Türkiye’de gıda fiyatları krizi yaşanıyor. Her geçen gün gıda fiyatları kat kat artıyor. Bu krizden en çok çocuklar etkileniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA) “Gıda krizinde ilk kurtarılacaklar: Çocuklar ve okul yemeği programları” adlı raporunu yayınladı.
Rapor sağlıklı gıdaya erişim ve sağlıklı beslenme konusunda en kırılgan kesimi çocuklardan oluştuğuna ve çocukların beslenmesi en acil müdahale gerektiren alan olduğuna dikkat çekiyor. Dünya genelinde pek çok ülkede onlarca yıldır uygulanan ve Türkiye’deyse sürekli ertelenen okul yemeği programının (OYP), en ivedi ihtiyaç olduğunun altı çizilen raporda “Dünya örneklerinden görüldüğü üzere finansman oluşturma ve uygulama konusunda merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında verimli iş birliği oluşturulması, okul yemeği programlarının en temel güvencesini oluşturuyor” deniliyor. Raporda okul yemeği için Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde (MEB) ek kaynak oluşturulması gerektiği vurgulanıyor.
‘En yüksek 4. Gıda enflasyonu’
Raporda Türkiye’nin sırasıyla Zimbabve, Lübnan ve Venezüella’nın ardından dünyanın en yüksek dördüncü gıda enflasyonuna sahip ülke konumunda olduğuna dikkat çekilerek “Yapılan araştırmalar, gıda fiyatları arttıkça öğünlerin atlandığını, gıdaya erişim imkânlarının hızla kötüleştiğini gösteriyor” denildi. Türkiye’de sağlıklı gıdaya erişim ve beslenme konusunun, uluslararası karşılaştırmalara göre 2020 yılı öncesinde dahi olumsuz göstergelere sahip olduğu anlatılan raporda son yıllarda yaşanan enflasyonla birlikte göstergelerin daha çok gerilemiş durumda olduğuna dikkat çekildi. Raporda sağlıklı gıdaya erişim ve sağlıklı beslenme konusunda en kırılgan kesimin çocuklar, en acil müdahale gerektiren alanın da çocukların beslenmesi olduğunun altını çizildi. Dünya genelinde pek çok ülkede onlarca yıldır uygulanan ve Türkiye’deyse sürekli ertelenen okul yemeği programının (OYP), en ivedi ihtiyaç olduğu öne çıkın raporda “Öncelikle Türkiye’de çocukların, küresel göstergelere göre hayli yüksek oranda yoksulluk yaşadığının altı çizilmeli. 0-17 yaş arası yoksullukta Türkiye, bütün İktisadi İş birliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında en güncel verilere göre Kosta Rika’nın ardından en yüksek orana sahip ikinci ülke konumunda. TÜİK verileri de tablonun kötüleştiğini gösteriyor. Hem toplam çocuk yoksulluğu oranı hem de farklı alt yaş kırılımları beş yıl öncesine göre daha da kötü durumda olduğumuzu gösteriyor” ifadeleri yer aldı.
‘Pay düzenli olarak azaldı’
Raporda bu yüksek yoksulluk oranlarının, kriz anlarında sağlıklı beslenme sorunları ve gıda güvencesizliği olarak daha alarm verici seviyelere ulaştığı vurgulanarak acil çözüm için okullarda temel programları önerdi. Okul yemeği için ek kaynak oluşturulması gerekirken 2016 yılından bu yana merkezi yönetim bütçesinden MEB bütçesine ayrılan pay düzenli olarak azaldığı vurgulanan raporda şu ifadeler yer aldı:
Ayrıca, MEB bütçesinin önemli bir kısmı personel giderlerinden oluşurken özellikle ısınma, temizlik, beslenme ve kırtasiye kalemlerine dahi yeterince bütçe ayrılamıyor. Dolayısıyla hâlihazırda sadece taşımalı eğitimden ve pansiyon hizmetinden yararlanan öğrencilere yönelik sunulan okul yemeği uygulamasının genişletilmesine yönelik adımlar şimdilik sadece plan ve programlarda kalmış durumda. Benzer şekilde okullarda satılacak gıda ürünlerine sınırlama getiren ve aynı yılın Eylül ayında yürürlüğe girecek şekilde Haziran 2019’da duyurulan “Okul Gıdası” uygulaması her yıl erteleniyor. “Okul Gıdası” uygulaması son olarak 2023-2024 eğitim yılının başlangıcına ertelendi.
Adımlar sıralandı
Raporun sonuç bölümünde ise çocukların sağlıklı gıdaya erişiminin güvence altına alınmasının ilk öncelik olduğunun altı çizilerek atılacak kısa vadede atılacak öncelikli adımlar şöyle sıralandı:
• MEB bütçesinin toplam bütçe içerisindeki payı artırılmalı,
• MEB bütçesi, öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ilgili kalemlerin payı arttırılarak güncellenmeli,
• Kalkınma planları, stratejik planlar ve yıllık programlarda vadedilen okul yemeği programı için bütçe ve finansman oluşturulmalı,
• Okul yemeği programları, bütçe ve planlarda sabit bir kalem olarak yer almalı, yıldan yıla değişim göstermemeli,
• Milli Eğitim Bakanlığı’nın il ve ilçe teşkilatları, okul yemeği başta ilgili konularda ilçe belediyeleri ile bütçe ve sorumluluğu paylaşmalı, söz konusu programa erişim yerel yönetimlerle iş birliği içinde kolaylaştırılmalı,
• Büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerinin kendileri arasında ve MEB ile koordinasyonu konusunda görev ve yetki tanımlanmalıdır.