruyoruz: Masasını sandalyesini yakan esnaf görüntüsünün 2001’de yazarkasasını fırlatan esnaf görüntüsünün farkı nedir? Aslında iki fark var! Birincisi o zaman esnaf başbakanlığa protesto mesafesinde yaklaşabiliyordu; bugün Beştepe’ye ve iktidar sahiplerine yaklaşmak mümkün değil. İkincisi, 28 Şubat şartlarının sürdüğü o günlerde dahi basın bu haberleri verecek özgürlüğe sahipti; bugün bu haberleri verecek özgürlüğe ve özgüvene sahip basın yok denecek kadar az!”