AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesinin ardından Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyon kararı alması muhalefetin de gündeminde.
CHP'nin Dış Politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, yaptığı yazılı açıklamada, “Suriye ile ilgili en temel ulusal güvenlik hedefimiz bir an önce savaşın sona ermesi ve barışın sağlanması olmalıdır” ifadelerini kullandı.
CHP Sözcüsü Öztrak: Saray’la ABD arasında bir uzlaşma vardırCHP Sözcüsü Öztrak: Saray’la ABD arasında bir uzlaşma vardır
CHP'den kritik harekat çağrısı!CHP'den kritik harekat çağrısı!
“Suriye kanadıkça, Türkiye de kanamaktadır” diyen Çeviköz şu ifadeleri kullandı:
Suriye yönetimiyle diplomatik iletişim kanallarını kapatan iktidar, kendi manevra alanını da yok ederek, maceraperest ve mezhepçi bir anlayışla beslediği saplantıların, yanlış kararların ve zincirleme hesap hatalarının esiri olmuştur.
AKP yönetimleri tercihlerini barıştan yana değil, savaştan yana yaparak çatışmaların uzamasına ve barışın hep ötelenmesine sebebiyet vermiştir.
Hükümetin 2011’den bu yana devam eden Suriye savaşında “uyarılara rağmen ısrarla yanlış dış politika izlediğini” söyleyen Çeviköz, Türkiye’nin bu politikalarla Suriye’deki yıkıcı savaşın aslî sorumlularından birisi haline geldiğini belirtti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, “Ankara, tarafgir ve müdahaleci bir anlayışla Suriye’de savaşan bazı devlet dışı aktörlere silah göndererek ve Suriye topraklarına askeri müdahalede bulunarak komşumuzdaki ateşi körüklemiştir” diye konuştu.
Çeviköz, Türkiye’nin karşılıklılık zeminine dayanan yeni bir Suriye politikasının esaslarını şöyle açıkladı:
1. Temel ilkeler:
a) Bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı,
b) İçişlerine karışmama,
c) Uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilkelerini benimseme,
d) Yürürlükteki anlaşma ve mutabakatlara bağlılık,
e) Bölgesel sorunlara bölgesel sahiplenme anlayışıyla yaklaşım,
f) Barış ve istikrar odaklı vizyon.
2. Hedefler:
a) Suriye’deki çatışmaları sona erdirebilecek ortamın oluşmasına somut katkı sunmak.
b) BM Cenevre sürecine tam destek vermek.
c) Astana süreci ile BM Cenevre sürecini birbirlerini tamamlayacak şekilde, bir bütünün parçaları olarak ele almak.
d) Ülkenin geleceğinin, ülke içindeki bütün kesim ve katmanların (etnik köken, din ve mezhep, aşiret) katılımıyla, tüm Suriye toplumu tarafından özgürce ve sağlıklı bir şekilde belirlenebileceği ortamın oluşturulmasına katkıda bulunmak.
e) Suriye toplumunun çoğulcu ve seküler yapısını korumak.
f) Büyükelçilik ve konsoloslukları karşılıklı olarak yeniden işler hale getirmek.
g) Müzakereler neticesinde sınır güvenliğimizi tam olarak sağlamak ve bu bağlamda Suriye topraklarındaki tüm askerlerimizi geri çekmek.
h) İşbirliği halinde teröre karşı ortak mücadele etmek.
i) Suriye’deki muhalif unsurların akıbeti için görüşmek.
j) Türkmenlerin durumunu güvence altına almak.
k) Suriyeli sığınmacılar sorununa insan haklarına uygun bir şekilde çözüm bulmak.
l) Suriye’nin yeniden inşasına katkıda bulunmak.
m) Bölgesel sahiplenme, barış ve istikrar amacına yönelik olarak Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBIT) girişimini başlatmak.
3. Yöntem:
a) İlk adım olarak, Şam yönetiminin Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi hedefine ilişkin tutumunu anlamak üzere iktidar tarafından öncü bir heyetin Suriye yönetimiyle görüşmek üzere Şam’a gönderilmesi,
b) Şam’ın olası bir açılıma tepkisi olumlu olduğu takdirde, ikinci adım olarak, yukarıdaki hedefler kapsamında, ilişkilerin normalleşmesi için müzakere süreci takvimini belirlemek üzere bu defa tam yetkili bir heyetin Şam’a gönderilmesi,
i. Heyette Suriye konusunda çalışma yapmış uzmanların da görevlendirilmesi,
ii. Heyetin, barışçıl politikaları önceleyen ve ülkemizin çıkarlarına odaklanan isimlerden oluşması ve partiler üstü bir yapıya sahip olması.
c) Varılacak mutabakata göre sırayla Şam ve Ankara’da müzakerelere başlanılması,
d) Üzerinde anlaşmaya varılacak gündem maddeleri-diğer gündem maddeleri üzerinde anlaşma olmadan da hayata geçirilebilecekse-hemen uygulanmaya konularak olumlu bir ivme yakalanması, bu kapsamda güven artırıcı önlemlerin ivedilikle devreye sokulması,
e) Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi hakkında Suriye tarafıyla anlaşarak BM, AB, ABD, Rusya ve İran’a uygun görülen aşama ve ölçülerde ortak bilgilendirme yapılması.
4. Sonuç ve siyasi gerçekçilik:
Yukarıda çizilen çerçevenin en güçlü şekilde hayata geçebilmesi, bir ulusal mutabakat metni olarak kabul edildiği takdirde mümkündür.
Ülkemizin ve halkımızın yüksek çıkarları, komşumuz Suriye’nin selameti ve bölgemizin geleceği için CHP olarak bu konuda elimizi taşın altına koymaya ve bu hedefin gerçekleştirilmesine yönelik çabalara her türlü katkıyı yapmaya hazırız. Esasen OBIT girişimimiz de bu hazırlığımızın kanıtıdır.
“Ne kadar cihatçı terörist yakaladıysak sizin sırtınıza bırakalım”
CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise bugün gerçekleştirdiği basın toplantısında “Biz bu meselenin başından beri itibaren şunu söylüyoruz; Orta Doğu bataklığına girmeyin. Ama bizi dinlemedi, sonra da işler sarpa sarınca ‘Bizi aldattılar’ dedi” ifadelerini kullandı.
Suriye'ye barışın gelmesinin en kısa yolunun “Şam ile Ankara arasındaki yoldur” diyen Öztrak, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’nin operasyonuna destek vermeyeceğini açıklamasıyla ilgili şunları söyledi:
"Hemen bir sonraki paragrafta ‘Ben vergi mükelleflerimin parasını korumak işçin bunu yapıyorum’ diyor. Bu iki paragraf birbiriyle uyumsuz. İkisi de başka yerlere mesaj gönderiyor.
Biz bu mektubu okuduğumuzda gördüğümüz şu; Saray’la ABD arasında bir uzlaşma vardır. O da şudur; Siz bizim belirlediğimiz bölgelere girin biz o bölgelerin yakınında olmayacağız ama biz de size bu işin başından sonuna kadar ne kadar cihatçı terörist yakaladıysak sizin sırtınıza bırakalım."