CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, "Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Fatih Projesi ile ilgili vermiş olduğum bir soru önergesi nedeniyle burada itham edilen şirketlerden bir tanesi hakkımda 100 bin liralık tazminat davası açmış ve telefonla tehdit ederek, ölüm tehdidinde bulundu" dedi.
[youtube
Serter, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. 5'inci sınıfta, yabancı dil eğitimine ağırlık veren müfredat çalışmasın değerlendiren Serter, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Fatih Projesiyle ilgili "Daha önce basın toplantılarında söylemiştim. Fatih Projesiyle ilgili vermiş olduğum bir soru önergesi nedeniyle burada itham edilen şirketlerden bir tanesi hakkımda 100 bin liralık tazminat davası açmıştı ve telefonla tehdit ederek, ölüm tehdidinde bulunmuştu. Şimdi almış olduğumuz bir bilgi ve belgeye göre bakanlık mahkemeden kendisine gönderilen yazıya verdiği cevapla 'Usulsüz işler yaptığını iddia ettiğimiz firmalardan birine teknik şartnameye uymadığı gerekçesiyle 555 bin lira ceza kesildiğini ve toplam 31 milyon liralık hak edişe karşılık 10 milyon 349 bin liralık bir işçilik yapmış olması nedeniyle de bu cezanın verildiğini mahkemeye bildirmiştir.' Böylece bu konuda söz konusu şirket bana dava açmış ve beni ölümle tehdit etmiş, ancak bakanlığın mahkemeye yolladığı belgede benim haklılığım bir kez daha kanıtlanmıştır" dedi.
"BAKANLIK 2 MÜFETTİŞ GÖNDEREREK BU KONUDA BİR SORUŞTURMA BAŞLATMIŞTIR"
Bir gazetecinin, firmayı sorması üzerine Serter, "İsim vermiştim eski soru önergesinde vardı" dedi. Serter, olayın dava konusu olduğunu da sözlerine ekledi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında verdiği gensoru önergesinin görüşmeleri sırasında Fatih Projesine ilişkin verdiği soru önergelerini Bakan Avcı'ya elden verdiğini belirten Serter, "Bakanlık 2 müfettiş göndererek bu konuda bir soruşturma başlatmıştır. Ancak müfettişler olayın arkasındaki yolsuzlukları soruşturmak yerine Nur Serter'e bu belgelerin nasıl ulaştığını sorgulamaya başlamışlardır" dedi.
Bir gazetecinin Ağrı'da yaşanan terör saldırısının ardından Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklamayı hatırlatması üzerine, "Biz İç Güvenlik Paketi'ne karşı çıkarken Türkiye'nin bir polis veya jandarma devleti olmamasını diliyorduk. Onun için bunca mücadeleyi sürdürdük. Keşke bu direnişimizde haklı olduğumuzun bu kadar kolay ve çabuk ortaya çıktığı bir süreç yaşanmasaydı" değerlendirmesinde bulundu.
"TANDOĞAN MEYDANI AKP'NİN YÜREĞİNİN KORKUYLA KASILDIĞI CUMHURİYET MİTİNGLERİNİ HATIRLATIYOR"
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nce alınan karar sonrası Tandoğan Meydanı'nın adının Anadolu Meydanı olarak değiştirilmesin sorulması üzerine Serter, "Tandoğan Meydanı simgesel bir meydan, bu ülkede yaşayan Cumhuriyet ülküsünü, Atatürk ilkelerini benimsemiş insanlar için taşıdığı önemli bir anlam var. Tandoğan Meydanı AKP'ye ne hatırlatıyor? AKP'nin yüreğinin korkuyla kasıldığı Cumhuriyet Mitinglerini hatırlatıyor. Onun için Tandoğan Meydanı'nı suçlu ilan ediyorlar. Değerler meydanlara verilen isimlerle yaşamaz, yüreklerde, beyinlerde yaşar" diye konuştu.
Milletvekilliğine aday olamamasıyla ilgili soruya Serter, "Ben ön seçime girdim ve kazanamadım. Dileğim değerlerini, ilkelerini temsil eden kadroların parti içinde temsil ağırlığı kazanması. Siyasete meslek olarak bakmadım, hizmet alanı olarak baktım. Koltuklar geçicidir. Kalıcı olan savunulan değerler, arkada bırakılan izlerdir. Bundan sonra da mücadelemi sürdüreceğim. Mücadele edilecek çok yer, çok alan var. Bunun illa ki turuncu koltuklar olması gerekmiyor" dedi.
Serter, ardından son basın toplantısını yaptığını belirterek, gazetecilerle teşekkür etti.