Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "İlk günden beri proje mahsulü bir yapı olduğu bilinen DEAŞ'la mücadele kisvesiyle, PKK ve uzantılarına destek verme oyunu artık son bulmalıdır" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 38'inci Toplantısı Açılış Programı'nda yaptığı konuşmada, son yıllarda ağırlaşan ekonomik şartların, özellikle Batılı ülkelerde İslam düşmanlığını ve yabancı karşıtlığını ciddi manada körüklediğini söyledi.
Batılı siyasetçilerin oy devşirmek veya başarısızlıklarını örtmek için en sık başvurduğu araçlardan birisinin İslam karşıtlığı olduğunu belirten Erdoğan, "Lafa gelince demokrasi ve özgürlükler konusunda mangalda kül bırakmayanlar, mesele Müslümanların, özellikle de Müslüman kadınların hakları olunca en faşist uygulamaları devreye almaktan çekinmiyor. Kimi Avrupa ülkelerinde başörtüsüne okul, iş hayatı ve kamusal alanda getirilen hukuk dışı kısıtlamalar bunun en çarpıcı örnekleridir" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, LGBT dayatmasının küresel bir dikta aracı haline geldiğini, hem aile kurumunu hem de İslami değerleri zayıflatmayı amaçladığını vurgulayarak, "Hangi cafcaflı ambalaja konursa konulsun insanların dinlerini yaşamasına mani olmak, zorbalıkla inançlara müdahale etmek, kendi hayat tarzını dikte etmek, Orta Çağ'ın engizisyon ruhunu yeniden hortlatmak demektir. Şüphesiz bu faşist dalgadan Müslümanlarla birlikte dili, kültürü, ten rengi, kökeni farklı diğer gayrimüslimler de etkileniyor. Irkçılığın bu yeni biçimiyle mücadelede teşkilatımız bünyesindeki dayanışmanın güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. 15 Mart'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 'İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü' olarak kabul edilmesi bu doğrultuda uluslararası topluma verilmiş bir mesajdır" değerlendirmesini yaptı.
'Yunanistan'daki kardeşlerimizin dini liderleri tanınmıyor'
Yunanistan'daki Müslüman Türk azınlığın durumundan da bahseden Erdoğan, şöyle devam etti: "Yunanistan'daki Müslüman Türk azınlığına yönelik yıllardır süren haksız ve hukuksuz uygulamalar artarak devam ediyor. Yunanistan'daki kardeşlerimizin dini liderleri tanınmıyor. Vakıfları ve malları gasbediliyor. Ana dillerini öğretmelerine izin verilmiyor. Kimlikleri reddediliyor. İslam alemi, Yunanistan'da zulme uğrayan kardeşlerimizin durumuna daha fazla seyirci kalmamalıdır. İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin maruz bırakıldığı hak ihlallerini de biliyorsunuz. Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci ülke olan KKTC'ye sizlerin de gereken desteği vereceğinize inanıyorum. Teşkilatımızın kuruluş sebebi olan Filistin meselesinin 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip Filistin devletinin vücut bulmasıyla çözüme kavuşturulmasını destekliyoruz. Filistin halkının kendi devletine ve meşru haklarına kavuşması, Kudüs ve Mescid-i Aksa'da statükonun korunması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız."
Erdoğan, İslam dünyasını 10 yılı aşkın süredir meşgul eden önemli konulardan birinin de Suriye'deki ihtilaf olduğunu kaydetti.
Salgınla birlikte bu ülkedeki sosyoekonomik ve insani durumun daha trajik bir hal aldığının altını çizen Erdoğan, "Türkiye olarak 3,5 milyonu aşkın Suriyeli sığınmacıya topraklarımızda ev sahipliği yaparak milyonlarcasını da Suriye sınırları içinde destekleyerek kardeşlik vazifemizi layıkıyla yerine getiriyoruz. Suriye'nin çatışma, insani kriz ve terör sarmalından kurtulması için İslam ülkeleri daha güçlü bir irade ortaya koymalı, siyasi çözüm çabalarına etkin destek vermelidir. Biz de bu konuda gereken adımları atmakta tereddüt etmeyeceğiz" dedi.
'Terörün vahşi yüzüne şahit olmuş insanlarız'
Terör örgütlerinin İslam'ı ve Müslümanları hedef aldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Pek çoğumuz terörün vahşi yüzüne şahit olmuş insanlarız. Terör örgütlerinin kalleş saldırılarında vatandaşlarımızı kurban verdik. Bu katil sürüleri kimi zaman DEAŞ olarak, kimi zaman Boko Haram ve Eş-Şebab olarak, kimi zaman FETÖ, kimi zaman PKK, PYD, YPG olarak karşımıza çıktı. Adları, iddiaları, coğrafyaları farklı olsa da bu örgütlerin tamamı öncelikle Müslümanları hedef aldı, Müslümanların kanını döktü, en fazla zararı İslam'a ve Müslümanlara verdi. Sadece biz PKK terör örgütünün saldırılarında 40 bine yakın insanımızı kaybettik. FETÖ'cü hainler bir gecede 252 kardeşimizi alçakça şehit ettiler. DEAŞ'ın kanlı eylemlerinde yüzlerce insanımız bizden kopartıldı. Önceki hafta İstiklal Caddesi'nde, ardından Karkamış ilçemizde 3'ü çocuk, 8 vatandaşımız PKK tarafından şehit edildi. Dökülen bu kanda elbette bölücü terör örgütü kadar DEAŞ'la mücadele bahanesiyle bu teröristleri silaha ve desteğe boğanların da payı vardır. Ölen her bir masumun kanı ülkemizin yaptığı tüm ikazlara rağmen harf oyunlarıyla terör örgütlerini meşrulaştırmaya çalışanların eline ve yüzüne bulaşmıştır. İlk günden beri proje mahsulü bir yapı olduğu bilinen DEAŞ'la mücadele kisvesiyle, PKK ve uzantılarına destek verme oyunu artık son bulmalıdır. DEAŞ'la sahada göğüs göğüse çarpışan ve bu örgütü bozguna uğratan Türkiye'nin bu tür argümanlara karnı toktur. Ülkemizle birlikte Suriye ve Irak'ın da toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan bu terör örgütünün kökünü kazımakta kararlıyız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış programı öncesi davetli ülke ve kuruluşların bakan ve temsilcileriyle aile fotoğrafı çektirdi. Erdoğan'ın salondan ayrılmasının ardından oturuma Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlık etti.