Cumhuriyet gazetesi davasında gerekçeli karar açıklandı

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerine yönelik davaya ilişkin hazırladığı gerekçeli karar açıklandı.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce hazırlanan ve taraflara gönderilen gerekçeli kararda, sanık savunmaları, mütalaa, Yargıtay'ın bozma ilamı, delilerin değerlendirilmesi ve verilen kısa hükme yer verildi.

Kararda, Yargıtay tarafından 12 Eylül 2019'da haklarında bozma kararı verilen, sanıklar Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç, Bülent Utku, Mehmet Murat Sabuncu, Ahmet Kadri Gürsel, Güray Tekinöz, Önder Çelik, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Aydın Engin, Hikmet Aslan Çetinkaya ve Ahmet Şık hakkında 'örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçlarından ilk yapılan yargılamada ayrı ayrı mahkumiyetlerine ilişkin karar verildiği anımsatıldı.

"Haklarında 'beraat kararı verilmesi gerektiği' şeklindeki tespiti katılmak mümkün değil"

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin ilamında, ''Cumhuriyet gazetesindeki vakıf yönetiminin değişiminde seçim hukukuna aykırılıklar bulunduğunu, gazetenin yayın politikasında bazı değişiklikler olduğunu kabul etmekle birlikte, eser sahibi veya genel yayın yönetmeni olmayan sanıkların, silahlı terör örgütüne yardım etmek amacıyla doğrudan kastla hareket ettiklerine dair, dosya içerisinde haklarında her türlü şüpheden uzak mahkumiyetlerine yeterli somut delil bulunmadığının'' belirtildiği anlatılan gerekçeli kararda, ilama karşı şu ifadelere ver verildi:''Öncelikle şunu ifade etmek istiyoruz ki; bir çok delile rağmen Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, 'sanıkların suçta iştiraklerinin olmadığı, eylemlerinin basın hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dosya içerisinde mahkumiyetlerine yeterli delil olmadığı, haklarında beraat kararı verilmesi gerektiği' şeklindeki tespitine katılmak mümkün değildir. Şöyle ki; Yargıtay 16. Ceza Dairesi, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, gazeteciler Ahmet Altan, Ayşe Nazlı Ilıcak ve diğer sanıklarla ilgili yaptığı yargılama ile ilgili vermiş olduğu bozma ilamında, '....örgütün anayasal düzene karsı icra edeceği kalkışma öncesindeki sürece mutat siyasi muhalefet görüntüsü vermeye çalışarak ve örgütün sempatizan sınıfını oluşturan geniş halk kitleleri nazarında sözde meşruiyetini korumak amacına hizmet eder mahiyetteki gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan eylemlerin hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturacağı kanaatine erişilmiştir' şeklinde bir tespitte bulunmuştur.''
Bu tespitinin haricinde yargılama konusuna da değinilen gerekçeli kararda, Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasının değişmesi ile birlikte FETÖ silahlı terör örgütünün amaçlarına hizmet eder şekilde yayınlara yer verildiği belirtilerek, ''17-25 yargı süreci de dahil olmak üzere MİT tırlarının durdurulması, FETÖ örgütünün elebaşısı lehine yapılan köşe yazıları, sanık Aydın Engin'in FETÖ'nün hizmetlerine amaçlar şekilde köşe yazıları, gazetenin manşetleri açıkça göstermektedir ki Cumhuriyet gazetesinin 'düşmanımın düşmanı dostumdur' kuralını kendisine esas edinerek muhalif görüntüsü altında FETÖ silahlı terör örgütünün lehine gazetecilik adı altında örgütün amaçlarını meşru gösterir ve sempatizan toplamaya dönük haberler yapılmasında aracılık yaptığı, Abant toplantılarına bir kısım sanıkların katıldığı, DHKP/C ve PKK lehine de haberlere imza atıldığı anlaşılmıştır'' ifadelerine yer verildi.

"Sanıklar yardım suçuna kasten iştirak ettiler"

Eser sahibi sanıklar dışında Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç, Bülent Utku, Mehmet Murat Sabuncu, Güray Tekinöz, Önder Çelik, Hacı Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın kanundan kaynaklı hukuki sorumluluklarının olması, aynı zamanda Ahmet Şık'ın beyanları ve sanıkların yargılama sırasında halen Ahmet Şık'ın ve Can Dündar'ın haberlerine sahip çıktıkları anlatılan gerekçeli kararda, özellikle tanıklardan İbrahim Yıldız'ın ''Cumhuriyet'te bir çok şeyin vakfa sorarak karar verildiği”, Rıza Zelyut'un "Yazarları da, interneti de yönlendiren tepe yönetimidir" şeklindeki beyanları dikkate alınarak, sanıkların yardım suçuna kasten iştirak ettikleri kaydedildi.Gerekçeli kararda, bir kısım sanıkların aynı zamanda köşe yazılarının olması, attığı tweet'ler, Abant toplantılarına katılmış olmaları, dosyada bulunan FETÖ örgütünün amaçlarına hizmet eden şirketlerden reklam ücreti almaları ve ByLock kullanan FETÖ mensubu olduğu değerlendirilen şahıslarla bir çok bağlantılarının olduğu hususları birlikte değerlendirilerek, ''Sanıkların suça bilerek ve isteyerek kasten iştirak ettikleri, muhalif görüntüsü ile PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C silahlı terör örgütlerinin lehlerine yıllara yayılır şekilde haberler yaptıkları konusunda tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur'' ifadesine yer verildi.
Türkiye devleti ve hükümetini yapılan manipülasyonla çalışmaz hale getirmek amacı ile bir kısım haberlerin terör örgütlerinin yayın organları ile neredeyse ortak haberler yapıldığı, aynı algıya dönük haberler icra edildiği belirtilen kararda, yayın yasağına rağmen özellikle MİT tırları haberlerinin yapılması, PKK yönetim kadrosu ile yapılan ve onların ağızlarından yapılan, ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik haber içerikleri, örgüt mensuplarını sempatik gösteren yorumlar ve haber içeriklerinin tesadüfe yer bırakmayacak şekilde kasten icra edildiğinin delili olduğu vurgulandı.

Altan ve Ilıcak'ın terör örgütüne yardım suçu örnek verildi

Kararda, terör örgütüne yardım suçu ve yardım fiilinin, örgütün bizzat kendisine veya mensupları lehine gerçekleştirilebileceği, yardım eden failin silahlı terör örgütü üyesi olmaması, ancak örgütün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek bu örgüte yardım mahiyetinde olabilecek silah temini, para, değerli eşya, maddi yardım, barındırma, istihbari bilgi sağlama ve bunun gibi terör örgütlerinin amaçlarına dönük imkan sağlamaya olanak sağlayan her türlü yardımın suç olduğuna vurgu yapıldı.Örgüte yardımın sadece maddi destekten ibaret olmadığı, medya gücünün de kullanılarak örgütün tabanından desteklenmesini sağlamak ve toplumda meşruiyetini arttırmak şartlarının da yardım olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanan gerekçeli kararda, FETÖ'nün medya yapılanması olarak bahsedilen ve Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu sanıkların yargılandığı davada, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından sanıkların gazetecilik faaliyeti altında FETÖ silahlı terör örgütüne yardım edildiğini kabul ettiğine vurgu yapıldı.
Gerekçeli kararda, Cumhuriyet gazetesinin, yıllara yayılan haber içeriklerinde suç oluşturan haber içerikleri örgüt üyeleri ile irtibatları usulsüz seçim süreci, terör örgütleriyle bağlantılarını gösterir ByLock yazışması, destek mahiyetindeki röportaj ve tweetler, aleyhteki tanıklar, açık kaynak bilgilerinde haberlerin verilme şekli, yayın yasaklarına rağmen ve erişimin yasaklanması kararlarına rağmen aynı haberleri ısrarla sürdürdüğü belirtildi.

Yönetim kurulunda olan sanıkların ve yazar, haberci olan bir kısım sanıkların terör örgütlerine, "muhalefet" görüntüsü altında ortak amaç olan Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükumetini zafiyete uğratmak ve uluslararası arenada suçlu göstermek amacına matuf ortak bir kaygıda birleşmeleri neticesinde bu haberlerin yapıldığı anlatılan gerekçeli kararda, terör örgütlerinin amaçlarını meşru gösterir şekilde haber içeriklerinin yapıldığı kaydedildi.

Kararda, bu nedenle sanıkların suç kastı ile hareket ettiklerinin anlaşıldığı vurgulandı.

Davanın geçmişi

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Kasım 2019'daki karar duruşmasında, 12 sanıkla daha önce ilgili verdiği mahkumiyet kararında direnmişti.

Mahkeme ilk kararında, "terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" suçundan Akın Atalay'ı 7 yıl 13 ay 15 gün, Mehmet Orhan Erinç'i 6 yıl 3 ay, Mehmet Murat Sabuncu ve Ahmet Şık'ı 7 yıl altışar ay, Bülent Utku'yu 4 yıl 6 ay, Aydın Engin'i 7 yıl 6 ay, Hikmet Aslan Çetinkaya'yı 6 yıl 3 ay, Güray Tekin Öz, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör ile Önder Çelik'i 3 yıl dokuzar ay ve Yusuf Emre İper'i 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum etmişti.

Mahkeme, "terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" suçundan 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırılan Kadri Gürsel'in hükmünün ise Yargıtay'ın bozma ilamı doğrultusunda kaldırılmasına ve beraatine hükmetmişti.

Türkiye Haberleri