CHP'den AKP'ye 21. yıldönümü kutlaması: Son yaş gününü tebrik ediyoruz

CHP Sözcüsü Öztrak, AKP’nin kuruluş yıldönümünü kutladı. Öztrak, “Dün Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yaş günüydü. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ülke yönetimindeki son yaş gününü tebrik ediyoruz" dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı yaptı.

AKP’nin kuruluş yıldönümünü kutlayan Öztrak, “Nasıl bir gün her insan ölümlü tadacak ise her partide muhalefeti tadacak” dedi. Öztrak, AKP döneminde yaşanılan önemli dönüm noktalarını anımsattı.

Öztrak, ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

'AKP'nin ülke yönetimindeki son yaş gününü tebrik ediyoruz'

Dün Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yaş günüydü. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ülke yönetimindeki son yaş gününü tebrik ediyoruz. Nasıl bir gün; her insan ölümlü tadacak ise her parti de muhalefeti tadacak. Önemli olan muhalefette de bir ve bütün kalmak, dağılmadan bu görevi yapabilmek. Bunun kolay olmadığını, bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi dışında bunu becerebilen bir partinin bulunmadığını da belirtelim.

21 yıl önce adalet diyerek, kalkınma diyerek yola çıkanlar; bugün ülkemizde ne adalet ne de kalkınma bıraktılar. Erdoğan koltuğunda oturabilmek için hiçbir ilke ve değer dinlemedi. Adalet ve kalkınma kelimeleri parti logosunda asılı kalan içi boş kavramlara dönüştü. Millet sarayın kibirlisini, 2014’te tarafsız cumhurbaşkanı olarak seçti. O da yine tarafsız kalacağına dair namusu üzerine yemin etti. Ama alışmış, kudurmuştan beterdir diye bir laf vardır. Sarayın kibirli, partisinin seçilmiş genel başkanına darbe yaptı, partiye el koydu. Ondan sonra da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin nasıl siyaset yapacağına AK Partili siyasetçiler değil, sarayın kibirlisi karar verir oldu.

‘Harun olacağız diyenler karun, mücahit olacağız diyenler müteahhit oldu'

Erdoğan kendi bedenine saray elbisesi diktirmek isteyince, amaca ulaşmak için her aracı meşru saydı. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele sözü vererek iş başına gelen parti; ülkemizi yolsuzluğa, yoksulluğa ve yasaklara batırdı. ‘Harun olacağız’ diyenler karun oldu, ‘mücahit olacağız’ diyenler müteahhit oldu. Kınadıkları ne varsa onunla sınandılar hepsinde de kaybettiler.

Bu ülke, kendi öz evlatlarına evdeki paraları sıfırlama talimatı veren başbakanları bunların zamanında kulaklarıyla duydu, dinledi. İranlı bir rüşvetçinin elinde oyuncak olan bakanları, yine bunların devri iktidarlarında gördü. Kendi Bakanlığına kendi şirketinin dezenfektanı satan ondan sonra da Cumhurbaşkanı'ndan teşekkür alan bakanları da bu ülke, Erdoğan'ın devri iktidarında gördü. Mafyadan ayda 10 bin dolar maaş bağlanan AK Partili milletvekili olduğunu, yine bunların atanmış İçişleri Bakanından televizyonlardan duydu, öğrendi. Doların yeşili uğruna dinlemedikleri hiçbir ahlaki değer ve ilke kalmadı. Gider ayak kazanın dibinde kalanları sıyırmaya çalışan bu yönetim elinde gün geçmiyor ki yeni bir skandal patlamasın.

İşte en son AK Partili siyasetçilerin de adlarının karıştığı Borsa İstanbul'da vurgun iddiaları, yine Elâzığ’da deprem konutlarında yaşandığı iddia edilen vurgunlar… Bir cumhuriyet savcısı çıkıp da bu iddialar için resen inceleme başlatamıyor. Bu ülkenin yargısı ve adliyesi, sarayın vesayeti altına alınmış durumda. Ama artık sandık geliyor ve gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi güzel bir huyu var.

'Ülkeyi bu hale getirdi, sefalete batmış bir ülke'

Yolsuzluğun olduğu yerde yoksulluk da zirve yapar. Milletimiz bugün yoksulluğu iliklerine kadar yaşıyor. Paramız bu beceriksizliğin elinde pul oldu. Hayat pahalılığı da işsizlik de azdı. Bu kifayetsiz yönetim bizi dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginden düşürdüğü ama G20 ekonomileri içinde sefalet şampiyonu yaptı. Milletimize ‘Türkiye'yi en büyük 10 ekonomi arasına sokacağız’ sözü veren Erdoğan, 21 yıl sonra ülkeyi buraya getirdi. Sefalet şampiyonu. Enflasyona, işsizliğe, yoksulluğa ve sefalete batmış bir ülke.

'Kabare tiyatrosunun ‘yasaklar’ oyununa taş çıkarır'

Ha bu ülkeyi bu hale kim getirdi? Bu hükümet getirmedi mi? Evet. Erdoğan, bu hükümet bu ülkeyi bu hale getirdi. Erdoğan söyledikleriyle sınandı, bugün kaybetti. Milletimizi kendi sebep olduğu, yoksullukla ve hayat ağırlığıyla perişan etti. 21 yılın sonunda ülkedeki yasaklar; Metin Akpınar ve rahmetli Zeki Alasya'nın Kabare Tiyatrosu’nun ‘Yasaklar’ oyununa taş çıkartır. En son, ‘Balıkesir Burhaniye'de Zeytinli Rock Festivali'ni neden yasakladınız’ diye soruyoruz. 2005’ten bu yana yapılan festivali bu yıl gençlerimize neden çok gördünüz? Gülüp, eğlenmeyi bu milletin gençlerine de haram görüyorsunuz. Çünkü, zihniyetiniz ve anlayışınız bu. Bu sakat anlayış gençlerimizin sadece sınav sorularını çalmıyor, gençlerimizin neşesini ve görüşlerini de çalıyor. Ama gençlerimiz umutsuzluğa kapılmaz.

'Kendi beceriksizliğinizin yükünü milletin sırtına yıktınız'

Bugün temmuz bütçe sonuçları açıklandı. Nebati Bakan, ‘en kötü senaryoda bile kur korumalı mevduatın hazineye tek kuruş yükü olmayacak’ diyordu. Son bir ayda 23 milyar 361 milyon lira oldu ödeme. Kur korumalı mevduat için 7 ayda ödenen toplam para ise 60 milyar liraya ulaştı. Bir de şirketlere tatlandırıcı olsun diye tahsilinden vazgeçtikleri 10 milyar liralık vergi alacağı var. Bunu da eklerseniz, bu ucube uygulamanın bütçeye sadece birkaç aydaki yükü 70 milyar 797 milyon lirayı buldu. Ne demişlerdi? ‘Milletin cebinden bir kuruş para çıkmayacak.’ 70 milyar çıktı, 71 milyar çıktı. Bir de Merkez Bankası'nın kur korumalı mevduat için şirketlere ödediği faizler var. Onları göremiyoruz. Onları milletten gizleyip saklıyorlar. Bunları da eklerseniz o zaman maliyet kaydı 100 milyar lirayı geçmiş oluyor. Ama Nebati Bakan yine çıkıyor, hiç sıkılmadan bugün de aynı şeyi yapıyor. ‘Kur korumalı mevduata eleştirenlerin iyi niyetinden şüphe ediyorum.’ Sayın Bakan, siz niyet okuyuculuğunu bırakın. ‘Hazine kasasından tek kuruş çıkmayacak’ dediğiniz kur korumalı mevduat sadece 5 ayda 70 milyar 797 milyon lira yük getirdi. Bu nasıl oldu, siz bunun hesabını verin. Kendi beceriksizliğinizin yükünü milletin sırtına yıktınız. Dünyanın neresinde fakir fukaranın ödediği vergilerle bu büyüklükte bir para dar bir kesime aktarılır? Hak mıdır reva mıdır?

'Yapacaksanız doğru düzgün indirim yapın'

Türkiye'yi yönetemeyen Erdoğan, seçimlere kadar algıyı yönetmeye çalışıyor. Sorunların sebepleriyle değil, sonuçlarıyla uğraşıyoruz. Şimdi son aldıkları bir kararla Tarım Kredi Kooperatiflerinde 30’dan fazla üründe indirim uygulayacaklardı, bugün de başladılar. Sayın Genel Başkanımız 2021’de tüm perakendecilere milletimiz adına indirim talepli mektubu yazdı. Erdoğan ise bunu onay seyretti. Milletimiz şimdi burnundan soluyor. Şimdi Erdoğan çıkıyor, indirim havaları atıyor. Tarım Kredi’de bugün yapıla yapıla 20-30 kuruşluk indirimler yapılmış. Her şeyiyle bir skandal. Yapacaksanız doğru düzgün indirim yapın. Mutfaklar yangın yerine dönmüş. Kalkınma için Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın ekonomilerinde gıda enflasyonu yüzde 13 bizde yüzde 95. Dünyada gıda enflasyonun en yüksek olduğu dördüncü ülke Türkiye. Burada rakiplerimiz Lübnan, Zimbabve ve Venezüella. Ama Erdoğan ve onun Nebati Bakanı sorunların sebeplerine çare aramıyor.

'Tükürdüğünü yalamada kimse Erdoğan'ın eline su dökemez

Cumhuriyet tarihimizin en büyük dış politika fiyaskosu kuşkusuz Suriye politikasıdır. Erdoğan'ın Emevi Camisi’nde namaz kılma rüyası ülkemize korkunç zararlar verdi, hâlâ da veriyor. 4 milyon Suriyeli ülkemize girdi, bir o kadarına da Suriye'de bakmak zorunda kaldık. Erdoğan'ın 2020’de verdiği rakamlarla 40 milyar dolardan fazla bir para Suriyeliler için harcandı. Sınırlarımızdaki terör koridorunu kesmek için onlarca şehit verdik. IŞİD’e karşı göğüs göğse çarpıştı mehmetçiklerimiz. İdlib'de 34 askerimiz şehit oldu. Onarılmaz acılar yaşadık. Ama acıların en büyüğü Suriye'de maaşını ödediğimiz ÖSO unsurlarının şanlı bayrağımızı yakması oldu. Besle kargayı oysun gözünü. Bu ülkenin evlatları, bu coğrafyada ateşi ve ihaneti çok görmüştür. Ortadoğu çöllerinde sırtından hançerlenmenin ne olduğunu yaşamıştır. Fahrettin Paşa'nın Medine müdafaası hafızalarda hiç silinmiştir. Bu nedenledir ki cumhuriyetimiz özellikle Ortadoğu ve Arap coğrafyasındaki çatışmalara taraf olmamayı milli bir dış politika olarak benimsemiştir. Ta ki 2011’e kadar. Erdoğan, Suriye'de başlayan çatışmalara bile isteye taraf olmuş, bu belayı başımıza musallat etmiştir. Bu sorunun Suriye'nin toprak bütünlüğü çerçevesinde nasıl çözüleceği bellidir. Diyalog ve karşılıklı müzakere ile… Genel başkanımız bunu defalarca söyledi. Her defasında da Erdoğan etmedik hakareti bırakmadı. Anlaşılan aynı şeyi Putin söyleyince, hemen emir telakki etti. Erdoğan, istihbarat teşkilatları üzerinden yürütülen görüşmeleri anlaşılan artık bir üst aşamaya taşımaya niyetli. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun erken konuşması böyle bir hazırlık olduğunu da ortaya koyuyor. Nasıl ki daha önce ‘kardeş Esad’ dediğine bir gecede ‘kalleş Esed’ dediyse yine bir gecede hiç sıkılmadan ‘kalleş Esed’ dediğine ‘kardeş Esad’ diyebilir. Tükürdüğünü, yalama söylediklerini yutma konusunda kimse Erdoğan'ın eline su dökemez. Suriye'de de tükürdüğünü yalamaya söylediklerini yutmaya hazırlanan Erdoğan'a bizim ne söyleyeceğimizi bellidir, afiyet olsun.”

'Altılı masadan kaos çıkmaz'

Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Siyasi parti liderlerinin bir araya geldiği altılı masa ile ilgili bir soru üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Bugün Genel Başkan Sayın Temel Karamollaoğlu, bu konuda zaten bir açıklama yaptı. Dolayısıyla benim onun sözlerinin üzerine bir söz söylemem doğru olmaz. Altılı masadan kaos kargaşa çıkmaz. Kaos kargaşa aradığınızda saraya dönüp bakacaksınız. Altılı masa her şeyin en iyisini yapacaktır. Milletimizi tatmin edecek şekilde ama başkalarının taleplerine göre değil, milletimizi tatmin edecek biçimde bu süreci götürecektir ve en iyi şekilde de bu ülkenin 13. cumhurbaşkanını belirleyecektir.”

Türkiye Haberleri