213 sayılı Vergi Usul Kanununda vergi kaçırma suçu olarak bilinen 359. maddesinde ve 5253 Sayılı Dernekler Kanununun 11. maddesinde düzenleme yapılmasını isteyen Hakverdi, bu maddelerde değişiklik yapılarak;
“Kamuya yararlı dernek veya vergi muafiyeti tanınan vakıflar üzerinden bağış adı altında başka kişi ve kuruluşlara para aktarımı yapılması ve bu bağışın vergi matrahından düşülmesi sureti ile vergi ziyanına neden olanlar 2 yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.“
“…Derneklere yapılan bağışlar dernek tüzüğü dışındaki amaçlarda kullanılamaz, doğrudan veya dolaylı olarak başka kişi veya kurumlara aktarılamaz…” hükümlerinin kanunlaşmasını talep etti.
Konu ile ilgili açıklama yapan Hakverdi, “152 yıldır başta ülkemiz olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde insanların yarasına derman, acısına ortak olan ismini Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği Kızılay gibi köklü bir kurum basiretsiz ve hukuk tanımaz yöneticilerin elinde bağış adı altında örtülü sermaye transferi aracısı olmuştur. Bu olay nedeni ile hem Kızılay gibi köklü ve önemli bir kurum itibar kaybına uğramış hem de ihtiyaç sahiplerine yardım etmek isteyenler tereddüte sürüklenmiştir.
Başkent Gaz bağışı ile çifte paravan
Kızılay’ın ve Ensar Vakfının paravan olarak kullanıldığı 8 milyon dolarlık para trafiğinde son durağın TÜRKEN Vakfı olduğu ve bu vakfın da vergi muafiyeti tanınan bir vakıf olmadığı nazara alındığında halka hizmet için kullanılması gereken verginin kaçırıldığı ve vergi matrahından düşülen bağışın kurum dışında kullanıldığı açıkça ortadadır. Bu türden eylemlerin cezasız kalmaması, kamuya yararları dernek ve vergi muafiyeti olan vakıflar ile bağışçıların korunması için bu özel düzenlemelerin yapılmasının gerektiğini düşündük. Artık Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık ve buna benzer uygulamalara çanak tutan herkes vergi kaçırma ile hapisten kaçınma konusunu bir daha düşünmeli..” dedi.