Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) 16 Nisan’da tahliye edilen, daha sonra 17 Nisan’da tekrar tutuklanarak cezaevine gönderilen ÇHD Onursal Başkanı Selçuk Kozağaçlı için bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Onursal Başkanımız 2013 yılından beri “hükümsüz” karara bugüne kadar nasıl direnmiş, bunca yıl sonra başı dik o hapishaneden çıkmışsa, elbet bir gün fiziken yeniden bizlerle olacaktır” dendi.
ÇHD Genel Merkezi tarafından sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada duruma ilişkin şu ifadeler kullanıldı:
‘HUKUK KATLİAMI’
Onursal Başkanımız Avukat Selçuk Kozağaçlı'nın 16 Nisan'da tahliyesinin ardından 17 Nisan'da yeniden tutuklanması ile yine hukukun ayaklar altına alındığı bir sürece birlikte şahit olduk. 2013 yılında başlayan, 2017 yılından itibaren artan bir doz ile devam eden derneğimize yönelik siyasi saldırıda görmediğimiz hukuksuzluk kalmadı desek de yine bir hukuk katliamı ile karşı karşıyayız.
2024 yılı Nisan ayında hakkında verilen 10 yıl 15 aylık hapis cezası Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından onanan Selçuk Kozağaçlı’nın kararın onandığı tarihte “Denetimli Serbestlik” ile tahliye edilme tarihi gelmiş durumdaydı. 11 Şubat 2025 tarihinde “Koşullu Salıverilme” hakkını kazanmışsa da bu hak kullandırılmamış ve geride kalmıştır. Bu haklarından yararlandırılmama gerekçesi olarak İdari Gözlem Kurulu kararları öne sürülmüştür.
‘TUTSAKLARIN ONURU HİÇE SAYILIYOR’
İdari Gözlem kurulları ülkenin her yerinde hapishanelerde siyasi tutsakları bastırma, sindirme aracı yapılmaktadır. Kurula çıktığında açık pişmanlık göstermeyen, itirafta bulunmayan, “samimiyetleri tasdik” edilemeyen tutsaklar hakkında iyi hallilik (!) verilmemektedir. Yine tutsaklara dönem değerlendirme- gelişim puanları verilmekte tutsakların onurunu hiçe sayan bir biçimde, tabiri caizse “karne” dağıtılmaktadır. Bu puanlamada kitap okuma, sosyal ilişkiler, aile ile ilişkiler gibi hapishane idaresince değerlendirilmesi mümkün olmayan, akıl ve izan sınırlarını zorlayan başlıklar bulunmaktadır.
Hak etmiş olduğu denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme hakları kullandırılmayan Selçuk Kozağaçlı hakkında verilen İdari Gözlem Kurulu’nun “iyi halli olmadığı” kararına yapılan itiraz İnfaz Hakimliği’nce kabul edilmiş ve idari gözlem kurulu kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Hakkında verilen “19 Aralık Hapishaneler Katliamını protesto etmek” sebepli disiplin cezası üzerinden yasal süre geçmiş olması nedeniyle ellerinde hiçbir gerekçe kalmayan İdari Gözlem Kurulu “İyi hallilik kararı” vermek zorunda kalmış Bakırköy 2. İnfaz Hakimliğinin kararı ile de bu karar doğrultusunda Selçuk Kozağaçlı tahliye edilmiştir.
‘TAHLİYE EDİLMESİNİN YARATTIĞI COŞKUDAN DUYULAN RAHATSIZLIK’
Ancak üzerinden 24 saat dahi geçmeden, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca bu karara itiraz edilmiş ve Bakırköy 2. İnfaz Hakimliği kendi kararını kaldırarak yargılama boyunca tanıklık ettiğimiz onlarca pespayeliğe bir yenisini eklemiştir. Selçuk Kozağaçlı’nın yeniden tutuklanmasına dair karara yaptığımız itiraz ise beklediğimiz gibi Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesince matbu ifadelerle ve hiçbir gerekçe gösterilmeden hukuksuz şekilde reddedilmiştir. Selçuk Kozağaçlı’nın misafir olarak bulunduğu ev henüz polislerce yeni basılmışken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, tahliye kararına itiraz edildiği yönünde bir basın metni yayımlanmıştır.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itiraz hakkında yetki alanı farklı olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca açıklama yapılıyor oluşu zaten bu itirazın asıl sahiplerini de ortaya çıkarmaktadır. Savcılık itirazında gerekçe olarak belirtilen “kişinin salıverilmesi sonrası toplumla bütünleşme süreci ve gelecek motivasyonu hakkında olumlu bir kanaat oluşmadığı” şeklinde tarif edilen Selçuk Kozağaçlı’nın hapishane kapısından çıktığı ilk andan itibaren meslektaşlar, öğrenciler ve halk tarafından sahiplenilmesinin yarattığı coşku ve umuttan duyulan rahatsızlıktır. Siyasal iktidar tabiri caizse bizlere “Pardon, Selçuk Kozağaçlı iyi halli değilmiş” demiştir.
‘SELÇUK KOZAĞAÇLI BİZİM İYİMİZDİR’
Yarım asrı geçen tarihimiz boyunca siyasal iktidarın “iyi” dediği insanlardan olmadık. Bizim “iyi”liğimiz 8 yıl aradan sonra tahliye olmuşken hapishane kapısında kendisine verilen çiçeğin aslında kime ati olduğunun peşine düşmek, “tüm tahliyeleri almadan buradan gitmeyeceğim” demektir. Bizim iyiliğimiz, faili meçhul katliamların işkencenin şehir şehir peşine düşmek, her gözaltına alınan devrimcinin-demokratın yanında olmak, Soma’da madencinin hakkını savunmak, bunca yıllık tutsaklık boyunca bir kez bile boyun eğmemek, ilk günkü gülümsemesi ile çıkmaktır o hapishaneden.
Selçuk Kozağaçlı bizim iyimizdir. Onları hakkında “iyi” dediklerinin adını burada saymayı zul kabul ederiz. Bizim bunca yıllık mücadelemiz ve onurumuzla ördüğümüz geleneğimizin “iyiliğini” onların hiçbir terazisi tartamaz. Onursal Başkanımız Selçuk Kozağaçlı 2013 yılından beri, yasadışı delillerle, itirafçı tanıklarla bezeyerek güç bela 2024 yılında kesinleştirmeyi başarabildikleri “hükümsüz” karara bugüne kadar nasıl direnmiş, bunca yıl sonra başı dik o hapishaneden çıkmışsa, elbet bir gün fiziken yeniden bizlerle olacak, mücadeleyi bizlerle birlikte omuzlayacaktır. Mutlaka, biz kazanacağız.