SCÜ Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Duran Ataş ve Veteriner Hekim İbrahim Özmen’in birlikte yürüttükleri çalışmada, evinde kedi besleyen ve beslemeyenler karşılaştırılarak, halk arasında kedilerden bulaşan ve kör eden parazit olarak bilinen 'toksoplazma paraziti' olasılığı karşılaştırıldı. Yaklaşık 1 yıl süren araştırmanın sonuçları açıklandı. Yarısı kedi sahiplerinden oluşan 182 kişiden alınan kan örneği laboratuvar ortamında incelendi. Jüri önünde sunulan ve kabul gören araştırmanın sonucuna göre kedilerin, kör eden toksoplazma parazitini, çiğ et, süt, su ve topraktan daha az bulaştırdığı ortaya çıktı.
Çalışmanın detaylarını anlattı
Konuyu değerlendiren Parazitoloji Bilim Uzmanı Veteriner Hekim İbrahim Özmen, “Kör eden parazit olarak bilinen bir parazitimiz var. Bu parazit, toprak, çiğ et, süt, sudan ve kedi dışkısından bulaşabilen bir parazit. Fakat medyada ve halk nezdinde daha ziyade kedilerden bulaştığıyla bilinir. Biz de bunun üzerine Doç. Dr. Ahmet Duran Ataş hocamızla birlikte bir çalışma yaptık. Bu çalışma 1 yıl kadar sürdü. Kedi besleyen ve beslemeyen iki farklı grup oluşturduk ve kanlarını aldık. Kedi beslemeyen grubun kediyle hiç temasının olmaması önemliydi. Bu nedenle kedi besleyenlerle beslemeyenlerin randevularını çakışmayacak şekilde aldık. Çalışma sonucunda kedi beslemeyen grupta yüzde 44 oranında toksoplazmozis enfeksiyon oluşmuş, kedi besleyen grupta ise yüzde 22 toksoplazmozis yönünde enfeksiyon oluştuğunu gördük. Bu tabi enfeksiyonun sadece kedilerden bulaşmadığı anlamına gelmiyor. Fakat diğer bulaş yollarının çiğ et, süt, su ve toprakla kontamine olmuş ellerin, kediyle bulaş noktasına göre daha riskli olduğunu ve en azından kediyle temasın daha fazla risk oluşturmadığını ortaya koyuyor. Bu bağlamda kedisi olan hayvanseverlerimizin gönlüne bir noktada su serpmiş oluyoruz. Yine de tedbiri elden bırakmamak adına kedilerin kumları temizlenirken ya da aşıları yapılırken dikkat edilmeli" dedi.
'Çiğ et ve çiğ süte dikkat edilmeli'
Araştırmada parazit bulaşımında kedilerin birinci derecede suçlu olmadığının ortaya çıktığını belirten Özmen, "Çalışmada 182 kişiden kan örnekleri alındı. Bunların 91’i en az bir yıldır evinde kedi besleyenlerden, 91’i ise kediyle hiç teması olmamış, hiçbir barınak veya veterinerlik gibi ortamlarda bulunmamış kişilerden oluştu. Çalışmanın test aşaması SCÜ Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı’nda eliza yöntemiyle yapıldı. Çalışma öncesinde gerekli onaylar ve izinler alındı. Daha sonra jüri önünde tezimiz sunuldu ve kabul gördü. Bu araştırmanın iki neticesi olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birincisi kedilerin birinci derecede suçlu olmadıklarını ortaya koyuyor. İkincisi ise diğer bulaş yollarının toksoplazmozis yönünden daha riskli olduğu ve insanların bu yönde daha tedbirli olmaları gerektiği ortaya koyan bir çalışma oldu. Bilhassa çiğ et ve çiğ süte dikkat edilmeli. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çiğ köfte ve bat gibi gıdaların yaygın olarak tüketildiği dikkate alınırsa, çiğ etle yapılan yemeklerde hayvanların etinden çok daha rahat bulaşabiliyor. Hatta eti doğrarken bile kontamine olma ihtimaliniz var. Çiğ süt de aynı derecede tehlike oluşturuyor. Aynı zamanda bağ ve bahçeyle ilgilenen, toprakla meşgul olan insanlara da bu bulaş yollarından geçebilir" diye konuştu.