Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasında gazeteci Aygül’e 10 ay hapis cezası verilirken, daha önce yapmış olduğu haberlerden dolayı hakkında çok sayıda dava açılmış olması gerekçesiyle “Sanığın suçlu kişilik özellikleri, suç işleme konusundaki ısrarı göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından…” denilerek, verilen ceza ertelenmedi.
"Haberi yapmasam, olayı kamuoyu nezdinde görünür kılmasam belki üstü örtülecekti"
Aygül, sosyal medyada ulaştığı görüntüleri emniyet müdürüne teyit ettikten sonra yaptığı haberin yerel ve ulusal medyada geniş yer bulması üzerine soruşturmaya ciddiyetle yaklaşıldığını ve haberden iki gün sonra zanlının yakalandığını söyledi. Aygül, aksi durumda olayın üstünün örtülmesi riskinin olduğuna dikkat çekti.
Adli mercileri harekete geçirmek için olayı haberleştirdiğini vurgulayan Aygül şöyle konuştu: “Taciz, cinsel istismar, kadına ve çocuğa şiddet gibi olayların önüne geçebilmek için özellikle görünür kılmak gerekiyor. Zira üstü örtülen veya ihmalden dolayı sonu çok dramatik biten olaylara tanık oluyoruz her gün. Haber yapmaktaki kastım buydu. Haberimde kullandığım dil ne özel hayatı ne de masumiyet karinesini ihlal eder nitelikteydi. Son derece mimiksiz ve isnatsız bir dille, isim vermeden ve görüntüleri buzlayarak hazırladığım haberi yayınladım. Haberi yayınladıktan iki gün sonra yayın yasağı kararı alındı. Haberin akabinde zanlı tutuklandı. Haberi yapmasam, olayı kamuoyu nezdinde görünür kılmasam belki üstü örtülecekti.”
Jet hızıyla iddianame ve ceza
Soruşturma ve kovuşturma sürecinin çok hızlı tüketilip hemen karar verilmesini de eleştiren gazeteci Aygül şöyle devam etti:
“Soruşturma, yargılama süreci ve verilen kararın adaleti geçtim mevzuata bile uyar yanı yok. İlk olarak soruşturma savcısının ifade alma talimatı polis tarafından yerine getirilirken sürecin anormal ilerleyeceğini tahmin etmiştim. Zira adresim belli iken, her davete icabet etmişken ve halihazırda karakolda haftada iki gün imza atıyorken savcı talimatının verildiği gün teamüllere aykırı bir şekilde akşam saat 9’da evimden gözaltına alınarak ifadeye götürüldüm. İfadeden hemen sonra hakkımda iddianame hazırlandı, iddianame eksikliklere rağmen mahkemece kabul edildi, henüz ilk duruşmada daha hiç ifadem bile alınmamışken hakkımda hapis kararı verildi. Hantallığıyla bilinen yargının bu kadar hızlı hareket etmesi ve sürecin tamamının sayısız usul hatasıyla ilerlemesine ve bunların normal karşılanmasına bakınca neresinden tutacağıma şaşırıyorum, zira neresinden tutsam elimde kalıyor. Söz konusu kararın gerekçesi görüntünün ilk olarak benim tarafımdan paylaşılmış olması iddiası ve bunun tek delili ise polis fezlekesindeki sözde rapor. Muhtemelen internet ortamında basit bir tarama ile oluşturulmuş bu dijital raporun ne içeriğini görebildim, ne kapsamını biliyoruz ne de mahkeme huzurunda tartışabildik. Kaldı ki yargı camiasında neredeyse karine niteliğine varan yaygın kanaat ‘dijital delillerin’ tek başına yeterli olmayacağıdır. Ortada delil yokken ne yazık ki ceza aldım. Haberden iki gün sonra da yayın yasağı kararı alındı. Ceza muhakemelerinde ilkesel olarak soruşturma zaten gizlidir ancak soruşturmanın gizliliğini düzenleyen maddede belli şartlar var. O şartlar oluşmadan ceza verildi. Ayrıca haber onlarca yerde yayınlandı, ajanslar geçti, televizyonlar kullandı ama sadece bana soruşturma açıldı ceza verildi.”
"Hakime senden nefret ediyor galiba senin davana bakmam"
Gazeteci Sinan Aygül, davada kendisini savunacak avukat bulamadığını da söyledi. Aygül, hakimin daha önce kendisine birkaç ceza verdiği için avukatların davaya bakmak istemediklerini iddia etti:
“2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hakimi daha önce sanık olduğum iki dosyada zorlama bir şekilde hakkımda mahkumiyet kararı verdi. Yine müşteki olduğum bir dosyada da sanığa, dosyadaki delili Yargıtay Ceza Kurulu içtihatlarına aykırı bir şekilde kabul etmeyerek beraat vermişti. Vekalet vermek istediğim bir avukat bana ‘Hakime hanım senden nefret ediyor galiba, benim aram iyi, ben dosyana bakarsam belki benim de aram bozulur’ diyerek dosyaya müdahil olmayı reddetti. Bunun akabinde sosyal medyada avukatlara ve baroya çağrıda bulundum ancak yine savunacak bir avukat bulamadım.”
Gazeteci Sinan Aygül, hakkında Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen 10 aylık hapis cezası için istinaf mahkemesine itiraz etti. Cezanın onaylanması durumunda 6 ay önce hapisten çıkan Aygül tekrar cezaevine girecek.