CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu 20 Ocak'ta Ankara'da bir araya gelmişti. Bu toplantılar, çeşitli medya organlarına Gelecek Partisi'nin Millet İttifakı'na katılımıyla ilgili sorun çıktığı yönünde yansıdı.
Bu 3'lü zirve sonrası ilk kez İsmail Saymaz ile halktv.com.tr'ye konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu zirvede konuşulanları ve sonrasında ortaya atılan iddiaları değerlendirdi.
Millet ittifakına katılıyor musunuz?
Bazıları bir kriz çıktı da bu haber çıktı gibi sözler sarf ediyorlarmış. Böyle düşünenler bizi hiç tanımıyorlar.
Ben öyle küçük şeyleri kafaya takıp da sembolik işler yapmam. Aksine hiçbir krizle ilgili bir şey yok. Her iki genel başkanla ayrı ayrı görüşmüştük. Yılbaşı için aradığımda bir araya gelmemizde fayda var demiştim yılbaşı için aradığımda, onlar beni aradı ben onları aradım. Yani önceden planlanmış bir çalışma üzerinde detaylı olarak düşündüğümüz bir konuydu. Önce Meral Hanımla görüştük, sonra Kemal Beyle. Konuşacağımız konuları birlikte değerlendirmemizde fayda olacağını düşünerek dün birlikte oturduk. Üç saati aşan güzel bir görüşme oldu. Diğer arkadaşlarla da görüşeceğim. Bugün akşam saat altıda Gültekin bey misafirim olacak. Salı günü Sayın Ali Babacan ile görüşeceğim. Temel Bey Covid olduğu için çıkar çıkmazda onunla görüşeceğim. Türkiye'de ittifaklar, cumhurbaşkanı hükümet sisteminin getirdiği konjonktürde doğdu ve o konjonktürde gelişti. Şimdi yapmaya çalıştığım açıkçası sadece seçimle ilgili bir ittifak veya bir işbirliği değil. Daha kalıcı, vizyoner bir işbirliği. Seçim ittifakı değil, vizyon ittifakı.
Ne farkı var?
Şöyle bir farkı var; seçimle kazanırsınız ve biter. Nitekim 24 Haziran seçimleri sonrası Sayın Karamollaoğlu ayrıldı ittifaktan. Sanki millet ittifakı 4 parti gibi göründü.
Millet İttifakı'nı yeniden kurmak mı lazım?
Onu konuşuyoruz. Alternatifleri dün akşam konuştuk. Birde kimsenin dışlanmadığı bir siyasi iklim oluşturmak. Bu var olan bir yapıya hemen eklemek gibi değil. Genç kitlelerin hepsinin 'Burada biz de varız' şeyini doğuracak ve AKP ve MHP'nin kutuplaştırıcı dilinin etkisini yok edecek bir ittifak kurmak lazım. Temel ilkeler üzerinde inşa edilebilecek politikalar, seçim sürecine giderken takip edilecek yön ve yöntem, seçimden sonra takip edilecek yol ve yöntem. Açıkçası aslında, bir gün bir seçim kararıyla uyanıp bu konuların o gün tartışılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o gün geldiğinde yine biz pratik konuları konuşuyor olacağız. Kim aday olacak, milletvekilliğinde nasıl işbirliği yapılacak? Bunlar önemli ama nihayetinde bu işbirliğinin bir hedefi olması lazım. Siyasi bir hedefi olması lazım. O siyasi hedefini seçim ufukta gözükmeden önceden konuşmak gerekli. Seçim telaşı içinde oy ve seçim müzakereleri yerine -ki gözüktü bence. Onun için bu zamanlamayı gerekli görüyorum. Oturup birlikte çalışılabilecek bir ortam oluşturmak lazım.
Seçim sonrasını da içine alan bir iktidar projesi mi bu aynı zamanda?
Onların da konuşulması lazım. Ortak felsefemiz ne ne siyasi anlayışımız ne, bunun temel ilkeleri ne? Hangi süreçle iktidara yürünecek? Konuşulmalı. Sadece seçim ittifakı değil bir vizyon ittifakı. Niceliksel bir artıştan bahsetmiyorum. Niteliksel olarak da içinin doldurulması gereken birçok konu var.
Mesela neler?
Mesela temel hak ve özgürlükler konusunda bütün kitlelere teminat. Kürt sorunu bağlamında. Alevi sorunu bağlamında da muhafazakar kitlelerin hepsinin endişelerini karşılayacak bir çerçeveye oturmamız lazım. Yani bizim bunu zamanla çözeriz, birbirimizin niyetine güveniriz liderler olarak fakat tabanları da buna hazırlamak lazım.
Daha somuta indirgerseniz neler olması lazım?
Topluma ifade edilmesi lazım. Yargı reformu, seçim güvenliği, seçime gidiş süreci; bunların hepsinin çalışılması lazım. Şu anda bir şey yok demiyorum. Mutlaka var. Ama insiyaki olarak işbirliğinin ve seçim kazanmaya dayalı işin ötesinde yapılandırmak lazım.
Sizce HDP de burada olmalı mı?
HDP kendi yolunu çizdi. O ayrı bir ittifak oluşturdu. O ittifakla ilişkiler ne olur, onu ayrıca konuşuruz. Ama HDP üçüncü yol diye kendi yolunu çizdi. Bizim açımızdan HDP ile diyalogda bir problem yok. Yukarda liderlerin anlaşması yetmiyor. Aşağıda tabanlarında anlaşması, kaynaşması ve kadrolaşması gerekiyor.
Ekonomi ile ilgili bir çalışma birimi oluştu. Başka alanlarda da oluşması lazım. Bu yapının Türkiye'deki ana damarları temsil etmesi lazım. Tanzimattan bu yana temelde üç etkili damar var. Birisi yukardan aşağı modernleştirme yöntemiyle daha çok seküler, Daha sonra bunun sol çizgiyle desteklenişi. İkincisi modernleşmeyi batılılaşma olarak değil de tarihi bir süreç olarak görüp muhafazakar değerlerle birlikte onu tabandan yukarı doğru modernleştiren Özal ve Menderes, Erbakan ve Demirel ile gelen bir çizgi var. Muhafazakar damar, çevreden merkeze kitleden yukarı doğru çizgide var. Üçüncüsü, ulus devlet oluşması esnasında devletin birliği ve bağımsızlığı, ülkenin birliği yönünde temel odağı
oturtmuş milliyetçi bir damar var. Bir de liberal bir damar var ama o genellikle bunların içinde öyle böyle temsil ediliyor, bazen giriyor çıkıyor ama çok kuvvetli tabanı olan kitlesel değil. Şimdi bu üç damarı biz temsil ediyoruz.
Genel başkanlara da söyledim, çok güzel bir sohbet oldu; entelektüel boyutta da. Yüksek lisansta Türk siyaseti dersi okutuyordum. Her bir akımın bir düşünürü bir önemli entelektüeli, bir önemli siyasi lideri... Bunların hepsi bizim değerimiz. 70'li yılarda şu anda İYİ Parti'de olan genel başkan yardımcıları ile
CHP'de olan genel başkan yardımcıları muhtemelen okullarda karşı cephedeydi. Bu bizim için de geçerli. Halkında görmek istediği şey sadece "Erdoğan gitsin" değil. Bir şehit evinden çıktım birisi çok empatik şekilde geldi "Hocam seni çok seviyoruz falan" dedi, "Sen bizim başbakanımız ol" Ben hala AKP'liyim ama ayrılmayacaktım. Bunlarla birlikte yürümeyecektim. Bu kitlelerin birbirine alıştırılması lazım. Dinleye dinleye zihninde bir Kılıçdaroğlu, bir Akşener şeyi oluşuyor. Öbür tarafta sadece bir kişi değişerek sanki işler düzelecekmiş gibi kanaat var. Ben ona inanmıyorum. Yaşadım gördüm. İnsanların nasıl dönüştüğünü gördüm. dolayısıyla biz bu damarları temsil ediyorsak, Hep berber bunun planlamasını, ince işçiliğini yapmamız lazım.
Peki dünkü toplantıda tam olarak ne çıktı? Üç lider olarak nerede uzlaştınız?
Ben bazı çerçeve görüşler getirdim. Sayın Kılıçdaroğlu getirdi. Önce öyle anlaşmıştık zaten, düşüncelerimizi getirelim diye. Somut yapılabilecek şeyler. Şu ana kadar çok iyi bir güven ilişkisi var. Ben şuna inanıyorum: Siyasetin yüzde 70'i psikolojiktir. En iyi metni çıkartırsınız. En geniş oy tabanı çıkarırsınız. Ama güven tabanı zayıfladığınız zaman onlar yürümez. Benim dün gördüğüm hava oturduğumuzda konuştuğumuz hava; güven unsuru pekişiyor. psikolojik altyapıyı kuruyoruz bir anlamda. Benimde arkadaşlara dün ifade ettiğim gelin bunun içini dolduralım. Sadece 6 lider olarak bir masa etrafında oturup resim vermek bir müddet kamuoyunu tatmin eder ama bir müddet sonra bu resimlere alışılır ve daha ne yapacaksınız diye sorarlar. Bir de ben haziranda bir seçim olma ihtimalini
mümkün görüyorum. Ekimde yüksek görüyorum. Şimdi biz mart ayında Bahçelinin kafasına esip de erken seçim dediğinde bu konuları oturup konuşacağız. Cumhurbaşkanlığı dahil hepsini konuşacağız. Niye şimdiden konuşmuyoruz. Niye topluma güven hissi vermeyelim? Dünden beri tebrik alıyorum ben. Her kesimden "Çok iyi yapıyorsunuz" diye mesajlar.
Bu güvenin uyanması lazım. Bir tarafta çıkara doğru organik bir cumhur ittifakı var, diğer tarafta iyi niyetle bir araya gelen liderler. Bunun ötesine geçip somut olarak belli aralıklarla kamuoyu önünde bir araya gelelim. TV yayını gibi değil. Konuşalım ve koordinasyon yapalım. Bu damarları temsil eden
ve psikolojik güven unsurunu oluşturan yeni bir dönem başlatmak lazım
Başladı mı sizce?
Bence başladı.
Dün masadan nasıl kalktınız, hangi kararlarla?
Dediğim gibi yaptığımız çalışmaları paylaştık. Güzel de çalışmaya devam edeceğiz. Ben bugün Gültekin bey ile görüşeceğim. Salı günüde Ali Bey ile görüşeceğim. Sayın Babacan ile bu hafta görüşecektik Kayseri'ye gitmişti, o yüzden görüşemedik. Gültekin Beyle bugün görüşeceğim. Temel beyle görüşeceğim. Yani aramızda bir iş bölümüyle bütün arkadaşlarla bunu adım adım ilerleme kararıyla.
Millet ittifakı yeni katılımlarla büyüyecek mi yoksa Millet İttifakı kendini tamamlayacak yeni bir üst ittifak ile yeniden bir araya mı gelecek?
O konuda net bir şey söylemeyeyim. Onu konuşuyoruz ama yapılandırılmış yeni bir çerçeveye oturtulursa bu, AKP ve CHP'nin oluştura geldiği 2 kutuplu şeyin
çıkar ve o kitlelere oradan kopacak kitlelere daha sıcak gelir. Nede olsa iki seçimde mücadele edilmişmiş bir şeyden değil daha kuşatılmış bir ittifak yapısı
daha doğru olur benim kanaatimce.
Muhalefetin yeniden yapılandırılması aslında?
Tabi tabi... Ama isimle sınırlı bir şey değil. Ben sistematik işleyişi daha net oturmuş oluşmuş ve ekiplerimizin daha yakın birlikte çalıştığı ve bir şey teklifi bir model düşünüyorum.
Arkadaşlarla da bunları paylaşıyorum yani sadece birkaç yerde ortak görüntü vermekle bu işin yeteceği kanaatinde değilim.
Çok ağır ve büyük bir sorumluluk var. Kimsenin dışlanmadığı bir dönem başlatmamız lazım. Siyasi partiler farklı hedefler için hep beraber. Görüş ayrılıklarımız da var.
Seçimlerde siyasi partilerden kaybedeni kazananı olur. Siyasi liderlerden de kaybedeni kazananı olur. Ama benim arkadaşlara söylediğim bir gün seçim yapıldığında o seçim akşamı geniş kitlelerin hiç birisinin yenilgi psikoloji duymadığı bir iklim oluşturmamız lazım.
Aksi takdirde Türkiye'yi tekrar rayına oturtamayız. Yani bir rövanş onun karşılığı bir rövanş.. Bu gerilim alır gider. Bir sitem değişikliği yapacağız. Öyle planlıyoruz. Toplumsal mutabakatla yapılabilmesi önemli. Onun içinde seçim bittiği akşam bu parti veya şu ittifak kaybetti kazandı tamam. Kaybeden ittifakın toplumsal tabanın da yenilgi psikolojisine sokulmaması lazım.
Bizim mevcudiyetimiz bunu sağlayacak bir şey. Niceliksel bir katılım değil. Bence şuan Millet ittifakının 2 partisi var. Artı iki parti de geçmişte işbirliği yapmış. Demokrat Parti ve Saadet Partisi. Artı 2, Millet İttifakı ile böyle bir ilişkiye hiç girmemiş, ondan sonra kurulmuş olanlar yani seçimlerden sonra kurulmuş olanlar.
Yani tablo 2+2+2, 4+2 değil. Bunların hepsinin kaynaşması lazım. Öyle bir şey oluyor ki Deva ile Gelecek katılsın bu genişlesin. Bu değil.
Bu kadar basit değil. Bunu yapmak zorda değil. Ama sonrası eğer biz bunu yaparken şuanda iktidar değişiminden kaygı duyan kitlelere bir şey söyleyemezsek
yine bloklaşmış birbiriyle karşıt iki grup doğar.
Bizim yapacağımız katkı o. Tekrar bütünleştirici bir siyasi tablonun iklimin oluşması. Kamuoyundaki noktadan daha ilerdeyiz.