CHP'nin depreme yönelik araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi

TBMM Genel Kurulu’nda; CHP Grubu’nun “Depreme karşı alınacak önlemlerin araştırılması” için verdiği önerge, AKP ve MHP oyları ile reddedildi.

TBMM Genel Kurulu’nda, bugün, CHP Grubu’nun; “depreme karşı önlem alınması, deprem toplanma alanlarının tespiti, gerekli bölgelere toplantı alanları yapılması, eksikliklerin giderilmesi, depreme dayanıklılığı bulunmayan binaların saptanması” için verdiği Meclis Araştırma Önergesi’nin gündeme alınması önerisi görüşüldü.

CHP’nin önerisi üzerine konuşan CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, öneri üzerinde yaptığı konuşmada; şunları söyledi:

'Bu parayı kimlere, nerelere, nasıl harcadınız?'

Ne yazık ki ülkemiz yüzölçümünün yüzde 42’si birinci deprem kuşağı bölgesindedir. Bu gerçeğe rağmen yeterli ve etkin önlem alınmadığı için yıllar içerisinde meydana gelen depremlerde büyük acılar yaşadık, hâlen de yaşamaya devam ediyoruz. Bu depremlerde yaşanan can ve mal kayıpları ülkemizin depreme hazır olmadığını çok acı bir biçimde göstermiştir. Marmara'da 1999 yılında meydana gelen ve büyük can kaybı ve büyük yıkıma neden olan bu depremden sonra yaraları sarmak için, etkin önlem almak için çıkarılan, herkesin deprem vergisi olarak bildiği düzenleme kapsamında bugüne kadar 75 milyar para toplandı. Buradan soruyorum: Bu 75 milyar dolar para nerede? Bu paranın akıbeti ne oldu? Bu parayı kimlere, nerelere, nasıl harcadınız? Bu konuda mutlak surette Meclise, yüce millete hesap vermek zorundasınız.

'100 binden fazla insanımızı kaybettik'

1939 Erzincan depreminden 1999 Marmara depremine kadar geçen sürede 100 binden fazla insanımızı kaybettik. Eğer etkin bir önlem alınsaydı, bugüne kadar yeterli adımlar atılsaydı biz, 17 bin 480 canımızı yitirdiğimiz 1999 depreminden sonra Ege depremi nedeniyle İzmir'de 117 yurttaşımızı, Elâzığ'da 41 vatandaşımızı belki de kaybetmeyecektik; canlarımız solmayacak, büyük hasar almayacaktık.

Deprem gerçeğine karşın etkin önlem alınması ve harekete geçirilmesi için yaptığımız çağrılarımız maalesef karşılıksız kalıyor, büyük acı ve yıkıma yol açıyor. Depremlerle ilgili önlem yerine yeşil alanların imara açıldığını, deprem alanında kullanılacak toplanma alanlarının da ranta kurban edildiğini iktidarınız döneminde görüyoruz. Depremle ilgili verdiğimiz kanun tekliflerimiz reddediliyor, soru önergelerimiz yanıtsız kalıyor, araştırma önergelerimiz ise Meclisin tozlu raflarında maalesef bekletiliyor.

'Siyasetin malzemesi olmamalı'

Deprem konusu siyasetin malzemesi olmaz, olmamalıdır da. Bu acı gerçek karşısında bile AKP iktidarı oralı olmuyor ve acılara göz yumuyor. Herkesin bildiği bir gerçek var ki deprem ve diğer doğal olaylar insan eliyle afete dönüşmektedir. Bugün ülkemizin 18 kentinde, 502 mahalle ve köyünde, 80 ilçemizde yüzlerce yerleşim yerlerimiz doğrudan fay hatları üzerinde bulunuyor. Bu acı gerçekle depremde daha büyük acıların yaşanabileceğini, felaketin yaşanabileceğini gösteriyor.

'Meclis'i göreve çağırıyoruz'

Buna rağmen İzmir depreminden sonra kurulan Meclis Deprem Komisyonunda tam 522 sayfalık bir rapor hazırlandı. Bu raporda 268 maddelik öneriler yer alıyordu. Meclis Başkanlığına sunulan nihai raporun gereği neden yapılmadı, neden yapılmıyor? Raporlar kâğıt üzerinde neden kalıyor? Öneriler hayata niye geçmiyor, niye olumlu bir adım atmıyorsunuz? Depremlerde daha fazla can kaybı olmasın, ocaklar sönmesin, çocuklar anasız, babasız kalmasın istiyoruz. Depremlerin değil ihmalin öldürdüğünü de biliyoruz. Meclisi, yüce Meclisi göreve çağırıyoruz.

'Bugünden tezi yok harekete geçelim'

Derhâl depreme karşı etkin bir eylem planı hazırlanması, deprem toplanma alanlarının yapılması, hasarlı binaların tespiti ve yıkılıp tekrar dayanıklı hâle getirilmesi, mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi, onarılması, güçlendirilmesi için bugünden tezi yok harekete geçelim. Siyasi ayrım gözetmeksizin herkes elini taşın altına koysun, unutmayalım ki olası bir depremde ihmaller neticesinde çok sayıda can hayattan kopartılacaktır. Burada depreme karşı önlem alıp harekete geçmeyen herkes sorumlu olacaktır.”

İYİ partili Nuhoğlu: Kaybedilecek vakit kalmamıştır

İYİ Parti Grubu adına öneri üzerinde söz alan İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ise şöyle konuştu:

Koltukta oturan Sayın Bakan bir türlü taşıdığı yetki ve sorumluluğun farkına varamamıştır. Büyük depremin üzerinden yıllar geçip gittiği hâlde kendisinden öncekiler gibi sadece konuşmaktadır. Bakana ve sorumluluk sahibi olan herkese sormak istiyorum: Bu deprem, yapı stoku yenilenmiş Düzce’de değil de İstanbul’da olsaydı ne olacaktı? Ekonomik ömrü bitmiş, acil kentsel dönüşüm bekleyen binaların hâlâ envanteri bile tam olarak çıkarılamamışken İstanbul’da acil dönüştürülmesi gereken 1 milyon 300 bin konut olduğunu söyleyen Bakanın kendisidir. Geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda eleştirilerime cevap verirken Esenler’de 2 bin sosyal konut yaptırdıklarıyla övünerek ‘Gelişmiş ülkeler bile bunu yapamamaktadır’ dedi ve İstanbul’un 39 ilçesinde 93 bin konutta dönüşümün devam ettiğini söyledi. Yapılanları yeterli görüyorsa eğer bu anlayışla İstanbul’daki değişim onlarca yıl sürer fakat büyük deprem bu değişimi bekler mi bilemem. Rezerv yapı alanı ilan edilen yerlerde yandaşlara para kazandırma peşinde koşacaklarına, kanal manzaralı akıllı şehir kurup çok fazla para kazanma hayalleri kuracaklarına gerçeklerle yüzleşmeyi ve kendilerine gelmeyi öneriyorum. Kaybedilecek vakit kalmamıştır, derhâl dönüşüm bekleyen bütün binalara el atılmalı, çözüm getirilmelidir. Çözüm için Deprem Komisyonunun hazırladığı rapora uygun olarak yerel yönetimlerimiz, üniversitelerimiz, mühendis odaları ve yetkin sivil toplum kuruluşlarıyla beraber bu deprem sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.

HDP’li Kenanoğlu: Devletin kendi kurumu kendi tedbirini almıyor

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ise şu değerlendirmeleri yaptı:

Deprem Araştırma Komisyonu’na gelen kurumlar öncelikle, örneğin 99’dan sonra kamu binalarında nasıl tedbirler aldıklarını, kamu binalarını nasıl depreme dayanıklı hâlâ getirdiklerini anlattılar. Ama şimdi Düzce Gölyaka depreminde görüyoruz ki ya, kamu binası olan adliye, perman perişan olmuş yani darmadağın olmuş. Yani can kaybı olmamasının tek sebebi, bu depremin gece saat 4’te olmasından kaynaklı eğer deprem gündüz olmuş olsaydı bu adliyede çalışan insanlar yaşamını yitirecekti; bu kadar net. Devletin kendi kurumu kendi tedbirlerini almıyor. Devlet kendi kurumlarında depreme dayanıklı binalar üretmiyor. 99 sonrasında bu bina, adliye yeniden yapılmış ve bu adliye şu anda hasar görmüş durumda. Bakıyoruz ki, haberlere yansıyor; bu adliyeyi yapan firmaya birçok da ihale verilmiş. Yani mevzu, depreme dayanıklı binalar üretmek değil, yandaşı nasıl zengin ederim hesabı içerisinde oluyor. O nedenle akıl bu olduğu sürece, bu şekilde bir yönetim anlayışı olduğu sürece korkarız ki İstanbul depremi maalesef çok daha yıkıcı, çok daha sarsıcı olacak ama görüyoruz ki kurumların anlattıklarına da açıkladıklarına da güven olmuyor çünkü kurumlara sorsanız hiçbir sorun, hiçbir sıkıntı yok ama gördük ki Gölyaka’da adliye yerle bir olmuş.

CHP Grubu’nun önerisi, AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

Türkiye Haberleri