Tosya'ya bağlı Bayat köyünün muhtarı Bektaş Candan, özel işleri nedeniyle Kastamonu'ya gittiği esnada evde bulunan eşi Hanife Candan'ı bir kişi telefonla aradı.
Telefondaki kişi, Candan'a, onun, eşinin ve kızının Tosya'da birisini öldürdüğünü, hapse atılacaklarını söyleyerek, bu nedenle evdeki değerli eşyalarını gönderecekleri kişiye teslim etmesini istedi.
Eve gelen bir kişiye, toplam değeri 80 bin lirayı bulan altın, döviz ve nakit parayı veren Hanife Candan, daha sonra Kastamonu'dan dönen eşine durumu anlattı. Dolandırıldıklarını anlayan çift, durumu jandarmaya bildirdi.
Köye gelen jandarma ekipleri, dolandırıcıların yakalanması için çalışma başlattı.
Hanife Candan, gazetecilere, şunları anlattı:
Telefon açtılar, 'siz, eşiniz ve kızınız, Tosya'da bir dul kadını öldürmüşsünüz' dedi. Ben de 'biz yapmadık, kim söylüyor bunları' dedim. 'Gelip evinizi arayacaklar. Sizin ellerinizi bağlayıp hapse atacaklar' dedi. 'Siz parayı verin, akşam size geri yollayacağız' dedi. 'Benim beyim yok' dedim. 'Beyimi arayacağım' dedim ama telefonu kapattırmadılar. 'Biz polis arabasıyla geliyoruz, sen aşağı in, paraları ver' dedi. Ben de gelen kişiye paraları verdim.
Eşi Bektaş Candan ise, "Bugün Kastamonu'ya gittim. Benim gittiğimi nereden biliyorlar? Saat 15.00-15.30 arası gelmişler. 'Tosya'da birilerini öldürmüşsünüz. Siz parayı verin, eşinizle birlikte göndereceğiz' demişler. Ben akşam ezanında eve geldiğimde halen telefon ile konuşuyorlardı. 'Eşim geldi' deyince telefonu kapattılar. Ben de dolandırıldığımızı anlayıp hemen jandarmayı aradım. Biz bu para ile umreye gidecektik. İnekleri filan satmıştık. 75-80 bin lira vardı, altın, avro ve nakit para olmak üzere" diye konuştu.
Görgü tanığı Recep Çakmak da, "Ben akşamüzeri evin önünde çay içerken, bu hırsız panikli bir şekilde evin önünden hızlı hızlı gidiyordu. Ben de tereddüt ettim. Arkasından bağırdım 'nereye koşuyorsun' diye. Ben bağırınca daha da hızlandı. Hemen traktöre binerek köyün 500 metre altına kadar gittim ama o arada kayboldu" ifadelerini kullandı.