halktvcomtr Haber Merkezi
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis’te bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Altay'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
"Bir asrı şanla ve şerefle deviriyoruz"
Keşke böyle bir salgın belasıyla Türkiye karşı karşıya kalmasaydı da 23 Nisan'ın 100. yılında, "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile yakın çalışma arkadaşlarının, silah arkadaşlarının kurduğu bu meclisin bir asrı devirmesini her yerde coşkuyla, sevinç içinde kutlayabilseydik. Bu virüs nedeniyle mümkün olmadı. Yalnız 100. yıl sıradan bir yıl dönümü değildir. Bir asrı şanla ve şerefle deviriyoruz. TBMM kurulduktan bu yana kadar cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak görevini ve misyonunu olabildiğince yerine getirmeye çalışmış, darbe ve muhtıralarla zaman zaman Meclisimizin çalışmaları askıya alınmış olmakla birlikte, aziz milletimizin cumhuriyete olan sadakati ile Meclisimiz bir asır ayakta kalmayı başardı.
"Devletsiz millet, milletsiz devlet olmaz Sayın Cumhurbaşkanım"
Ulusal Egemenlik bayramını kutlarken aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu günü çocuklarımıza emanet ederek, ulusal bilinci ve tam bağımsızlık ruhunu aşılamaya başladığı aşikardır. Cumhurbaşkanımızın şu sözünü hatırlatarak devam etmek istiyorum, Covid- 19 ile ilgili Cumhurbaşkanımız, "Bu günlerde birlik olmayacağız da ne zaman olacağız" demişti. Milletçe büyük sıkıntı yaşarken, bir salgınla mücadele ederken ve TBMM 100'üncü yılına idrak edecekken Sayın Cumhurbaşkanımızın herhalde birlikten anladığı sadece kendisinin takdir edilmesi değildir. Birlikten anladığı sadece onun yaptığı her icraata 'evet doğrudur efendim' sesleri duymak değildir. Birlik eğer olunacaksa, birliğin adresi TBMM'nin 100'üncü yıl özel oturumudur. Devletsiz millet, milletsiz devlet olmaz Sayın Cumhurbaşkanım.
"Cumhurbaşkanı normalde bundan ders çıkarması lazımken bu husumet çıkarma yolunu seçti"
Sayın Cumhurbaşkanı "Bu krizden nemalananlar var, siyasi rant elde edenler var" diyor, belediyelerimizin devletin çalışmalarını sabote ettiğini iddia ve itham ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızda yenilenen İstanbul seçimlerinden beri bir Ekrem İmamoğlu sendromu oluşmuş. Cumhurbaşkanı için İstanbul çok önemliydi, olabilir. İstanbul halkı ortaya bir tercih koydu. Sayın Cumhurbaşkanı normalde bundan ders çıkarması lazımken bu husumet çıkarma yolunu seçti. Dün söyledim, tekrar söylüyorum; hırs başa karar olunca, akıl baştan firar eylemiş. Sen Ekrem İmamoğlu paranoyasından da sendromundan da bir an önce kurtulmalısın. Hem İstanbul'a hem Türkiye'ye hem de kendine büyük zarar verirsin. Ekrem İmamoğlu 5 yıl boyunca İstanbullulara sen istesen de istemesen de hizmet edecek; sen engellesen de edecek engellemesen de edecek. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Ekrem İmamoğlu'ndan, Sayın Zeydan Karalar'dan ve Sayın Vahap Seçer'den özür dilemesi lazım. Bu arkadaşlarımız devlete sırtlarını dönmüş değildir. Ama senin işgüzar valilerin, Vefa Sosyal Ekibi dışında kimseye yardım etmesine, vatandaşın derdine derman olmasına imkan ve fırsat tanımadıkları için ve bundan haz etmedikleri için bunun seni rahatsız edeceğini düşündükleri için belediye başkanlarımızdan özür dilenmelidir. Bu üç belediye başkanımızı terör örgütlerine benzettiğin için bir an önce çık "Kastımı aştım" de. Niye biliyor musun? Ne İmamoğlu ne Karalar ne Seçer; Abdullah Öcalan'la, Fetullah Gülen'le, Ebu Hanzala ile direkt ya da indirekt temas içinde olmadı. Onlarla oturup görüşmedi. Onlara işine geldi mi hendek kazdırıp işine geldiği mi kozmik odaları teslim edip işine geldi mi hastanede tedavi edip sırtına koyup sahaya sürmedi.