CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde basın toplantısı gerçekleştirdi. '128 milyar nerede?' pankartlarıyla ilgili olarak Karaman ve Amasya Valisi'nin savcılara müdahalesine değinen Altay, vakaların artmasıyla birlikte üçüncü kez alınan 'kısmi kapanma' genelgesiyle ilgili olarak Bilim Kurulu'na seslendi.
CHP'li Altay'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Saray personeli her gün 2 PCR testi oluyor"
"Saray personelinin sözcüsünden, bahçıvanına, aşçısına, katibine, şoförüne kadar tamamı aşılandı. Tamamına her gün 2 defa PCR testi yapılıyor. Beyefendinin sağlığı önemli ya. Peki sormazlar mı? Seni de bir öğretmen yetiştirdi ve 27 öğretmenimiz Covid'ten öldü Erdoğan. Bir an için sana okuma yazma öğreten ilkokul öğretmenini aklına getir de, öğretmenlere aşı yapmanın bir çaresini bul. Çaka satacağım diye Libya'ya 150 bin doz aşı gönderiyorsun ama öğretmenlerimiz yoğun bakımda ölümle pençeleşiyor. Vatandaş yatak ve yoğun bakım kuyruğunda ama saray personelinin ne aşı derdi var ne de test.
"Kanuna göre; bu pankartlar asılabilir"
Şimdi '128 milyar nerede?' diyen muhaliflere vinçle TOMA'yla saldırıyor. Erdoğan'a 'Seçimlerin Temel Hükümlerini ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun'un 60'ıncı maddesini hatırlatıyorum. Bütün il ve ilçe başkanlarımız bu pankartı asabilir.
"Vali 'Saray'dan azar yemeyim' diyor"
Karaman Valisi 128 Milyar pankartından sonra bir genelge yayınlıyor. Her şey yasak. Afiş asmak, gösteri yapmaki bildiri dağıtmak suç. Demokrasi nerede? Lafa geldiğinde burada demokrasi kahramanlığı yapıyorlar. Vali 'Saray'dan azar yemeyim' diyor.
Amasya'da daha vahim bir durum var. Emniyet savcıya gidiyor. CHP il binasında ve ilçe başkanlıklarında 128 Milyar pankartı var. Savcı 'Bir suç tespit edilemediğinden bir işleme gerek yoktur' diyor. Namuslu savcılar da var, yok değil. Hemen emniyet valiye başvuruyor. 'Biz bunları indireceğiz, savcı bir engel görmedi' diyorlar. Hemen Amasya Valisi harekete geçiyor. Bir emirle pankartlar iniyor.
"Valiler bir gün usulsüz işlemlerin hesabını verecek"
O valiler unutmasın. Bugün Saray'a bel bağlamış görünüyorlar. Ben o valilerin yerinden olsam devlete, adalete ve hukuka bel bağlarım. Yarın bir gün bu yaptıklarının, bu usulsüz işlemlerin tümünün hesabını vereceklerini arada bir hatırlasınlar. Bir yıl sonra devleti Erdoğan yönetiyor olmayacak. Şimdi yandaş medya bundan bir darbe iması çıkarır. Bir yıl içinde seçim olacak ve devlet el değiştirecek. O valiler bu yaptıklarından utanacak.
Bilim kuruluna çağrı
Dün Bilim Kurulu'na bir çağrı yapmıştım. Çağrıma cevap Bilim Kurulu'ndan değil Cumhurbaşkanından geldi. Cumhurbaşkanı dedi ki; 'Bilim Kurulu ne dediyse ne önerdiyse onu yaptık.' Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Tekrar soruyorum: Geçtiğimiz pazartesi günü Blim Kurulu'ndan çıkan görüş, tavsiye ve öneriler... Salı günü toplanan kabineden de aynen çıktı mı? Bir tane Bilim Kurulu üyesi, 'Bizim önerilerimiz bunlar değildi' ya da 'Evet kardeşim biz tam da bunları önerdik hükümete' niye demez.
Biz diyoruz ki; Covid'le mücadelesizlikte, beceriksizlikte tüm maddi manevi kayıpların sorumlusu 84 milyon değil, Erdoğan'dır. Erdoğan da yarın diyecek ki 'ben değil, Bilim Kurulu' diyecek. Bilim Kurulu'na tekrar sesleniyorum: Erdoğan'ın vebalinin bedelini Bilim Kurulu ödemek istiyorsa çalışmalarına devam etsin ve sessizliğini bozmasın. İstemiyorlar ise Bilim Kurulu'ndan bir tane bilim insanı çıksın desin ki, 'Biz bunları önerdik' ya da 'Biz bunları değil şunları önerdik' desin. Bilim Kurulu'ndan bu akşam cevap bekliyorum. Ben erdemli adamım özür dilemesini de bilirim. Aksi takdirde şunu diyorum: Erdoğan 84 milyonun sağlığıyla kumar oynuyor Bilim Kurulu buna seyirci kalıyor. Tıpkı lebaleb kongrelerde kaldığı gibi."
"Bu görüntüler o yüzden propaganda malzemesi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir vatandaşın evinde yerde kurulan iftar sofrasından çekilmiş fotoğrafı hakkında eleştirilerde bulunan Altay şöyle devam etti:
"Bu iftarda şu geçmeliydi. 'Evet bu mercedes işi abartılı olmuş' deyip bu alımın iptali yapılabilmeliydi. Yapar mı? Yapmaz. Bu görüntüler o yüzden propaganda malzemesi. Fakirlikle propaganda olmaz. Bir tane fakirin evine giderek g-fakir dostu da olunmaz. fakir dostu olmak istiyorsan önce israftan vazgeçeceksin. Fakir dostu olmaz istiyorsan; haramdan vazgeçeceksin, torpilden vazgeçeceksin. Fakir dostu olmak istiyorsan; 128 milyarın hesabını vereceksin, beşli çeteye aktardığın paraları geri alacaksın. Fakir dostu olmak istiyorsan; fakirin hakkını zengine değil, zengine verdiğin fazlayı alıp, fakire dağıtacaksın. Ve ondan sonra Allah'a tuttuğun orucu kabul etmesi için dua edeceksin."