CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, "Sayın Başbakanın bizi de davet ettiği ittifak, öyle ifade ettikleri gibi yerli ve milli ittifak değildir. O ittifak, tek adam rejimi ittifakıdır. CHP'nin de tek adam rejimi ittifakında yeri yoktur. CHP, demokrasi ekseninde geniş bir mutabakatın temsilcisi olacaktır." dedi.
CHP'nin geçen hafta sonu Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen 36. Olağan Kongresi'nde seçilen Parti Meclisi (PM) ilk toplantısını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yaptı. Basına kapalı yapılan toplantı yaklaşık 6 saat sürdü.
PM'nin ardından basın toplantısı düzenleyen Tezcan, Zeytin Dalı Harekatı'nda helikopter düşmesi sonucu şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, Türk milletine de başsağlığı diledi.
Tezcan, mümkün olduğunca en az kayıpla bu harekatın başarıyla sonuçlanmasını arzu ettiklerini de söyledi.
Siyasi partilerde demokrasi yarışının lüks olduğu bir dönemde CHP'nin 36. Olağan Kurultayı tamamladıklarını belirten Tezcan, bu kurultayın Türk demokrasisinin örnek alması gereken bir kurultay olduğunu savundu.
Kurultayda oluşan PM'nin Anıtkabir'i ziyaretinin ardından ilk toplantısını yaptığını dile getiren Tezcan, PM'de ilk olarak kurultayda gerçekleşen demokratik yarışın değerlendirildiğini söyledi.
Yeni PM'nin kurultayda oy birliği ile onur üyesi seçilen İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'na selamlarını gönderdiğini aktaran Tezcan, ayrıca PM'nin Zeytin Dalı Harekatı'nı başarıyla sürdüren Mehmetçik'e de selamlarını ilettiğini bildirdi. Kurultayın sonuç bildirgesinde gösterilen hedefler doğrultusunda PM'nin çalışmalarını sürdüreceğini vurgulayan Tezcan, "Türkiye demokrasinin yok edildiği, tek adam rejiminin yerleştirildiği bir kötü tabloyla karşı karşıya. Bunu kaldırmak için önemli bir görevimiz var. PM'miz bu yeni dönemde bu bilinçle hareket edeceğini kararlaştırdı. Türkiye'de temel mesele, tek adam rejimini ortadan kaldırmaktır, 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek, yapılan 20 Temmuz sivil darbesini ortadan kaldırmaktır." diye konuştu.
"Bu tabloyu değiştireceğiz." diyen Tezcan, bu tabloyu değiştirmenin en temel yolunun ise demokrasi güçlerini bir araya getirmek olduğunu, PM olarak bu doğrultuda çalışacaklarını kaydetti.
Bülent Tezcan, PM'nin bunu başlatma konusunda kararlılığını ortaya koyduğunu yinelerken, "Ya demokrasiden yana karar kılıp Türkiye'yi bu açmazın içinden çıkaracağız ya da Türkiye bu karanlık ve sıkıntılı dönemin içinde bocalamaya devam edecek. Türkiye'de tek adam rejimine karşı demokrasi güçlerinin önünü açacağız. Sorumluluğumuzun ve görevin güçlüğünün farkındayız ama PM'miz bu güçlükle başa çıkacaktır." diye konuştu.
- İTTİFAK AÇIKLAMASI
Soruları da yanıtlan Tezcan'a, Başbakan Binali Yıldırım'ın Kılıçdaroğlu'na yönelik, "Eğer milli ve yerli olmak istiyorsan gel sen de milli mutabakat ittifakına katıl" sözleri soruldu. Tezcan, "Sayın Başbakanın bizi de davet ettiği ittifak, öyle ifade ettikleri gibi yerli ve milli ittifak değildir. O ittifak, tek adam rejimi ittifakıdır. CHP'nin de tek adam rejimi ittifakında yeri yoktur. CHP, demokrasi ekseninde geniş bir mutabakatın temsilcisi olacaktır. Gerçek anlamda Türkiye'nin yararına olan ittifak CHP'nin yer alacağı, demokrasi ittifakı olacaktır." yanıtını verdi.
Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a verilen cezalara yönelik soru üzerine Tezcan, "Kim FETÖ'cü ise yargılansın, gereği yapılsın. Eski vali ve emniyet müdürünü oraya tayin edenler, onları bürokrasi içinde yükseltenler de hesap vermeli. Darbenin siyasi ayağının da bir an önce ortaya çıkarılmasını, hesap vermesini bekliyoruz." dedi. CHP'nin Man adası belgeleri ile ilgili iddialarına yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen takipsizlik kararına yönelik soruyu da yanıtlayan Tezcan, şunları söyledi:
"Ankara Cumhuriyet Savcılığı, belgelerin gerçek olduğunu tespit etti. Halkbankası'na sordu, onlar da 'evet gerçektir' dedi. Verdiğimiz dekontların gerçek olduğu savcılık kararı ile tespit edildi. Şimdi soruyorum Erdoğan'a, hani sahteydi? Savcılık gerçek olduğunu söyledi, şimdi Erdoğan'dan cevap bekliyoruz. Hangi şirketi sattınız, akrabalarınız, yakınlarınız 5 liralık şirkete 15 milyon dolarlık hangi şirketi sattı? O şirketin varlığı neydi, bilançosu ne, ne kadar vergi ödedi? Şimdi beklenen cevap budur."
- PM BİLDİRİSİ YAYINLANDI
Öte yandan Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan PM'nin ardından bildiri yayınlandı.
Bildiride, "15 Temmuz hain darbe girişimi bahane edilerek gerçekleştirilen 20 Temmuz darbesi ile kurulan OHAL düzeni kalıcı hale getirilmiş ve demokrasi askıya alınmıştır." ifadesi kullanılırken, hiç kimsenin can, mal ve hukuk güvenliğinin kalmadığı ileri sürüldü.
Bildiride, "Terörle mücadele ve milli güvenlik gibi temel sorunlarımızın toplumu ortak bir duygu etrafında birleştirmesi gerekirken, iktidar bunu iç siyaset malzemesi haline getirecek yeni bir kutuplaşma aracına dönüştürmüştür. Düşünmek, düşünce açıklamak, hak aramak suç haline gelmiştir." ifadelerine yer verildi.
"Türkiye'nin bu elbiseyi hak etmediği" belirtilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"OHAL düzenine son verecek, OHAL'in yarattığı bütün tahribatları ortadan kaldıracağız. Tek adam rejimini kaldırıp, kuvvetler ayrılığına dayalı tam demokrasiyi kuracağız. Laiklik temelinde inanç ve yaşam tarzlarını güvence altına alacak güçlü bir cumhuriyet yaratacağız. İnternet ve medya özgürlüğü de dahil olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğünü en geniş biçimde hayata geçireceğiz. Hukukun üstünlüğünü tesis edecek, yargı bağımsızlığını sağlayacağız. Toplumsal uzlaşmaya dayalı yeni bir anayasa yaparak, hukukumuzu 20 Temmuz darbesi dahil bütün darbe hukukundan temizleyeceğiz. Adalet ve huzuru sağlayan bir düzen kuracağız. Üreten, zenginleşen, adaletli paylaşan bir Türkiye yaratacağız. Kürt sorunu dahilbütün toplumsal sorunlarımızı, eşit yurttaşlık temelinde, ulusal bütünlük ve toplumsal uzlaşı ile çözeceğiz. Her türlü terör, çatışma ve kutuplaşmayı ortadan kaldıracak, toplumsal huzuru inşa edeceğiz.
Dış politikamızı, 'yurtta barış dünyada barış' ilkesi temelinde yeniden oluşturacak, iç siyaset malzemesi ve kutuplaşma aracı olmaktan çıkaracak, Türkiye'yi tekrar sözüne güvenilir ve öngörülebilir uluslararası aktör konumuna getirmek için ortak bir milli duruş oluşturacağız."
NE OLMUŞTU?
Başbakan Binali Yıldırım, "Bölgede DEAŞ'la mücadele yapıyoruz diye PKK'ya destek verenleri söylemleriyle, eylemleriyle, gönderdikleri silahlarıyla onları Türkiye'ye karşı bir tehdit haline getiren sözde dost dediğimiz ülkeleri hepiniz biliyorsunuz. PKK/PYD'nin dostları ile aynı dili kullanan içeride siyasetçiler de var. Onlar da terör örgütlerinin ağzıyla konuşuyor. Bugünlerde Sayın Kılıçdaroğlu milli ve yerli olmaktan bahsediyor. 'Bir delikli tüfeği bile yapamıyoruz' diyor. Ey Kılıçdaroğlu sen nerede yaşıyorsun? Türkiye ne tüfek ne tabancası... Topunu da yapıyor. Helikopterini de, tankını da yapıyor. Uyan artık uyan. Millilik, yerlilik lafla olmaz, FETÖ ağzıyla konuşmakla, PYD/PKK ağzıyla konuşmakla olmaz. Önce sen partindeki 'PYD terör örgütü değildir' diyenlere 'Siz milli, yerli değilsiniz' de. Ondan sonra milli ve yerli olmaktan bahset. Milli ve yerli olmak istiyorsan sen de milli mutabakata katıl da bu mezbelelikten kurtar kendini. Sana da yer var" demişti.