Suriye'de Beşar Esad hükümetinin sona ermesiyle birlikte ülkenin başkentinde kontrol HTŞ'ye geçti. Suriye'de oluşan yeni siyasi durumla birlikte Esad'dan kaçan sığınmacı Suriyeliler yeniden tartışma konusu oldu.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Suriye'deki son gelişmelerin ardından hükümete seslenerek Türkiye'de bulunan Suriyelilerin dönüşü için çalışma yapılmasını istedi.
Türkiye'de koruma atında bulunan milyonlarca Suriyelinin misafirlik süresinin bittiğini vurgulayan Yücel, "Sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda hükümetin bir an önce bir takvim ilan etmelerini bekliyoruz” dedi.
CHP MYK toplantısının ardından gündemi değerlendiren Yücel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“AKP iktidarına Suriye’de yaşanan süreçten kısa vadeli siyasi çıkar devşirmeye çalışmak yerine, ülkemizin ve milletimizin ortak milli menfaatlerine uygun hareket etmeleri, ortak milli menfaatlerimizi korumaları gerektiğini hatırlatıyoruz ve kendilerini uyarıyoruz.
Esad rejimi çöktüğüne göre; Türkiye’de 13 yıldır misafir ettiğimiz, resmi rakamlara göre 3 milyona yakın geçici koruma altında bulunan, kanaatimizce gerçek sayısı bunun çok çok üzerinde olan Suriyelilerin ülkemizdeki misafirlikleri sona ermiştir.
İktidardan hukuki gerekçesi ortadan kalkması sebebiyle öncelikle geçici korumanın kaldırılmasını, ardından sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda hükümetin bir an önce bir takvim ilan etmelerini bekliyoruz.
“TÜİK’E GÜVENEN YOK”
22 yıllık AKP iktidarının en fazla zarar verdiği alanlardan biri de kamu kurumları oldu. Liyakatsiz atamalarla kurumların içini boşalttılar, vatandaşın kamu kurumlarına güvenini yok ettiler. Bu kurumların başında tabii ki TÜİK geliyor. 98 yıllık geçmişi olan bu kurum, yayımladığı verilerle bu ülkede enflasyon, istihdam, milli gelir, sosyal yardımlar gibi ekonomik ve sosyal alanlarda belirleyici bir role sahip. Açıkladığı veriler, maaş ve ücretlere de etki ediyor ödediğimiz kiralara da. Bu nedenle TÜİK’in tarafsızlığından ve bağımsızlığından kimse şüphe duymamalı, açıkladığı veriler herkes için doğru ve güvenilir olmalı. Ama öyle mi?
Bugün TÜİK’e de onun açıkladığı verilere de güvenen yok. Çünkü AKP, ülkenin gerçek ekonomik ve sosyal durumunu baskı ve müdahalelerle sansürleyerek kapatacağını zannediyor. Son beş yılda beş başkan değiştiren TÜİK, geçen hafta da kasım ayı enflasyon verilerini açıkladı. Elbette bu enflasyon oranına hiç kimse inanmadı. TÜİK’in açıkladığı yüzde 47,09’luk yıllık enflasyon oranı karşısında, ENAG yıllık enflasyonu yüzde 86,76 olarak açıkladı. Nitekim Merkez Bankası da çok kısa bir süre önce, 2024 yılı enflasyon tahminini yüzde 44’e yükseltmişti.
MEHMET ŞİMŞEK'E 'PAZARA GİT' TAVSİYESİ
Açıklanan resmi enflasyonla gerçek enflasyon arasındaki makas gittikçe açılıyor, vatandaş yüksek enflasyon karşısında geçim mücadelesi vermeye çalışıyor. Ekonomide işler iyi gitmiyor. Enflasyonla mücadele programındaki başarısızlık, TÜİK’in zorlama rakamlarıyla bile örtülemiyor. Enflasyonda belirgin bir düşüş olacağı masallarına artık hiç kimse inanmıyor. TÜİK’in çizmeye çalıştığı sanal iyilik tablosu, yoksullukta birleşen milyonların gündeminde bile değil. Vatandaş kredisini, kredi taksitlerini, kredi kartı borcunun asgarisini bile ödeyemiyor. Özellikle gıda fiyatlarındaki fahiş artışlar, gıdaya erişim konusunda çok ciddi bir sıkıntı olduğunu ortaya koydu. Kasım ayında geçen yıla göre; meyve fiyatları yüzde 142,4, sebze fiyatları ise yüzde 253,4 oranında arttı. Artık kiloyla meyve-sebze alma devri kapandı. Meyveler taneyle alınıyor. Sebzeler ise ikiye ya da dörde bölünerek satılıyor. Sayın Mehmet Şimşek’e tavsiyemiz gidip pazarda şöyle bir dolaşsın. Pazarda ‘yarım brokoli’, ‘çeyrek karnabahar’ diye fiyat etiketlerini görünce belki bizim ne demek istediğimizi, vatandaşın da nasıl bir sıkıntı içinde olduğunu belki anlayabilir.
“ASGARİ ÜCRET TEKLİFİMİZ 30, BUNUN ALTINDA YOKUZ”
Türkiye, Avrupa’nın beşinci en düşük asgari ücretli ülkelerinden biri. Asgari ücret belirlenirken açlık ve yoksulluk sınırları göz ardı edilemez. Asgari ücret tek bir kişinin değil, kimi zaman iki kişi, kimi zaman dört kişi belki de daha fazla nüfuslu bir ailenin geçimini sağlayan bir ücret olmalıdır. Asgari ücret belirlenirken gerçek enflasyona göre değil, hedef enflasyona göre belirlenmesi saçmalığından da bir an önce vazgeçilmelidir. Bir kez daha yineliyoruz: Bizim asgari ücret teklifimiz 30, bunun altında yokuz.
“LAİK EĞİTİM ALERJİLERİNİ ARTIK SAKLAMA İHTİYACI DAHİ HİSSETMİYORLAR”
Her hamlesiyle milli eğitim sistemine darbe vurmayı hedefleyen, tarikatlarla imzaladığı protokollerle laik, çağdaş ve bilimin ışığındaki eğitim anlayışını bitirmeyi amaçlayan, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) koltuğunu işgal eden zat ve ucube projesi ÇEDES, her geçen gün çocuklarımızın geleceğini karartmaya devam ediyor. ÇEDES kapsamında Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara gönderilen yazıyla İzmir, Bornova ilçesindeki 99 okula din görevlisi atandı. Geçtiğimiz yıldan bu yana karşısında durduğumuz, suç duyurusunda bulunduğumuz ÇEDES projesi için MEB’i defalarca uyarmıştık. Okullarda din görevlilerinin görevlendirildiğini söylemiştik ancak ‘Böyle bir atama yok’ diyerek yalanlamışlardı. Geçen sene yalanladıklarını bu sene ÇEDES kapsamına alarak projeymiş gibi uyguluyorlar. Laik eğitim alerjilerini artık saklama ihtiyacı dahi hissetmiyorlar. Çocuklarımızın sözde zihinsel ve manevi gelişimleri için okul içinde ve dışında dini içerikli etkinlikler düzenleniyorlar. Sınıflara mezar maketleri sokuluyor, öğrencilere mezarlık temizletiliyor. Bu etkinliklerin bir çocuğun zihinsel gelişimini ilerletmeyi bırakın, tam tersine uzmanlar travma etkisi yaratabilecek etkinlikler olduğu söyleniyor.
"ATATÜRK'Ü OKUYUN"
Bir diğer çağrımız da Suriye halkınadır: Ülkenize dönün ve ülkenizin toprak bütünlüğünü koruyun. Orada seçim yapılmasını sağlayın ve tüm toplum kesimlerini kucaklayan bir demokrasi inşa edin. Ülkenizi yeniden imar edin, biz de sizlere destek olalım. Suriye’de kurulan geçiş hükümeti kapsayıcı değildir ancak en kısa zamanda kapsayıcı bir hükümet ve tüm kesimlerin katıldığı bir anayasa yapım süreci olmasını temenni ediyoruz. Suriyeliler olarak anayasanızın yapım sürecinde dış müdahalelere fırsat vermeyip bir ulus devleti inşasını başarmak zorundasınız. Bunu başaramazsanız, laikliği ve demokrasiyi benimsemezseniz; ülkeniz küresel güçlerin satranç tahtası, savaş sahası olmaya devam eder. Suriye’nin birbirini öldüren insanların kanlı bir coğrafyası olmaya devam etmesini istemiyorsanız dünyada emperyalizmi yenen tek lider olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü okuyun ve 100 yıl önce o ne yaptıysa aynı iradeyi ve aynı kararlılığı gösterin. Ulus egemenliğine değil; şahıs, aşiret, klan, aile ve cemaat egemenliğine dayalı devletlerin çağımızda nasıl çöktüklerini en acı şekilde tecrübe eden Suriye halkının bir an önce ulus egemenliğine dayalı, üniter bir devlet kurmasını temenni ediyoruz.”