Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayında düzenlenen İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması Toplantısında YÖK Başkanı ve Üniversite Rektörlerine dönerek söylediği "Şu Yardımcı Doçentlik olayı nedir ya?" çıkışının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayında düzenlenen İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması Toplantısında YÖK Başkanı ve Üniversite Rektörlerine dönerek söylediği "Şu Yardımcı Doçentlik olayı nedir ya?" çıkışının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.
Bağımsız araştırmalara imza atan "Doğruluk Payı" konuyu inceleyerek, Eedoğan'ın sözlerinin gerçeği yansıtıp, yansıtmadığını masaya yatırdı.
Erdoğan toplantının açılış oturumunda şöyle konuşmuştu:
“Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir ya, bunu gözden geçirin. Dünyanın kaç yerinde var bunu da söyleyin. Pek görmüyorum. Bunu birileri birilerini oyalamak için yapmışlar. Bizim hocalara ihtiyacımız var."
Doğruluk Payı, konuyla ilgili açıklaması şu şekilde:
Her gelişmiş ülkede akademik rütbeler Türkiye’dekine aşağı yukarı eşit sayıda
"Cumhurbaşkanının yardımcı doçentlik ile ilgili iddiası kategorik olarak hatalı bir iddia olsa da, yüzeysel olarak doğruluk payı bulunan bir iddiadır. Teknik olarak “yardımcı doçent” statüsü çok az sayıda ülkede bulunmaktadır. Ancak bunun sebebi, yardımcı doçentliğin Türkiye’de akademisyenleri oyalamak için uydurulmuş bir kademe olması değil, Türk akademisinin rütbe isimlendirmesinin, ABD ile Avrupa karması bir yapıda olmasıdır. Daha önemlisi, başka ülkelerde ismen “yardımcı doçent” statüsü bulunmasa da, hemen hemen her gelişmiş ülkede akademik rütbeler Türkiye’dekine aşağı yukarı eşit sayıda kategoriye bölünmüştür.
Ülkeler Kendi Akademik Rütbe Kategorilerini Yapıyorlar
“Doçent”, Avrupa’da kullanılan ve ABD’de bulunmayan bir akademik unvandır. Tam profesörlük denen seviyenin bir altındaki rütbedir. Bu açıdan Türkiye ile Avrupa’nın birçok yerinde farklı şekillerde görülen doçentlik uygulaması paralellik göstermektedir. “Yardımcı doçent” statüsü ise birçok Avrupa ülkesinde bulunmamaktadır; çünkü akademi konusunda uluslararası bir rütbe standardizasyonu yoktur; dolayısıyla ülkeler, kendi akademik rütbe isimlendirmelerini yapmaktadırlar. Bu bakımdan Türkiye, doçentlik statüsünün bir altındaki statüye “yardımcı doçent” adını vermiştir. Bu, ABD’deki “asistan profesör” seviyesi ile eşdeğerdir ve anormal bir seviye değildir. İngiltere’de bu seviye “okutman” veya “klinik okutman” adıyla bilinmektedir. Her ülkedeki akademik kurumlarda, söz konusu rütbenin çeşitli karşılıkları bulunmaktadır.
Bunu daha iyi anlamak için, akademik rütbelerin genel seviyelerine bakmak en doğrusu olacaktır. Genel olarak, Dünya’nın her köşesindeki akademik kurumlarda, yukarıdan aşağıya şu şekilde bir hiyerarşi söz konusudur:
Seviye 1: Profesör
Seviye 2: Profesör Adayı
Seviye 3: Asistan Profesör
Seviye 4: Okutman
Seviye 5: Okutman Adayı
Bunu seviyeler şeklinde sunma sebebimiz, belirttiğimiz gibi bu seviyelerin farklı ülkelerde farklı şekillerde isimlendirilmesidir. Türkiye’de bu seviyelerin karşılığı sırasıyla “profesör”, “doçent”, “yardımcı doçent” ve “araştırma görevlisi” olarak bilinmektedir. Türkiye’de bunun yanında uzman ve okutman kadroları da bulunmaktadır. Fakat Türkiye’deki sistem ile ilgili vurgulanması gereken en önemli şey “akademik” derece olarak adlandırabileceğimiz, bir başka deyişle belli alanda çalışan akademik bir jürinin toplanıp akademisyenin yetkinliğini ve performansını ölçtüğü sadece iki derece vardır. Bunlar, doktora derecesi (PhD) ve doçentlik derecesidir. Bunun dışında saydığımız kademeler üniversite pozisyonlarıdır. Türkiye’de doçentlik akademik derecesini veren kurum. Üniversitelerarası Kurul’dur. Araştırma görevlisi, yardımcı doçent, doçent doktor (“doçent doktor” kadrosu üniversitenin akademik olarak doçent derecesi almış akademisyenlere verebildiği pozisyondur) ve profesör kadrosunu veren kurum ise üniversitelerdir. Yükseköğretim Kurulu’nun son yaptığı düzenlemeleri ve mevcut doçentlik şartlarını dikkate aldığımızda, doktora derecesi almış bir kişinin yardımcı doçent olmadan doçent olması mümkündür. İddianın görünürde nedenini oluşturan yardımcı doçentliğin bir zaman kaybı, oyalamak için uydurulmuş bir kademe olduğuna dair argüman da bu nedenle geçerli değildir.
Akademik Rütbelerin Sayısı 15'e Kadar Çıkabiliyor
Başta belirttiğimiz gibi akademik derecelendirmede uluslararası bir standart yoktur. Farklı ülkeler, farklı derecelendirme sistemini çok farklı şekilde işletebilirler. Hatta bazı ülkelerde bu seviyelerin sayısı 7-8’e varacak kadar fazla olabilmektedir. Örneğin Bangladeş’te akademik rütbeler aşağıdan yukarıya: gösterici, asistan okutman, okutman, deneyimli okutman, asistan profesör, profesör adayı, profesör ve emekli profesör şeklinde 8 kategoriden oluşmaktadır. Kimi zaman Belçika gibi ülkelerde bu seviyelere doktora öğrencisi seviyesinden başlanmaktadır ve bu şekilde toplamda 15’e varan akademik bir hiyerarşi oluşturulmaktadır.
Bizdeki diğer seviyelerin de Avrupa ve ABD karşılıkları çeşitlidir. Türkiye’deki “yardımcı doçent” karşılığının “doçent” olduğu yerlerde ise, Türkiye’deki “doçent”e karşılık gelen başka seviyeler bulunmaktadır. Detaya girerek uzatmayalım; ancak örneğin bizdeki “doçent”, Belçika’da “hoofddocent” olarak, Hırvatistan’da ise “izvanredni” olarak bilinmektedir. Yani Türkiye’deki kategorizasyonun sıradışı bir tarafı bulunmamaktadır. Her akademik rütbe, profesörlük yolundaki adayların akademik performansı ve bilime katkısını zenginleştirmesi için bulunmaktadır ve rastgele değildir. Asırlara varan bilimsel ilerleme kültürünün bir ürünü olarak gelişmiştir.
DOĞRULUK PAYI YOKTUR
Bu açılardan ele aldığımızda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcı doçentliğin sadece bir “oyalama” amacıyla bulunduğu ve başka ülkelerde böyle bir akademik pozisyonun “pek bulunmadığı” iddiasında doğruluk payı yoktur."
Kaynak: DoğrulukPayi.com